sumeyye
Sat 18 August 2012, 08:04 am GMT +0200
2- Zekât Mevzuu Kazancın Nitelikleri:
Genel Şartlar:
Malın zekâta tâbi tutulabilmesi için gerekli genel şartlar, [1089] ücretler ve serbest meslek kazançları için de sözkonusudur. Ancak, nisap ve havelân-ı havi için biraz açıklama yapmak gerekir:
Nisap:
Muhammed Ebu Zehra, A.Hallaf ve A.Hasen'e göre, yılın iki tarafında; Mahmud Şeltut ve ABT/SAT'na göre (m. 6), yıl sonunda nisabın bulunması şarttır. [1090]
Miktarı: [1091]
a) Muhammed el-Gazzali'ye göre, ücretler ve serbest meslek kazançlarının nisap miktarı, zirâat ürünlerinin nisap miktarıyla eşittir.
b) Muhammed Ebu Zehra, A. Hallaf, A. Hasen ve Yusuf Kardavî 'ye göre 85 gr. olan altının nisabı esas alınır. Çünkü bu gibi gelir, bir yerde nakit kabul edilir.
Nakit nisabının esas alınması, zekâtın yapısı açısından daha makul görünmektedir.
Hesaplanması: [1092]
1) Ücret ve serbest meslek kazançlarının günlük veya çeşitli aralıklarla elde edilmesine göre, nisap hesabı iki şekilde düzenlenebilir:
a) Nisabı Bulanların Ölçü Olması: Mal-i müstefadın [1093] ele geçince nisap miktarını bulması halinde zekâtının hemen ödeneceği görüşünde olan sahabe ve tabiîn hukukçularına göre, gelir veya mal-i müstefaddanele geçen her meblağ nisabı bulursa zekât ödenir. Buna göre, nisabı bulan yüksek ücret ve maaşlar ile ikramiyeler, serbest meslek sahiplerinin bir defada elde ettiği yüksek kazançlar zekâta tâbi olacak, düşük ücret ve kazançlar zekât dışı kalacaktır.
b) Yıllık Toplamın Ölçü Olması: Bir defada ele geçen ücret veya kazancın nisaba ölçü alınması, aralıklarla alınıp yıl sonunda yüksek rakama ulaşan toplamı zekât dışı bırakmamızı gerektirir. Böyle bir durum ise, ücretli ve serbest çalışanların çoğunu zekâttan muaf tutmuş olur. Yusuf Kardavî, bu durumu gözönünde tutarak, şu görüşü savunur:
“Maden (şafiiler) [1094] ve zirai ürünler (hanbelîler) [1095] konusunda hukukçuların,- aynı yıl veya mevsimde elde edilenleri o yılın nisabına katmalarını esas alarak, ücret ve serbest meslek kazançlarını da yıllık safi gelirin nisabı bulmasına göre düzenleriz.”
2) Ücretler ve serbest meslek kazançlarının yalnızca safi gelirinden zekât ödenir. Borç, asli ihtiyaç, harcama ve vergiler düşüldükten sonra kalan kısım zekâta tâbi olur. Serbest meslek kazancından meslekî faaliyetin icrasına tahsis edilen işyeri kirası; meslekî kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen aydınlatma, ısıtma, telefon, kırtasiye giderleri; müstahdem ücretleri; işyeri ile ilgili aynî vergi, resim ve harçları, meslekî faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri, mesleğin ifasında lüzumlu aletlerin, eczaların ve sair maddelerin tedariki için yapılan giderler, amortismanlar; işle ilgili şehir dahilî nakil vasıtaları ücretleri; posta, telgraf, mecmua, gazete parası vb. müteferrik giderler indirilerek safi gelir bulunur.
Havelân-ı Havl:
M.Ebu Zehra, A.Hallaf, A.Hasen ve M.Şeltut'a göre, ücret ve kazançların zekâta tâbi olması için havelân-ı havl şarttır. [1096] Şeltut' a göre, havelân-ı havi hesabı ayrı ayrı yapılır ve bu, gelirin nisabı bulduğu tarihte başlar.
Özel Şartlar:
Ücretler ve serbest meslek kazançları için şu ya da bu şekilde özel şart aranmaz.
99. Tarife [1097]
1- % 2.5 Oranı:
Klasik hukukçulara göre ücret ve maaşların zekât oranı % 2.5'tur. Yusuf Kardavî, -İbn Mes'ud, Mu'aviye ve Ömer b. Abdilaziz'in uygulamasına bakarak- yalnızca iş ve çalışma karşılığında elde edilen ücretler ve serbest meslek kazançları için % 2.5 zekât ödenmesini savunur. [1098]
Osman Huseyn Abdullah'ın hazırladığı zekât kanunu tasarısı (m. 22) da bu görüşü benimser.
