sumeyye
Wed 9 February 2011, 05:21 pm GMT +0200
Yeni Peygamber, Sadece Tahrife Uğramış Kısımları Değiştirir:
Bil ki: Peygamberlik, çoğu kez bir din (millet) süreci şeklinde olur. Nitekim Allah Teâlâ bu meyanda şöyle buyurmaktadır:
“Atanız İbrahim’in milleti (dini)...” [447]
“Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh’un) milletindendi.” [448] Bunun sırrı şudur: Belli bir din üzere nesiller büyür, o dinin nişanelerine saygı gösterilerek asırlar geçer. Bunun sonucunda o dinin hükümleri, insanlar arasında iyice yayılır ve delil getirmeye ihtiyaç gösterilmeden kabullenilen aklî önermeler halini alır; artık hemen hemen inkârı kabil olmaz. İşte böyle bir dönemde yeni bir peygamber gelir. Bu peygamberi göndermenin amacı, yerleşmiş bulunan dinin eğrilerini doğrultmak, onu yenilemek, peygamberinden yapılan nakiller arasına karışmış bulunan ve dinden olmayan şeyleri ayıklamak, bozulanları düzeltmek, halihazırda mevcut bulunan hükümleri denetlemektir. Onlar içerisinde milletlerin idaresi için takip edilen yönteme uygun olanları değiştirmeyip, bilâkis onun gereklerine uymaya çağırmak ve buna teşvik etmektir. Bozulmuş ve tahrife uğramış bulunan şeyleri ise, ihtiyaç ölçüşünce değiştirmektir. Ziyade etme ihtiyacı bulunan şey varsa, mevcut bulunanlar üzerine onları eklemektir. Bu yeni peygamber, çoğu zaman kendi getirdiği hükümlere uymalannı isterken, daha önceki peygamberden kalan esasları delil olarak kullanır. Bu durumda da “Bu peygamber, falan peygamberin milletindendir, ya da onun izindedir” gibi nitelemelere gidilir. Çoğu kez de peygamberlikler, indirilen milletlerin farklılığı sebebiyle değişiklik arzeder.
Şeriatların, Arızî Ve Geçici Sebepler Yüzünden Farklı Olması:
2. İkinci tür sebepler, geçici ve arızî olmaktadır. Şöyle ki: Allah Teâlâ, her ne kadar zamandan münezzeh ise de, zaman ve zamanlı olan şeylerle bir tür irtibatı bulunmaktadır. Rasûlullah’ın (s.a.) haber verdiğine göre Allah Teâlâ, her yüz seneden sonra büyük bir hadisenin olmasına hükmetmektedir. Gerek Hz. Adem’e ve gerekse ondan sonra gelen diğer peygamberlere bu kabilden olan bazı şeyleri bildirmiştir. Nitekim bu, şefaat hadisinde açıklanmıştır. Bu hadiste her peygamberin şöyle diyeceği ifade edilmiştir:
“Şüphesiz Rabbim bugün öyle bir gazaptandı ki, daha önce hiç böyle gazaplanmamıştı; bundan sonra da öyle bir gazapta bulunmayacaktır.” [449]
Ne zaman âlem, şeriatların indirilmesi, hükümlerin belirlenmesi, Hakk’ın, insanlığa dini indirerek tecellî etmesi için hazır hale gelir, Mele-i a’lâ, bu doğrultuda himmetlerini bir araya getirir, işte o zaman arızî basit bir sebep, ilâhî cömertlik kapısını çalmak için yeterli bir hal alır. Kim de kerem sahibi Yüce Allah’ın kapısını çalarsa, o kapı kendisine açılır.
[447] Hacc: 22/78.
[448] Sâffât: 37/83.
[449] Buhârî, Enbiyâ, 3, Tefsir sûre 17/5; Müslim, İmân, 327.