- Zühd fakirlik emel recâ ve hırs bahsi

Adsense kodları


Zühd fakirlik emel recâ ve hırs bahsi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Wed 29 December 2010, 08:28 pm GMT +0200
ZÜHD, FAKİRLİK, EMEL, RECÂ VE HIRS BAHSİ


9585- Ebû Zer radiyallahu anh'daıı: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Dünyada zahittik, helâl olan şeyi kendi­ne haram etmek ve malı ziyan etmekle olmaz. Zira zühd, Allah katında olana, kendi elinde-kinden daha çok güvenmek, bir belâ ile karşı­laştığın zaman, ondan elde edeceğin sevap nedeniyle o belânın kalmasını (devamını) da­ha çok istemendir." |Tirmizî]

9586- Âİşe radiyallahu anhâ'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Ey Âişe!) Eğer ardımdan bana bir an önce kavuşmak istiyorsan, dünyadan sana bir süvarinin azığı kadar bir azık yeter. Sakın zenginlerle oturma! Yama varmadıkça bir el­biseyi eskimiş sayma!" |Tirmizî|

9587- Rezîn şunu İlâve etti:

"Urve dedi ki: Aişe elbiselerini yamama­dan ve içini dışına ters çevirerek giymek sure­tiyle iyice eskitmedikçe yeni bir elbise edin­mezdi. Bir gün ona Muâviye'den seksen bin (dirhem) geldi. Bu paradan, akşama kadar ya­nında tek bir dirhem kalmadı.

Hatta cariyesi ona: 'Ondan bir dirheme bi­ze et alsaydın iyi olmaz mıydı?' dedi.

Cevabı şu oldu: 'Bana hatırlatsaydın dedi­ğini yapardım.' [İkisi deTirmizî'ye ait.]

9588- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allahım! Muhammed ailesinin rızkını onlara belini doğrultacak kadar bir azık kıl!"

9589-   Diğer rivayette  "Yetecek kadar"

olarak geçer." [Buhârî, Müslim ve Tirmİzî.]

9590- Enes radiyallahu anh'dan; (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allahım! Beni miskin olarak yaşat, mis­kin olarak öldür, kıyamet gününde de beni miskinler arasında dirilt!" Aişe merak edip: "Neden ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca, şöyle buyurdu: "Çünkü onlar cennete zengin­lerden kırk yıl önce gireceklerdir. Onun için ey Âişe yoksulu geri çevirme! Yarım hurma dahi olsa ona ver! Ey Aişe! Yoksulları sev ve onları kendine yaklaştır ki, Allah da seni kıya­met gününde kendisine yaklaştırsın." [Tirmizî|

9591- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Cennete fakirler, zenginlerden beşyüz se­ne evvel girerler. Bu (Allah'ın indinde) yarım gündür." [İkisi de Tİrmizî'ye ait.]

9592- İbn Amr bin el-Âs radiyallahu anh'­dan:

"Bir adam ona dedi ki: 'Biz muhacir fakir­lerinden değil miyiz?' Şu cevabı verdi: 'Yanında barınacak hanımın yok mu?" 'Evet, var."

'Oturacak evin yok mu?' 'Evet var.' 'Şu halde sen zenginlerdensin.'

'Benim hizmetçim de var.'

'Öyleyse sen krallardansın.'

Ebû Abdurrahman el-Hubullî dedi ki:

Üç kişi İbn Amr radiyallahu anh'a geldi­ler. Onlara şöyle dedi:

'Ne istiyorsunuz? İsterseniz bize gelin! Biz size Allah'ın verdiği imkanlardan vere­lim. İsterseniz durumunuzu sultana bildire­lim. İsterseniz sabredin! Ben, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle söylediği­ni duydum:

'Muhacirlerin fakirleri kıyamet gününde, cennete zenginlerden kırk yıl evvel gireceklerdir.'

Bunun üzerine onlar: 'Öyleyse sabrede­lim, bir şey istemiyelim' dediler." [Muslim|

9593- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Muhacirlerden yoksul bir grupta bulun­dum. Yeterli elbiseleri olmadığı için çıplak­lıklarını birbiriyle örtüyorlardı. Biri de bize Kur'ân okuyordu. Derken Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem gelip yanımızda durdu, Kur'ân okuyan sesini kesti. Selâm verip şöy­le buyurdu:

'Burada ne yapıyordunuz?'

