- Zekâtın adabı

Adsense kodları


Zekâtın adabı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Sevdacık
Sat 4 September 2010, 09:28 pm GMT +0200
Zekâtın Âdabı

 

Her ibadetin olduğu gibi zekâtın da bazı ahlâkî yönleri ve uyulması gereken ahlâkî prensipleri vardır. Hem zekâtı veren için, hem de alan için göz önünde bulundurulması gereken âdap bulunmaktadır. Bu âdaba uyulmadığı zaman veren ki­şinin kaybı söz konusu olduğu gibi, alan insanın da manevi sorumluluğu vardır.

Bu âdap ve şartları Bediüzzaman Bakara Sûresinin 3. âye­tinin tefsirinde şöyle dile getirir:

 

"Zekât ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır:

 

1. Sadakayı vermekte israf olmaması.

 

2.  Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp kendi malından olması.

 

3. Minnetle in'âmın bozulmaması.

 

4. Fakir olmak korkusuyla sadakanın terk edilmemesi.

 

5. Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bi-linmesiyle, ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi.

 

6.  Sadakayı alan adam, o sadakayı sefahette (kötü yolda) değil, hâcât-ı zaruriyesinde (zaruri ihtiyaçlarına) sarf etmesi lâzımdır.(İşaratü’l-İcaz-Bakara Suresi,Ayet:3-s.1173

 

Zekât Toplumsal Bir Köprüdür

 

Zekât sadece belli mallardan belli miktarda verilen bir ibadet değil, zekât başlı başına bir kurumdur. Bu kurum o kadar bereketli ve hayırlıdır ki, dalları, budaklan, yan ürün­leri ve Üstadın ifadesiyle "amca oğullan ve yavruları" vardır ki, her vesileyle fakiri, yoksulu, kimsesizi, muhtacı, dulu, ye­timi ve düşkünü düşünmüş, ihtiyaçlarının karşılanması için birçok yollar çizmiştir.

 

Bunlar: Sadakanın bütün çeşitleri, infakın bütün türleri, yardımlaşmanın bütün yolları; adaklar, teberrular, Ramazan ayında verilen fitre, oruç fidyesi, yemin ve oruç kefaretleri, karz-ı hasen ve benzeri yollar...

 

Bunlar hayata geçtiği ve yaşandığı takdirde toplum barı­şının, insanca paylaşımın ve mü'mince yardımlaşmanın gözle görünür bir hal aldığını herkes rahatlıkla fark edecektir.

 

Hiçbir din ve medeniyet, mensuplarını bu kadar değişik ve farklı yollarla birbirine yaklaştıramamıştır.

 

Ve hiçbir top­lumda bu kadar çeşitli hayır yollan yoktur.

 

Zaten zekâtın kendisi tek başına bir köprüdür, toplum katmanları arasındaki bağı, bağlantıyı ve irtibatı en sağlıklı bir biçimde korur ve kollar. Bu köprüden geçmeyen, bu köp­rüyü kullanmayan bireyler, anarşi, kargaşa ve karmaşa seline kapılmaktan kendilerini alamazlar.

 

Zekâta En Çok Eğitimde İhtiyaç Var

 

Zekâtın verileceği yerler vardır. Bunlar Tevbe Sûresinin 60. âyetinde sekiz sınıf olarak belirtilir.

 

Fakirler, yoksullar, borçlular, yolda kalmışlar gibi.

 

Ama asıl zekâtın öyle zaruri bir harcama yeri vardır ki, bu milletin can damarı olan eğitimdir.

 

Osmanlının geri kalışı­nın, gelişen dünya şartlarına ayak uyduramayışının en büyük sebebi eğitim alanındaki ihmalidir. Bizim şu andaki perişan halimizin temel sebebi de eğitime yeteri kadar imkan ve za­man ayrılmamış olmamızdır.

 

Yüzyılın başlarında hem dini ilimlerin, hem de fen ilimle­rin bir arada okutulacağı bir eğitim kurumunun hayata geçi­rilmesi için gayret gösteren ve gaye-i hayal olarak gören

Bediüzzaman, "parayı nereden bulacağız?" şeklindeki bir yakla­şıma zekât çözümünü getirir.

 

Zekâtı büyük bir çeşmeye benzetir. Bu çeşmenin yerinde kullanılmadığı için çöle aktığını ve bazı "aceze ve sele"nin, di­lencilik sektörünün gelişmesine sebep olduğu tesbitinde bulunduktan sonra, bu çeşmeye güzel bir kanal yapılmasını ve bir havuza, bir baraja dönüşerek eğitim kurumlarının geliş­mesine, canlanmasına, aranan insanın yetiştirilmesine sarf edilmesi tavsiyesini yapar. Ve şöyle bir yol gösterir:

 

"Zenginler velev zekâtlarının zekâtını milletin menfaatine sarf etseler, milletimiz de başka milletlere yolda karışabilir."

 

Demek ki, zekât göründüğü kadarıyla dar anlamda bir yardım vesilesi değil, dünya kalkınmasının, insanlığın kendi­ne gelmesinin ve kendini bulmasının vazgeçilmez bir aracı­dır.

 

ehlidunya
Sat 4 September 2010, 09:40 pm GMT +0200
1. Sadakayı vermekte israf olmaması.

 

2.  Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp kendi malından olması.

