hafiza aise
Thu 7 July 2011, 03:59 pm GMT +0200
7_ Zâtü'r-Rikâ Gazası:
Sonra Hz. Peygamber (s.a.), Zâtü'r-Rikâ gazasına bizzat katıldı. Bu Necid gazâsıdır. Hicretin 4. yılı Cemaziyelûla ayında savaşa çıktı. Muharrem ayında çıktığı da söylenmiştir. Muhariboğullan ve Sa'lebe b. Sa'd b. Gatafan oğullarıyla savaşmak niyetindeydi. Medine'de Ebu Zer el-öıfarî'yi vekil bıraktı. Osman b. Affan'ı bıraktığı da söylenmiştir. Ashabından 400 kişinin başında savaşa çıktı. 700 kişi oldukları da söylenmiştir. Gatafan kabilesinden bir toplulukla karşılaştılar. Birbirlerine karşı durdular, fakat aralarında savaş çıkmadı. Ancak Hz. Peygamber (s.a.) sahabeye o gün korku namazı klıdırdı.[611] İbn İshak ile siyer ve megazi âlimlerinden bir grup bu gazanın tarihi ve onda kılınan korku namazı hakkında böyle söylemişlerdir. Diğer âlimler de bu görüşü onlardan almışlardır. Bu gerçekten problemdir. Zira müşriklerin, Allah Rasûlü'nün (s.a.) Hendek savaşı sırasında güneş batıncaya kadar ikindi namazını kılmaktan alıkoydukları sabittir.[612]
Sünen'de ve îmam Ahmed ile Şafiî'nin —Allah onlara rahmet eylesin— Müsned'lenndt nakledildiğine göre müşrikler Hz. Peygamber'i (s.a.) öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kılmaktan alıkoymuşlardı da hepsini topluca kılmıştı.[613] Halbuki bu olay korku namazının nazil olmasından önceydi, Hendek savaşı ise hicretin 5. senesi Zâtü'r-Rikâ'dan sonra yapılmıştır.
Görünen odur ki, Hz. Peygamber'in (s.a.) kıldığı ilk korku namazı Us-fan'da kıldığıdır. Nitekim Ebu Ayyaş ez-Zurakî diyor ki: Biz Hz. Peygam-ber'le (s.a.) birlikte Usfan'da idik. Bize öğle namazını kıldırdı. O gün müşriklerin komutanı Halid b. Velid idi. Müşrikler: "Gerçekten onların bir gaflet anım yakaladık." dediler ve ilâve ettiler: "Onların bu namazdan sonra bir namazları daha vardır ki kendilerine mallarından ve oğullarından daha sevimlidir." Bunun Üzerine öğle ile ikindi arasında korku namazı nazil oldu. Hz. Peygamber (s.a.) bize ikindi namazım kıldırdı. Bizi iki gruba ayırdı... Sonra hadisin geri kalanını zikretti. Hadisi, Ahmed (b. Hanbel) ve Sünen sahipleri rivayet etmiştir[614]
Ebu Hureyre anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.), Dacnân ile Usfan arasında bir yere inerek müşrikleri kuşatmıştı. Müşrikler: "Bunların bir namazı var ki, o kendilerine oğullarından ve mallarından daha sevimlidir. İşinizi sağlam tutun. Sonra hep birden üzerlerine saldırın." dediler. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) geldi ve Hz. Peygamber'e (s.a.) ashabını iki gruba ayırmasını söyledi... Hadisin devamım zikretti. Tirmizî: Hadis, hasen-sahihtir, demişür.[615]
Usfan gazasının Hendek savaşından sonra olduğu konusunda ilim adamları arasında ihtilâf yoktur. Hz. Peygamber'in (s.a.) korku namazını Zâtü'rRikâ'da kıldırdığı rivayeti de sahihtir. Böylece bunun (Zâtü'r-Rikâ gazasının) Hendek ve Usfan savaşından sonra olduğu anlaşılmış oldu. Ebu Hureyre ile Ebu Musa el-Eş'arî'nin Zâtü'r-Rikâ gazasına katılmış olmaları da bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Nitekim Sahihayn'da. Ebu Musa'dan, kendisinin Zâtü'r-Rikâ gazasına katıldığı ve sahabenin ayaklan parçalandığından dolayı ayaklarına çaput sardıkları rivayet edilmiştir. [616]
Ebu Hureyre'ye gelince, Müsned'âe ve Sünen'de Mervan b. Hakem'in ona şöyle sorduğu nakledilmektedir. "Hz. Peygamber'le (s.a.) birlikte korku namazı kıldın mı?"Ebu Hureyre: "Evet" dedi. Hakem: "Ne zaman?'* diye sorunca, "Necid gazasının olduğu yıl." diye cevap verdi.[617]
Bu da, Zâtü'r-Rikâ gazasının Hayber'den sonra olduğuna delâlet eder[618] Zâtü'r-Rikâ gazasının Hendek savaşından önce olduğunu söyleyen apaçık bir yanlışlığa düşmüştür. Bazıları bunu kavrayamayınca, lafızlar ve tarihler çatıştığında olayları, ayrı ayrı sayma konusundaki alışkanlıkları üzere, Zâtü'r-Rikâ gazasının biri Hendek savaşından önce diğeri de ondan sonra olmak üzere iki kere yapıldığını iddia etmişlerdir. Bu iddiada bulunan kimsenin söyledikleri —sahih değil ya— sahih olsaydı, daha önce Usfan kıssasında belirtilen sebepten ötürü, sahabeye korku namazını birinci defada kıldırmış olması ve bunun da Hendek savaşından sonra olması mümkün olmazdı. Bu iddiada bulunanların buna, Hendek savaşında namazı ertelemenin caiz olup neshedil-mediği ve çarpışma esnasında kılmaya imkân buluncaya kadar namazın ertelenmesinin caiz olduğu şeklinde cevap verme haklan vardır. Nitekim îmam Ahmed'in (r.h) mezhebindeki iki görüşten biri ve daha başkalarının görüşü budur. Fakat Usfan kıssasında, Hz. Peygamber'in (s.a.) sahabeye ilk korku namazını burada kıldırdığına ve bunun Hendek savaşından sonra olduğuna bir çözüm bulamazlar.
Doğrusu, Zâtü'r-Rikâ gazasının anlatımını buradan sonraya, Hendek': ten hatta Hayber'den sonraya almak gerekirdi. Ancak biz, megazî ve siyer âlimlerine uyarak onu burada zikrettik. Sonra onların yanılgılarının farkına vardık. Tevfik Allah'tandır.
Müslim'in, Sahihinde CâbirMen rivayet ettiği şu hadis de Zâtü'r-Rikâ gazasının Hendek savaşından sonra olduğuna delâlet etmektedir.Câbir diyor ki: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte Zâtü'r-Rikâ'ya varıncaya dek gittik .Gölgelik bir ağacın yanına vardığımızda orayı Rasûlullah'a (s.a.) bırakmıştık. Derken müşriklerden bir adam geldi. Rasûlullah'ın (s.a.) kılıcı ağaçta asılıydı. Adam kılıcı alıp kınından sıyırdı... Anlatmaya devam etti. Câbir daha sonra şöyle diyor: Namaza çağrıda bulunuldu. Bir gruba iki rekât kıldırdı, sonra bunlar ayrılıp gittiler. Ardından diğer gruba iki rekât kıldırdı. Böylece Allah Rasûlü (s.a.) dört rekât, sahabe ise ikişer rekât kılmış oldu.[619]
Korku namazı Hendek savaşından sonra meşru kılınmıştır. Hatta bu rivayet onun Usfan'dan bile sonra olduğuna delâlet eder. En iyi bilen Allah'tır.
Câbir'in devesini Hz. Peygamber'e (s.a.) satması olayının Zâtü'r-Rikâ gazâsmda olduğu nakledilmiştir [620]Tebük'ten dönüşü sırasında olduğu da söylenmiştir. Fakat şu meselede Hz. Peygamber'e (s.a.), kızkardeşlerine bakacak ve onlara katlanacak dul bir kadınla evlenmesini haber vermesi, babasının vefatından sonra onun deveyi satmada acele ettiğini ve Tebük gazasının olduğu yıla kadar bunu ertelemediğini göstermektedir. En iyi bilen Allah'tır.