Dedik ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Biri bize okuyor, biz de Allah'ın Kitâb'ım ondan dinli­yorduk.' Şöyle buyurdu: 'Kendileriyle birlik­te sabretmekle emrolunduğum ümmetimden boytelerini yaratan Allah'a hamdolsıın.' On­dan sonra tam ortamızda oturup eliyle işaret etti. Bunun üzerine hepsi etrafında halka meydana getirip yüzlerini ona döndüler. Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'in benden başka onlardan herhangi birini tanıdığını san­mıyorum. Sonra şöyle buyurdu:

'Ey muhacir yoksulları! Kıyamet güminde tam bir nura kavuşacağınıza sevinin! Cennete insanların zenginlerinden yarım gün evvel gi­receksiniz. Bu yarım gün dünya günleriyle tanı bcsyÜZ yıldır.' |Tirmizî ve aynı lafızla Ebû Dâvud.]

9594- Bezzâr sonuna şunu ilave etti:

Hatta o gün zengin "dilenci olarak dünya hayatım tamamlasaydım" diye temenni edecek.

9595- Üsâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Mi'râc'da) Cennetin kapısında durdum. Girenlerin çoğu yoksullardı. Cehennemlikler hariç, zenginler hapsedilmişlerdi. Zenginler­den cehennemliklerin ateşe gitmeleri emro-lunmuştu. Sonra cehennem kapısında dur­dum; baktım ki, girenlerin çoğunu kadınlar teşkil ediyor." IBuharîile Müslim.l

9596- Mus'ab bin Sa'd radiyallahu anh'dan: "Sa'd, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'in ashabının fakirlerine karşı kendisinin bir üstünlüğü olduğunu sandı. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

'Allah bu ümmete, güçsüzlerin namazları, duaları ve ihlaslan sayesinde yardım eder.' jBuhârî ve aynı lafızla Nesâî.l

9597- Sehl bin Sa'd radiyallalıu anh'dan: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanından geçti. Peygamber saJlalla-hu aleyhi ve sellem yanındaki adama dedi ki: 'Bu adam hakkında görüşün nedir?' 'O, insanların eşrafindandır. Vallahi kız is­terse ona kız verirler. İltimas (aracılık) ederse, kabul olunur' deyince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sustu. Sonra oradan bir adam geçti ve onun hakkında 'Ya bu adam için ne dersin?' diye sordu.

'Ey Allah'ın Resulü! Bu müslümanların fakirlerîndendir. Kimse ona kız vermez, ilti­ması da kabul edilmez, sözü de dinlenmez1 deyince, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel­lem şöyle buyurdu: 'Bu adam, öteki adamın karakterinde olan yer yüzü dolusu insandan daha hayırlıdır.' IBuhürf ile Müslim.l

9598- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Nice saçı başı toz toprak içinde, kapılar­dan kovulmuş insanlar vardır ki, (bir şeyin ol­ması için) Allah'a karşı yemin etse, Allah onu yemininde sadık kılar (yani duasını hemen ka­bul etler)." [Müslim]

9599- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, koyun çobanlığı yapmayan Hiçbir peygamber göndermemiştir."

Ashabı: "Sende mi?" diye sorduklarında: "Evet, Mekke ehlinin koyunlarını bir miktar kırat karşılığında otlatırdım" diye cevap ver­di. [Mâlik ve aynı lafı/la Buharî.l

9600- Abdullah bin Muğaffel radiyallahu anh'dan:

Bir adam dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi ben seni seviyorum."

"Ne dediğine dikkat et.'" dedi. Adam yine: -üç kere- "Vallahi ben seni seviyorum" dedi. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

"Eğer sen beni seviyorsan, fakirlik için kendine bir zırh hazırla.' Çünkü fakirlik beni seven kişiye, selin varacağı yere varmasından daha çabuk ulaşır." ITirmizî]

9601- Ali radiyallahu anh'dan:

"Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem ile beraber oturuyorduk. Üzerinde kürk parçalarıyla yamanmış bir hırkadan başka bir şey bulunmayan Mus'ab bin Umeyr çıkagel-di. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onu görünce, (Mus'ab'm Mekke'deki) eski debdebeli halini hatırlayarak ağladı. Sonra Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Biriniz sabahleyin ayrı, öğlenden sonra ayrı güzel elbise giydiği, önüne bir ta­bak konup öteki kaldırıldığı, evlerinizi bu Ka benin örtüldüğü gibi örtülere büründürdü­ğünüz (döşediğiniz) zaman haliniz nice olur?'

