sidretül münteha
Fri 28 January 2011, 05:17 pm GMT +0200
5.Yolculuğun Süresi:
Bir yerde kalan veya kalmak isteyen yolcunun o yerde kaç güne kadar namazını kasredebileceği hususundaki ihtilâfa gelince:
Ebû Ömer, bu mes'eledeki çeşitli görüşlerin sayısını onbire kadar çıkarmakta ise de, bu görüşlerin en meşhurları, fıkıh alimlerince üzerinde durulan üç temel görüştür.
Biri İmam Mâlik ile İmam Şafii'nin görüşüdür. Bu görüşe göre, kişi bir yerde dört gün kalmak isterse namazını tamam olarak.kılar.
Biri de, İmam Ebû Hanife ile Süfyan Sevrî'nin görüşüdür. Buna göre de onbeş gün kalmak isterse namazını tamam kılar.
Biri de İmam Ahmed ile İmam Davud'undur. Bunlar ise: «Bir yerde dört günden fazla bir süre kalmak isteyen kimse namazını tam kılar» demişlerdir.
Bu ihtilâfın sebebi; bu mes'elenin şeriatta meskût geçmesi ve vakit tahdidi için kıyas yapmayı zayıf görmeleridir. Bunun için, bu grupların her biri, kendi görüşüne Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in yolcu bulunduğu sıralarda kaldığı yerlerde kaç gün namazını kasrettiği veya yolculuk hükmünü sürdürdüğü yolunda rivayet olunan hadislerden deliller getirmişlerdir.
Birinci grup, Peygamber (s.a.s) Efendimiz umre dolayısı ile Mekke'de üç gün'kalmış ve bu müddet içinde namazını hep kasretmiş olduğuna dair rivayet olunan hadise [370] dayanmışlardır. Oysa, bu onlara hüccet olamaz. Çünkü bundan, üç güne kadar namazın kasrolunabileceği anlaşılıyorsa da, üç günden sonra kasrolunamayacağı anlaşılmamaktadır.
İkinci grup Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in Mekke'nin fethi sırasında Mekke'de kaldığı müddetçe namazını kasrettiğine dair hadise dayanmışlardır. Buhârî'nin îbn Abbas'tan getirdiği bu hadisin bir rivayetinde Peygamber (s.a.s) Efendimiz Mekke'de onbeş gün, bilinde onyedi gün, [371] birinde onse-kiz [372]ve birinde de ondokuz gün [373]kaldığı rivayet olunduğu için her bir grup bu rivayetlerden biri ile istidlal etmiştir.
Üçüncü grup ise, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in haccettiği sırada Mekke'de dört namazını kasretmiş olduğuna dair hadise dayanmışlardır[374]. Mâlikîler, Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in Mekke'den hicret edip de hacc için tekrar Mekke'ye gelenlere, hacc menasikini bitirdikten sonra Mekke'de ancak üç gün kalabileceklerine dair emrini kendi görüşlerine mesnet yapmışlardır. Zira bu emir, yolcunun üç gün bir yerde kalması ile üzerinden yolculuk vasfının kalkmadığını göstermektedir.
Bütün müctehidlerin üzerinde durup Peygamber Efendimiz'in fiilinden çıkarmak istedikleri nokta işte budur. Yani yolcunun bir yerde kaç gün kalmak istemesiyle üzerinden yolculuk vasfı kalkmış olur? Bunun içindir ki hepsi: Eğer yolcu, yolculuk vasfını gidermeyen bir müddet için bir yerde kalmak ister ve fakat yola çıkmasına her gün bir mani çıkarsa, onun bu durumu devam ettiği müddetçe o yerde namazını kısaltabilir veyahut kısaltır demişler ve fakat bu müddetin kaç gün olduğu hususunda ihtilâf etmişlerdir. Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in yolculuğu esnasında kaldığı yerlerde namazını kasrettiği müddetlerden en kısasını alanlar, hasımlarının aldığı daha uzun olan diğer müddetleri bu yönde te'vil etmişlerdir. Meselâ Mâlikîler:
«Peygamber (s.a.s) Efendimiz Mekke'nin fethi sırasında Mekke'de üç günden fazla kalmak niyetinde değildi. Fakat her gün bir yeni iş çıktığı için onbeş gün kalmış ve bunun içindir ki bu uzun müddet içinde namazını kasretmistir» demişlerdir. Halbuki onların bu te'vili onların kabul ettiği en kısa müddet hakkında da varid olabilir. Bu mes'elede müctehid için gerekli olan yol, şu iki şıktan birini seçmektir:
Ya Peygamber (s.a.s) Efendimiz'in namazını kasrettiği müddetlerin en uzununu alacak ve "Namazı tamam olarak kılmanın asıl olduğu için bir delil bulunmadıkça bu müddetten fazla kasr caiz değildir", deyip onu son sınır kabul edecek, veyahut "Asıl, hakkında ihtilâf edilmeyen müddetlerin en kısasıdır. Peygamber (s.a.s) Efendimiz'den, bu müddetten daha fazla namazını kasrettiği rivayet olunuyorsa da, bu, iki ihtimal taşımaktadır: Ya uzun müddet için de kasretmek caiz olduğu için kasretmiştir veya ittifak ile kasredil-mesi caiz olan bir müddet kalmak istemiş ve fakat mani zuhur ettiği için fazla kalmıştır", deyip en kısa müddeti alacaktır.
Rabia b. Abdurrahman "Yolcu bir yerde kalırsa bir gün bir geceden fazla namazını kasredemez" demiştir ki müddetlerin en kısası budur.
Hasan Basrî'den de «Yolcu herhangi bir şehre inmedikçe -Yolculuğu ne kadar uzun sürerse sürsün namazını kasredebilir» diye söylediği rivayet olunmuştur. Bu da yolcunun bir şehre girmesi ile üzerinden yolculuk vasfının kalktığı görüşüne dayanmaktadır. Namazın kasrı ile ilgili olan ara mes'eleler işte bunlardır. [375]
[370] Buhârî, Taksîrü's-Salât, 18/1, no: 1081.
[371] Ebû Dâvûd, Salât, 2/270, no: 1232; Bcyhâkî, 3/151.
[372] Ebû Dâvûd, Salât, 2/279, no: 1229.
[373] Buhârî, Taksîrü's-Salât, 18/1, no: 1080.
[374] Buhârî, Taksîrü's-Salât, 18/3, no: 1085.
[375] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 1/341-343.