hafiza aise
Sat 4 June 2011, 09:15 am GMT +0200
i) Zina Töhmetine Maruz Kalanın Öldürülmesine Hükmetmesi, Suçsuzluğu Ortaya Çıktığında Öldürmekten Vazgeçmesi:
İbn Ebî Hayseme, İbnü's-Seken ve diğerlerinin Enes'ten (r.a.) sabit olar rivayetlerinde şöyle anlatılır: Mâriye ile amcası oğlu arasında dedikodu vardı. Bunun üzerine Rasülullah (s.a.) Hz. Ali'ye: "Git, eğer onu Mâriye'nin yanında bulursan boynunu vur." buyurmuştu. Hz. Ali ona geldi ve bir kuyunun içinde onu serinliyor buldu. Hz. Ali: "Çık!" dedi ve elinden tutarak dışarı çıkardı. Bir de ne görsün adam mecbûbdu, cinsel organı yoktu. Hz. Ali hemen ondan el çekmiş ve Hz. Peygamber'e (s.a.) gelerek: "Ya Rasûlal-lah! Adam mecbûb, cinsel organı yok." demişti.[357] Başka bir rivayette: "Hz. Ali onu ağaçta hurma toplarken bulmuş, bir kumaş parçasına bürünmüştü. Adam kılıcı görünce irkildi ve üzerinden kumaş parçası duşiü. Bir de ne görsün adam mecbubdu, cinsel organı yoktu." ifadeleri vardır.
Bu uygulama birçok âlim için bir problem teşkil etmiştir. Bazıları hadisi eleştirmek istemişlerdir. Ancak hadisin senedinde tenkid edilebilecek kimse yoktur. Bazıları ise şöyle bîr yorum yapmışlardır: Hz. Peygamber (s.a.) verdiği emirde, gerçekten onu öldürmesini istememiş; bir daha Mâriye'nin yanına gelmemesi için ona gözdağı vermek istemişti. Nitekim Hz. Süleyman, bir çocuk hakkında çekişen iki kadına: "Bana bir bıçak getirin. Çocuğu ortadan ikiye biçeyim." demişti ve bununla gerçekten öyle yapmayı kasdetmemiş, aksine bu yolla işin gerçeğine ulaşmak istemişti. Bu yüzdendir ki hadis imamlarından bazıları bu hadise, "Doğruyu elde edebilmek için hâkim, hilâf-ı hakikat bir tavır gösterebilir babı" şeklinde başlık atmışlardır. İşte bunun gibi Hz. Peygamber (s.a.) de ashabın, dedikodusu çıkan adamın suçsuzluğunu, Mâriye'nin iffetini öğrenmelerini istemiş; kılıcı ensesinde görünce adamın gerçek durumunun görüleceğini düşünmüştü. Nitekim durum Hz. Peygamber'-in (s.a.) tasarladığı gibi ortaya çıkmıştı.
Bundan daha güzel bir izah tarzı şudur: Hz. Peygamber (s.a.) Ali'ye, o adamın Hz. Peygamber'in ümmü veledi ile halvete yeltenmesi ve cür'eti sebebiyle ta'zir yoluyla öldürmesini emretmişti. Hz. Ali, işin iç yüzünü öğrenip onun şüpheden uzak olduğunu görünce öldürmekten vazgeçti. Durumun açıklanması adamın öldürülmesine ihtiyaç bırakmamıştı. Ta'zir yoluyla ölüm cezası, had gibi zorunlu da değildir. Maslahata tâbidir. Eğer öldürmede yarar varsa öldürülür, yoksa öldürülmez. [358]
[357] Müellif (r.h.), burada olayın ası! kaynağından uzaklaşmış ve İbnü's-Seken'Ie İbn Ebî Hay-seme'ye nisbet etmişıir. Halbuki hadis Sahih-İMüslim'de (2771) Tevbe bahsinde "Hz. Peygamber'in hareminin şüpheden berâeli" babında ve Müsned'âe (3/281) rivayet edilmiştir.