Zâtü'r-Rikâ gazasından dönüşleri sırasında müşriklerden bir kadını esir aldılar. Bunun üzerine kadının kocası, Muhammed'in (s.a.) ashabından kan dökünceye kadar geri dönmemeyi adadı. Geceleyin geldi. Hz. Peygamber (s.a.) müslümanlan düşmandan korumak için iki kişiyi gözcülükle vazifelendirmişti. Bunlar, Abbâd b. Bişr ile Ammar b. Yâsir idiler. Kadının kocası bir ok atıp Abbâd'ı vurdu. Abbâd namaz kılıyordu, oku söküp çıkarttı. Adam kendisine üç ok alıncaya kadar namazını bozmadı ve vazgeçmedi. Nihayet selâm verdi ve arkadaşını uyandırdı. Arkadaşı: "Allah Allah! Beni ne diye uyandırmadın?" dedi. Abbâd şöyle cevap verdi: "Bir sûre okuyordum, yarıda kesmek istemedim. "[621]
Musa b. Ukbe, MegazPsinde şöyle der: Bu gazanın ne zaman olduğu, Bedir'den önce mi yoksa sonra mı veya Bedir ile Uhud arasında mı ya da Uhud'dan sonra mı olduğu bilinmemektedir.
Bedir'den önce olmasını mümkün görmekle gerçekten iyice uzaklaşmış oldu. Bunun imkânsız olduğu açıktır. Yukarıda açıklaması geçtiği üzere bu gaza ne Uhud'dan, ne de Hendek'ten önceydi. [622]
[611] İbn Sa'd, 2/61-62; Ibn Seyyidinnâs, 2/52; Buharî, 64/33. Bu gaza Zâtü'r-Rikâ diye isimlendirilmiştir. Çünkü sahabenin ayaklan yürümekten parçalanmış ve ayaklarına caput-lar dolamışlardı. Buharî (64/33), Ebu Musa el-Eş'arî'nin şöyle anlattığını nakletmektedir: Hz. Peygamber'le (s.a.) birlikte bir gazaya çıktık. Bİz altı kişi aramızda nöbetleşerek bir deveye biniyorduk. Ayaklarımız yarıldı. Benim de ayaklarım yarılmış ve tırnaklarım düşmüştü. Bu yüzden ayaklarımıza bez dolamaktaydık. Ayaklarımıza çaput doladığımızdan ötürü bu gaza Zâtü'r-Rİkâ diye adlandırıldı. Bu gaza, Muhariboğullan gazası, Sa'lebeogullan gazası, Enmâroğulları gazası, korku namazının bu gazada vâki olması sebebiyle Korku Namazı gazası ve yine bu gazada meydana gelen garip olaylar nedeniyle E'âcib gazası diye de isimlendirilmiştir. .,
[612] Buharı, 64/29, 80/58; Müslim, 627; Ebu Davud, 409; Nesâî, 1/236; tbn Mâce, 684; Ahmed b. Hanbel, Müsned,
1/79, 81, 113, 122, 126, 135, 137, 146, 150, 152: Hz. Ali'den (r.a.)- Müslim, 628; tbn Mâce, 686; Ahmed b. Hanbel, 1/404, 456; îbn Mes'ûd'dan.
[613] Nesâî, 2/17; Ahmed b. Hanbel, 3/25,49, 67; Beyhakî, 1/402; Şafiî, 1/55; Dârimî, 1/358; Ebu Saîd el-Hudrî'den. İsnadı sahihtir, Ibn Hİbbân (285) ve başkaları da hadisi sahih kabul etmişlerdir. Ayrıca bu konuda İbn Mes'ûd'dan Tirmizî (179), Ahmed b. Hanbel (1/375,423) ve Nesâî'de (1/17) bir hadis rivayet edilmiştir ki râvileri sikadır, ancak mun-kati'dır. Çünkü Ebu Ubeyde, babasından hadis dinlememiştir. Fakat Ebu Saîd hadisi için şahid olmaya elverişlidir.
