> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Başyazı > Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz  (Okunma Sayısı 1001 defa)
24 Temmuz 2011, 18:42:56
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Temmuz 2011, 18:42:56 »



Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz


Ocak 2010 133.SAYI


Mübarek EROL kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı.

İman müminin Allah’a söz vermesi, teslim olmasıdır. Mümininin düşüncelerini ve işlerini dini şekillendirir. Allah Tealâ’nın emir ve yasaklarına göre bir hayat inşa etmek, dosdoğru yolda bulunmak, yani istikamet üzere olmaktır. 

Mevlâmız kullarını belli vazifelerle mükellef tutmuştur. Bu vazifeler yük değil, lütuftur. Nezih ve huzurlu bir hayatın, ebedi saadetin garantisidir. Buna göre müminin Rabbine, kendine ve çevresindeki insanlara karşı görevleri vardır.

Kişinin sağlam, kalbinde karar bulmuş bir iman ile Allah’a bağlanması, sonra imanın gereği olan farz ibadetlerini yerine getirmesi ilk vazifesidir. Sonra bu dünyada ve ahirette onu hüsrana uğratacak işlerden sakınması, temiz ve güzel bir ahlâk sahibi olması, kimseye zarar vermemesi gelir. Bu da farzdır ve ibadetler kadar önemlidir.

Mücellâ dinimiz İslâm müslümanları ve müslümanların yaşadığı ortamı “güvenilir” olarak tayin ve tavsif etmiştir. Müslüman kişi bu güven perdesini yırtacak hareketlerden sakınır, daima hayır ve iyilik üzere olur.

İmam Gazalî rh.a. Mükâşefetü’l-Kulûb adlı eserinde şöyle der:

“Cenab-ı Hak, Ümmet-i Muhammed’i insanların en hayırlıları kılmıştır. Çünkü onlar iyiliği emreder, kötülüğe engel olurlar. İnsanların İslâm’a girmesi için Allah yolunda mücadele ederler ve onlara yararlı olurlar. Allah Rasulü s.a.v. buyurmuştur:

‘İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olan, en kötüsü de insanlara zararlı olandır.’

Âl-i İmran suresinin 110. ayetindeki ‘...ve Allah’a inanırsınız...’ ifadesinden kastedilen şudur: Allah’ın birliğini tasdik eder ve bu inanç üzere sebat edersiniz. Muhammed Mustafa s.a.v.’in Allah’ın peygamberi olduğunu ikrar edersiniz.”

İkinci bin yılın yenileyicisi olan İmam Rabbanî k.s. hazretleri Mektûbât’ında şöyle buyurmuştur:

“İşin aslı nihayetinde kalbe dayanır. Eğer kalp Allah’tan başka şeylere bağlanır ve kendini onlara kaptırırsa hali hiç iyi değildir. Sadece adete uyarak yapılan amellerle ve şeklî ibadetlerle bir şey ele geçmez. Bunun yerine kalbin imana tamamen sarılması ve bu haldeyken Allah’ın emrettiği bedene ait ibadetlerin yerine getirilmesi gerekir.

Salih amelleri yerine getirmeden kalbin iyiliğinden, temizliğinden söz etmek de boş bir iddiadır. Tıpkı dünyada bedensiz ruhun varlığı düşünülemediği gibi, salih amelsiz de kalbin selameti düşünülemez.”

. . .

Dinimiz İslâm haklar dinidir. Bireyin, toplumun, canlı cansız bütün varlığın hakkını korumayı esas alır. Güç ve iktidarın gelip geçiciliğini hatırlatır, her vesileyle mülkün asıl sahibinin Allah Tealâ olduğunu tekrarlar.Buna göre insan tevazu ile ömür sürmeli, elindeki imkanları, özellikle de kamu imkanını asla zulüm aracı yapmamalıdır.

Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v. buyurur ki:

“Allah Tealâ şu beş kişiye öfkelenir. Bu öfkesini dilerse dünyada yürürlüğe koyar, dilerse ahirete bırakıp cehennemde karşılığını verir:

Birincisi şu devlet başkanıdır ki,  halktan tam bir güç aldığı halde, onlara karşı insaflı davranmaz ve uğradıkları zulme karşı onları korumaz.