2- % 10 Oranı:
Yusuf Kardavî, yalnızca sermaye ile (ki bu sermaye ticarî olmayıp gelir getiren sermayedir) veya sermaye ve çalışma birlikte bulunarak elde edilen ücretler ve -fabrika, bina, matbaa, otel, otobüs, uçak vb.nin kazançları gibi- serbest meslek kazançları için safi gelirin % 10'unun zekât olarak ödenmesini savunur. [1099]
Esnek Olması:
Muhammed el-Gazzali'ye göre, bu gibi gelirin zekât oranı, mütehassısların tespitine bırakılmadır.
100. Ödeme [1100]
1) Yusuf Kardavî, ücret ve serbest meslek kazançlarının zekâtının ödenme zamanı konusunda mal-i müstefadın zekâtıyla ilgili görüşlerin yardımcı olduğunu belirtir.
Bu konuda başlıca iki yol bilinmektedir:
a) Zuhrî'ye göre, mükellef bir mal elde eder ve zekât ödediği ay gelmezden önce harcaman; isterse, önce zekât ödenir, sonra harcama yapılır. Malın harcanması sözkonusu olmazsa, ödeme, bu belirli zamanda yapılır. Evzaî de, evini veya kölesini satarak mal-i müstefad sahibi olan kişinin, belli bir ödeme ayı varsa, zekât bu ayda ödenmek üzere ertelenir, yoksa eline geçince hemen ödenir. Birbirine yakın bu iki görüş, şöyle özetlenebilir: “Belirli bir zamanda zekâtını ödediği malı bulunan mükellef, mal-i müstefadının zekâtını onunla birlikte ödemek üzere erteleyebilir, ancak bu tarihten önce malın harcanmasından endişe edilirse zekât hemen ödenir.”
b) Mekhul'e göre, belli bir ödeme ayı bulunan mükellef, eline geçen malı bundan önce harcamışsa, bu harcadığının zekâtı ödenmez, fakat malın ele geçmesi bu aya rastlarsa' ödenir. Belli bir ödeme ayı yoksa mal ele geçince ödeme yapılır. Bu görüş, belli ödeme zamanı bulunana bir imtiyaz tanıyarak, mal-i müs tef adı harcamasına izin verir. Aynı zamanda, bu görüşe göre, “başka malı olana kolaylık bahsedilirken, sadece mal-i müstefadı olana zorluk çıkarılmaktadır.”
Yusuf Kardavî'ye göre bu iki görüşün uygulanabileceği durumlar bulunabilir:
a) Mal-i müstefadı nisabı bulanlar için ilk görüş uygulanarak, ya havelân-ı havle tâbi başka malı bulunmayanlar mal-i müstefadı ele geçirince zekâtını ödeyecektir, ya da başka malı bulunanlar harcamaktan korkmayınca diğer malıyla birlikte zekât ödemek üzere ödemeyi erteleyecektir, ancak bu son durumda harcama endişesi varsa zekât hemen ödenir.
b) Mal fiilen harcanmışsa -nisabın altında da olsa- zekât zimmetinde kabul edilir, ancak kendisi ve geçindirdiklerine ait harcama için zekât ödenmez. Bu konuda, Mekhul'un görüşü esas alınarak, malının zekâtını ödediği aya rastlarsa birlikte zekât ödenir. Fakat belli zamanda zekâtını ödediği başka malı olmaz ve mal-i müstefad nisabın alında olursa başka malla nisabı tamamlayıp bu tarihten itibaren yıllanmadıkça zekât ödenmez. Böyle bir tercih, nisabı tamamlamayacak şekilde düşük ücret alanlarla, bir defada düşük kazanç sağlayan serbest meslek sahiplerini zekât dışında tutarak nispeten kolaylık sağlayacaktır.
Burada bir noktaya daha dikkat çekmeliyiz: Mükellef ücret veya meslekî kazancı gibi mal-i müstefadının zekâtını ele geçirince ödedikten sonra, havelana tâbi malıyla yeniden zekât ödemez.
2) Üzerinden bir yıl geçmesini savunan klasik hukukçular ile Arap Birliği Teşkilatı Sosyal Araştırmalar Toplantısı (ABT/SAT), ücretler ve serbest meslek kazançlarının zekâtının yıl sonunda ödenmesi görüşündedirler (m.6).
[1089] Bkz. yukarıda 25.
[1090] Kardavî, FZ, c. I, s. 489-490; Şeltut, age, s. 130
[1091] Kardavî, FZ, c. I, s. 513-514.
[1092] Kardavî, FZ, c. I, s. 514-518. Krş. Erginay, Vergi Hukuku, s. 173-177.
[1093] Bkz. yukarıda 25 5 1 2 4.
[1094] Bkz. yukarıda 71 2 1 2 2.
[1095] Bkz. yukarıda 81 2 1 2 3.
[1096] ABT, SAT, m. 6.
[1097] Kardavî, FZ, c. I, s. 510-512, 519, 520-
[1098] ABT; SAT, m. 6.
[1099] Bkz. aşağıda 104 2.
[1100] Kardavî, FZ, c. I, s. 516-518.