- Yiyeceklerdeki şekerler kan yağlarına menfi tesir ediyor

Adsense kodları


Yiyeceklerdeki şekerler kan yağlarına menfi tesir ediyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Tue 15 November 2011, 01:24 am GMT +0200
YİYECEKLERE İLÂVE EDİLEN ŞEKERLER, KAN YAĞLARINA MENFÎ TESİR EDİYOR

Kan kolesterolünüz hakkında endişeli misiniz? Yeni bir araştırma, şeker tüketimini azaltmanız gerektiğini söylüyor. Doktorlar yıllardır kalb-damar hastalığı riskini azaltmak için doymuş (hayvanî) yağ ve kolesterol tüketimini azaltmanın lüzumlu olduğunu belirtir ve yemeklere ilâve edilen şekerlerin fazla alınmasının şişmanlık, hipertansiyon ve diğer kalb hastalığı ve inme risk faktörleriyle bağlantılı olduğunu söylerdi.

Neticeleri Journal of the American Medical Association'da yayımlanan çalışmada, ilâve şekerlerle kolesterol arasındaki irtibat ilk defa yakından araştırıldı. Araştırmada 6.113 yetişkinin 1999–2006 yılları arasındaki verileri kullanıldı. 'İlâve şekerler' denince sofra şekeri, kahverengi şeker, yüksek früktozlu mısır şurubu; balda, hazır ve işlenmiş gıdalarda bulunan diğer enerji veren tatlandırıcılar anlaşılmaktadır. Buna karşılık meyvelerdeki, % 100 meyve suyundaki ve diğer tam gıdalardaki şekerler ilâve şeker olarak kabul edilmez. Çalışmaya katılanlar günde ortalama 21,4 çay kaşığından (320 kilokaloriden) fazla ilâve şeker alıyordu. Toplam enerji tüketiminin % 16'sı ilâve şekerlerden gelmekteydi (bu nispet 1977–1978 yıllarında sadece % 11 idi). İlâve şekeri daha fazla tüketenlerin HDL (iyi) kolesterol seviyesi daha düşük, trigliserid (kan yağları) seviyesi daha yüksekti. Amerikan Kalb Cemiyeti, günde kadınların 100 kilokaloriden (veya 6,5 çay kaşığından), erkeklerin ise 150 kilokaloriden (veya 9,5 çay kaşığından) fazla ilave şeker almamasını tavsiye etmektedir. Bu araştırma, hususiyle şekerle tatlandırılmış meşrubatların kullanımını azaltarak ilâve şekerlerin alınımından kaçınılması gerektiğini göstermektedir. (WebMD 20.04.2010, InteliHealth 21.04.2010)

ANNE SÜTÜNÜN FAYDALARI
Bir maliyet analizi çalışması, ABD'deki annelerin % 90'ı bebeklerini 6 ay süreyle emzirirse, yılda yaklaşık 900 bebeğin hayatının kurtulacağını ve milyarlarca dolar da kâra geçileceğini gösterdi. Araştırmanın neticeleri Pediatrics dergisinde yayımlandı. Bebeklere doğumdan sonra 6 ay anne sütü verilmesi; juvenil diyabet (gençlikte başlayan şeker hastalığı), astım, kulak iltihapları, âni bebek ölümü sendromu, hattâ çocukluk lösemisi gibi öldürücü olabilen maliyetli hastalıkların engellenmesine vesile olabiliyor. Bu da anne sütü kullanımının şahsî tercihten öte bir halk sağlığı konusu olduğunu göstermektedir. Amerikalı annelerin yaklaşık % 43'ü bebeklerine en az 6 ay süreyle başka gıdalarla beraber anne sütü de vermekte, fakat sadece % 12'si ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi tavsiyesine uymaktadır. (InteliHealth 05.04.2010)

VÜCUDA ELEKTRONİK DEVRE İMPLANTASYONU
Tıbbın son yüzyıldaki en mühim başarılarından biri de, implantasyonlardır. Bilindiği gibi, vücudun zarar görmüş ve aksayan organları/bölümleri, teknolojik cihaz veya parçalarla değiştirilebiliyor yahut bu tür bölüm ve organlara çeşitli şekillerde destek sağlanıyor. Kalb pilleri, kemik kırılmalarında kullanılan metaller, çene kemiğine monte edilen dişler buna misâl verilebilir.

