sumeyye
Sat 18 August 2012, 08:00 am GMT +0200
Zekât Mevzularını Dar Çerçevede Düşünenler:
Zahirî Mezhebine mensup İbn Hazm ile Şevkânî ve Sıddık Hasen Han'a göre, haklarında âyet ve hadis bulunmadığı, hukukçular böyle bir şeyi benimsemediği ve oturulan ev, meslekî âletler, binek hayvanı ve ev eşyası gibi mallara, gelirleri çok yüksek rakamlara ulaşsa da, zekât gerekmediği için, bu gibi' mallar da zekâta tâbi tutulmaz; ancak, onlardan elde edilen gelir, yıllandıktan sonra nakit statüsüyle zekâta tâbi olur. Havelân-ı havlin sonuna kadar nisap veya onu tamamlayacak malı bulunmazsa zekât gerekmez. [1104]
Bu görüştekilere göre, Hz. Peygamber, zekâta tâbi olan malları tahdit etmiştir. Bu mallar arasında bina, akaret, sanayi tesisi, nakliye araçları ve benzeri mallar yoktur. Beraet-i zimmet asıldır. Yani, bir konuda açık bir âyet veya hadis yoksa müslümanların sorumluluktan beri olmaları esastır. Açık bir âyet veya hadis bulunmadıkça, yalnız Hz. Peygamber devrinde zekâta tâbi olduğu beyan edilen malların zekâta tâbi olacağı esasından ayrılmak ve bu mallara yenilerini eklemek mümkün değildir.
Oysa Hz. Peygamber, kendi yaşadığı devirde gelir getiren ve büyüyen malları zikrederek, bunlardan zekât ödemek gerektiğini açıklamıştır. O devirde Arap yarımadasında zekât ödenmesi gerekli mallar koyun, sığır, deve, arpa, buğday, hurma, kuru üzüm, gümüş ve altın paralardır. Bununla birlikte, müslümanlar, sonradan ortaya çıkan ve Hz. Peygamber'in zikretmediği, fakat bu esaslara uyan mallardan da zekât ödemeyi farz kılmışlardır. İmam Şafiî'nin er-Risale'sinde açıkladığına göre, Hz. Peygamber, gümüş paralardan zekât ödemek gerektiğini açıklamış, sonradan müslümanlar gümüşe kıyasla altın paralardan da zekât vermek gerektiği hükmünü ortaya koyarak bu paralardan zekât almışlardır. [1105] Hz. Peygamber'in altın zekâtını açıklamamasının sebebi, o devirde alış-verişlerde geçerli paranın gümüş para olmasıdır. Ticarî muamelelerde, çoğullukla gümüş paralar kullanılıyordu.
Yine, ticarî malların zekâtı konusunda sağlam bir nas bulunmamasına rağmen, bunların zekâtı konusunda icma meydana gelmiştir. [1106] Hz. Ömer, büyük bir paraya denk olan zarurî ihtiyaç dışındaki atlardan zekât almıştır. [1107] Ebu Hanife, Ahmed b. Hanbel, Ebu Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî, zirai ürünlere benzeterek, baldan da öşür ödenmesi gerektiğini açıklamışlardır. [1108] Yine Zuhrî, el-Hasen b.Ziyad, Ebu Yusuf gibi âlimler, madenlere ve definelere benzeterek, denizden çıkarılan balık, inci, anber, misk ve benzeri mallardan da % 20 zekât ödemek gerektiğini benimsemişlerdir. [1109]
Ayrıca, o müctehidler için, konu hakkında zaruret ve müşkülat derecesinde zorlayıcı bir durum sözkonusu değildi. Onlar devrinde bina vardı, fakat bu binalar genelikle geçimi sağlayacak ölçüde küçük binalardan ibaretti. Buna rağmen, o gün var olan şekliyle binalardan zekât ödemek gerektiğini söyleyen âlimler de vardır.
Hadiste, “köle ve atın” zekâttan istisna tutulması, aslî ihtiyaçlardan olmaları dolayısıyladır. Ticaret için elde bulundurulduklarında -İbnu'l-Munzir'in naklettiği üzere- icmaen zekâta tabidirler. Öyleyse, bu görüşün, hadisin ruhunu unutup, yalnızca zahirine bakarak verdiği bu hüküm isabetli olamaz.
O halde, zarurî ihtiyaç için bulundurulan ev, ev eşyası, hizmetçi, binek, otomobil, dolmuş veya taksi, sanat âlet ve tezgâhları zekâta tâbi değildir. Fakat zarurî ihtiyaç dışında gelir temin etmek gayesiyle kurulan sanayi tesisleri, fabrika, büyük bina, büyük nakliye araçları ticarî gaye taşıdığından, zekâta tâbi olmaları gerekmektedir.
[1104] Bkz. yukarıda 68, 69.
[1105] Bkz. yukarıda 61 1.
[1106] Bkz. yukarıda 57 1 2.
[1107] Bkz. yukarıda 53 1.
[1108] Bkz. yukarıda 86 1.
[1109] Bkz. yukarıda 95.