İkincisi şu toplumun yöneticisidir ki, halk kendisine itaat ettiği halde kuvvetli ile zayıfa eşit davranmaz ve kendi isteğine göre konuşur.

Üçüncüsü, aile reisidir ki, hanımına ve çocuklarına Allah’ın emirlerini uygulamalarını emretmez. Onlara dinin emirlerini öğretmez.

Dördüncüsü, iş sahibi bir insandır ki, işini yaptırmak için işçi tutar, işini yaptırır fakat ücretini tam olarak vermez.

Beşincisi ise, hanımına mihri konusunda haksızlık yapar.”

Yine Allah Rasulü s.a.v. buyurur:

“Aciz duruma düşmeden tevazu gösteren kişiye ne mutlu! Helal yoldan kazandığı parayı Allah yolunda harcayana ne mutlu! Düşkün ve zavallı kimselere merhamet edenlere, alimlerle ve salih insanlarla oturup kalkanlara ne mutlu!”

Mevlâmız bizi her türlü hak ihlalinden korusun. Özellikle de kul hakkından. O bütün gühahları affedebileceğini, fakat kul hakkının vebalinden kurtulmak için kuldan helallik dilenmesi gerektiğini buyurmuştur.

Allah Rasulü s.a.v. insanlarla kurduğu ilişkilerde çok dikkatli davranmış ve kim olursa olsun üzmemek, zarar vermemek için çabalamıştır. Dört halife ve Ashab-ı Güzin de bu yolda yürümeye özen göstermişlerdir. Özellikle sert tabiatıyla bilinen Hz. Ömer r.a., mesele kul hakkına ve insanların incinmesine geldiğinde, adeta titreyerek hareket etmiştir. “Faruk/Ayıran” sıfatı doğru ile yanlışı, hak ile bâtılı ayırması adaletli olması sebebiyle kendisine verilmiştir.

Allah Rasulü s.a.v. ashabı, tüm insanlığı haklara riayet konusunda daima uyarmıştır. İbn Ömer r.a. söyle anlatıyor:

“Allah Rasulü bir konuşma yapıp bize şunları söyledi:

– Sakın zulüm yapmayın! Çünkü zulüm kıyamet günü sahibini bürüyecek karanlıktır. Kötü söz söylemekten sakının. Mal düşkünlüğünden kendinizi koruyun. Sizden öncekilerden helâk olanlar bu yüzden helâk oldular. Mala olan düşkünlükleri onları yakınlarıyla alakalarını kesmeye yol açtı. Cimrileştiler, günaha, çirkin işlere daldılar.

O sırada bir adam kalktı ve:

– Ya Rasulallah! İslâm’ın en üstün yanı hangisidir, diye sordu. Allah Rasulü s.a.v.:

– Müslümanların senin dilinden ve elinden güvende olmalarıdır, buyurdu.”

Yine Allah Rasulü s.a.v. Tebük seferinde bir konaklama esnasında sahabilere şöyle seslendi:

“Allah bağışlayanı bağışlar, öfkesini yutana sevap verir. Başına gelen musibetlere sabredene karşılığını verir. Dedikoduları dinleyip onlara uyanları rüsva eder. Allah sabredene kat kat sevap bahşeder. Kendine karşı gelene ise azap eder.”

Allah Tealâ’nın göstermiş olduğu yolda azami dikkatle, hiçbir sapma olmaksızın yürüyen Allah Rasulü s.a.v. böyle buyuruyor. Bizim de O’nun yolu üzere olmamız kendi iyiliğimiz için gereklidir. Herkes için hepimiz için hayırlı olan budur.

Rabbimizin tevfik ve inayetiyle...   

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:08:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz rüya tabiri,Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz mekke canlı, Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz kabe canlı yayın, Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz Üç boyutlu kuran oku Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz kuran ı kerim, Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz peygamber kıssaları,Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz ilitam ders soruları, Dindarlık ve Zalimlik Bir Arada Olmaz önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes