sumeyye
Sat 26 June 2010, 12:56 pm GMT +0200
Yerken Bismillâh, içerken Bismillâh
Sofraya oturduğumuz zamanlar, Besmelenin hiç unutulmayacağı zamanlardır
Çünkü, en basit bir kahvaltı sofrasında bile, biz kendimizi Allah’ın nimetleriyle kuşatılmış buluruz
Sanki gökten nimetler yağmış, yerden nimetler fışkırmış ve hepsi gelip bizi bulmuş gibidir
“Sanki” diyorsak, sözgelişi diyoruz Sanki değil, gerçekten de nimetler gökten yağar, yerden fışkırır ve gelip bizi bulur Çünkü onlar, her taraftan gelip bizi bulacak şekilde planlanmış, düzenlenmiştir
Bir zeytin tanesine bakın:
O zeytin tanesi zeytin ağacında biter
Zeytin ağacı toprakta yetişir
Toprak suyu, ışığı ve havayı gökten alır
Havadan toprağa inen su, çok uzaklardaki denizlerden bulut olup gelir
Denizleri ısıtıp buharlaştırmak ve bulut yapmak için gerekli enerji çok daha uzaklardan gelir Uzayın derinliklerinden, 150 milyon kilometre uzaktaki Güneşten gönderilir
Bir zeytin tanesi deyip geçmeyin Onun öyküsü Güneşte başlar, denizlerden ve karalardan geçer, soframızda biter
Bir zeytin tanesi, Allah’ın adıyla başlayan bir öyküdür
Veya o bize Allah tarafından gönderilmiş bir mektuptur
Biz de Allah’ın adını anar, o mektubu açar, okuruz
Onda, bizi Güneşle ısıtıp aydınlatanın, bizi yerden ve gökten nimetleriyle besleyenin gönderdiği selâm ve sevgiler vardır
Biz de Onun adını saygıyla anar, Ona şükürlerimizi ve en içten sevgilerimizi sunarız
Bir bardak süt, Allah tarafından bize gönderilmiş bir başka mektuptur
Onun da bir zeytin tanesine benzer bir öyküsü vardır
Allah’ın Güneşten gönderdiği ışıkla denizler buharlaşmış, bulut olup yağmıştır
O yağmurla yerden otlar bitmiştir
Sonra o otlar, Allah’ın yarattığı canlılara rızık olmuştur
Ya ondan sonra?
İşte ondan sonrasına kimsenin aklı ermiyor
Bir koyun veya keçi, yahut bir inek, yediği otlardan nasıl süt yapıyor?
Kırlardaki yemyeşil bitkiler, bir canlının vücudunda nasıl oluyor da birkaç saat içinde bembeyaz süt haline geliyor?
Oysa aynı otun bir kısmı, onu yiyen canlının vücudunda et oluyor Bir kısmı kana dönüşüyor Bir kısmı da dışkı olup vücuttan atılıyor
Bütün bunların arasında, aynı yemyeşil otun bir kısmından da süt yapılıyor Üstelik bu süt, kana veya pisliğe hiç bulaşmadan, tertemiz, bembeyaz şekilde bize sunuluyor
İnsanoğlu bilim aracılığıyla pek çok şey öğrendi, pek çok şeyi başardı Hattâ uzaya araçlar gönderdi Fakat, bütün bu başarılarına karşılık, otu süte çevirecek bir fabrika kuramadı
Bir bardak sütü bizim soframıza göndermek, işte öylesine imkânsız bir iştir
Bu imkânsız işin öyküsü de yine Allah’ın adıyla başlar
Bir bardak süt, tıpkı bir zeytin tanesi gibi, bir mektup olarak gelir soframıza
O mektupta, bizi yerden ve gökten nimetleriyle besleyenin gönderdiği selâm ve sevgiler vardır
Biz de Allah’ın adını anar, Bismillâh deyip o mektubu açarız
Onun bize gönderdiğini kana kana içeriz
Karşılık olarak, Ona şükürlerimizi ve sevgilerimizi göndeririz
ALINTI