sumeyye
Tue 25 May 2010, 10:30 am GMT +0200
YüReGiM KaR ALTInDa!..
Olmaz gönlüm, olmaz öyle!
Keskin sirkenin akıbeti malûm Dört mevsimi yaşayan bir cennetin bağrında büyüdün de sen, onun için böyle bir baharı ve yazı özlersin
İstersin ki çabuk geçsin fırtınalı sonbahar, ayaza durmasın kışlar
Dedim ya, sen dört mevsim hesabını yaparsın yaşarken duygularını
Ama bilmelisin herkes buralı değil
Bilmelisin, güneş görmeyen yurtlar var
Olmaz gönül, olmaz öyle
Yükün ağır bilmekteyim, baharı yaşamayanlarla kış nasıl geçer; onu da bilmekteyim
Ama şunu da bilmekteyim ki, sabredebildiğin ölçüde yaşarsın
Eminim ki, hayat sabra denktir
Ve sabır, tahammülün bittiği yerde filizlenir
Sabır gönlüm, sabır!
İçine çekerken, zehir gibi gelir tadı, boğulacağını zannedersin
Kanın çekilir yüzünden, bembeyaz olur sîman; yutkunursun, geri döner içinde düğümlenenler
Başını eğmek istemezsin; ama kaldıramazsın da öyle göklere doğru
Ağlarsın, gözyaşın akmaz
Haykırmak gelir içinden, zangır zangır gürültüler habercisi olur titreyen ellerin
Konuşursun yalnızca kendinle, dökersin içini; senden başkası duymaz bilirsin bunu
Sitemlerin dillenir haklı olduğunca, bağırırsın rahatlarcasına, ama sadece kendi içinde, ama Sonra gözlerin
Gözlerin nihai nokta olmak ister en sonunda
Durur öylece, bakar, bakar
Ve kimseler fark etmez neden donuklaştığını, kimseler anlamaz anlatmak istediği çifte derin mânâyı
Sonra çekip alıverirsin anlamlı bakışlarını ruhunu bir kenara bırakmışlardan
Yüzünü çekersin, yalan dünyanın yalancılarından
Alnındaki kırışıklıkları alıverirsin haberi olmayanların önünden
Ve başlar böylece sabır maratonun
Korkma gönül,
sen hele azmet sabır için, yüreğini koy ortaya, gör ne mânevî hediyeler paketliyor Yaradan
En masumane tavırlarına gaddarca yaklaşanlar olacak belki
İçindeki çocuk hafife alınacak
Anlatmak istediklerin değil, anlaşılamamış yanların konuşulacak
"Olsun!" diyeceksin, yüzündeki gülümsemeyi kaybetmeden
Ve kalbin şöyle bir hafifleyecek, damarlarına giden iyimserlik yolunu tıkamadığından
Üzülüp acı çektiğin anlarda çileni hafife alanlar olacak belki
Öyle bir yanacak ki için, kimseye anlatamayacaksın
Günlerce ağlayacaksın gözyaşının lâhutî ikliminde
Sonra en yakınındaki, en yüreğindeki vuracak hislerini
Canım dediğin dönecek sırtını
Bir "ah!" çekeceksin derinden ve anlamaya çabalarken empatinin gücüyle,
Arkanı döndüğünde kimse kalmamış olacak
"Sabır" diyeceksin, yine sabır
Faltaşı gibi açılıp kalacak gözlerin bazen de
Çok şaşıracaksın, çoook!
Ya gönül
Kalp kırmak çok kolay oldu, kalbin değeri pazarlara bile çıkartılmaz oldu
Tatlı sözü unutanlar çok, şu hengâmesinden sallanıp duran asırda!
Aldırma diyemem, aldıracaksın elbet, hislenip içerleyeceksin belki
Zannediyor musun ki,
yüreğine aldıklarına söylediğin nazenin kelimeler, boşta kalır!
İnanıyor musun ki, sevdiklerin için kurduğun lâtif cümleler, öksüz bırakılır!
Yok gönül, yok!
Sahibi var hepsinin
Bırak duymasın insanlar, bırak sertliği onlara! Bırak, tabularına kale yapsınlar!
Yeter ki sabret gönül, asıl sahibini düşünüp sabret, başını sonunu kestiremediğin olaylarda bile
Bırak vursunlar ayıbını yüzüne, bir kusuruna binler cefâ taksınlar
Yaradan'ın "Settar" ismi, beşerin hükmüne mi kalmış
Sen sabret gönül
Felaket tellalları susmasınlar isterlerse?
Olumsuzluğu yaymanın zevkine doyamayanlara inat, bütün güzel düşüncelerini yay sere serpe
Zehrini ağzında taşıyan yılanın başını ezemesen de, bal damlasın dilinden
İnan, kimse üzemez seni Uzat ellerini ve bekle
Sabırla bekle gönül!
sabret gönül,
sabret!
Ama şunu da bilmekteyim ki, sabredebildiğin ölçüde yaşarsın
Eminim ki, hayat sabra denktir
Ve sabır, tahammülün bittiği yerde filizlenir
alıntı