- Zor Zamanlardayız

Adsense kodları


Zor Zamanlardayız

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Fri 12 November 2010, 02:33 pm GMT +0200
Zor Zamanlardayız

Cemal Nar


Çağımız İslam’ı öğrenme ve yaşama açısından zor zamanlardır. Özellikle I. Dünya Savaşından sonra siyaseten mağlup olan İslam dünyası, amansız işgallerde çok çirkin işkence ve yağmalara maruz kalmıştır.

Daha sonra gelen bağımsızlık hareketleri tam bağımsızlığa kadar gidememiş, halkı Müslüman olan birçok ülke, hala kültürel işgal altında, kendi kimliğinden koparılarak yaşamaya mahkûm edilmiştir.

Hiç şüphesiz bizim kimliğimizi oluşturan unsurların başında aziz dinimiz İslam gelir. Ama genellikle gizli açık emperyalist işgal yaşayan İslam ülkelerinde İslam’ın öğrenilmesi ve hayata uygulanması sorun olmaktadır. Üstelik insan haklarının, çocuk haklarının, din ve vicdan hürriyetinin kabul gördüğü ve bayraklarının yükseltildiği bir zamanda bu, çok kötü bir çelişkidir.

İslam, topyekûn hayatı düzenleyen bir dindir. Laikliğin en temel özelliği, İslam’ın elinden bu hakkını almak istemesidir.

Laikliğin batıda çıkışının sebebi, din ve mezhep kavgalarını bitirmek, din ve vicdan hürriyetini temin etmektir. Batı buna muhtaçtı. Laiklik de onlara iyi kötü bir çözüm getirmişti.

Bu açıdan bakıldığında İslam dünyasında bir sorun yoktur. Çünkü İslam, dinde zorlamayı yasaklamıştır. Zorla Müslüman olan, Müslüman sayılmaz ki, İslam bunu neden istesin?

Batı’da din ve vicdan hürriyetinin teminatı olarak gelişen laiklik, bizim ülkemizde, tam da tersi bir uygulamaya dönüşmüştür. Böylece bizzat kendisi sorun kaynağı olmuştur. Din eğitimini yasaklamak, kamusal alandan dini dışlamak gibi uygulamalar hep laiklik adına gerçekleştirilmiştir. Bu anlayışa göre “Dinin yeri vicdandır. Orada kalmalı, evde, sokakta, mektepte, devlet kurumlarında, çarşı pazarda gezmemeli, yaşam alanlarında gözükmemelidir.”

Bunun tercümesi, “din yaşanmamalıdır” değil midir?

Böyle bir zamanda dini yaşamak elbette zorlaşacaktır. Bir kere yaşamak için bilmek gerek. Nereden öğrenilecek din?

Hadi diyelim bir şekilde dinimizi öğrendik. Bu bilgiler niçin vardır? Tabi ki yaşamak için. Allah Teala önce iman etmemizi, sonra okuyup öğrenmemizi, sonra öğrendiklerimizi uygulamamızı, hayata geçirmemizi, bunu da ihlâs ve samimiyetle yapmamızı istemektedir. Bu nasıl mümkün olacak?

Zor da olsa Müslümanlardan mükellefiyet, yani dinî sorumluluk asla kalkmaz. Ama zorluk nispetinde sevap da artar. O yüzden Sevgili Peygamberimiz zor zamanlarda İslam’ı yaşamayı “avuçta kor taşımaya” benzetmiştir. Buna karşılık şu müjdeyi de vermiştir:

“O günlerde müslümanca yaşayarak salih amel işleyenler, yararlı işler yapanlar, siz sahabîlerden aynı işi yapanın elli katı fazla sevap ve mükafat alacaktır.” (Ebu Davud, Melahim, 4341;Tirmizî, Tefsir,3060; İbn Mace, Fiten, 401.)

Ne var ki bu zorluğun bir sebebi de biz Müslümanlarız. Çünkü hepimiz birden üzerimize düşeni elbirliği ile yapsak, elbette çok kısa bir zamanda hayırlı neticelerini alırız. Ama bu işi aramızdan bazılarına havale eder de biz geriden seyredersek, olumlu etkiler azalacak, başarı ertelenecek, belki de hiç gelmeyecektir. Yanan ateşin üstüne bir bardak su dökmek yetmeyebilir. Ama belki bir kova, ya da bir tanker su, yerine göre büyük yangınları dahi söndürebilir.

İslam’ın irşat ve tebliğinde, eğitim ve öğretiminde teşviklerini beklediğimiz bazı entelektüel kardeşlerimizin, “Vaaz veriliyor da ne oluyor?” gibi, “Böyle giderseniz, sistem sizi dışlar” gibi, “Bu halkın ne önünden, ne de arkasından gidilir” gibi, “Gençliğimizde biz de böyleydik” gibi, “Artık bu işler bitti” gibi, “Batı toplumları demokrasi ve evrensel hukukla İslam’ın istediği hedeflere ermiştir. Bunu kabullenmeli ve sorun yaratmamalıyız” gibi düşünce ve beyanları karşısında kahrolmamak mümkün mü?

Bu zamanlar, evet zor zamanlardır ama, tam da salih amelin çok kıymetli olduğu zamanlardır. Az amelle çok sevaplar kazanma zamanlarıdır. Zoru, birlikte hareketle kolay kılma zamanlarıdır.

Olursa ne ala. Olmazsa sağa sola bakmadan, hatta arkaya hiç bakmadan, “hasbünallah” diyerek ihlas ve samimiyetle yola devam zamanıdır. Unutmamalıyız ki yalnız ölecek, kabre yalnız girecek, hesabı yalnız vereceğiz.