'Ey Allah'ın Resulü! Tabii ki halimiz o gün bugünkünden daha iyi olur. Çünkü o za­man geçim sıkıntımız olmaz, kendimizi tama­men ibadete veririz.' Şöyle buyurdu: 'Bilakis bugün siz, o günkünden daha iyi durumdası­nız.' [İkisi de Tirmizî'ye ait]

9602-  Ebû Ümâme bin Sa'lebe el-Ensârî radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabı bir gün onun yanında dünyadan bah­settiler.

Şöyle buyurdu: 'Duymuyor musunuz, duy­muyor musunuz? Mütevazi giyinmek iman­dandır, mütevazı giyinmek imandandır.'

(EbûDâvud.l

9603-  Zeyd bin Eşlem radiyallahu anh'­dan:

"Bir gün Ömer su istedi, kendisine bal şerbeti getirildi. Bunun üzerine: 'Bu güzel bir şeydir ancak, Allah bir kavmin şehvet ve ar­zularım kötüleyerek şöyle buyurmuştur: 'Siz dünya hayatınızda hoş olan şeylerinizi gider­diniz ve onlardan faydalandınız.' Ben iyi şey­lerin dünyada bize peşin olarak verildiğinden korkuyorum' dedi. Ondan sonra da o bal şer­betini içmedi." [Rezin]

9604- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında ibadet ve içtihadıyla ünlü bir adam ile verâ'(AHah korkusu)  sahibi başka bir

adam anıldı. Şöyle buyurdu: 'Hiçbir şey ve-râ'ya denk olamaz!' [İkisi de Rezîn'e ait.|

9605-  Atiyye es-Sa'dî radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Sakıncalı olan şeyin korkusuyla sakınca­sız olanı bırakmadıkça kul, takvaya erenlerin derecesine ulaşamaz." [Tirmizî.l

9606- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "(Asr-ı saadette yemek pişirmek için) ateş yakmadan tam bir ay geçerdi. (Hediye olarak) et geldiği günler hariç yiyeceğimiz, sadece hurma ile su olurdu."

9607- Onun rivayetlerindendir: Muhammed ailesi, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ölünceye dek ard arda üç gün buğday ekmeği yememiştir."

9608- Onun rivayetlerden: "Ölünceye kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ailesi ard arda iki gün ar­pa ekmeği ile karınlarını doyurmamişlardir."

9609- Onun rivayetlerindendir: "Muhammed sallallahu  aleyhi ve sel­lem'in ailesi, iki gün peşpeşe buğday ekmeği İle karınlarım doyurmamışlardır. Bu yemek­lerden biri mutlaka hurma İdi."

9610- Rivayetlerindendir:

(Âişe) Urve'ye dedi ki: "Ey kız kardeşi­min oğlu! Vallahi biz (Peygamber kadınları) üst üste üç ay geçirirdik de, Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem'in evlerinde yemek pi­şirmek için ateş yanmazdı." Dedim ki: "Ey teyze! Ne ile yaşardınız?"

Şöyle dedi: "İM siyah ile: Hurma ve su. Ancak Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'in Ensâr'dan komşuları vardı, (bazen) hayvanlarından sağdıkları sütten gönderirler­di de ondan içerdik."

9611- Onun rivayetlerinden birisi de şöy­ledir:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, insanlar, hurma ve sudan oluşan iki siyahtan doydukları zaman vefat etmiştir."

9612- Diğer rivayette: "İki siyah şeye (su ile kum hurmaya) doyup kanmadan" olarak geçer.

9613- Onun rivayetlerdendir:

"Bir günde, üst üste iki öğün ekmek ve zeytinyağından doymadan, Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem vefat etti."

