hafiza aise
Mon 13 June 2011, 10:51 am GMT +0200
2— Zehirli Hayvan Sokmalarının Tedavisi:
Hz. Peygamber'in (s.a.) zehirli hayvan sokmasına karşı Fatiha okuma smdaki tutumu şöyledir:
Buharı ve Müslim, SffA/Merînde Ebu Saîd el-Hudri*den şu olayı rivayet ederler: Rasûluüah'ın ashabından bir grup bir yolculuğa çıkmıştı. Bir Arap obasında konakladılar. Bu obadan kendilerini misafir etmesini istediler, ama oba halkı onları misafir etmeyi kabul etmedi. Bu oba halkının seyyidi bir hayvan tarafından sokulmuştu. Her çareyi aramışlar, ama bulamamışlardı. İçlerinden birisi: "Şu konaklayanlara gitseniz, belki onların birinde bir çare vardır." dedi. Konaklayanların yanma geldiler. Oba halkı onlara şöyle dedi: "Ey topluluk! Seyyidimizi bir hayvan soktu. Yarar sağlayacak her çareyi aradık, ama bulamadık. İçinizde bize yardımı dokunacak olan var mı?" Aralarından biri şöyle dedi: "Evet, ben okuyabilirim. Ama bizi misafir etmenizi istedik, misafir etmediniz. Ortaya bir ödül koyana kadar dua okumayacağım." Bunun üzerine, bir bölüm koyuna anlaşma yaptılar. Bunun üzerine bu adam —Ebu Saîd— adama doğru gitti ve Fatiha sûresini okudu. Adam iyileşti ve bukağısından çözülmüş hayvana döndü. İleri geri yürümeye başladı. Artık onda hiçbir hastalık kalmamıştı. Yaptıkları anlaşma gereği oba halkı ortaya koydukları karşılığı ödediler. Konaklayanlardan bir kısmı, "Bölüşün" dedi. Adama dua okuyan kişi ise: "Rasûlullah'a (s.a.) gidene kadar hiçbir şey yapmayın. Durumu ona anlatır, emredeceğini yaparız." dedi. RasûluUah'a (s.a.) geldiler ve durumu anlattılar. Şöyle buyurdu: "Bunun rukye (dua) olduğunu nereden bildin?" Sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğru yapmışsınız, o koyunları alın ve bana da bir pay ayırın."[671]
İbn Mâce, Sünen'indc Hz. Ali'den Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "En iyi ilaç, Kur'an'dır."[672]
Bilindiği gibi, bazı sözlerin özellikleri ve tecrübe edilmiş yararlan vardır. Allah'ın diğer yaratıklara üstünlüğü gibi, diğer bütün sözlere üstün olan âlemlerin Rabbinin sözü hakkında ne denilebilir? Bu yüce sözler tam şifadır, yararlı koruyucudur, yol gösterici ışıktır, herkese ve herşeye rahmettir, bir dağa indirilseydi azamet ve celaletinden onu çatlatacak durumdadır. Yüce Allah şöyle buyurur: "Kur'an'dan, inananlara rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O zâlimlerin ise sadece kaybını arttırır."[673] Bu âyette geçen "min" (-dan, Kur'an'dan) kelimesi, bölümlemeyi değil, cinsi açıklar. İki görüşün daha sahihi budur. Nitekim şu âyette de böyledir: "(..) Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vâdetmiştir."[674] Hepsi inanan ve iyi işler işleyenlerdendir. Kur'an'da, Tevrat'ta, İncil'de ve Zebur'da bir benzeri indirilmeyen, Allah'ın kitaplarının bütün anlamlarını kapsayan, Allah'ın —Allah, Rab ve Rahman gibi— bütün temel ve kapsamlı isimlerini, âhiretin varlığının ispatını, tevhidu'r-rubûbiyye ve tevhidu'l-ilâhiyye şeklindeki iki tevhidi içeren, yardım ve hidayeti yalnızca kendisinden istemede Yüce Rabbe ihtiyacı zikreden, mutlak olarak en üstün ve en yararlı duayı belirten Fatiha sûresi için ne denilebilir? Kullar ona ne kadar da muhtaçtır. O, emrettiğini yapmak, yasakladığından kaçınmak ve ölünceye kadar bu şekilde dosdoğru olmak suretiyle Allah'ı tanımayı, tevhidi ve O'na ibadeti içeren doğru yolun kılavuzudur. Bu sûre, mahluktanın, hakikati tanımak, onu uygulamak, sevmek ve tercih etmek dolayısıyla "Nimet verilenler", hakikati tanıdıktan sonra ondan dönmek dolayısıyla "gazaba uğrayanlar", hakikati tanımadıklarından dolayı "sapkınlar" şeklinde gruplandırılmasını içerir. Bu sûrede, kaderin, şeriatın, isim ve sıfatların, âhiretin, peygamberlerin, nefislerin arındırılmasının, kalb-leri düzeltmenin isbatı, Allah'ın adalet ve ihsanı bütün bid'at ve bâtıl inançlıların reddedilmesi yer alır. Bunların hemen yanıbaşında da mahlukatm kısımları zikredilir. Biz bütün bunları Medâricu's-Sâlikîn adlı kitabımızda açıkladık. Bu sûreyle bazı hastalıklar için şifa istenebilir, sokmalara karşı okunabilir.