ABD'nin fen ve mühendislik alanında önde gelen üniversitelerinden Massachussets Instute of Technology (MIT) destekli yayımlanan popüler bilim dergisi Technology Rewiev, son sayısında "İmplant Edilebilen Elektronik" alanını 2010 yılında en fazla odaklanılan 10 teknolojik başlıktan biri olarak gösterdi. Bugüne kadar 'giyilebilir elektronik' olarak da bilinen konuda bazı çalışmalar vardı; ancak dergide konunun daha popüler hâle geldiği belirtilerek, vücutla daha uyumlu yapılar geliştirmenin bilim adamlarının gündemine daha sık girdiği vurgulanıyor. Artık daha fazla doktor ve mühendis bir araya gelerek;

* vücut dışından birtakım verilerin vücut içine yerleştirilmiş elektronik devrelerce nasıl algılanabileceğini,
* bu sistemlerin kendi aralarında nasıl haberleşebileceğini,
* vücuda yerleştirilen devrelerin enerjisini ve çalışma sürekliliğini nasıl sağlayabileceğini,
* vücuda yerleştirilmiş elektronik sistemlerin dış dünyaya nasıl sinyaller gönderebileceği ve bu sinyallerin nasıl bir sistem ile görüntülenebileceğini araştırıyor.

Sensör (algılayıcı, detektör) teknolojilerindeki gelişmeler; tıbbî görüntüleme ve tehlikeli bir durumda uyarı sinyali üretme konusunda önemli faydalar sağlıyor. Bilindiği gibi, bilgisayarların etkin kullanımında algılama hesaplama ve iletişim kavramları iç içe geçmiş durumda. İmplant edilebilir elektronik devrelere odaklanmış projelerde de bu hususlar göz önünde bulundurulmaktadır.


Elektronik ve bilgisayar mühendisliğinde dünyanın önde gelen kuruluşlarından IEEE'- nin (Uluslararası Elektrik Elektronik Mühendisliği Enstitüsü) dergisinde son aylarda, insan anatomisi ve fizyolojisi üzerinde destekleyici veya yerine koymayı temel alan çalışmalar ile kalb damar-kasları, sinir, kas ve işitme ile alâkalı araştırmalar yer almaktadır:
(http://www.computer.org/portal/web/csdl/doi/10.1109/MPRV.2008.8, http://www.computer.org/portal/web/csdl/doi/10.1109/MPRV.2008.17, http://www.computer.org/portal/web/csdl/doi/10.1109/MPRV.2008.16 )

Sözkonusu çalışmalar, lâboratuvar ortamındaki denemeler ile uygulamaya geçiş arasındaki mesafenin kısaldığını göstermektedir. Diğer taraftan ABD Tufts Üniversitesi'ndeki bir çalışma grubu, vücutta zamanla eriyip yok olacak ipek ve cam tabanlı elektronik devreler üzerinde çalışıyor.

İnsan, teknoloji sayesinde birtakım problemlerini çözerken hiç tahmin etmediği yeni problemlerle karşılaştı ve sonra da o problemleri alt edecek teknolojiler geliştirmek mecburiyetinde kaldı. Ancak yukarıda sözü edilen çalışmaların, sadece insana hizmeti hedefleyen insan dostu teknolojiler olduğu söylenebilir.

Kaynaklar
http://www.media.mit.edu/resenv/pubs/papers/2008-01-Implantable-GEI.pdf
http://www.technologyreview.com/biomedicine/25086/?a=f

İ. H. İhsanoğlu - Y. Demir - S. R. Sayın