[Buhârî, Müslim veTirmizî]

9614- İbn- Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ailesi ile beraber gecelerce akşam yemeğin­den mahrum olarak vakit geçirirlerdi. Yedik­leri ekmek de çoğunlukla arpa ekmeği olur­du." [Tirmizî]

9615- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, sûf (yünlü elbise) giydi, yamalı ayakkabı giy­di. Beşa' yedi. Kalın elbiseler giydi." Ha-san'a: "Beşa' nedir?" diye soruldu. "O, bo­ğazdan ancak su yudumuyla geçen katı arpa ekmeğidir." şeklinde cevap verdi. [İbn Mâce|

9616- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Her arzuladığını yemen, israftandır." [İbn Mâce zayıf bir senedle]

9617- Ömer radiyallahu anh'dan:

"O, insanların dünyadan elde ettiklerini anlattı ve şöyle dedi: 'Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in günboyu açlıktan kıvranıp da, karnını doyuracak adi hurmayı bulmadığı­nı görmüşümdür.' [Müslim]

9618- Katâde radiyallahu anh'dan:

"Biz Enes'e ekmekçisi yanındayken gelir­dik. Bize yemek takdim ederek şöyle derdi: 'Yiyiniz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'in ölünceye dek, ince ve has undan ek­mek gördüğünü bilmiyorum. Yine ölünceye dek pişirilmiş koyun gördüğünü de bilmiyo­rum.1 [Buhârî]

9619- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellerh buyurdu:)

"Allah yolunda benim kadar kimse korku-, tutmamıştır. Allah yolunda benden önce kim­se benim kadar eziyete uğramadı. Gecesi ve gündüzüyle tam bir ay, bende ve Bilâl'de, Bi­lâl'ın koltuğunun altında bulunan yiyecekten başka hiçbir şey yoktu." |Tirmizî|.

Ayrıca Tirmizî bu hadisi: "Bunun manası şudur: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke'den çıktığı zaman, yanında Bilâl var­dı ve Bilâl'in koltuğunun altında taşıdığı pek az bir yiyecek vardı." şeklinde açıklamıştır.

9620- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Hayber fethedildiği zaman 'İşte şimdi hurma ile doyarız' dedik." [Buhârî]

9621- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Hayber'i feth edinceye dek hurmadan doyasıya yemedik." [İkisi de Buhârî'ye ait.]

9622- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiği zaman, rafımda yarım ölçek arpa­dan başka canlı varlığın yiyebileceği hiçbir şey yoktu. (Daha sonra) uzun zaman ondan yedim (tartmadan çok bereketli idi). Tartınca bereketi gitti ve bitti. " [Buhârî ile Müslim]

9623-  Tirmizî şunu ilave etti: "Eğer onu

(tartmadan) kendi haline bıraksaydık, o süre­den daha fazla yerdik."

9624- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiği zaman, zırhı bir yahudinİn yanın­da, ödünç aldığı otuz sa' arpa karşılığında re­hin İdi." [Buhârî ile Müslim ve Nesâî]

9625- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kimseye hakaret ettiğini görmediğim gibi kendisi için (fazladan ikinci) bir elbisenin de katlanıp (muhafaza edildiğini) görmedim." [İbn Mace.]

9626- Ali radiyallahu anh'dan:

"Bir kış gecesi, evimden Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in kızının yanından, ortasından delip boynuma geçirdiğim ve (açılmaması için) hurma yaprağı ile belime bağladığım bir deri giysisiyle çıktım. Çok açtım; eğer Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in evinde yemek olsaydı yerdim. (Yi­yecek) bir şey aramak için çıktım. Çıkrığı ile su çekmekte olan ve kendi bostanında çalışan bir yahudiye uğradım. Çitin aralığından bak­tım. Dedi ki:

'Ey Arabi ne istiyorsun? Bir hurmaya bîr kova su çeker misin?'

'Evet. Aç kapıyı da gireyim!' dedim. Bu­nun üzerine kapıyı açtı, içeriye girdim, bana bir kova verdi; bir hurmaya su çekmeye başladım.

Her bir kovayı çektiğimde bir hurma ver­di. Avucum hurma ile dolunca, kovayı salı­verdim ve: 'Bu kadar yeter' dedim ve hurmaları yedim. Sonra sudan da içtim. Sonra mes­cide vardım, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i orada gördüm. " |Tirmizî.|

9627- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Bir gün ya da bir gece Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem evinden dışarı çıktı. Ebû Bekr ile Ömer'le karşılaştı ve onlara sordu: 'Sizi bu saatte dışarıya çıkartan nedir?'

'Ey Allah'ın Resulü, açlık' diye cevap verdiler. Şöyle buyurdu:

'Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizi dışarı çıkartan §ey beni de çıkartmıştır, haydi kalkın!'

Hemen onunla beraber kalkıp Ensâr'dan bir adamın evine geldiler, fakat adam evde yoktu. Karısı onu görünce: 'Merhaba, hoş gel­diniz!' dedi: Ona 'Filan (kocan) nerdedir?'di-ye sorduğunda; 'Bize su getirmeye gitti' dedi.

