- Yunus hud rad ve ibrahim sûreleri

Adsense kodları


Yunus hud rad ve ibrahim sûreleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Wed 5 January 2011, 09:08 pm GMT +0200
YUNUS, HUD, RA'D VE İBRAHİM SÛRELERİ


7014- Ebû'd-Derdâradiyallahu anh'dan: Ona:   "Onlar için dünya hayatında da müjde vardır" mealindeki âyet (Yûnus, 64) hakkında sordular; şöyle cevap verdi; "Bunu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e sorduğum günden beri bana hiç kimse sorma­dı. O sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle demişti: 'Bunu senden başka bana hiç kimse sormadı. Bu, müslümanın gördüğü ya da ken­disine gösterildiği salih (doğru) rüyadır'."

[Tirmizî]

7015- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, Firavun'u suda boğduğu zaman, Firavun dedi ki: 'İsrail oğullarının iman etti­ği ilahtan başka hiçbir ilah bulunmadığına inandım.' (Yûnus, 90) Cibril dedi ki:

'Ey Muhammedi Ona (ilâhî) merhamet erişir endişesiyle, deniz çamurundan alıp da onun ağzına tıkadığımı bir görseydin (şaşırıp kalırdın).' [Tirmizîl

7016- Diğer rivayet:

"Cibril, belki Firavun 'Lâ ilahe illallah' der de Allah'ın rahmeti ona erişir endişesiyle devamlı olarak ağzım deniz çamuruyla tıka­yıp durdu."

7017- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Ebû Bekr dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü!

Saçların ağardı, ihtiyarladın.' Buna cevaben: 'Benî, Hûd, el-Vâkıa, el-Mürselûti, Amme ye-tesâelûne ve İze'ş-şemsu küvviret sûreleri ko­cattı' buyurdu." [Tirmizî]

7018- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Bitin ki, onlar Peygamber'den (düşman­lıklarını) gizlemek için göğüslerini çevirirler (gönüllerinden geçeni gizlerler) mealindeki âyeti (Hûd, 5) okuyunca onun hakkında sor­dular; şöyle dedi: "Helaya gittiklerinde ve ha~ nımlanyla cinsel ilişkide bulunduklarında av­ret yerlerinin açılmasından utanan insanlar vardı." İşte bu âyet, onlar hakkında nazil ol­muştur." [Buhârî]

7019- Câbir radiyallahu anh'dan:

"Harplerden birinde Hıcr denilen mevki-iye indiğinde, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem insanlara şöyle hitap etti: 'Ey insanlar! Peygamberinizden mucizeler istemeyin! Bun­lar (yani Semûd kavmi), peygamberlerinden mucize olarak Allah'ın kendilerine bir deve göndermesini istediler. Allah da dileklerini kabul etti. Ondan sonra deve bu yoldan gelip onların suyundan içiyordu, onlar da onu sa­ğıp sütünü içiyorlardı.

Sonra gidiyor ertesi gün kendi içme sıra­sında yine aynı yoldan geliyordu. Derken, de­veyi kestiler. Bunun üzerine Allah onlara üç gün mühlet verdi, üç günden sonra onlara azap göndereceğini beyan etti. O'nun beyanı asla yalan değildir. Sonra bir sayha geldi, onlardan yer ile gök arasında kim varsa hepsini helak et­ti. Ancak Allah'ın Harem'inde olan kurtuldu. Allah'ın Haremi onu o azaptan kurtarmıştır.

Denildi ki: 'Kimdir o (kurtulan) ey Al­lah'ın Resulü?'

'O, Ebû Reğâl'dır' buyurdu."

|Taberânî, Mu'cemu'I-Evsat'fa, Bezzâr ve Ahmed.|

7020- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Allah, zalime mühlet verir (fırsat tanır), ancak bir de yakaladı mı bırakmaz." Sonra şu âyeti okudu: "Allah kentlerin zalim halkım yakalayınca, böyle yakalar. Yakalaması da şiddetli ve elemlidir." (Hûd, 102)

[Bııhârî İle Muslini ve Tirmizî.)

7021- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Bir adam bir kadını Öptü. Sonra Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip durumu bildirdi. Bunun üzerine: 'Gündüzün iki tara­fında gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl! İyilikler kötülükleri giderir' me­alindeki âyet (Hûd 114) nazil oldu. Adam de­di ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Bu, sadece bana mı özgüdür?'

'Bununla amel eden ümmetimden herkese şamildir' buyurdu."

7022- Diğer rivayet:

"Bir adam Peygamber'e sallallahu aleyhi ve sellem gelip dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Medinenin en ücra köşesinde ben bir kadına (yere yatırarak) sarkıntılık ettim ve aramızda cinsel birleşme olmaksızın onunla nefsimi tatmin ettim. İşte ben buradayım, hakkımda hükmünü ver!' Ömer ona dedi ki:

'Allah senin ayıbını örttü. Sen de kendi aybını gizleyip söylemeseydin daha iyi olmaz mıydı?'

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hiçbir cevap vermedi. Adam kalkıp gitti. Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem ardından bir adam gönderip onu çağırttı, adam geri ge­lince şunu okudu: 'Gündüzün iki ucunda, ge­cenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür.' (Hûd, 114)

Cemaatten bir adam dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Bu yalnız o adama mı mahsustur?'

'Hayır; herkese şamildir' buyurdu."

IBuhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî]

7023- Onun (Tirmizî'nin) Ebu'l-Yüsr'den naklettiği rivayeti:

"Bana hurma satın almak isleyen bir kadın geldi. Dedim ki: 'Evde bundan daha İyi hur­ma vardır. Hemen benimle eve girdi, eğildim, onu öptüm. Ebû Bekr'e gelip durumu anlat­tım. Dedi ki: 'Kimseye söyleme, Allah'a tev-be et!' Ömer'e anlattım; o da: 'Kimseye söy­leme, Allah'a tevbe et!' dedi. Sabredemedim, varıp Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e de anlattım. Şöyle buyurdu:

'Allah yolunda gazaya çıkmış olan birinin yerine kendini koyarak ailesine böyle bir şey mi yaptın?' Bu söz onun o kadar ağırına git­miş ki keşke o güne kadar müslüman olma­saydı da ancak o gün müslüman olsaydı (böy­lece günahları bağışlansaydı) temennisinde bulunmuş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem uzun süre başım eğdi. Nihayet Allah ona şu âyeti vahyetti:

'Gündüzün iki ucunda, gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl! İyilikler kötü­lükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüt­tür.1 (Hûd, 114)

(Ebû'I-Yüsr dedi ki:) Onun yanına var­dım; bu âyeti bana okuyunca, ashabı ona sor­du: 'Bu, yalnız ona mı özgüdür?'

'Hayır, herkese şamildir' buyurdu.

7024- İbn Abbâs radiyallahu anlı'dan: "Bir sahabi bir kadını seviyordu. Allah

Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'den bir iş için izin isledi. Yağmurlu bir günde doğru ka­dının bulunduğu yere gitti ve kadının havuz­da yıkandığını gördü. Kadına yanaşıp cinsel organını tahrik etmeye çalıştığında, onun bu iş için yetersiz durumda olduğunu anlayınca kadını bıraktı ve gidip durumu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e anlattı. Peygam­ber ona 'Haydi kalk dört rek'at (nafile) namaz kıl!' diye emretti.

Sonra: 'Gündüzün iki ucunda, gecenin gün­düze yakın zamanlarında namaz kıl, doğrusu İyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar İçin bir öğüttür' mealindeki âyet nazil oldu." |Bezzâr.]

7025- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Onu (Yûsuf'u) ucuz fiyata birkaç dirhe­me sattılar"  mealindeki âyeti (Yûsuf, 20) şöyle yorumladı. "Yûsuf'u sattıkları paranın miktarı yirmi dirhemdi. Onlar Mısır'dayken kendilerine gelmeleri için haber saldığı ailesi, doksanüç kişi idi. Erkekleri peygamber, ka­dınları ise sıddîka idi. Vallahi Mûsâ ile oradan çıktıkları zaman sayıları, altıyüzyetmişbine ulaşmıştı." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'te.]

7026- Urve radiyallahu anh'dan:

O, Âişe'ye 'Nihayet peygamberler umut­larını kesip yalanlandıklarını sandıkları za­man' mealindeki âyette (Yûsuf, 102) geçen bir kelime kuzzibû şeklinde şeddeli mi okun­malı, yoksa kuzibû şeklinde şeddesiz mi okunmalı?" diye sordu.

Âİşe (birincisini tercih ederek): "Onları kavimleri yalanladı" dedi.

