hafiza aise
Wed 1 June 2011, 03:23 pm GMT +0200
5— Zinakâr Kadınla Evlenme:
AHah Teâlâ, zina eden kadınla evlenmenin haram kılındığını Nûr sûresinde açıkça bildirmiş ve onu nikahlayan erkeğin, zinakâr ya da müşrik olduğunu haber vermiştir. Çünkü böyle bir evlilikte bulunan kimse, Allah'ın bu hükmüne ya inanmış ve bunun kendi üzerine vacip olduğuna itikat etmiştir ya da buna iman etmemiştir. Eğer benimsememiş ve inanmamışsa, o müşriktir. Benimsediği, vücubuna inandığı halde muhalefet etmişse, o da zinakâr-dır. Allah, âyetin sonunda: "Böyleleriyle evlenmek bu mü'minlere haram kılınmıştır."[602] buyurarak zina eden bir kadınla evlenmenin haramlığını açıkça belirtmiştir.
Âyetin, "İçinizden evli olmayanları evlendirin..."[603] âyeti ile neshedil-diğini söylemek, son derece zayıf bir görüştür. Bundan daha da zayıfı âyetteki nikâh "lâ yenkıhu" kelimesine, "lâ yeznî" şeklinde zina mânası vermektir. Bu takdirde âyetin mânası şöyle olacaktır: Zina eden bir erkek, ancak zinakâr ya da müşrik bir kadınla zina eder. Zina eden bir kadın da, ancak zinakâr ya da müşrik bir erkekle zina eder. Allah kelâmının bu tür saçmalıklardan korunması gerekir.
Âyetteki yasağın, "müşrik fahişe kadın" şeklinde yorumlanması ise, âyetin lafzına, siyah ve sibakına son derece uzaktır. Böyle bir yorum nasıl yapılabilir? Çünkü Allah Teâlâ, hür kadınların ve cariyelerin mikâhını, ihsan yani iffetli olmaları şartıyla mubah kılmış ve; "...Öyle ise iffetli yaşamaları,zi-na etmemeleri ve gizli dost da tutmuş olmamaları şartıyla, velilerinin izniyle onları nikahlayıp alın ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin..."[604] buyurmuş ve onlarla evlenmenin meşruluğunu sadece bu şartlara bağlamıştır. Bu, mefhûm-u muhalefetin delâleti kabilinden de değildir. Çünkü kadınların kadınlığından istifadede asıl olan haramlıktır. Mübahlığı sadece şeriatın delil getirdiği yerlere hasredilir, hakkında delil olmayan diğerlerinin hükmü ise asıl olan haramlık üzere kalır.
Yine Allah Teâlâ: "Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara mahsustur. "[605]buyurmaktadır. Âyetteki kötü (habis) kadınlardan maksat, zina eden kadınlardır. Bu da onlarla evlenen erkeklerin de onlar gibi zinakâr (habis) olmalarını gerektirir.
Yine en iğrenç çirkinliklerden biri de, erkeğin, fahişe bir kadının kocası olmasıdır. Bunun çirkinliği halk nazarında yerleşmiştir ve onlara göre böylesi bir koca, her türlü küfre lâyıktır. Sonra fahişenin, kocasının yatağı a ihanet etmeyeceğinden, başkalarından aldığı çocukları ona yüklemeyeceğinden emin olunamaz. Dolayısıyla haramlık haddizatında sabit olur.
Yine biliyoruz ki, Hz. Peygamber (s.a.) bir erkekle, zinadan hamile bulduğu karısının aralarını ayırmıştır,
Mersed b. Ebî Mersed el-Ganevî, bir fahişe olan Anâk ile evlenmek için izin istemişti. Hz. Peygamber (s.a.) de ona, Nûr süresindeki âyeti (24/3) okumuş ve: "Onu nikahlama!" buyurmuştu"[606]
[602] Nûr, 24/3.
[603] Nûr, 24/34.
[604] Nİsâ, 4/25.
[605] Nûr, 24/26.
[606] Ebu Davud, 2051; Nesâî, 6/66, 67; Tirmizî, 2176; Beyhakî, 7/153. Senedi hasendir. Hakim (2/166) ve Zehebî sahih bulmuşlardır.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/220-221.