Kısacası, Fâtihâ sûresinin içerdiği samimi kulluk, Allah'a hamd ve sena, bütün işlerin O'na havale edilmesi, O'ndan yardım isteme, O'na güvenme/ herşeyi O'ndan isteme durumlarının tümü nimet sağlayıcıdır. Fatiha sûresi, nimetleri sağlayan, belâları defeden, şifa verici ve yeterli en büyük ilaçlardandır.
Fatiha süresindeki rukye (dua) yerinin, "Yalnızca sana kulluk eder, yalnızca senden yardım isteriz." kısmı olduğu belirtilir. Şüphesiz ki bu iki cümle, bu ilacın en kuvvetli bölümlerindendir. Çünkü bu ikisinde, herşeyin Allah'a havale edilmesi ve tevekkül, O'na sığınma ve O'ndan yardım isteme, Allah'a muhtaç olma ve isteklerde bulunma, yalnızca Allah'a ibadetten ibaret olan gayelerin en yücesi ile ibadet konusunda O'ndan yardım istemekten ibaret vesilelerin en şereflisi yer almaktadır. Bir defasında Mekke'de rahat-sızlanmiştım. Doktor ve ilaç bulamamıştım. Fatiha sûresini okuyarak tedavi olmaya çalışıyor, zemzem suyundan içiyor, suya birkaç defa okuyor, ve sonra suyu içiyordum. Böylece tam bir şekilde iyileştim. Bundan sonra birçok ağrılarımda bu usulü uygular oldum. Böyle bir tedavi yolundan son derece yararlandım.
Zehirli hayvanların sokmalarına karşı tedavide Fatiha ve diğerlerini okumakta harikulade bir sır vardır. Çünkü bu varlıklar, daha önce de geçtiği gibi, habis nefislerinin oluşumuyla etki ederler. Silahları, savunma aracı olan zehirleridir. Öfkelenmedikçe sokmazlar. Öfkelendiklerinde zehir harekete geçer ve soktuğu organla onu kusar. Yüce Allah, her derde bir deva vermiştir. Herşeyin panzehiri vardır. Okuyanın nefsi, okunanın nefsine etkide bulunur. İkisinin nefsi arasında etki ve tepki olur. Tıpkı hastalık ile ilaç arasındaki gibi, duyanın nefsi ve gücünün, okuma sonucunda bu derde karşı direnci artar. Allah'ın izni ve ilaç ile hastalığın etki ve tepkisiyle derdi başından defeder.
Bu bedenî olduğu kadar, ruhî hastalık ve ilaç hakkında da geçerlidir. Üfür-me ve püskürmede, bu rutubet ve havadan, dua okuyan kişiden, zikir ve duadan yardım isteme sözkonusudur. Çünkü okuma, okuyanın kalbinden ve ağzından çıkar. Okuyan kişinin tükürük, nefes ve nefis gibi iç parçaları daha etkili ve aktif olur. İkisinin bileşiminden, ilaçların terkibinde ortaya çıka-■ na benzer etkili bir durum doğar.
Kısacası, okuyanın nefsi, bu habis nefislerin karşıtıdır; nefsinin durumuna göre etkisi artar, okumak ve üfürmekle bu sonucu gidermeye yardım ister. Okuyanın nefsi daha kuvvetli olursa, okuma da daha tam olur. Üfür-meyle yardım istemesi, bu habis nefislerin sokmak yoluyla yardım istemesi gibidir.
