sidretül münteha
Wed 19 January 2011, 05:59 pm GMT +0200
90. Zıhâr Kefareti
Zıhâr keffareti hakkındaki konuşmamız -"Zıhâr keffareti kaç çeşittir? Bu çeşitlerden, önce hangisi lazım gelir? Her bir çeşidin sıhhat şartlan nelerdir? Ne zaman bir keffaret, ne zaman birden çok keffaret lazım gelir?" diye-birkaç bahse ayrılmaktadır: [12]
1. Keffaretin Niteliği
Ulema, hürün zıhâr keffareti -ya bir köleyi azad etmek ya altmış gün üst üste oruç tutmak, ya da altmış düşkünü doyurmak şeklinde- üç çeşit olup bu üç çeşitten önce birincisinin, o yoksa ikincisinin, ikincisine de imkân yoksa üçüncüsünün lazım geldiğinde ve kölenin; zıhâr keffaretinde, önce oruç tutmanın şart olduğu hususunda müttefik iseler de, oruç tutamayan köleye, önce köle azadlamak mı, yoksa altmış düşkünü doyurmak mı lazım gelir diye ihtilâf etmişlerdir.
Ebû Sevr ile İmam Dâvûd, «Eğer kölenin efendisi ona izin verirse, bir köle azadlayacaktır» demişlerdir. İmam Mâlik de «Eğer efendisi izin verirse ancak altmış düşkünü doyurabilir» demiştir. îmam Ebû Hanife ile îmam Şafii ise, buna da cevap vermemişlerdir.
Bu ihtilâfın sebebi, köle mülkiyet hakkına sahip midir, değil midir diye ihtilâf etmeleridir. [13]
2. Zıhâr Keffareti Orucu
Zıhâr keffareti çeşitlerinden her birinin sıhhat şartlarına gelince: îmam Mâlik ile îmam Ebû Hanife «Kişi, keffaret olarak iki ay üst üste tuttuğu oruç esnasında eğer karısı ile temasta bulunursa orucunu yeni baştan tutması gerekir» demişlerdir. Ancak İmam Ebû Hanife, «Eğer bilerek bunu yaparsa, orucunu yenilemesi lazım gelir. Unutarak veyahut yanılarak yaparsa bir şey lazım gelmez» demiştir. Fakat îmam Mâlik ayırım yapmadan, «Her iki halde de orucu bozulur, yeni baştan oruç tutması gerekir» demiştir. İmam Şafii ise, «Her iki halde de orucu bozulmaz ve yeni baştan tutması gerekmez» demiştir.
Bu ihtilâfın sebebi, zıhâr keffareti de yemin keffareti gibi olduğu halde zıhâr edilen kadınla temas etmeden bu keffareti vermenin şart olmasıdır. Halbuki yemin keffareti, yemin bozulduktan sonra lazım gelir. Bunun için, zıhâr keffaretini yemin keffaretine kıyas edenler, «Yeni baştan tutması gerekmez. Çünkü yemin keffareti yemin bozulduktan sonra verilir» demişlerdir. Şarta bakanlar ise, «Tutulan orucun bir kısmı, temastan sonraya kaldığı için yeni baştan tutması gerekir» demişlerdir. [14]
[12] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/119.
[13] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/119.
[14] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/119-120.