AHah Teâlâ, zina eden kadınla evlenmenin haram kılındığını Nûr sûresinde açıkça bildirmiş ve onu nikahlayan erkeğin, zinakâr ya da müşrik olduğunu haber vermiştir. Çünkü böyle bir evlilikte bulunan kimse, Allah'ın bu hükmüne ya inanmış ve bunun kendi üzerine vacip olduğuna itikat etmiştir ya da buna iman etmemiştir. Eğer benimsememiş ve inanmamışsa, o müşriktir. Benimsediği, vücubuna inandığı halde muhalefet etmişse, o da zinakâr-dır. Allah, âyetin sonunda: "Böyleleriyle evlenmek bu mü'minlere haram kılınmıştır."[602] buyurarak zina eden bir kadınla evlenmenin haramlığını açıkça belirtmiştir.
Âyetin, "İçinizden evli olmayanları evlendirin..."[603] âyeti ile neshedil-diğini söylemek, son derece zayıf bir görüştür. Bundan daha da zayıfı âyetteki nikâh "lâ yenkıhu" kelimesine, "lâ yeznî" şeklinde zina mânası vermektir. Bu takdirde âyetin mânası şöyle olacaktır: Zina eden bir erkek, ancak zinakâr ya da müşrik bir kadınla zina eder. Zina eden bir kadın da, ancak zinakâr ya da müşrik bir erkekle zina eder. Allah kelâmının bu tür saçmalıklardan korunması gerekir.
Âyetteki yasağın, "müşrik fahişe kadın" şeklinde yorumlanması ise, âyetin lafzına, siyah ve sibakına son derece uzaktır. Böyle bir yorum nasıl yapılabilir? Çünkü Allah Teâlâ, hür kadınların ve cariyelerin mikâhını, ihsan yani iffetli olmaları şartıyla mubah kılmış ve; "...Öyle ise iffetli yaşamaları,zi-na etmemeleri ve gizli dost da tutmuş olmamaları şartıyla, velilerinin izniyle onları nikahlayıp alın ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin..."[604] buyurmuş ve onlarla evlenmenin meşruluğunu sadece bu şartlara bağlamıştır. Bu, mefhûm-u muhalefetin delâleti kabilinden de değildir. Çünkü kadınların kadınlığından istifadede asıl olan haramlıktır. Mübahlığı sadece şeriatın delil getirdiği yerlere hasredilir, hakkında delil olmayan diğerlerinin hükmü ise asıl olan haramlık üzere kalır.
Yine Allah Teâlâ: "Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara mahsustur. "[605]buyurmaktadır. Âyetteki kötü (habis) kadınlardan maksat, zina eden kadınlardır. Bu da onlarla evlenen erkeklerin de onlar gibi zinakâr (habis) olmalarını gerektirir.
Yine en iğrenç çirkinliklerden biri de, erkeğin, fahişe bir kadının kocası olmasıdır. Bunun çirkinliği halk nazarında yerleşmiştir ve onlara göre böylesi bir koca, her türlü küfre lâyıktır. Sonra fahişenin, kocasının yatağı a ihanet etmeyeceğinden, başkalarından aldığı çocukları ona yüklemeyeceğinden emin olunamaz. Dolayısıyla haramlık haddizatında sabit olur.
Yine biliyoruz ki, Hz. Peygamber (s.a.) bir erkekle, zinadan hamile bulduğu karısının aralarını ayırmıştır,
Mersed b. Ebî Mersed el-Ganevî, bir fahişe olan Anâk ile evlenmek için izin istemişti. Hz. Peygamber (s.a.) de ona, Nûr süresindeki âyeti (24/3) okumuş ve: "Onu nikahlama!" buyurmuştu"[606]
[602] Nûr, 24/3.
[603] Nûr, 24/34.
[604] Nİsâ, 4/25.
[605] Nûr, 24/26.
[606] Ebu Davud, 2051; Nesâî, 6/66, 67; Tirmizî, 2176; Beyhakî, 7/153. Senedi hasendir. Hakim (2/166) ve Zehebî sahih bulmuşlardır.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/220-221.