Üfürmede başka bir sır daha vardır. Çünkü, hem iyi, hem de habis ruhlar ondan yardım ister. Bu yüzden de iman ehli kadar, büyücüler de onu uygular. Yüce Allah şöyle buyurur: "(..) Düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."[675]Çünkü nefis, öfke ve çatışmaya göre şekillenir. Nefeslerini bunların oku olarak gönderir. Bunu üftirme ve etkili durumun yandaşı olan tükürükten bir parça bulunan tükürmeyle gerçekleştirir. Büyücüler, üfürmeyle açık bir biçimde yardım isterler; büyü yapılanın vücuduyla doğrudan ilişki kurmazlar, bilakis düğümlere üfler ve onu bağlarlar, büyülü kelimeleri söylerler. Bunları, büyü yapılanda, süflî ve habis ruhlar aracılığıyla yaparlar. Dua okumada bunların karşısında, okumak suretiyle belânın defedilmesini sağlayan temiz ve an ruh yer alır, üfürmeyîe yardım ister. Hangisi daha güçlüyse, onun hükmü geçerli olur. Ruhlar birbirleriyle karşılaşırlar. Onların çatışması ve araçları, bedenlerinki gibidir. Çatışmaları ve araçları birbirinin aynıdır. Hatta ruhların ve bedenlerin çatışma ve karşılaşmasında aslolan, araç ve ordulardır. Ama hissin hâkim olduğu kişiler hissin kendisini hakimiyetine alması ve ruhlar âleminden ruhun hükümlerinden ve fiillerinden uzak bulunması dolayısıyla, ruhların etkisini ve tepkisini hissetmezler.
Kısacası, ruh, güçlü olur, Fâtiha'nın anlamlarıyla yoğrulur, üfürme ve püskürmeyle yardım alırsa, habis nefislerden doğan etkiyle karşılaşır ve onu yokeder. Allah en iyisini bilir. [676]
[671] Buharî, 10/178; Müslim, 2201.
[672] İbn Mâce, 3501. Senedinde haris el-A'ver vardır, zayıftır.
[673] İsrâ, 17/82.
[674] Fetih, 48/29.
[675] Felak,ı.U3/4.
[676] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/391-394.
Hz. Peygamber'in (s.a.) zehirli hayvan sokmasına karşı Fatiha okuma smdaki tutumu şöyledir:
Buharı ve Müslim, SffA/Merînde Ebu Saîd el-Hudri*den şu olayı rivayet ederler: Rasûluüah'ın ashabından bir grup bir yolculuğa çıkmıştı. Bir Arap obasında konakladılar. Bu obadan kendilerini misafir etmesini istediler, ama oba halkı onları misafir etmeyi kabul etmedi. Bu oba halkının seyyidi bir hayvan tarafından sokulmuştu. Her çareyi aramışlar, ama bulamamışlardı. İçlerinden birisi: "Şu konaklayanlara gitseniz, belki onların birinde bir çare vardır." dedi. Konaklayanların yanma geldiler. Oba halkı onlara şöyle dedi: "Ey topluluk! Seyyidimizi bir hayvan soktu. Yarar sağlayacak her çareyi aradık, ama bulamadık. İçinizde bize yardımı dokunacak olan var mı?" Aralarından biri şöyle dedi: "Evet, ben okuyabilirim. Ama bizi misafir etmenizi istedik, misafir etmediniz. Ortaya bir ödül koyana kadar dua okumayacağım." Bunun üzerine, bir bölüm koyuna anlaşma yaptılar. Bunun üzerine bu adam —Ebu Saîd— adama doğru gitti ve Fatiha sûresini okudu. Adam iyileşti ve bukağısından çözülmüş hayvana döndü. İleri geri yürümeye başladı. Artık onda hiçbir hastalık kalmamıştı. Yaptıkları anlaşma gereği oba halkı ortaya koydukları karşılığı ödediler. Konaklayanlardan bir kısmı, "Bölüşün" dedi. Adama dua okuyan kişi ise: "Rasûlullah'a (s.a.) gidene kadar hiçbir şey yapmayın. Durumu ona anlatır, emredeceğini yaparız." dedi. RasûluUah'a (s.a.) geldiler ve durumu anlattılar. Şöyle buyurdu: "Bunun rukye (dua) olduğunu nereden bildin?" Sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğru yapmışsınız, o koyunları alın ve bana da bir pay ayırın."[671]
