- Yeni Anayasa Süreci Nasıl Olmalı

Adsense kodları


Yeni Anayasa Süreci Nasıl Olmalı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 9 June 2012, 05:21 pm GMT +0200
Yeni Anayasa Süreci Nasıl Olmalı?
Mustafa ŞENTOP • 53. Sayı / DİĞER YAZILAR


Son birkaç senedir Anayasa değişikliği ile ilgili teşebbüslerin akamete uğraması, başarılı olamaması önemli ölçüde yöntemle ilgili. Vusulsüzlük usulsüzlükten kaynaklandı.

Türkiye’de Anayasa tartışmalarının odağında 1982 Anayasası’nın yapılış şekli yer alıyor. Anayasalar sadece yapılış şekillerine göre demokratik olamazlar elbette; ancak Anayasa yapımı sürecinin demokratikliği Anayasanın meşruiyeti ile yakından ilişkili. Demokratik usullerle yapılmayan Anayasaların zaman içinde gönüllü kabul edilebilirlik niteliğini kaybettikleri görülüyor. 1961 Anayasası’nın hazırlanma sürecine Demokrat Parti dâhil edilmedi. Bu, ülke nüfusunun yaklaşık yarısının Anayasa hazırlanma süreci dışında tutulması anlamına geliyor. Bu yüzden, hem Anayasa referandumda kritik bir kabul oyu ile geçti, hem de kısa bir süre içinde ağır tartışmalara konu edildi. Anayasaların mümkün olduğu kadar geniş bir katılımla hazırlanması, meşruiyet zeminin sağlamlığı ve Anayasa’ya sahiplenme bakımından büyük önem taşıyor.

Geniş demokratik katılım sadece meşruiyet bakımından değil, Anayasa’nın daha doğru bir şekilde hazırlanmasına imkân vereceği için de önemli. Zira farklı kesimlerin farklı bakış açılarından katkı sağlayacağı bir Anayasa metni, pek çok sorunlu noktanın görülmesini ve düzeltilmesini sağlayacak. Böylece daha az hatalı bir Anayasa
ortaya çıkarılabilecek.

Türkiye’de, yürürlükteki hukuk kuralları bakımından, yeni bir Anayasa yapmakla mevcut Anayasa’yı değiştirmek arasında bir fark yok. Hepsi Anayasa’nın 175. maddesinde yer alan düzenlemelere tabi. Anayasa yapma konusunda tek yetkili merciin TBMM olduğu da tartışmasız bir gerçek. Anayasa’nın 175. maddesi tek yetkili merci olarak TBMM’nin nitelikli çoğunluğunu gösterirken, oluşumu ve yapısı itibarıyla da TBMM’nin bu konudaki yetkisi her türlü tartışmanın ötesinde. Anayasa’yı yapma ve değiştirme iktidarı olarak tanımlanan “Kurucu İktidar” yetkisi hem hukuka hem de meşruiyet anlayışımıza göre TBMM’de. Bunun altını çizmek, Anayasa yapımı sürecinde TBMM dışında farklı şekillerde oluşturulmuş, “milli iradeye ortaklık” iddiasındaki kuruluşlarca yönlendirilen her türlü yapıya karşı olmak gerek.

Anayasa yapımı ve değişikliği konusunda son sözün TBMM’de olması, bu sürecin mümkün olduğu kadar geniş demokratik katılıma kapalı olduğu anlamına da gelmemeli. Eğer gerçekten, 12 Eylül Darbesi’nin ürünü olan ve Türkiye’nin bugün yaşadığı pek çok sorunun gerçek kaynağı mahiyetindeki mevcut Anayasa’yı bütün olarak değiştirmek konusunda bir irade mevcutsa, bu değişikliğin keyfiyetini belirlemek de mümkün olacak. Geniş demokratik katılım, sadece bir slogan ifadesi değil, Anayasa’yı değiştirmek isteyen mevcut TBMM kompozisyonu için de ilave bir güç, çok büyük bir destek olarak algılanmalı. Bu sebeple, yeni bir Anayasa yapım sürecini mümkün olan en geniş demokratik katılıma açmak büyük önem taşıyor.

Son birkaç senedir Anayasa değişikliği ile ilgili teşebbüslerin akamete uğraması, başarılı olamaması kanaatimizce önemli ölçüde yöntemle ilgili. Vusulsüzlük usulsüzlükten kaynaklandı. Kamuoyunun önüne hazırlanmış teknik bir metinle çıkan siyasi iktidar hem bu metni açıklamakta hem de benimsetmekte zorlandı. Bu da tabii bir durum. Zira kamuoyu belki metnin içinde yer alan hususlarla çok büyük ölçüde mutabık olduğu halde yapılanı bir “dayatma” olarak algıladı. Bunu aşmanın yolu, Anayasa değişikliğini, maddeler değil ilkeler üzerinden tartışmak ve farklı Anayasa projelerinin ortaya çıkmasına izin vermekten geçiyor Bu da ancak geniş demokratik katılımlı bir hazırlık süreciyle gerçekleştirilebilir.

Başta da ifade ettiğimiz gibi bu konu sadece teferruata ait bir konu değil, Anayasa’nın hem meşruiyetini hem de sahiplenilmesini sağlayacak çok önemli bir perspektif. Yaşananlar gösterdi ki, tek bir siyasi parti yeni bir Anayasa fikrini taşımayı başaramıyor; bu da işin tabiatı gereği. O halde hem yeni bir Anayasa yapma başarısını hem de yeni Anayasa’nın sahipliğini ve sorumluluğunu paylaşmak gerek. Bu da Anayasa’nın hazırlanma sürecini yeniden düzenlemek ve halka açmakla mümkün.