[614] Ahmed b. Hanbel, 4/59, 60; Ebu Davud, 1236; Nesâî, 3/177, 178; isnadı sahihtir. Usfan: Mekke ile Medine arasında bir köydür.
[615] Ahmed b. Hanbel, 2/522; Tirmizî, 3038; Nesâî, 3/174; Senedi hasendir.
[616] Buharî,64/31; Müslim, 1816.
[617] Ahmed b. Hanbel, 2/320; Nesâî, 3/173. İsnadı sahihtir. .
[618] Zâtü'r-Rikâ gazasının Hayber'den sonra olduğu görüşünde olanlardan bazıları şunlardır: Buharî, 64/29; İbn Kesîr, es-Sîre, 3/161; İbn Hacer, Fethu'1-Bân.
[619] Müslim, 843; Buharî, 64/31, 56/84, 56/87. Bu rivayette "Kılıcı kınından sıyırdı" sözünden sonra şöyle devam eder: Rasûlullah'a (s.a.): "Benden korkuyor musun?" diye sordu. "Hayır." buyurdu. "Seni benim elimden kim kurtaracak?" deyince Hz. Peygamber: "Beni senin elinden Allah kurtaracaktır." buyurdu. Râvi diyor ki: Rasûlulah'-ın ashabı o adamı tehdit ettiler de adam kılıcı kınına koyup yerine astı.
[620] İbn Hişâm, 2/206-207, İbn İshak-Vehb b. Keysân aracılığıyla Câbir'den nakletmektedir. Sahih bir seneddir. Benzer şekilde Sahihayn'da da mevcuttur, ama hangi gaza olduğu belirtilmemiştir.
[621] İbn Hişâm, 2/208-209; Ahmed b. Hanbel, 3/344-349; Ebu Davud, 198; Beyhakî, ed-Delâil: Câbir b. Abdullah'tan. Senedinde Akîl b. Câbir b. Abdullah vardır ki İbn Hib-bân, onu sika kabul etmiştir, diğer râvileri de sikadır. Hadisi, ibn Huzeyme (36) ve ibn Hibban da sahih kabul etmişlerdir.
[622] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/291-295.
Sonra Hz. Peygamber (s.a.), Zâtü'r-Rikâ gazasına bizzat katıldı. Bu Necid gazâsıdır. Hicretin 4. yılı Cemaziyelûla ayında savaşa çıktı. Muharrem ayında çıktığı da söylenmiştir. Muhariboğullan ve Sa'lebe b. Sa'd b. Gatafan oğullarıyla savaşmak niyetindeydi. Medine'de Ebu Zer el-öıfarî'yi vekil bıraktı. Osman b. Affan'ı bıraktığı da söylenmiştir. Ashabından 400 kişinin başında savaşa çıktı. 700 kişi oldukları da söylenmiştir. Gatafan kabilesinden bir toplulukla karşılaştılar. Birbirlerine karşı durdular, fakat aralarında savaş çıkmadı. Ancak Hz. Peygamber (s.a.) sahabeye o gün korku namazı klıdırdı.[611] İbn İshak ile siyer ve megazi âlimlerinden bir grup bu gazanın tarihi ve onda kılınan korku namazı hakkında böyle söylemişlerdir. Diğer âlimler de bu görüşü onlardan almışlardır. Bu gerçekten problemdir. Zira müşriklerin, Allah Rasûlü'nün (s.a.) Hendek savaşı sırasında güneş batıncaya kadar ikindi namazını kılmaktan alıkoydukları sabittir.[612]
Sünen'de ve îmam Ahmed ile Şafiî'nin —Allah onlara rahmet eylesin— Müsned'lenndt nakledildiğine göre müşrikler Hz. Peygamber'i (s.a.) öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kılmaktan alıkoymuşlardı da hepsini topluca kılmıştı.[613] Halbuki bu olay korku namazının nazil olmasından önceydi, Hendek savaşı ise hicretin 5. senesi Zâtü'r-Rikâ'dan sonra yapılmıştır.
