- Yirmibirinci Mektup

Adsense kodları


Yirmibirinci Mektup

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Thu 14 January 2010, 10:22 am GMT +0200
YİRMİBİRİNCİ MEKTUP

Arap pınarlı olup, Cebel Abdülaziz’de mukim Molla İbrahim’e,
El-Kadı Hüseyni’in, fıkhın esası şu dört kaide üzeredir:

1—Yakin (kesin olarak bilinen şey) şek ile zâil olmaz.
2—Zarar zelil olunur (giderilir).
3—Adet, örf muhakkemdir (hakem kılınır, ona müracaat edilir).
4—Meşakkat teysiri celbeder. (Zorluk, kolayhğı davet eder.)

dediği kavlinin şerhi ve bazı alimler bu temellerin üzerine, işlerden maksad ne ise, hüküm ona göredir.» İlave eyledikIeri sözlerinin, ibnu Abdüsselâm’ın bütün fıkh mes’elelerin hülasası, maslahatın önemine ve zararların def’ine binâendir. demesinin ve Sübkin’in de, «Bütün fikhi mes’eleler yalnız maslahat için muteber olduğu» kavlinin illetinin ve mu’temel kavle göre, vâcib olan dört kısım kurban etinden yenmesinin câiz olmadığnın beyanları hakkındadır.

ALLAH’IN ADIYLA BAŞLARIM

Bütün hamdler, ALLAH’a mahsustur. Salat ü selam, ALLAH’ın Resulünün (Sallallahü aleyhi ve sellem) ve evliyâ olan o Resülün âl ve ashâbinin üzerine olsun!

Mahsub ve mensublarımızdan Molla Ibrahim ile, oğlu Molla Muhammed’e selâm edip din ve dünyalarının selâmetlerine dua ederâk, her ikisinin ahvalinden sual ettikten sonra, kendileri, akraba ve tâbileriyle kemâl-i âfiyette, son derece sıhhatta olmalarının ALLAHü teâlâdan dileriz. Amin!

Tarafınızdan gönderilen her iki meâtübunuzu da aldık. İçinde yazılanları anladık. Tarafınıza gelmenizin geciktiğine ve mümkün olmadığına dair özrünüzü kabul ettik. Çünkü bütün şeylerin vücüda gelmeleri, onda icad olunacak zamanlarnın rehineleridirler. Buraya gelmenizin engelleri çoktur. Öyle ise, gelmemenizin hiç bir zararı yoktur.

Her vakit hatırınızda olduğunuz için bizce yakın veya uzak olmanız birdir. Minnet ve keremiyle, râzı olduğu şey’e sizi muvaffaık eylemesini ALLAHü tealadan dileriz!

El-Kadı Hüseyin’in dediği fıkıh ilminin temelleri olan şeylerden sualinizin cevabına gelince: Bu konu uzundur. Alimler, bunu müstakil bir konu olarak yazmışlardır. Lâkin bu husustaki beyanın bâzısnı zikrediyoruz. Tâ ki size bu konuda bir nev’i bilgi hasıl olsun. Şöyle ki, El-Kadı Hüseyin fıkılı ilmi dört temel üzeredir, demiştir.

Birincisi: Yakin (kesin olarak bilinen birşey), şekk ile hükmü zail olmaz. Bunun delil: Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem)

«Sizden biriniz karnında bir şey hisseder de ondan bir şey çıktı mı, yoksa çıkmadı mı? Kendisine mtişkil olursa, bir ses işitmedikçe, yahut bir koku duymadıkça mescidden sakın çıkmasın.» diye buyurduğu kavlidir. Fıkıh ilmi bablarının ÇOğu bu kaideye dahil olurlar. Bu temelin dalları, fıkıh ilminin mes’elelerinin dörtte üçüne, hatta daha ziyade bir miktara ulaşır. Mesela: Tahâretteki kesinlik, hadesteki şekk’in hükmü gibi... Aynı şekilde hadesteki kesinlik, taharetteki şekli hükmünü kaldırmaz. Demek ki, taharet ve hadesten hangisi kesinlikle bilinse, o muteberdir. Şekk’iu etkisi yoktur. İşte, baki kalan fıkıh temellerinin teferruatını da buna kıyas et!

