hafiza aise
Fri 22 July 2011, 09:38 am GMT +0200
2- Zamana Sövmenin Yasaklanması:
Lâyık olmayanlara yerici, kmayıcı sözler söylenmesiyle ilgili ikinci kısma gelince; Hz. Peygamberdin (s.a.) zamana ( = dehr'e) küfretmeyi yasaklaması buna örnektir. Nitekim O şöyle buyurmuştur: "Allah, zamandır." Bir başka hadiste de: "Aziz ve celil olan Allah buyurur ki: Âdemoğlu Bana eziyet eder, çünkü zamana küfreder. Ben zamanım; zaman Benim elimdedir, geceyi ve gündüzü yönetip döndürürüm."[800] buyurmuştur. Bir başka hadiste ise: "Sizden biri 'Vay zamanın musibetine!' demesin."[801] buyurmuştur.
Bunda üç büyük fesad vardır: ı
îlki; bu, sövülmeyecek birşeye sövmektir. Çünkü zaman Allah'ın yaratıklarından olup dizginlenmiş, O'nun emrine boyun eğmiş ve güdümüne girmiş bir yaratıktır. Belki zamana küfreden küfredilmeye ve yerilip kötülenmeye daha müstahaktır.
İkincisi; zamana küfretmek şirk ihtiva eder. Çünkü söven, ancak zamanın kendisine fayda ve zarar verdiğini sandığı için küfretmiştir. Bununla beraber o, zararı hak etmemiş olana zarar vermiş, iyiliği hak etmemiş olana iyilik etmiş, yüceliğe ve ululuğa lâyık olmayanı yüceltmiş, mahrumiyete lâyık olmayanı mahrum etmiş olmakla zalimlik yapmıştır. Kendisine sö-venlere göre zaman, zalimlerin zalimidir. Bu hain zalimlerin zamana sövme konusundaki şiirleri gerçekten çoktur. Yme cahillerden birçoğu zamana lanet ve kötülük yağdırır.
Üçüncüsü; onların sövmesi ancak, bu fiilleri, yapanadır ki, şayet bu fiiller konusunda hak onların heva ve heveslerine uymuş olsa göklerin ve yerin dengesi bozulur, mahvolur giderler. Arzu ve istekleri gerçekleştiğinde ise zamana hamdedip övgüler yağdırırlar. Gerçekte zamanın yüce Rabbi veren, engelleyen, alçaltan, yücelten aziz ve zelil kılan Allah'tır. Zamanın olayda herhangi bir payı yoktur. Zamana sövmeleri aziz ve celil olan Allah'a sövmek demektir. Bundan dolayı Allah'a eziyet verir. Nitekim Sahi-hayn'da Ebu Hureyre'den şöyle rivayet edilmektedir: Hz. Peygamber (s.a.) şöyle demiştir: "Allah Teâlâ buyurur ki: Âdemoğlu zamana sövmekle Bana eziyet eder. Halbuki zaman Benim."
Böylece zamana söven için şu iki şeyden birisi kaçınılmazdır: Ya Allah'a sövmüştür, ya da O'na şirk koşmuştur. Şöyle ki, zaman'm, Allah Teâlâ ile beraber işin faili olduğuna inandığında şirk koşmuş olur; işin failinin sadece Allah Teâlâ olduğuna inanarak sövdüğünde de, işi yapana-sövmüş olur ki (işin faili Allah olduğu için) Allah'a sövmüştür.
Hz. Peygamber'in (s.a.) şu hadisi de bana işaret eder: "Sizden birisi 'Lanet olası şeytan' (veya geberesice şeytan) demesin. Çünkü şeytan bunun üzerine ev gibi oluncaya kadar büyüklenir ve 'kuvvetimle onu altettmV der. Bunun yerine 'Bismillah!' desin, o zaman sinek gibi oluncaya kadar küçülür."[802]
Bir başka hadiste ise: "Kul, şeytana lanet ettiğinde şeytan: 'Sen lanetlenmiş birisine lanet ettin' der."[803] buyurulmaktadır.
Yine, "Allah şeytanı kahretsin", "Allah şeytanı hayırdan uzak etsin" diyenin sözü de böyledir. Bu tür sözlerin hepsi de şeytanı sevindirir ve: "Âdemoğlu kendi gücümle buna nail olduğumu bildi" der. Bu, şeytanın iğvasına yardımcı olacak şeylerdendir. Söyleyene de fayda vermez. Hz. Peygamber (s.a.), kendisine şeytandan bir vesvese bulaşan kimseye çıkış yolu olarak Allah Teâlâ'yı zikretmesini ve Allah'ın adını anıp ondan Allah'a sığınmasını göstermiştir. Çünkü kendisi için en yararlı olan, şeytanı ise en çok kızdıran budur. [804]
[800] Buharî, 97/35; Müslim, 2246; Ebu Davud, 5274; Ahmed, Müsned, 2/238, 272. Hatta-bî der ki: Hadisin anlamı:
Ben dehr'in sahibiyim ve dehr'e nisbet ettikleri işlerin yöneticisi ve yönlendiricisiyim. Kim ki dehre bu işlerin faili olmasından dolayı söverse, o işlerin gerçek faili olan Rabbine sövmüş olur. Dehr, ancak işlerin meydana geldikleri yerler için zarf kılınmış zaman'dan ibarettir.
[801] Buharî, 78/101; Müslim, 2246; Muvana, 2/984; Ahmed, Müsned, 2/259, 272, 275, 318.
[802] Ebu Davud, 4982; Ahmed, Müsned, 5/59, 71, 365. Senedi sahihtir.