Dedim ki: "Vallahi o halde onlar kavimle­rinin kendilerini yalanladıklarını kesin olarak bildiler, tabii bu bir zan değildir."

"Ey Urvecik, evet! Onlar bunu kesin ola­rak bilmişlerdir" deyince, şöyle dedim: "Bel­ki de âyette geçen kelime 'kuzibü' şeklinde okunmalı, (yani Resuller kendilerine yapılan yardım vaadinde aldatıldıklarını zannettiler)"

"Allah korusun! Peygamberler Rablerine karşı asla böyle bir zanda bulunmazlar" dedi.

"Peki Öyleyse nedir bu âyetin anlamı?"

"Bunlar resullere tabii olan kimselerdir ki, aynı zamanda Rab'lerine iman etmiş ve resulle­ri de tasdik etmişlerdi. Fakat duçar oldukları be­lâlar o kadar-uzamış ve yardım da kendilerine o kadar gecikmiştir ki nihayet resuller, kavimle­rinden kendilerini yalanlayanların imana gel­melerinden ümit kesecek hâle gelmişlerdir. Yi­ne resuller, kendilerine tabii olanların da kendi­lerini yalanlayacaklarını zannettikleri vakitte Allah'ın yardım ve zaferi resullere gelmiştir."

7027- Diğer rivayel İbn ebî Müleyke'den: İbn Abbâs dedi ki: "(Hatta o resuller, va-adedildikleri ilâhî yardım hususunda) muhak­kak yalana uğradıklarını zannettiler." (Yû­suf, 110) (Yardım) gecikmiş ve yavaş gelmiş­tir." Sonra bağlantılı olarak şu âyeti okudu: "Nihayet Peygamber ve beraberinde iman edenler: 'Allah'ın yardımı ne zaman gele­cek?' diyorlardı." (Bakara, 214) (İbn Ebî Mü-leyke diyor ki:) Urve bin Zübeyr'e rastladı­ğımda bunu (kuzibû şeklinde tahfif ile okuma­yı) kendisine anlattım. Şu cevabı verdi:

Âişe (şeddesiz okunmasını reddederek) dedi ki: "Maazallah! Vallahi Allah, Resulüne ne vaad etti ise, Ölmeden o mutlaka olmuştur. Ne var ki peygamberlerin üzerinde belâ o ka­dar sürekli olmuştur ki, nihayet kavimlerin­den beraberlerinde olanların da kendilerini yalanlamalarından korkar hale gelmişlerdir." Bu nedenle Âişe bu âyeti şeddeli olarak "küz-zibû" şeklinde okurdu. |Buhârî|

7028- Ebû Hureyre radiyallalıu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem) "Biz onlardan bazısını bazısına yemişle­rinde (ve tatlarında) üstün tutarız" mealinde­ki (Ra'd, 4) âyette geçen "üstünlüğü" kelime­sini (hurmaların) kalitesiz, Farisî çeşitten ol­ması, tatlı ve eksi oluşları" ile tefsir etmiştir.

[Tirmizî]

7029- Ali radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem)

"Sen ancak bir uyarıcısın ve her kavmin

bir yol göstereni vardır"  mealindeki âyet

(Râ'd, 7) hakkında buyurdu ki: "Uyarıcı ile yol

gösterici, Hûşimoğullarından bir adamdır."

(Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'l-Evsat ves-Sağîr'de]

7030- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem

bir adamı, cahiliye büyüklerinden bir adama, onu Allah'a davet etmesi için gönderdi. Adam dedi ki: "Beni kendine davet etliğin Rabbin nedir? Demirden midir, bakırdan mıdır, gü­müşten midir, altından mıdır?'

Hemen gelip durumu Peygamber sallalla­hu aleyhi ve sellem'e durumu bildirdi. Onu tekrar gönderdi, aynısını söyledi; gelip Pey-gamber'e sallallahu aleyhi ve sellem hadiseyi bildirdi. Onu ona üçüncü kez tekrar gönderdi. Cevaben aynısını söyleyince gelip Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem'e onun söyle­diğini bildirdi.

Bunun üzerine Allah, bir yıldırım gönde­rip adamı yakıp kül etti. Daha sonra Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 'Allah adama yıldırım gönderip yaktı.' Bunu müteakip: 'Onlar pek kuvvetli olan Allah hak­kında çekişirlerken, O yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar'âyetini (Râd, 13) indirdi."