Çok geçmeden Ensârî de çikageldİ. Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem ile iki ar­kadaşını gördü. Sonra şöyle dedi: 'el-Hamdu lillah. Bugün benim kadar kıymetli misafirle­re nail olmuş kimse yoktur.' Hemen gidip bir hurma dalı getirdi. Dalda koruk, olgun ve ta­ze hurma karışık bir haldeydi. 'Buyurun yi-yinî'dedİ. Bir yandan da bıçağı aldı. Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Sakıtı sağmal koyun kesmeyesin!' diye tenbih etti. O gitti (normal) bir koyun kesti, pişirdi. Koyunu ve daldaki hurmaları iyice yediler ve sudan içtiler.

Doyduktan sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Beki' ile Ömer'e hitaben şöyle buyurdu: 'Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, kıyamet günü siz bu nimetten sorulacaksınız. Açlık sizi evinizden çıkardı ve siz bu nimeti elde edene kadar evinize dönme­diniz.' |Mâlik, Tirmizî ve aynı lafızla Müslim.]

9628- Utbe bin Gazvân radiyallahu anh'­dan:

"(Bir savaşta) Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem ile beraber yedi kişiyden biriy­dim. Yemeğimiz hubl (ya da habel) ağacının yapraklarından ibaretti. Yiye yiye avurtları­mız yara olmuştu." [Müslim]

9629- Ebû Talha radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e açlıktan  yakındık.  Karınlarımıza bağladığı­mız taşlan bir bir gösterdik.

Bir de baktık ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de açlıktan karnına iki taş bağlamış. " [Tirmizî.]

9630-   Habbâb bin el-Eret radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile sırf Allah İçin hicret ettik. Karşılığını Allah vermiştir. İçimizden karşılığını almadan ölen­ler oldu. Onlardan birisi de Mus'ab bin Umeyr'dir. Uhud muharebesinde öldürüldü.

Bir kaftandan başka onu sarıp defnedecek bir şey bulamadık. O kaftan ile başını örttüğü­müzde ayakları; ayaklarını örttüğümüzde başı açıkta kalıyordu. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bunun üzerine onunla başını Örtmemizi ve (açıkta kalan) iki ayağına da iz-hir (otunu) koymamızı emretti. İçimizde ken­disine hicret semeresi ulaşan ve bu meyveler­den devşirenler de vardı. "

[Mâlik hariç altı hudis İmamı.]

9631- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Suffe ehlinden yetmiş kişi gördüm. Hiç­birinin sırtında (belden üstünü örten) ridâsı yoktu. Giydikleri ya izar ya da kisâ idi. Bo­yunlarına bağlamışlardı. Kimilerinin giydik­leri baldırlarının yarışma kimilerinin de aşık kemiklerine kadar ulaşıyordu. Kimisi de (na­mazda) avretinin görülmesinden korktuğu için onu eliyle toplayıp kapatıyordu. " |Buharî.|

9632- Enes radiyallahu anh'dan: "Müminlerin emîri iken Ömer'in (elbise­sinin) sırtında üstüste yamalanmış üç yama gördüm." |Mâlik.|

 

9585- Bu hadisi Tirmizî (2340) ve İbn Mâce (4100), Amr b. Vâkıd an Yûnus b. Meysere b. Halbes an Ebî İdrîs an Ebî Zer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, isnâdı hakkında garîb, Amr hakkında da zayıf hükmü verdi.

9586- Bu hadisi Tirmizî (1780), Yahyâ b. Mûsâ an Saîd b. Muh. ve Ebû Yahyâ el-Himmânî an Sâlih b. Hassân an Urve an Âişe senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb, Sâlih hakkında ise Buhârî'den naklen zayıf hükmü verdi.

9588-9589- Bu hadisi Buhârî (rikâk 17/9, VII, 181), Müslim (zekât 126, s. 730) ve Tirmizî (2361), Umâre b. el-Ka'kâ' an Ebî Zur'a an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9590- Bu hadisi Tirmizî (2352), Abdüla'lâ b. Vâsıl an Sâbit b. Muh. ani'l-Hâris b. en-Nu'mân an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.

9591- Bu hadisi Tirmizî (2353-4), Muh. b. Amr an Ebî Seleme an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında sahîh hükmü verdi.