[803] Bu hadisi buiamadık.
[804] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/363-364.
Lâyık olmayanlara yerici, kmayıcı sözler söylenmesiyle ilgili ikinci kısma gelince; Hz. Peygamberdin (s.a.) zamana ( = dehr'e) küfretmeyi yasaklaması buna örnektir. Nitekim O şöyle buyurmuştur: "Allah, zamandır." Bir başka hadiste de: "Aziz ve celil olan Allah buyurur ki: Âdemoğlu Bana eziyet eder, çünkü zamana küfreder. Ben zamanım; zaman Benim elimdedir, geceyi ve gündüzü yönetip döndürürüm."[800] buyurmuştur. Bir başka hadiste ise: "Sizden biri 'Vay zamanın musibetine!' demesin."[801] buyurmuştur.
Bunda üç büyük fesad vardır: ı
îlki; bu, sövülmeyecek birşeye sövmektir. Çünkü zaman Allah'ın yaratıklarından olup dizginlenmiş, O'nun emrine boyun eğmiş ve güdümüne girmiş bir yaratıktır. Belki zamana küfreden küfredilmeye ve yerilip kötülenmeye daha müstahaktır.
İkincisi; zamana küfretmek şirk ihtiva eder. Çünkü söven, ancak zamanın kendisine fayda ve zarar verdiğini sandığı için küfretmiştir. Bununla beraber o, zararı hak etmemiş olana zarar vermiş, iyiliği hak etmemiş olana iyilik etmiş, yüceliğe ve ululuğa lâyık olmayanı yüceltmiş, mahrumiyete lâyık olmayanı mahrum etmiş olmakla zalimlik yapmıştır. Kendisine sö-venlere göre zaman, zalimlerin zalimidir. Bu hain zalimlerin zamana sövme konusundaki şiirleri gerçekten çoktur. Yme cahillerden birçoğu zamana lanet ve kötülük yağdırır.
Üçüncüsü; onların sövmesi ancak, bu fiilleri, yapanadır ki, şayet bu fiiller konusunda hak onların heva ve heveslerine uymuş olsa göklerin ve yerin dengesi bozulur, mahvolur giderler. Arzu ve istekleri gerçekleştiğinde ise zamana hamdedip övgüler yağdırırlar. Gerçekte zamanın yüce Rabbi veren, engelleyen, alçaltan, yücelten aziz ve zelil kılan Allah'tır. Zamanın olayda herhangi bir payı yoktur. Zamana sövmeleri aziz ve celil olan Allah'a sövmek demektir. Bundan dolayı Allah'a eziyet verir. Nitekim Sahi-hayn'da Ebu Hureyre'den şöyle rivayet edilmektedir: Hz. Peygamber (s.a.) şöyle demiştir: "Allah Teâlâ buyurur ki: Âdemoğlu zamana sövmekle Bana eziyet eder. Halbuki zaman Benim."
Böylece zamana söven için şu iki şeyden birisi kaçınılmazdır: Ya Allah'a sövmüştür, ya da O'na şirk koşmuştur. Şöyle ki, zaman'm, Allah Teâlâ ile beraber işin faili olduğuna inandığında şirk koşmuş olur; işin failinin sadece Allah Teâlâ olduğuna inanarak sövdüğünde de, işi yapana-sövmüş olur ki (işin faili Allah olduğu için) Allah'a sövmüştür.
Hz. Peygamber'in (s.a.) şu hadisi de bana işaret eder: "Sizden birisi 'Lanet olası şeytan' (veya geberesice şeytan) demesin. Çünkü şeytan bunun üzerine ev gibi oluncaya kadar büyüklenir ve 'kuvvetimle onu altettmV der. Bunun yerine 'Bismillah!' desin, o zaman sinek gibi oluncaya kadar küçülür."[802]
Bir başka hadiste ise: "Kul, şeytana lanet ettiğinde şeytan: 'Sen lanetlenmiş birisine lanet ettin' der."[803] buyurulmaktadır.
Yine, "Allah şeytanı kahretsin", "Allah şeytanı hayırdan uzak etsin" diyenin sözü de böyledir. Bu tür sözlerin hepsi de şeytanı sevindirir ve: "Âdemoğlu kendi gücümle buna nail olduğumu bildi" der. Bu, şeytanın iğvasına yardımcı olacak şeylerdendir. Söyleyene de fayda vermez. Hz. Peygamber (s.a.), kendisine şeytandan bir vesvese bulaşan kimseye çıkış yolu olarak Allah Teâlâ'yı zikretmesini ve Allah'ın adını anıp ondan Allah'a sığınmasını göstermiştir. Çünkü kendisi için en yararlı olan, şeytanı ise en çok kızdıran budur. [804]
[800] Buharî, 97/35; Müslim, 2246; Ebu Davud, 5274; Ahmed, Müsned, 2/238, 272. Hatta-bî der ki: Hadisin anlamı:
Ben dehr'in sahibiyim ve dehr'e nisbet ettikleri işlerin yöneticisi ve yönlendiricisiyim. Kim ki dehre bu işlerin faili olmasından dolayı söverse, o işlerin gerçek faili olan Rabbine sövmüş olur. Dehr, ancak işlerin meydana geldikleri yerler için zarf kılınmış zaman'dan ibarettir.
[801] Buharî, 78/101; Müslim, 2246; Muvana, 2/984; Ahmed, Müsned, 2/259, 272, 275, 318.
[802] Ebu Davud, 4982; Ahmed, Müsned, 5/59, 71, 365. Senedi sahihtir.
[803] Bu hadisi buiamadık.
[804] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/363-364.