[Bezzâr, Taberânî, Mu'cemul-Evsat'ta, Ebû Yâ'Iâ ve Taberânî, Mu'cem el-Kebîr'de]

7031- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem) "Ona irin suyundan içİriliı; yudumlar"

mealindeki âyeti (İbrahim, 16) şöyle tefsir et-

ti: "Ağzına yaklaştırılır, tiksinir, tekrar yak­laştırılır, yüzünü kavurur, başındaki deri so­yulup düşer, içince bağırsakları parçalanıp dübüründen çıkar."

Allah Teâlâ buyurdu: "Kaynar su içirilir-ler bağırsakları parçalanır." (Muhammed, 15)

Yine Allah Teâlâ buyurdu: "Onlar yardım istediklerinde, erimiş maden gibi yüzleri ka­vuran bir su kendilerine sunulur. Bu ne kötü bir içecek ve cehennem de kötü bir duraktır." (Kehf, 29) rnrmizî]

7032- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e içinde hurma bulunan bir sepet getirildi. Şöy­le buyurdu: 'Güzel bir söz, kökü (yerde) sağ­lam, dalları göğe doğru yükselen güzel bir ağaç gibidir. Rabbinin izni ile her zaman meyvesini verir' âyetinde (ibrahim, 24) geçen ağaç hurma ağacıdır.

'Çirkin söz de yerden koparılmış kökü ol­mayan çirkin bîr ağaç gibidir' âyetinde (ibra­him, 26) adı geçen ağaç ise hanzale yani Ebû Cehil karpuzudur'." (İkisi de Tirmİizî'ye ait.|

7033- el-Berâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu.)

"Allah iman edenleri sağlam bir söz üze­rinde sabit kılar" mealindeki âyet (İbrahim, 27), kabir azabı hakkında nazil olmuştur. Ka­birdeki adama denilecek ki:

"Rabbin kimdir?" O da su cevabı vere­cek: "Rabbim, Allah'tır. Peygamberim Mu-hammed sallallahu aleyhi ve sellem'dir." (Böylece o, (bu şehadeti ile) kabir azabından kurtulacaktır)." |Mâlik hariç, altı hadis imamı.]

7034- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan:

O, "Allah'ın nimetine karşı nankörlük edenleri görmüyor musun?" âyetini (İbrahim, 27) şöyle yorumladı: Burada sözü edilenler vallahi Kureyş kâfirleridir. Ömer dedi ki: "Onlar Kureyş'lir; Muhammed ise Allah'ın

(onların nankörlükte karşıladıkları) nimetidir. (Ayetin devamında gelen) "Kavimlerini he­lak yurduna götürdüler" in mânâsı, "Bedir gü­nü cehenneme götürdüler" demektir. |Buhârîj

7035- M. el-Evsat'ta Ali'den:

"Bu âyet, Benû Mahzûm ve Benû Ümey-ye'nin kibirli ve böbürlü kişileri hakkında na­zil olmuştur. Benû Mahzûm'un neslini Allah Bedir savaşında kurutmuştur. Beııü Ümeyye ise, bir süre daha yaşamışlardır."

7036- Âişe radiyallahu anhâ'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e "Yerlerin başka yerle ve göklerin de başka göklerle değiştirildiği gün" âyeti (İbrahim, 47-48) hakkında sordum; dedim ki: "Ey Al­lah'ın Resulü! İhsanlar o zaman nerede ola­caklar?" Şöyle buyurdu: "Sırat üstünde ola­caklardır." [Müslim veTirmizî]


7014- Bu hadisi Tirmizî (2273-3106), İbn e. Ömer an Süfyân an Muh. b. el-Münkedir an Atâ b. Yesâr an raculin min Ehl-i Mısr an Ebî'd-Derdâ senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

7015- Bu hadisi Tirmizî (3107), Abd b. Humeyd ani'l-Haccâc b. Minhâl an Hammâd b. Seleme an Alî b. Zeyd an Yûsuf b. Mihrân an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.

7016- Bu rivayeti Tirmizî (3108), Muh. b. Abdila'lâ an Hâlid b. el-Hâris an Şu'be an Adiy b. Sâbit ve Atâ b. es-Sâib an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.

