sumeyye
Wed 26 January 2011, 02:01 pm GMT +0200
Zikrin, Diğer Amellere Üstünlüğü:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Size amellerinizin en hayırlısını, Melik'İniz katında en temizini (makbulünü), dereceleriniz bakımından en yükseğini bildir-meyeyim mi?! O, sizin için altın ve gümüş infakından daha hayırlıdır, düşmanla karşılaşmanızdan ve onlarla vuruşup sonunda onların boyunlarını vurmanızdan, yahut da onların sizin boyunlarınızı vurmasından daha hayırlıdır." Oradakiler, "Evet," dediler. Rasûlullah (s.a.): "Zikrullahtır." buyurdu.[792]
En üstünlük derecesi, bakış açısına göre değişir. Nefsin ceberut âlemine teveccühü açısından bakıldığında, zikirden daha üstün amel olmaz. Özellikle de, riyazete ihtiyaç göstermeyen pâk nefisler Öyledir; onlar sadece teveccühün devamına muhtaçtır. [793]
Allah'ın Zikrinden Gafil Olmak Hasret Ve Nedamettir:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Kim, bir yere oturur ve orada Allah'ı zikretmezse, bu kendisine Allah'tan bir hasret ve nedamet olur. Kim bir yere yatar ve orada Allah'ı zikretmezse, bu kendisine Allah'tan bir hasret ve nedamet olur. [794]
"Herhangi bir topluluk, bir meclisten Allah'ı zikretmeden kalkarlarsa, mutlaka sanki eşek iaşesinden kalkmış gibi olurlar ve bu, onlar üzerine hasret ve nedamete dönüşür. [795]
"Allah'ı zikretmeden, fazla konuşmayın; çünkü Allah zikredilmeden yapılan çok konuşma kalp için kasvettir ve insanların Allah'tan en uzak olanı da kalbi kasvetli olandır. [796]
Kim, zikrin tadını alır, Allah'ı zikretmek suretiyle nasıl kalp huzuruna ulaşıldığını, o anda kalbinden perdelerin nasıl kaldırıldığını anlarsa, o Allah Teâlâ'yı sanki başgözüyle görüyormuş gibi olur.
Aksine kim de dünyaya yönelir, çoluk çocuğa, mala mülke karışır, Allah'ı unutursa, o kişi de bulduklarını sanki yitirmiş gibi kalır, kendisiyle kalbi arası perdelenir. Bu haslet onu ateşe ve her türlü şerre götürür. Bunlar ise, o kimse için hasret ve nedamettir.
Hasret ve nedametler katmerleştiği zaman, artık kurtuluş ümidi kalmaz.
Rasûlullah (s.a.), söz konusu her hasret ve nedameti en iyi şekilde ortadan kaldıracak bir ilaç koymuştur. Bunu, her hale uygun düşecek ve gaflet zehirine panzehir etkisi yapacak bir zikir koymak suretiyle yapmıştır. Rasûlullah (s.a.), bu zikirlerin faydalarına dikkat çekmiş, bunlar yapılmadığı zaman onların yerini hasret ve nedametlerin dolduracağını beyan buyurmuştur. [797]
Zikir İçin Okunacak Sözcüklerin Belirlenmesi:
Bil ki: Zikir olmak üzere okunacak lâfızların belirlenmesine ihtiyaç vardır. Aksi takdirde herkes kendi güdük aklıyla zikirler icad edecek, Allah'ın isim ve sıfatları hakkında ilhâda (ifrat ya da tefrite) düşecektir. Yahut makama, lâyık olduğu değeri veremeyecektir.
Rasûlullah'ın (s.a.) bu konuda belirlemiş olduğu zikirlerin esasını on sözcük oluşturur. Bunların her birinde, diğerinde olmayan sırlar vardır. Bunun için Rasûlullah (s.a.), her yerde, bu zikirlerden birkaçının bir arada yapılmasını sünnet kılmıştır.
Sonra tek bir zikir üzerinde durmak, mükelleflerin büyük çoğunluğuna nisbetle, onun dilde bir laklaka halini almasına sebep olur. Bir zikirden diğerine intikâl etmek ise, nefsi uyarır, uykuyu giderir. [798]
[792] îbn Mâce, Edeb, 53; Tirmizî, De'avât, 6.
[793] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/222-223.
[794] EbÛ Dâvûd, Edeb, 25 (4/264).
[795] Ebû Dâvûd, Edeb, 25 (4/264).
[796] Kenzu'l-ummâl, 1/1840, 1895.
[797] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/223-224.
[798] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/224.