saniyenur
Mon 30 July 2012, 05:04 pm GMT +0200
Zina Meselesi
Bu meselenin günümüz insanının istifadesi için izahı gereken pek çok hukukî, ahlâkî ve tarihî veçhesi vardır. Bu sebeple söz konusu hususları aşağıda çeşitli veçheleriyle ele alacağız.
Tarihî Veçhesi
1- Genel manada zina; aralarında meşru bir evlilik bağı olmadan bir erkekle bir kadın arasında vuku bulan cinsî münasebettir. Tarihin ilk dönemlerinden günümüze kadar bütün sosyal sistemlerdeki görüşler arasında bu fiilin ahlaken şerir, dinen günah, sosyal olarak kötü ve çirkin olduğu hususunda tam bir ittifak vardır. Ahlâkî anlayışlarını şehvetlerine tâbi kılmış veya kendi yanlış yollarında, yaklaşımlarıyla 'orijinal' ve 'felsefî' olmaya çalışan sapık kişiler hariç, hiç kimseden muhalif bir ses çıkmamıştır.
2- Zina daima bir çirkinlik olarak kabul edilmesine rağmen, onun kanunen cezalandırılacak bir suç olup olmadığı konusunda görüşler değişiktir. Bu noktada İslâm diğer dinlerden ve hukuk sistemlerinden ayrılmaktadır. İnsan fıtratına yakın bütün sistemler kadınla erkek arasındaki gayri meşru ilişkiyi ciddi bir suç saymışlar ve karşılığında ağır cezalar öngörmüşlerdir. Fakat ahlâkî seviyedeki bozulma ile birlikte bu tavır giderek zayıflamış ve bu suç giderek müsamaha ile karşılanır olmuştur. Bu hususta yapılan ilk genel hata, bekârken yapılan zina ile evli iken yapılan zina ayrımıdır. İkincisi cezalandırılabilir bir suç olarak görülürken, ilki sadece basit bir suç olarak görüldü.
3- Çeşitli hukuk sistemlerinde zina; "Evli bir şahsın, eşinden başkasıyla cinsî münasebette bulunması" şeklinde tarif edilmektedir. Ceza kanunları ise, kadının, kocasından başka bir erkekle cinsî münasebette bulunması hâlinde zina suçunun varlığından bahsetmektedirler. Bu tarif, erkekten çok kadının durumunu göz önünde bulundurmaktadır. Şayet bir kadın kocasızsa, onunla kurulan gayri meşru ilişki erkeğin evli olup olmadığına bakılmaksızın zina olarak kabul edilir. Mısır'ın, Babil'in, Asur'un ve Hind'in kadim kanunları buna çok hafif cezalar vermişlerdir. Aynı cezalar kadim Yunanlılar ve Romalılar tarafından da benimsenerek, daha sonra da bu konudaki Yahudi görüşünü etkilemiştir. Eski Ahid'e göre böyle bir suç karşılığında sadece para cezası öngörülür. (Çıkış, 22:16-17 ve Tesni-ye, 22: 28-29). Yahudi hukukunda; eğer hahamın kızı ahlâksızlık yaparsa yakılarak cezalandırılır; onunla ilişki kuran erkek de boğulur. (Everyman's Talmud, sh. 319-320). Bu ceza Hindu kaynaklı Manu Kanunları'nda (Aşlok 377) açıklanan cezaya çok benzemektedir.
4- Bütün bu hukuk sistemlerinde ancak evli bir kadınla kurulan gayri meşru ilişki gerçek ve büyük suçtu. Onu suç olarak değerlendirmede belirleyici faktör kadınla erkek arasındaki gayri meşru ilişki değil; çocuğun, gerçek babası olmayan bir adam (kadının gerçek kocası) tarafından yetiştirilmesi ihtimali gibi istenmeyen bir durumun ortaya çıkabilir olmasıydı. Bu sebeple; zinayı suç, kadını ve erkeği de suçlu olarak kabul etmenin hakiki temeli zina fiilinin kendisi değil, fakat gelecek nesillerin karışma tehlikesinin, bir başkası hesabına onun çocuğunu yetiştirme ve malını ona miras bırakma ihtimalinin olmasıdır. Mısır hukukunda erkek sopalarla ağır şekilde dövülürken kadının da burnu kesilirdi. Benzeri uygulamalar Babil, Asur ve İran'da da vardı. Hindularda kadın köpeklere atılarak parçalanır, erkek ise diri diri yanması için etrafı ateşle çevrili kızgın bir demir yatağa konurdu. Yunan ve Roma hukukunda, önceleri, karısı zina eden erkeğe karısını öldürme hakkı tanınıyordu. Erkek ayrıca maddî tazminat da talep edebilirdi.
5- Yahudi hukukunda, evli bir kadınla gayri-meşru ilişkinin cezası Ölümdür. (Levililer, 20:10, Tesniye 22:22 ve 23-26). Ancak İsa al eyhis selâmın gelişinden çokönce, Yahudi âlimler ve hukukçular bu kanunları uygulamayı hemen hemen terkettiler. Eski Ahid'de yazılı bu kanunlar ilâhî emirler olarak kabul edilmesine rağmen hiç kimse onları pratikte uygulamaya meyletmiyordu. Bütün Yahudi tarihi boyunca bu emrin infaz edildiği tek bir örnek bile yoktur.
6- Bir zina olayı üzerine Yahudilerin İsa aleyhi s selâmdan bu olay hakkında hüküm sormuş olmaları ve Hz. İsa'nın; "Ona ilk taşı içinizden günahsız olan atsın." (Yuhanna 8:1-2) demiş olması Hristiyanlarm zina suçu hakkında büsbütün hatalı bir anlayış geliştirmesine sebep olmuştur. Onlara göre bekâr bir erkekle bir bakirenin gayri meşru ilişkisi günahtır, fakat cezalandırılacak bir suç değildir. Ancak eğer onlardan biri (veya her ikisi) evli ise, bu zinadır ve suç kabul edilir. Bunun suç oluşu, ilişkinin gayri meşruluğundan değil, fakat papaz önünde ettikleri sadakat yeminine aykırı davranmış olmalarından dolayıdır. Bununla birlikte kadına, zina etmiş olan kocasını mahkemeye verip, sadakat yeminini bozduğundan dolayı dava etme ve boşanmayı talep hakkı tanımanın dışında bu suç için öngörülmüş bir ceza da yoktur. Diğer yandan zina eden kadının kocası da karısından boşanma talebiyle dâva açabilir ve karısıyla gayri meşru ilişkide bulunmuş kişiden tazminat isteyebilir. (The Meaning ofthe Qur'an, c. VIII).