Görünen odur ki, Hz. Peygamber'in (s.a.) kıldığı ilk korku namazı Us-fan'da kıldığıdır. Nitekim Ebu Ayyaş ez-Zurakî diyor ki: Biz Hz. Peygam-ber'le (s.a.) birlikte Usfan'da idik. Bize öğle namazını kıldırdı. O gün müşriklerin komutanı Halid b. Velid idi. Müşrikler: "Gerçekten onların bir gaflet anım yakaladık." dediler ve ilâve ettiler: "Onların bu namazdan sonra bir namazları daha vardır ki kendilerine mallarından ve oğullarından daha sevimlidir." Bunun Üzerine öğle ile ikindi arasında korku namazı nazil oldu. Hz. Peygamber (s.a.) bize ikindi namazım kıldırdı. Bizi iki gruba ayırdı... Sonra hadisin geri kalanını zikretti. Hadisi, Ahmed (b. Hanbel) ve Sünen sahipleri rivayet etmiştir[614]
Ebu Hureyre anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.), Dacnân ile Usfan arasında bir yere inerek müşrikleri kuşatmıştı. Müşrikler: "Bunların bir namazı var ki, o kendilerine oğullarından ve mallarından daha sevimlidir. İşinizi sağlam tutun. Sonra hep birden üzerlerine saldırın." dediler. Bunun üzerine Cebrail (a.s.) geldi ve Hz. Peygamber'e (s.a.) ashabını iki gruba ayırmasını söyledi... Hadisin devamım zikretti. Tirmizî: Hadis, hasen-sahihtir, demişür.[615]
Usfan gazasının Hendek savaşından sonra olduğu konusunda ilim adamları arasında ihtilâf yoktur. Hz. Peygamber'in (s.a.) korku namazını Zâtü'rRikâ'da kıldırdığı rivayeti de sahihtir. Böylece bunun (Zâtü'r-Rikâ gazasının) Hendek ve Usfan savaşından sonra olduğu anlaşılmış oldu. Ebu Hureyre ile Ebu Musa el-Eş'arî'nin Zâtü'r-Rikâ gazasına katılmış olmaları da bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Nitekim Sahihayn'da. Ebu Musa'dan, kendisinin Zâtü'r-Rikâ gazasına katıldığı ve sahabenin ayaklan parçalandığından dolayı ayaklarına çaput sardıkları rivayet edilmiştir. [616]
Ebu Hureyre'ye gelince, Müsned'âe ve Sünen'de Mervan b. Hakem'in ona şöyle sorduğu nakledilmektedir. "Hz. Peygamber'le (s.a.) birlikte korku namazı kıldın mı?"Ebu Hureyre: "Evet" dedi. Hakem: "Ne zaman?'* diye sorunca, "Necid gazasının olduğu yıl." diye cevap verdi.[617]
Bu da, Zâtü'r-Rikâ gazasının Hayber'den sonra olduğuna delâlet eder[618] Zâtü'r-Rikâ gazasının Hendek savaşından önce olduğunu söyleyen apaçık bir yanlışlığa düşmüştür. Bazıları bunu kavrayamayınca, lafızlar ve tarihler çatıştığında olayları, ayrı ayrı sayma konusundaki alışkanlıkları üzere, Zâtü'r-Rikâ gazasının biri Hendek savaşından önce diğeri de ondan sonra olmak üzere iki kere yapıldığını iddia etmişlerdir. Bu iddiada bulunan kimsenin söyledikleri —sahih değil ya— sahih olsaydı, daha önce Usfan kıssasında belirtilen sebepten ötürü, sahabeye korku namazını birinci defada kıldırmış olması ve bunun da Hendek savaşından sonra olması mümkün olmazdı. Bu iddiada bulunanların buna, Hendek savaşında namazı ertelemenin caiz olup neshedil-mediği ve çarpışma esnasında kılmaya imkân buluncaya kadar namazın ertelenmesinin caiz olduğu şeklinde cevap verme haklan vardır. Nitekim îmam Ahmed'in (r.h) mezhebindeki iki görüşten biri ve daha başkalarının görüşü budur. Fakat Usfan kıssasında, Hz. Peygamber'in (s.a.) sahabeye ilk korku namazını burada kıldırdığına ve bunun Hendek savaşından sonra olduğuna bir çözüm bulamazlar.