İbn Mâce, Sünen'indc Hz. Ali'den Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "En iyi ilaç, Kur'an'dır."[672]
Bilindiği gibi, bazı sözlerin özellikleri ve tecrübe edilmiş yararlan vardır. Allah'ın diğer yaratıklara üstünlüğü gibi, diğer bütün sözlere üstün olan âlemlerin Rabbinin sözü hakkında ne denilebilir? Bu yüce sözler tam şifadır, yararlı koruyucudur, yol gösterici ışıktır, herkese ve herşeye rahmettir, bir dağa indirilseydi azamet ve celaletinden onu çatlatacak durumdadır. Yüce Allah şöyle buyurur: "Kur'an'dan, inananlara rahmet ve şifa olan şeyler indiriyoruz. O zâlimlerin ise sadece kaybını arttırır."[673] Bu âyette geçen "min" (-dan, Kur'an'dan) kelimesi, bölümlemeyi değil, cinsi açıklar. İki görüşün daha sahihi budur. Nitekim şu âyette de böyledir: "(..) Allah, inanıp yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ecir vâdetmiştir."[674] Hepsi inanan ve iyi işler işleyenlerdendir. Kur'an'da, Tevrat'ta, İncil'de ve Zebur'da bir benzeri indirilmeyen, Allah'ın kitaplarının bütün anlamlarını kapsayan, Allah'ın —Allah, Rab ve Rahman gibi— bütün temel ve kapsamlı isimlerini, âhiretin varlığının ispatını, tevhidu'r-rubûbiyye ve tevhidu'l-ilâhiyye şeklindeki iki tevhidi içeren, yardım ve hidayeti yalnızca kendisinden istemede Yüce Rabbe ihtiyacı zikreden, mutlak olarak en üstün ve en yararlı duayı belirten Fatiha sûresi için ne denilebilir? Kullar ona ne kadar da muhtaçtır. O, emrettiğini yapmak, yasakladığından kaçınmak ve ölünceye kadar bu şekilde dosdoğru olmak suretiyle Allah'ı tanımayı, tevhidi ve O'na ibadeti içeren doğru yolun kılavuzudur. Bu sûre, mahluktanın, hakikati tanımak, onu uygulamak, sevmek ve tercih etmek dolayısıyla "Nimet verilenler", hakikati tanıdıktan sonra ondan dönmek dolayısıyla "gazaba uğrayanlar", hakikati tanımadıklarından dolayı "sapkınlar" şeklinde gruplandırılmasını içerir. Bu sûrede, kaderin, şeriatın, isim ve sıfatların, âhiretin, peygamberlerin, nefislerin arındırılmasının, kalb-leri düzeltmenin isbatı, Allah'ın adalet ve ihsanı bütün bid'at ve bâtıl inançlıların reddedilmesi yer alır. Bunların hemen yanıbaşında da mahlukatm kısımları zikredilir. Biz bütün bunları Medâricu's-Sâlikîn adlı kitabımızda açıkladık. Bu sûreyle bazı hastalıklar için şifa istenebilir, sokmalara karşı okunabilir.
Kısacası, Fâtihâ sûresinin içerdiği samimi kulluk, Allah'a hamd ve sena, bütün işlerin O'na havale edilmesi, O'ndan yardım isteme, O'na güvenme/ herşeyi O'ndan isteme durumlarının tümü nimet sağlayıcıdır. Fatiha sûresi, nimetleri sağlayan, belâları defeden, şifa verici ve yeterli en büyük ilaçlardandır.
Fatiha süresindeki rukye (dua) yerinin, "Yalnızca sana kulluk eder, yalnızca senden yardım isteriz." kısmı olduğu belirtilir. Şüphesiz ki bu iki cümle, bu ilacın en kuvvetli bölümlerindendir. Çünkü bu ikisinde, herşeyin Allah'a havale edilmesi ve tevekkül, O'na sığınma ve O'ndan yardım isteme, Allah'a muhtaç olma ve isteklerde bulunma, yalnızca Allah'a ibadetten ibaret olan gayelerin en yücesi ile ibadet konusunda O'ndan yardım istemekten ibaret vesilelerin en şereflisi yer almaktadır. Bir defasında Mekke'de rahat-sızlanmiştım. Doktor ve ilaç bulamamıştım. Fatiha sûresini okuyarak tedavi olmaya çalışıyor, zemzem suyundan içiyor, suya birkaç defa okuyor, ve sonra suyu içiyordum. Böylece tam bir şekilde iyileştim. Bundan sonra birçok ağrılarımda bu usulü uygular oldum. Böyle bir tedavi yolundan son derece yararlandım.