[358] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/138.
İbn Ebî Hayseme, İbnü's-Seken ve diğerlerinin Enes'ten (r.a.) sabit olar rivayetlerinde şöyle anlatılır: Mâriye ile amcası oğlu arasında dedikodu vardı. Bunun üzerine Rasülullah (s.a.) Hz. Ali'ye: "Git, eğer onu Mâriye'nin yanında bulursan boynunu vur." buyurmuştu. Hz. Ali ona geldi ve bir kuyunun içinde onu serinliyor buldu. Hz. Ali: "Çık!" dedi ve elinden tutarak dışarı çıkardı. Bir de ne görsün adam mecbûbdu, cinsel organı yoktu. Hz. Ali hemen ondan el çekmiş ve Hz. Peygamber'e (s.a.) gelerek: "Ya Rasûlal-lah! Adam mecbûb, cinsel organı yok." demişti.[357] Başka bir rivayette: "Hz. Ali onu ağaçta hurma toplarken bulmuş, bir kumaş parçasına bürünmüştü. Adam kılıcı görünce irkildi ve üzerinden kumaş parçası duşiü. Bir de ne görsün adam mecbubdu, cinsel organı yoktu." ifadeleri vardır.
Bu uygulama birçok âlim için bir problem teşkil etmiştir. Bazıları hadisi eleştirmek istemişlerdir. Ancak hadisin senedinde tenkid edilebilecek kimse yoktur. Bazıları ise şöyle bîr yorum yapmışlardır: Hz. Peygamber (s.a.) verdiği emirde, gerçekten onu öldürmesini istememiş; bir daha Mâriye'nin yanına gelmemesi için ona gözdağı vermek istemişti. Nitekim Hz. Süleyman, bir çocuk hakkında çekişen iki kadına: "Bana bir bıçak getirin. Çocuğu ortadan ikiye biçeyim." demişti ve bununla gerçekten öyle yapmayı kasdetmemiş, aksine bu yolla işin gerçeğine ulaşmak istemişti. Bu yüzdendir ki hadis imamlarından bazıları bu hadise, "Doğruyu elde edebilmek için hâkim, hilâf-ı hakikat bir tavır gösterebilir babı" şeklinde başlık atmışlardır. İşte bunun gibi Hz. Peygamber (s.a.) de ashabın, dedikodusu çıkan adamın suçsuzluğunu, Mâriye'nin iffetini öğrenmelerini istemiş; kılıcı ensesinde görünce adamın gerçek durumunun görüleceğini düşünmüştü. Nitekim durum Hz. Peygamber'-in (s.a.) tasarladığı gibi ortaya çıkmıştı.
Bundan daha güzel bir izah tarzı şudur: Hz. Peygamber (s.a.) Ali'ye, o adamın Hz. Peygamber'in ümmü veledi ile halvete yeltenmesi ve cür'eti sebebiyle ta'zir yoluyla öldürmesini emretmişti. Hz. Ali, işin iç yüzünü öğrenip onun şüpheden uzak olduğunu görünce öldürmekten vazgeçti. Durumun açıklanması adamın öldürülmesine ihtiyaç bırakmamıştı. Ta'zir yoluyla ölüm cezası, had gibi zorunlu da değildir. Maslahata tâbidir. Eğer öldürmede yarar varsa öldürülür, yoksa öldürülmez. [358]
[357] Müellif (r.h.), burada olayın ası! kaynağından uzaklaşmış ve İbnü's-Seken'Ie İbn Ebî Hay-seme'ye nisbet etmişıir. Halbuki hadis Sahih-İMüslim'de (2771) Tevbe bahsinde "Hz. Peygamber'in hareminin şüpheden berâeli" babında ve Müsned'âe (3/281) rivayet edilmiştir.
[358] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/138.