Doğrusu, Zâtü'r-Rikâ gazasının anlatımını buradan sonraya, Hendek': ten hatta Hayber'den sonraya almak gerekirdi. Ancak biz, megazî ve siyer âlimlerine uyarak onu burada zikrettik. Sonra onların yanılgılarının farkına vardık. Tevfik Allah'tandır.
Müslim'in, Sahihinde CâbirMen rivayet ettiği şu hadis de Zâtü'r-Rikâ gazasının Hendek savaşından sonra olduğuna delâlet etmektedir.Câbir diyor ki: Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte Zâtü'r-Rikâ'ya varıncaya dek gittik .Gölgelik bir ağacın yanına vardığımızda orayı Rasûlullah'a (s.a.) bırakmıştık. Derken müşriklerden bir adam geldi. Rasûlullah'ın (s.a.) kılıcı ağaçta asılıydı. Adam kılıcı alıp kınından sıyırdı... Anlatmaya devam etti. Câbir daha sonra şöyle diyor: Namaza çağrıda bulunuldu. Bir gruba iki rekât kıldırdı, sonra bunlar ayrılıp gittiler. Ardından diğer gruba iki rekât kıldırdı. Böylece Allah Rasûlü (s.a.) dört rekât, sahabe ise ikişer rekât kılmış oldu.[619]
Korku namazı Hendek savaşından sonra meşru kılınmıştır. Hatta bu rivayet onun Usfan'dan bile sonra olduğuna delâlet eder. En iyi bilen Allah'tır.
Câbir'in devesini Hz. Peygamber'e (s.a.) satması olayının Zâtü'r-Rikâ gazâsmda olduğu nakledilmiştir [620]Tebük'ten dönüşü sırasında olduğu da söylenmiştir. Fakat şu meselede Hz. Peygamber'e (s.a.), kızkardeşlerine bakacak ve onlara katlanacak dul bir kadınla evlenmesini haber vermesi, babasının vefatından sonra onun deveyi satmada acele ettiğini ve Tebük gazasının olduğu yıla kadar bunu ertelemediğini göstermektedir. En iyi bilen Allah'tır.
Zâtü'r-Rikâ gazasından dönüşleri sırasında müşriklerden bir kadını esir aldılar. Bunun üzerine kadının kocası, Muhammed'in (s.a.) ashabından kan dökünceye kadar geri dönmemeyi adadı. Geceleyin geldi. Hz. Peygamber (s.a.) müslümanlan düşmandan korumak için iki kişiyi gözcülükle vazifelendirmişti. Bunlar, Abbâd b. Bişr ile Ammar b. Yâsir idiler. Kadının kocası bir ok atıp Abbâd'ı vurdu. Abbâd namaz kılıyordu, oku söküp çıkarttı. Adam kendisine üç ok alıncaya kadar namazını bozmadı ve vazgeçmedi. Nihayet selâm verdi ve arkadaşını uyandırdı. Arkadaşı: "Allah Allah! Beni ne diye uyandırmadın?" dedi. Abbâd şöyle cevap verdi: "Bir sûre okuyordum, yarıda kesmek istemedim. "[621]
Musa b. Ukbe, MegazPsinde şöyle der: Bu gazanın ne zaman olduğu, Bedir'den önce mi yoksa sonra mı veya Bedir ile Uhud arasında mı ya da Uhud'dan sonra mı olduğu bilinmemektedir.