Zehirli hayvanların sokmalarına karşı tedavide Fatiha ve diğerlerini okumakta harikulade bir sır vardır. Çünkü bu varlıklar, daha önce de geçtiği gibi, habis nefislerinin oluşumuyla etki ederler. Silahları, savunma aracı olan zehirleridir. Öfkelenmedikçe sokmazlar. Öfkelendiklerinde zehir harekete geçer ve soktuğu organla onu kusar. Yüce Allah, her derde bir deva vermiştir. Herşeyin panzehiri vardır. Okuyanın nefsi, okunanın nefsine etkide bulunur. İkisinin nefsi arasında etki ve tepki olur. Tıpkı hastalık ile ilaç arasındaki gibi, duyanın nefsi ve gücünün, okuma sonucunda bu derde karşı direnci artar. Allah'ın izni ve ilaç ile hastalığın etki ve tepkisiyle derdi başından defeder.
Bu bedenî olduğu kadar, ruhî hastalık ve ilaç hakkında da geçerlidir. Üfür-me ve püskürmede, bu rutubet ve havadan, dua okuyan kişiden, zikir ve duadan yardım isteme sözkonusudur. Çünkü okuma, okuyanın kalbinden ve ağzından çıkar. Okuyan kişinin tükürük, nefes ve nefis gibi iç parçaları daha etkili ve aktif olur. İkisinin bileşiminden, ilaçların terkibinde ortaya çıka-■ na benzer etkili bir durum doğar.
Kısacası, okuyanın nefsi, bu habis nefislerin karşıtıdır; nefsinin durumuna göre etkisi artar, okumak ve üfürmekle bu sonucu gidermeye yardım ister. Okuyanın nefsi daha kuvvetli olursa, okuma da daha tam olur. Üfür-meyle yardım istemesi, bu habis nefislerin sokmak yoluyla yardım istemesi gibidir.
Üfürmede başka bir sır daha vardır. Çünkü, hem iyi, hem de habis ruhlar ondan yardım ister. Bu yüzden de iman ehli kadar, büyücüler de onu uygular. Yüce Allah şöyle buyurur: "(..) Düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."[675]Çünkü nefis, öfke ve çatışmaya göre şekillenir. Nefeslerini bunların oku olarak gönderir. Bunu üftirme ve etkili durumun yandaşı olan tükürükten bir parça bulunan tükürmeyle gerçekleştirir. Büyücüler, üfürmeyle açık bir biçimde yardım isterler; büyü yapılanın vücuduyla doğrudan ilişki kurmazlar, bilakis düğümlere üfler ve onu bağlarlar, büyülü kelimeleri söylerler. Bunları, büyü yapılanda, süflî ve habis ruhlar aracılığıyla yaparlar. Dua okumada bunların karşısında, okumak suretiyle belânın defedilmesini sağlayan temiz ve an ruh yer alır, üfürmeyîe yardım ister. Hangisi daha güçlüyse, onun hükmü geçerli olur. Ruhlar birbirleriyle karşılaşırlar. Onların çatışması ve araçları, bedenlerinki gibidir. Çatışmaları ve araçları birbirinin aynıdır. Hatta ruhların ve bedenlerin çatışma ve karşılaşmasında aslolan, araç ve ordulardır. Ama hissin hâkim olduğu kişiler hissin kendisini hakimiyetine alması ve ruhlar âleminden ruhun hükümlerinden ve fiillerinden uzak bulunması dolayısıyla, ruhların etkisini ve tepkisini hissetmezler.
Kısacası, ruh, güçlü olur, Fâtiha'nın anlamlarıyla yoğrulur, üfürme ve püskürmeyle yardım alırsa, habis nefislerden doğan etkiyle karşılaşır ve onu yokeder. Allah en iyisini bilir. [676]
[671] Buharî, 10/178; Müslim, 2201.
[672] İbn Mâce, 3501. Senedinde haris el-A'ver vardır, zayıftır.
[673] İsrâ, 17/82.
[674] Fetih, 48/29.
[675] Felak,ı.U3/4.
[676] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/391-394.