 

3. Minnetle in'âmın bozulmaması.

 

4. Fakir olmak korkusuyla sadakanın terk edilmemesi.

 

5. Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bi-linmesiyle, ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi.

 

6.  Sadakayı alan adam, o sadakayı sefahette (kötü yolda) değil, hâcât-ı zaruriyesinde (zaruri ihtiyaçlarına) sarf etmesi lâzımdır.(İşaratü’l-İcaz-Bakara Suresi,Ayet:3-s.1173

 

Zekât Toplumsal Bir Köprüdür

 

Zekât sadece belli mallardan belli miktarda verilen bir ibadet değil, zekât başlı başına bir kurumdur. Bu kurum o kadar bereketli ve hayırlıdır ki, dalları, budaklan, yan ürün­leri ve Üstadın ifadesiyle "amca oğullan ve yavruları" vardır ki, her vesileyle fakiri, yoksulu, kimsesizi, muhtacı, dulu, ye­timi ve düşkünü düşünmüş, ihtiyaçlarının karşılanması için birçok yollar çizmiştir.

 

Bunlar: Sadakanın bütün çeşitleri, infakın bütün türleri, yardımlaşmanın bütün yolları; adaklar, teberrular, Ramazan ayında verilen fitre, oruç fidyesi, yemin ve oruç kefaretleri, karz-ı hasen ve benzeri yollar...

 

Bunlar hayata geçtiği ve yaşandığı takdirde toplum barı­şının, insanca paylaşımın ve mü'mince yardımlaşmanın gözle görünür bir hal aldığını herkes rahatlıkla fark edecektir.

 

Hiçbir din ve medeniyet, mensuplarını bu kadar değişik ve farklı yollarla birbirine yaklaştıramamıştır.

 

Ve hiçbir top­lumda bu kadar çeşitli hayır yollan yoktur.

 

Zaten zekâtın kendisi tek başına bir köprüdür, toplum katmanları arasındaki bağı, bağlantıyı ve irtibatı en sağlıklı bir biçimde korur ve kollar. Bu köprüden geçmeyen, bu köp­rüyü kullanmayan bireyler, anarşi, kargaşa ve karmaşa seline kapılmaktan kendilerini alamazlar.

 

Zekâta En Çok Eğitimde İhtiyaç Var

 

Zekâtın verileceği yerler vardır. Bunlar Tevbe Sûresinin 60. âyetinde sekiz sınıf olarak belirtilir.

 

Fakirler, yoksullar, borçlular, yolda kalmışlar gibi.

 

Ama asıl zekâtın öyle zaruri bir harcama yeri vardır ki, bu milletin can damarı olan eğitimdir.

 

Osmanlının geri kalışı­nın, gelişen dünya şartlarına ayak uyduramayışının en büyük sebebi eğitim alanındaki ihmalidir. Bizim şu andaki perişan halimizin temel sebebi de eğitime yeteri kadar imkan ve za­man ayrılmamış olmamızdır.

 

Yüzyılın başlarında hem dini ilimlerin, hem de fen ilimle­rin bir arada okutulacağı bir eğitim kurumunun hayata geçi­rilmesi için gayret gösteren ve gaye-i hayal olarak gören

Bediüzzaman, "parayı nereden bulacağız?" şeklindeki bir yakla­şıma zekât çözümünü getirir.

 

Zekâtı büyük bir çeşmeye benzetir. Bu çeşmenin yerinde kullanılmadığı için çöle aktığını ve bazı "aceze ve sele"nin, di­lencilik sektörünün gelişmesine sebep olduğu tesbitinde bulunduktan sonra, bu çeşmeye güzel bir kanal yapılmasını ve bir havuza, bir baraja dönüşerek eğitim kurumlarının geliş­mesine, canlanmasına, aranan insanın yetiştirilmesine sarf edilmesi tavsiyesini yapar. Ve şöyle bir yol gösterir:

 

"Zenginler velev zekâtlarının zekâtını milletin menfaatine sarf etseler, milletimiz de başka milletlere yolda karışabilir."

 

Demek ki, zekât göründüğü kadarıyla dar anlamda bir yardım vesilesi değil, dünya kalkınmasının, insanlığın kendi­ne gelmesinin ve kendini bulmasının vazgeçilmez bir aracı­dır.

 



DEĞERLİ KARDEŞİM KONUNUZ OKADAR HAYIRLI Kİ NERESİNDEN KESECEĞİMİ BİLEMEDİM ÇOK BEĞENDİM BU KONUYU ÖZELLİKLE EN BÜYÜK ZEKATIN EĞİTİME AYRILMASI BENİ ÇOK MUTLU ETTİ ALLAH MAKAMINI CENNET ETSİN DEĞERLİ BACIMIZ

ceren
Sat 21 October 2017, 03:07 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim zekat düşen kardeşlerimizin zekatını hakkıyla ve vaktinde vermesini nasip etsin.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...

sedanurr
Sat 21 October 2017, 07:44 pm GMT +0200
Rabbim hakkıyla zekat verenlerden eylesin bizleride..

Sevgi.
Sat 21 October 2017, 08:30 pm GMT +0200
Aleyküm Selâm.  Her ibadeti vaktinde ve hakkıyla yerine getirmek faziletlidir.  Mevlam bizleri zekatını vaktinde verenlerden eylesin inşaAllah

Bilal2009
Sun 22 October 2017, 02:25 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri dosdoğru bir biçimde zekat ve sadakayı verebilenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun