> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Başyazı > Bilerek ve Samimiyetle
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bilerek ve Samimiyetle  (Okunma Sayısı 957 defa)
08 Eylül 2011, 11:43:43
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 08 Eylül 2011, 11:43:43 »



Bilerek ve Samimiyetle...



Ekim 2008 118.SAYI


Mübarek EROL kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı.

Mücella dinimiz İslâm bir hayat nizamıdır. Birey ve toplum hayatını her yönüyle ilâhi ilkelere göre düzenleyen bir nizam. Bütün kâinatı, atomdan galaksilere kadar her varlığı içine alan büyük nizama insanı kendi tercih ve iradesiyle katan ve böylece içinde bulunduğu kâinatla uyumlu kılan bir nizam.

Bu nizamın belli kaideleri vardır. İlk insandan yeryüzünde kalacak son insana kadar geçerli olan ilkelerdir bunlar. Cenab-ı Hakk’ın mevcudiyetine ve vahdaniyetine inanmak, O’nun mutlak iradesine, otoritesine teslim olmak; canın, malın, insan onur ve haysiyetinin dokunulmazlığını kabul etmek bunların başında gelir.

İmanın en temel konularından gündelik hayatın küçük bir ayrıntısını düzenleyen bir edebe kadar dinin koyduğu bütün ölçüler, insanın yaradılış programına uygun yaşamanın kılavuzudur. Biz bu ölçüleri her dikkate alışımızda sevap hanemize bir ilave kazanırken, diğer taraftan dengeli, huzurlu, her anı tatmin duygusuyla donanmış bir dünya hayatını ilmik ilmik dokumuş oluruz. Bu ölçülerden her sapma ise hem manevi bir kayıp, hem de kendi kişisel yaşantımızda ve toplum düzeninde huzursuzluğa atılmış bir adımdır. 

İşte insana böyle mükemmel bir hayat programı sunan İslâm bir nizam, bir yol olarak onu gönderenin yani Cenab-ı Mevlâmız’ın koruması altındadır. Kur’an-ı Kerim dünya son bulana kadar bir harfi değişmeden kalacak, Fahr-i Kainat s.a.v. Efendimiz’in mübarek yolu, Sünnet-i Seniyyesi hep daim olacaktır. Bu kutlu yoldan yürüyenler tertemiz bir hayatın ardından aydınlık bir yüzle Rabbine kavuşacaktır.

Başta belirttiğimiz üzere ilâhi kâinat nizamının insana dönük yüzü olarak bahşedilen bu mücella dini bir takım çıkar hesapları için kullanmak, fesat niyetlere örtü etmek, geçici dünyalık ticaretine kılıf olarak kullanmak, en hafif ifadeyle büyük bir cürümdür. Kıymet biçilemeyecek kadar nadide bi mücevheri taş parçasına değişmek kadar büyük bir akılsızlık ve cehalettir.

Fahr-i Kâinat s.a.v. Efendimiz “Din samimiyettir.” buyuruyor. “Allah’a, Kitabına, Rasulüne, müminlerin emirine ve bütün müslümanlara karşı samimiyet.” Her ortama göre farklı bir maske takmayı erdem kabul eden bugünün dünyasında bu mübarek hadis-i şerif iyi düşünülmelidir. Hakikaten Rabbimiz’e karşı samimi miyiz? En azından her rekâtta okuduğumuz “Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet.” manasına karşı, bize çok düşkün rahmet peygamberine karşı samimi miyiz?

İnsan en kolay kendine yalan söyler. En kolay kendini aldatır. Biz dinî yaşantımızda kendimiz de fark etmeden samimiyet ölçüsünü rafa koyup yine kendimize rol yaparak avunuyor olmayalım sakın. Dinin başkaları tarafından türlü şekillerde istismarına dikkatimizi vermeden önce kendi kalplerimize bakmamız gerekiyor. Bu konuda biz ne durumdayız? Bütün kötüye kullanmaların, istismarların panzehiri olan samimiyet bizim iç dünyamızda kendine yer bulmuş mu?

İşlerimiz, amel ve ibadetlerimiz görünürde iyi de olsa Rabbimiz kalplerde olan niyetlerimize göre kıymet veriyor, buna göre yapılanları kabul veya reddediyor. Efendimiz s.a.v. “Amellerin değeri niyetlere göredir.” ve “Allah suretlerinize değil kalplerinize bakar.” buyurarak önemini vurguladığı kalbimizin içinden geçenlere bu nedenle çok dikkat etmemiz gerekir.

Samimiyet zırhını kuşanmış bir kalbe sahip değilsek nefs ve şeytanın da kandırmasıyla amellerimize kolayca riya ve gösteriş girebilir, yaptıklarımızla övünüp büyüklenmeye başlayabiliriz. Nefsimizin tatmini Allah rızasının önüne çıkar. Bu olurken görünürde dine hizmet ediyoruz görüntüsü veriyor olabiliriz. Müslümanca, dervişane davranışlar sergiliyoruzdur. Fakat samimiyet kaybolduğunda Mevlâmızın rızası için başladığımız iş, insanlara yönelik olmaya başlamış, takdir kazanmaya, bazen de din üzerinden onları kullanmaya doğru dönüşmüştür.

Bunlar çok sakıncalı hâllerdir. İyi niyetle başladığımız birçok iş, zamanla kontrolümüzden çıkarak gayesinden uzaklaşabilmektedir. İyi niyet, nefslerin arzu ve isteklerine mağlup olarak bozulmakta, fakat bu durum çoğu kez farkedilemeyerek hatada ısrar edilmektedir.

Allah korusun, eğer kasdî istismar, insanların maneviyata meylinin kötüye kullanılması gibi bir niyet yoksa, din hakkında sahih bilgilerin edinilmesiyle hatadan dönmek mümkündür. Çünkü dinin kötüye kullanımı daha çok cehaletten kaynaklanmakta, bilgisizlikten beslenmektedir. İşin doğrusu bilindiğinde yanlışların kolayca farkına varılabilir, hataların önü alınabilir. Dinimizin bilmeye, öğrenmeye bu kadar önem vermesinin bir hikmeti de budur.

Bütün işlerde, faaliyetlerde insanların muhatabı yine insandır. Kötü mala müşteri olunmazsa, iltifat edilmezse kimse de kötünün ticaretini yapamaz. Din alanında da sağlamı çürükten, hakkı batıldan ayırabilirsek kimse ileri geri konuşamaz, başkalarına maneviyat satamaz. Bir tek din üzerinden, maneviyat üzerinden geçinmek için gösterdiği çaba, kişisel tatmin ve paye edinme zahmeti yanına kâr kalır.

Yüce Mevlâmızın bizlerden istediği herkesçe anlaşılabilir, sade bir özelliğe sahiptir. Emir ve yasakları vardır. Bunlar bilinen farzlar, haramlar vesaire... Kim bunları gözetirse vazifesini yerine getiriyor demektir. Tasavvufî terbiyenin esası da imanın muhafazası ve sağlamlaştırılması, insanın Rabbimizin emir ve yasaklarına içiyle dışıyla uymasının sağlanmasıdır. Bundan ötesi kimseden de beklenmemektedir. Tasavvuf ilminin söz konusu ettiği özel haller ise tamamen kişilere mahsustur. O hallere muhatap kişilerin özel durumlarıdır. Onların açık edilmesi veya başkalarından da beklenmesi kimse için doğru değildir.

Asıl olan alimlerimizin bildirdiği hükümlerdir. Keşfen ve benzeri yollarla edinilmiş bilgiler alimlerimizin bildirdiklerine uymuyorsa bir kıymeti yoktur. Tasavvuf yolunun büyükleri bu konuda büyük titizlik göstermiş, kendilerini her zaman zahir alimlerinin bildirdikleriyle kontrol etmişlerdir. Bu nedenle onların din adına yaptıkları işler hep sadeliğini korumuş, karışıklıktan uzak olmuştur.   

İman nimetiyle müşerref olmuş bahtiyar kişiler olarak istiyoruz ki iyi şeyler yapıp hayırlara ulaşalım, hayırlı işlere bir katkımız olsun. Bu doğru ve güzel bir istektir. Gayret-i diniyyedir. “Hayırda yarışmak”, “sadaka-i cariye” sahibi olma ilkesinin bir gereğidir.

Fakat hakkın içine batılın, hayrın içine şerrin kolayca karıştığı günümüz şartlarında son derece dikkatli olmak gerekiyor. Din, kişisel zan ve kanaatlerle hareket edebileceğimiz bir alan değildir. Öncelikle içinde bulunduğumuz durumla ilgili dinî hükümleri bilmek, sonra samimiyet, dürüstlük ve içtenlik gerekir. Böylece Rabbimizin nazar ettiği kalbimizden ilâhi rızaya uygun, kabul edilir niyetler tezahür edebilir. Yaptığımız işlerin hayrı, faydası da böyle görülebilir.

Bir şeyi niye yaptığımızı iyice tartıp, akıl, insaf, vicdan süzgecinden geçirerek hareket etmek bizi ikiyüzlü, riyakâr davranmaktan alıkoyacak, müberra dinimizi bizim adımıza değil bizim dinimiz adına olmamızı sağlayacaktır. Zaman içerisinde inşallah manevi terbiye ile de halimiz olgunlaşacak, böylece kalbimiz ve kalıbımız Allah Tealâ’nın rızasına uygun hale gelecektir.

Kısaca, yaptıklarımızı yapacaklarımızı yüce dinimizin prensiplerine uygunluğunu kontrol ederek yaparsak hayırlara ulaşmamız mümkün olacaktır.

Rabbimizin tevfik ve inayeti ile...


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bilerek ve Samimiyetle
« Posted on: 28 Mart 2024, 15:53:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bilerek ve Samimiyetle rüya tabiri,Bilerek ve Samimiyetle mekke canlı, Bilerek ve Samimiyetle kabe canlı yayın, Bilerek ve Samimiyetle Üç boyutlu kuran oku Bilerek ve Samimiyetle kuran ı kerim, Bilerek ve Samimiyetle peygamber kıssaları,Bilerek ve Samimiyetle ilitam ders soruları, Bilerek ve Samimiyetleönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes