- Yüzellidokuzuncu Mektup

Adsense kodları


Yüzellidokuzuncu Mektup

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Tue 9 February 2010, 03:26 pm GMT +0200
Yüzellidokuzuncu Mektup

Bu mektûb, Şerefeddîn Hüseyn-i Bedahşîye yazılmışdır. Merhûm babası için sabr dilemekdedir:

Başa gelen belâlar, sıkıntılar, her ne kadar acı ve üzücü görünür ise de, bâtına yanî kalbe, rûha tatlı gelmekdedir. Çünki, beden ile rûh birbirinin zıddı, tersi gibidir. Birine acı gelen, ötekine tatlı olmakdadır. Yaratılışda duygusuz olan, bu ikisinin ters olduğunu ve hâllerini, özelliklerini ayıramaz. Böyle kimseleri hesâba katmıyoruz. Bu sözlerimizi onlar için bildirmiyoruz. Arâf sûresinin yüzyetmişsekizinci âyetinde meâlen, (Onlar, hayvanlar gibidir. Dahâ da aşağıdırlar) buyuruldu.

Fârisî beyt tercemesi:

Kendinden haberi olmayan kimse,
Nerede kaldı başka şeyleri bile?


Bir kimsenin rûhu alçalarak beden mertebesine yerleşse ve Âlem-i emri, âlem-i halkına bağlansa, bu ince bilgileri nasıl anlıyabilir? Rûhu kendi makâmına çıkmadıkca ve Âlem-i emri, Âlem-i halkından ayrılmadıkca, bu marifetlerin güzelliğini nasıl görebilir? Bu nimete kavuşmak için, ecel-i müsemmâ gelmeden önce olan ölüme kavuşmak lâzımdır. Tarîkat büyükleri (kaddesallahü teâlâ esrârehüm) bu ölüme (Fenâ) adını vermişlerdir. Fârisî beyt tercemesi:

Toprak ol toprak ki, gül bitsin sende,
Toprakdan başka yok, kavuşan güle.


Ölüm gelmeden önce ölmeyen kimseyi dertli bilmelidir! Ona geçmiş olsun demelidir!

İyilikle tanınmış olan ve emr-i marûf ve nehy-i münker ibâdetini elden bırakmıyan kıymetli babanızın ölüm haberi müslimânları çok üzdü. Hepimiz, Allah için yaratıldık ve hepimiz Onun huzûruna çıkacağız. Siz oğlumuz sabr ederek, bizden önce gidenlere, sadaka ile ve düâ ile ve istigfâr ederek yardım etmeli, imdâdlarına yetişmelisiniz! Çünki, dirilerin yardımına ölülerin çok ihtiyâcı vardır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Ölü, suda boğulmak üzere olan biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden ve arkadaşından gelecek olan bir düâyı hep beklemekdedir. Ona bir düâ gelince, dünyâya ve dünyâda olanların hepsine kavuşmakdan dahâ çok sevinir. Allahü teâlâ, yeryüzünde olanların düâları yardımı ile, kabrde olanlara dağlar gibi rahmet gönderir. Dirilerin ölülere olan hediyyesi, onlar için istigfâr etmekdir). Nasîhatların sonuncusu, hep zikr yapmak ve hep Allahü teâlâyı düşünmekdir. Çünki, elimizde bulunan zemân çok azdır. Bunu en lüzûmlu yerde kullanmak lâzımdır.
Vesselâm.