Bedir'den önce olmasını mümkün görmekle gerçekten iyice uzaklaşmış oldu. Bunun imkânsız olduğu açıktır. Yukarıda açıklaması geçtiği üzere bu gaza ne Uhud'dan, ne de Hendek'ten önceydi. [622]
[611] İbn Sa'd, 2/61-62; Ibn Seyyidinnâs, 2/52; Buharî, 64/33. Bu gaza Zâtü'r-Rikâ diye isimlendirilmiştir. Çünkü sahabenin ayaklan yürümekten parçalanmış ve ayaklarına caput-lar dolamışlardı. Buharî (64/33), Ebu Musa el-Eş'arî'nin şöyle anlattığını nakletmektedir: Hz. Peygamber'le (s.a.) birlikte bir gazaya çıktık. Bİz altı kişi aramızda nöbetleşerek bir deveye biniyorduk. Ayaklarımız yarıldı. Benim de ayaklarım yarılmış ve tırnaklarım düşmüştü. Bu yüzden ayaklarımıza bez dolamaktaydık. Ayaklarımıza çaput doladığımızdan ötürü bu gaza Zâtü'r-Rİkâ diye adlandırıldı. Bu gaza, Muhariboğullan gazası, Sa'lebeogullan gazası, Enmâroğulları gazası, korku namazının bu gazada vâki olması sebebiyle Korku Namazı gazası ve yine bu gazada meydana gelen garip olaylar nedeniyle E'âcib gazası diye de isimlendirilmiştir. .,
[612] Buharı, 64/29, 80/58; Müslim, 627; Ebu Davud, 409; Nesâî, 1/236; tbn Mâce, 684; Ahmed b. Hanbel, Müsned,
1/79, 81, 113, 122, 126, 135, 137, 146, 150, 152: Hz. Ali'den (r.a.)- Müslim, 628; tbn Mâce, 686; Ahmed b. Hanbel, 1/404, 456; îbn Mes'ûd'dan.
[613] Nesâî, 2/17; Ahmed b. Hanbel, 3/25,49, 67; Beyhakî, 1/402; Şafiî, 1/55; Dârimî, 1/358; Ebu Saîd el-Hudrî'den. İsnadı sahihtir, Ibn Hİbbân (285) ve başkaları da hadisi sahih kabul etmişlerdir. Ayrıca bu konuda İbn Mes'ûd'dan Tirmizî (179), Ahmed b. Hanbel (1/375,423) ve Nesâî'de (1/17) bir hadis rivayet edilmiştir ki râvileri sikadır, ancak mun-kati'dır. Çünkü Ebu Ubeyde, babasından hadis dinlememiştir. Fakat Ebu Saîd hadisi için şahid olmaya elverişlidir.
[614] Ahmed b. Hanbel, 4/59, 60; Ebu Davud, 1236; Nesâî, 3/177, 178; isnadı sahihtir. Usfan: Mekke ile Medine arasında bir köydür.
[615] Ahmed b. Hanbel, 2/522; Tirmizî, 3038; Nesâî, 3/174; Senedi hasendir.
[616] Buharî,64/31; Müslim, 1816.
[617] Ahmed b. Hanbel, 2/320; Nesâî, 3/173. İsnadı sahihtir. .
[618] Zâtü'r-Rikâ gazasının Hayber'den sonra olduğu görüşünde olanlardan bazıları şunlardır: Buharî, 64/29; İbn Kesîr, es-Sîre, 3/161; İbn Hacer, Fethu'1-Bân.
[619] Müslim, 843; Buharî, 64/31, 56/84, 56/87. Bu rivayette "Kılıcı kınından sıyırdı" sözünden sonra şöyle devam eder: Rasûlullah'a (s.a.): "Benden korkuyor musun?" diye sordu. "Hayır." buyurdu. "Seni benim elimden kim kurtaracak?" deyince Hz. Peygamber: "Beni senin elinden Allah kurtaracaktır." buyurdu. Râvi diyor ki: Rasûlulah'-ın ashabı o adamı tehdit ettiler de adam kılıcı kınına koyup yerine astı.
[620] İbn Hişâm, 2/206-207, İbn İshak-Vehb b. Keysân aracılığıyla Câbir'den nakletmektedir. Sahih bir seneddir. Benzer şekilde Sahihayn'da da mevcuttur, ama hangi gaza olduğu belirtilmemiştir.
[621] İbn Hişâm, 2/208-209; Ahmed b. Hanbel, 3/344-349; Ebu Davud, 198; Beyhakî, ed-Delâil: Câbir b. Abdullah'tan. Senedinde Akîl b. Câbir b. Abdullah vardır ki İbn Hib-bân, onu sika kabul etmiştir, diğer râvileri de sikadır. Hadisi, ibn Huzeyme (36) ve ibn Hibban da sahih kabul etmişlerdir.
[622] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/291-295.