İkincisi: Meşakkat teysiri (kolaylaşmayı) cel’beder. Bu kaidenin delili: Hak teala Kur’an-ı kerimde:
«ALLAH size kolaylık irade ediyor. Sizin için zorluk irâde etmez. »  buyurduğu âyet ile Peygamber (Sallâlla’hü aleyhi ve sellem)

«Ben kolay müsamahakâr ve müstakim bir din ile gönderildim.»
buyurduğu hadisidir. Şeriatta, yolculukta, hastalık halinde yapılan ibadetlerin, ikrah (zorlama) ve unutkanlıkla işlenen suçlann necaset hususundaki mafuvvat ve diğer ruhsath hükümler hepsi bu temel üzere kurulmuştur.

Uçüncü temel: Zarar giderilir. Bu temelin delili, Peygamber’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) «Zarar verme, zarar ile karşılıkta bulunma yoktur.» ( ) buyurduğu hadisidir. Bu temele, satın alınan ayıplı malın sahibine iadesi, şuf’a, nikâhın feshi, katil, zina edenlerin, içki icenlerin ve daha başka cezayı gerektiren hükümler ile daha başka bir çok fıkıh mes’eleleri bu temele dayanır.

Dördüncü temel: Adet ve örf muhakkemdir.
Bu temelin menşei, Peygamber’in (Sallâllahü aleyhi ve sellem):

«Müslümanların, güzelliğine karar verdikleri bir şey, AIlah’ın katında o şey güzeldir ve müslümanların, çirkin olduğuna karar verdikleri bir şey, ALLAH’ın katında da o şey, çirkindir.» ( )
buyurduğu hadis-i şerifdir, Kadınların hayzı (aybaşı halleri) mesafeler, bir şey’in çokluğu veya azlığâ, muamele akidlerindekj icab ve kabulün arasında vaki olan fasıla ve daha başka fiili meselelerin hükümleri örf ve adetin itibarına göredir.

Bazı alimler, fıkıh için, beşinci temel olarak, bütün amelier, maksadlara göredir, yani bütün amellerin hüküm ve neticeleri niyete göredir, diye bir temel daha eklemişlerdir. Bunun delili de Peygamber’in (Sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ameller, niyetlere göredirler.» ( ) buyurduğu hadis-i şerifdir. İbadetler, muamelelerin çoğu ve daha başka fıkhi mes’elelerin çoğu niyete göre olduğu malümdur. Bunu kitablarda araştıran bulur. Öyle ise, pek uzatılmaya lüzum yoktur. Bütün şer’i emirler ve ilahi teklifler maslahatın celbinden ve zararların def’inden hariç bir şey olmadıkları da açık bir gerçektir. Zira ALLAHü teala hikmet sahibidir. Kullarmın maslahatlarını bilir, görür. Kulları için maslahatı celb edip, onlardan zararı def edecek şeylerden başka onlara teklif etmemesi kerem, adalet ve hikmetine layıktır. İşte bunun için ibni Abdüsselam, yukarıda zi’kredilen fıkhi beş temelini ele almayıp fıkhın temellerini, yalnız masla’hatın itibarı ile zararlarının def’ini kabul ederek kısaltmıştır. Zararların defi, haddi zatında yine maslahat olup, maslahat onun akla yatan bir illeti olduğunu da düşünürsek, Sübki’nin dediğine göre, bütün şer’i hüküm ve teklifler, yalnız maslahat itibarına racidir.

Bu konunun bazı tafsilatı bu kadar olup, tamamı uzundur. Hakikatinin bilinmesi yüce Cenab-ı Malik’in (ALLAH’ın) katındadır.

Vacib olan dört kısım kurban etleri sahibleri tarafından yenmesi meselesi ise, mutemed kavle göre, caiz değildir ve bundan başkasını da kimseye söylemedik. Mektübunuzda «caiz değildir» dediğiniz doğrudur. Fakat Şeyh Ömer El-Basri’nin kavlinden, kurban kesilmeden önce, sahibi, adak maksadıyla değil, bu kurbanlıktır diye haber vermek niyetiyle muayyen ettiği kurbanın etinden yemesi caiz olduğu anlaşılmaktadır. Ve bu fetvada bir kolaylık vardır. İşte bunu anla: Selam ve ALLAH’ın rahmet ve bereketleri sizin üzerinize olsun! Son duamız, (Elhamdülillahi Rabbilalemin)» dir.