7017- Bu hadisi Tirmizî (3297), Ebû Kureyb an Muâviye b. Hişâm an Şeybân an Ebî İshâk an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7018- Bu hadisi Buhârî (tefsîr H‍d 1, V, 212), el-Hasan b. Muh. b. es-Sabbâh an Haccâc an İbn Cüreyc an Muh. b. Abbâd b. Ca'fer an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

7019- Bu hadisi Ahmed (III, 296), Bezzâr (1844), İbn Hibbân (6164) ve el-Hâkim (müstedrek II, 320, 340), İbn Huseym an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

İsnâdı sahîhtir.

7020- Bu hadisi Buhârî (tefsîr H‍d 5, V, 214), Müslim (birr ve's-sıla no. 61, s. 1997-8), Tirmizî (3110) ve İbn Mâce (4018), Büreyd b. Abdillah b. e. Bürde an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7021- Bu hadisi Buhârî (mevâkîtu's-Salât 4/2, I, 133-4; tefsîr H‍d 6, V, 214-5) ve Müslim (tevbe 39, s. 2115-6), Sül. et-Teymî an Ebî Osmân an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7022- Bu rivayeti Ebû Dâvud (4468) ve Tirmizî (3112), Ebû'l-Ahvas an Simâk b. Harb an İbr. an Alkame ve'l-Esved an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre isnâdı sahîhtir.

7023- Bu hadisi Tirmizî (3115), Abdullah b. Abdirrahman an Yezîd b. Hârûn an Kays b. er-Rebî' an Osmân b. Abdillah b. Mevhib an Mûsâ b. Talha an Ebî'l-Yüsr senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7024- Heysemî'ye göre râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VII, 39).

7025- Râvileri güvenilir kimselerden, Sahîh ricâlinden oluşmuştur. Ebû Ubeyde, İbn Mes'ûd'dan işitmemiştir (Mecma‘ VII, 39).

7026- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Yûsuf 6, V, 217-8), Abdülazîz b. Abdillah an İbr. b. Sâ'd an Sâlih anî'z-Zührî an Urve an Âişe senedi ile tahrîc etti.

7027- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Bakara 38, V, 159), İbr. b. Mûsâ an Hişâm an İbn Cüreyc an İbn e. Müleyke an İbn Abbâs kenedi ile tahrîc etti.

7028- Bu hadisi Tirmizî (3118), Mahmûd b. Hidâş an Seyf b. Muh. es-Sevrî ani'l-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7029- Bu hadisi İbn Ahmed (I, 126), Osmân b. e. Şeybe an Muttalib b. Ziyâd ani's-Süddî an Abdi Hayr an Alî senedi ile tahrîc ettiler.

7030- Bezzâr'ın râvileri, güvenilir bir râvi olan Deylem b. Gazvân dışında Sahîh ricâlindendir. Ebû Ya'lâ ve Taberânî'nin ricâlinde ise zayıf bir râvi olan Alî b. e. Şâre vardır (Mecma‘ VII, 42).

7031- Bu hadisi Tirmizî (2583), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an Safvân b. Amr an Ubeydillah b. Büsr an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti. İsnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

7032- Bu hadisi Tirmizî (3119), Şuayb b. el-Habhâb an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti ve Enes'in sözü olarak gelen rivayetleri daha sahîh addetmiştir.

7333- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 87/1-2, II, 101; tefsîr İbrâhîm 2, V, 220), Müslim (cennet no. 73, s. 2201), Ebû Dâvud (4750), Tirmizî (3120), Nesâî (cenâiz 114, IV, 101) ve İbn Mâce (4269), Şu'be an Alkame b. Mersed an Sa'd b. Ubeyde ani'l-Berâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7034- Bu hadisi Buhârî (tefsîr İbrâhîm 3, V, 220), Ali b. Abdillah an Süfyân an Amr b. Dînâr an Atâ an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti.

7035- Râvilerinden Amr Z‍ Mürr'den yegâne rivayet eden burada da olduğu gibi Ebû İshâk es-Sebe'î'dir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VII, 44).

7036- Bu hadisi Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 29, s. 2150) ve Tirmizî (3121), Dâvud b. e. Hind ani'ş-Şa'bî an Mesr‍k an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.



Bilal2009
Wed 17 July 2019, 12:28 pm GMT +0200
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Thu 18 July 2019, 12:34 pm GMT +0200
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri ayetler ışığında ilerlemeyi nasip etsin inşaAllah