9592- Bu hadisi Müslim (zühd 37, s. 2285), İbn Serh an İbn Vehb an Ebî Hânî an Ebî Abdirrahman el-Hubulî senedi ile tahrîc etti.

9593- Bu hadisi Ebû Dâvud (3666), Ebû's-Sıddîk en-Nâcî tarikiyle; Tirmizî (2351), Atiyye tarikiyle Ebû Saîd'den tahrîc ettiler.

9595- Bu hadisi Buhârî (rikâk 51/2, VII, 200) ve Müslim (zikr 93, s. 2096), Sül. et-Teymî an Ebî Osmân an Usâme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9596- Bu hadisi Buhârî (cihâd 76/1, III, 225) ve Nesâî (cihâd 43/1, VI, 45), Talha b. Musarrif an Mus'ab b. Sa'd an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9597- Bu hadisi Buhârî (nikâh 15, VI, 123; rikâk 16/1, VII, 178), İbn e. Hâzım an ebîhî an Sehl asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9598- Bu hadisi Müslim (birr 138, s. 2024; cennet 48, s. 2191), Süveyd b. Saîd an Hafs b. Meysere ani'l-Alâ b. Abdirrahman an ebîhî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9599- Bu hadisi Mâlik (istîzân 18, s. 971) belâğan; Buhârî ise (icâre 2, III, 48), Ahmed b. Muh. el-Mekkî an Amr b. Yahyâ an ceddihî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9600- Bu hadisi Tirmizî (2350), Muh. b. Amr b. Nebhân an Revh b. Eslem an Şeddâd Ebî Talha an Ebî'l-Vâzi' an Abdillah b. el-Muğaffel senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9601- Bu hadisi Tirmizî (2476), Hennâd an Yûnus b. Bukeyr an Muh. b. İsh. an Yezîd b. Ziyâd an Muh. b. Kâ'b ammen semia Alî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

9602- Bu hadisi Ebû Dâvud (4161) ve İbn Mâce (4118), iki ayrı tarikten olmak üzere Ebû Umâme'den tahrîc ettiler. Ancak İbn Abdilberr isnâdında ihtilâf nedeniyle sahîh olmadığını söylemiştir.

9604- Bu hadisi Tirmizî (2519), Zeyd b. Ahram an İbr. b. ebî'l-Vezîr an Abdillah b. Ca'fer el-Muharremî an Muh. b. Abdirrahman an Nebîh an Muh. b. el-Münkedir an Câbir senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9605- Bu hadisi Tirmizî (2451), Ebû Bekr b. ebî'n-Nadr an Ebî'n-Nadr an Ebî Akîl as-Sekafî an Abdillah b. Yezîd an Rabîa b. Yezîd ve Atiyye b. Kays an Atiyye senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9606- Bu rivayeti Buhârî (rikâk 17/5, VII, 181), Müslim (zühd 26, s. 2282) ve Tirmizî (2471), Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile;

9607- Bu rivayeti Müslim (zühd 24, s. 2282), İbn e. Şeybe an Hafs b. Giyâs an Hişâm an ebîhî an Âişe senedi ile;

9608- Bu rivayeti Müslim (zühd 22, s. 2282) ve Tirmizî (2357), Şu'be an Ebî İshâk an Abdirrahman b. Yezîd ani'l-Esved an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9609- Bu rivayeti Buhârî (rikâk 17/4, VII, 180) ve Müslim (zühd 25, s. 2282), Mis'ar an Hilâl b. Humeyd an Urve an Âişe asl-ı senedi ile;

9610- Rivayeti Buhârî (hibe 1, III, 129) ve Müslim (zühd 28, s. 2283), Abdülazîz b. e. Hâzım an ebîhî an Yezîd b. R‍mân an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9611- Bu hadisi Buhârî (at'ime 6/3, VI, 198; 41, VI, 210) ve Müslim (zühd 30, s. 2283), Mansûr an Safiyye an Âişe asl-ı senedi ile;

9612- Bu rivayeti Müslim (zühd 31, s. 2284), es-Sevrî an Mansûr... asl-ı senedi ile;

9613- Bu rivayeti Müslim (zühd 29, s. 2283), İbn Vehb an Yezîd b. Abdillah b. Kusayt an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9614- Bu hadisi Tirmizî (2360) ve İbn Mâce (3347), Abdullah b. Muâviye an Sâbit b. Yezîd an Hilâl b. Habbâb an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc ettiler ve Tirmizî isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

9615- Bu hadisi İbn Mâce (3348), Yahyâ b. Osmân el-Hımsî an Bakiyye an Yûsuf b. e. Kesîr an Nûh b. Zekvân ani'l-Hasan an Enes senedi ile tahrîc etti. İsnâdı Nûh sebebiyle zayıftır.

9616- Bu hadisi de İbn Mâce (3352), yukardaki senedin aynısı ile tahrîc etmiştir. Kezâ bu rivayette zayıftır.

9617- Bu hadisi Müslim (zühd 36, s. 2285), Muh. b. Ca'fer an Şu'be an Simâk ani'n-Nu'mân an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.

9618- Bu hadisi Buhârî (at'ime 8/1, VI, 199; 26/1, 206; rikâk 17/6, VII, 181), Hemmâm b. Yahyâ an Katâde an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9619- Bu hadisi Tirmizî (2472), ed-Dârimî an Revh b. Eslem an Hammâd b. Seleme an Sâbit an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

9620- Bu hadisi Buhârî (mağâzî 38/41, V, 83), Muh. b. Beşşâr an Haremî an Şu'be an Umâre an İkrime an Âişe senedi ile tahrîc etti.

9621- Bu hadisi Buharî (mağâzî 38/42, 83), el-Hasan an Kurre b. Habîb an Abdirrahman b. Abdillah b. Dînâr an ebîhî an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti.

9622-9623- Bu hadisi Buharî (zühd 27, s. 2282-3), Ebû Usâme an Hişâm b. Urve an ebîhî an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9624- Bu hadisi Buhârî (buyû‘ 14, III, 8; 33, III, 14; 88, III, 34; selm 5, III, 45; 6, III, 46; istikrâd 1, III, 82; rehn 2, III, 115; 5, III, 116; cihâd 89/2, III, 231; mağâzî 86, V, 145), Müslim (müsâkât 124-6, s. 1226), Nesâî (büy‍' 58, VII, 288) ve İbn Mâce (2436), el-A'meş an İbrâhim ani'l-Esved an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9625- Bu hadisi İbn Mâce (3554), Abdülkudd‍s b. Muh. an Bişr b. Ömer an İbn Lehîa an Ebî'l-Esved an Âsım b. Ömer b. Katâde an Alî b. el-Hüseyn an Âişe senedi ile tahrîc etti.

İbn Lehîa ihtilâflı, kimilerince de zayıf bir râvidir.

9626- Bu hadisi Tirmizî (2473), Hennâd an Yûnus b. Bukeyr an Muh. b. İshâk an Yezîd b. Ziyâd an Muh. b. Ka'b ammen semia Ali senedi ile tahrîc etti ve "hasen garîb" hükmü verdi.

9627- Bu hadisi Mâlik (sıfatu'n-Nebî 28, s. 932), Müslim (eşribe 140, s. 1609-10) ve Tirmizî (2369), muhtelif tariklerden olmak üzere Ebû Hureyre'den tahrîc ettiler.

9628- Bu hadisi Müslim (zühd 15, s. 2279), Ebû Kureyb an Vekî' an Kurre b. Hâlid an Humeyd b. Hilâl an Hâlid b. Umeyr an Utbe senedi ile tahrîc etti.

9629- Bu hadisi Tirmizî (2371), Abdullah b. e. Ziyâd an Seyyâr b. Hâtim an Sehl b. Eslem an Yezîd b. e. Mansûr an Enes an Ebî Talha senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.

9630- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 28, II, 78; menâkıbu'l-Ensâr 45, IV, 261; mağâzî 17, V, 30; 27, V, 39; rikâk 16/2, VII, 178), Müslim (cenâiz 44, s. 649), Ebû Dâvud (2876), Tirmizî (3853) ve Nesâî (cenâiz 40/4, IV, 38-9), el-A'meş an Ebî Vâil an Habbâb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

9631- Bu hadisi Buhârî (salât 58/3, I, 114), Yûsuf b. ësâ an İbn Fudayl an ebîhî an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

9632- Bu hadisi Mâlik (libâs 19, s. 918), an İshâk b. Abdillah b. e. Talha an Enes senedi ile tahrîc etti.


ceren
Tue 23 July 2019, 07:01 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri ıslami hakkiyla helal dairede yasayan  kullardan eylesin inşallah. ..

Bilal2009
Wed 24 July 2019, 11:33 am GMT +0200
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizlere güzel hasletler nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun