ezelinur
Thu 4 February 2010, 11:18 pm GMT +0200
(Kitâbü´l-Yemîn)
Tanımı:
Yemin kelimesi lügatte sağ el, güç ve and içmek anlamına gelir. Müşterek olarak bu üç anlamı ifâde eden kelime daha sonraları "and İçmek" anlamında kullanılmıştır. Zîrâ câhiliyet döneminde insanlar, and içtiklerinde birbirlerinin sağ ellerini tutarlardı. Veyahut da and içen kişi, andı ile güç kazandığı için, yemin kelimesi and içme mânâsında kullanılmıştır. Ayrıca sağ el, sol ele nisbetle daha güçlüdür.
Hükmü:
Yeminin hükmü, duruma göre değişir. Bazan, meselâ bir vacibin yapılması yemine dayalı olursa, vâcib olur. Kanı helâl olmayan, yani öldürülmesi caiz olmayan bir insanı Ölümden kurtarmak için yapılan yemin gibi. Bazan haram olur. Meselâ haram bir işi yapmaya yemin eden veya yemin edilmesi haram bir şey üzerine yemin eden kişinin yemini haramdır. Yeminin hükmü bazan bunlardan başka da olabilir. Mezheblerin buna ilişkin görüşleri aşağıya alınmıştı.
(99) Mâlikîler dediler ki: And içme kasdı olmasa bile, Allah´ın adıyla veya sıfatlarından biriyle yapılması hâlinde yeminde aslolan caiz olmaktır. Dînî işlerden birinin şanım yüceltmek veya dinî bir işe teşvik etmek veyahut da sakıncalı bir davranıştan başkalarını sakındırmak maksadıyla yemin etmek müstehab olur. Şu da var ki; zorunluluk olmaksızın çokça yemin etmek, selef-i sâlihinden sonra icâd edilen bir bid´attır. Yemin mubah olunca, onu bozmak da mubah olur ve keffaret gerekir. Ancak yemini bozmakta hayır varsa, o takdirde yemini bozmanın hükmüne tâbi olmak gerekir. Bir vacibi terketmeye yemin etme veya bir günah işlemeye yemin etme hâlinde, yemini bozmak vâcib olur. Bir vacibi işlemeye veya bir günahı terketmeye yemin etme hâlinde hüküm, bunun tersi olur.
Hanbelîler dediler ki: Yemin, yukarıda da anıldığı gibi, bazan vâcib, bazan haram olduğu gibi, bazan de mekruh olur. Sözgelimi mekruh bir fiili işlemek veya mendub bir fiili terketmek için yemin etmek mekruhtur.
"Yemin, (ticâret) malını sarfeder. (Ama) bereketi yok eder.[1] hadîsi şerifi gereğince ahş-veriş için yemin etmek, mekruh yeminlerdendir.Kişinin,taraflardan bizzat biri olsa bile,iki hasımın arasını bulmak, bir müslümanın kalbindeki kini gidermek, ona veya başkasına gelecek bir kötülüğü bertaraf etmek gibi bir maslahat dolayısıyla yemin etmesi mendub olur. Ama bir tâati yapmaya veya bir günahı terketmeye yemin etmek mendub değildir. Mubah bir işi yapmaya veya terketmeye yemin etmek veya kişinin doğru söylediği, ya da doğru söylediğini zannettiği bir haber üzerine yemin etmesi, veyahut da bir tâati işlemeye, ya da bir günahı terketmeye yemin etmesi mubah olur.
Yemin eğer bir günah işlemek veya bir vacibi terketmek için yapılmışsa, bozulması vâcib olur. Böylesine yemin eden kişi yeminini bozar; günâhı işlemez veya vacibi terketmez. Bunun tersi olursa, meselâ zina etmemeye veya namaz kılmaya yemin ederse, yeminini bozması haram olur; yemininin gereğini yerine getirmesi vâcib olur. Vâcib olan namazını kılar veya haram olan zinayı terkeder. Aynı şekilde mendub bir işi yapmaya veya mekruh bir işi terketmeye yemin eden kişinin yemininin gereğini yapması mendub olur. Bunun tersi olursa, meselâ mendub bir İşi terketmeye veya mekruh bir işi yapmaya yemin ederse, yemininin gereğini yapması mekruh olur; bozması ise mendub olur. Ama mubah bir işi yapmaya veya yapmamaya yemin eden kişinin, yemininin gereğini yerine getirmesi veya yeminini bozması mubah olur. Ama bozmaması, bozmasından yeğdir. Çünkü yemini muhafaza etmek daha uygundur.
Şâfiîler dediler ki:
"Allah´ı yeminlerinize hedef yapmayın.[2]âyet-i kerîmesi gereğince yeminde asıl olan mekruhluktur.
Bir vacibin ona bağlı olması durumunda yemin, vâcib olur. Sayfanın üst tarafında da belirtildiği gibi, bir günah işlemek için yapılan yemin haramdır. Mekruh olmayan mubah bir iş için olursa, meselâ bir tâati işlemek
veya mekruh bir davranışı terketmek veya hâkim huzurunda görülen bir davada doğru olan bir şey için yemin etmek mubah olur. Ya da te´kîd edilmeye ihtiyacı olan bir hususu te´kîd etmek için yemin etmek mubahtır. Meselâ peygamber Efendimiz buyurmuşlar ki:
"Allah´a andolsun ki, siz usanmadıkça Allah usanmaz."
Bir işin önemini arttırmak için yemin etmek de mubah olur. Buna da Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şu hadîs-i şerifini örnek olarak gösterebiliriz:
"Allah´a andolsun ki, benim, bildiklerimi bilseydiniz elbetteki az güler, çok ağlardınız.[3]
Yemin, mendub bir fiilin İşlenmesi veya mekruh bir fiilin terkedilmesi kendisine bağlı olduğunda mendub olur.
Yemini bozmaya gelince; bunun için beş hüküm sözkonusu olur. Yemini bozmak bazan vâcib olur. Sözgelimi bir günahı işlemeye veya bir vacibi terketmeye yemin etme hâlinde, yemini bozmak vâcibtir. Söz gelimi, içki içmeye veya namaz kılmamaya yemin eden kişinin, yeminini bozması ve kef-fâret ödemesi farz olur. Yemini bozmak bazan haram olur. Yukarıdaki örneğin tersine, namaz kılmaya veya zina etmemeye yemin eden kişinin, bu yeminin gereğini yerine getirmesi farz olur. Yeminini bozması ise haramdır. Yemini bozmak bazan mendub olur. Meselâ mendub bir fiili terketmeye veya mekruh bir fiili işlemeye yemin eden kişinin, yeminini bozması mendub olur. Yemini bozmak bazan mekruh olur. Meselâ mekruh bir fiili terketmeye veya mendub bir fiili işlemeye yemin eden kişinin yeminini bozması mekruh olur. Yeme-içme gibi mubah bir işi yapmaya veya yapmamaya yemin eden kişinin yeminini bozması, evlâ olan hükme ters düşer. Bu kişinin, Allah admın saygınlığını korumak için yemininin gereğini yerine getirmesi daha uygundur. Yeminini bozan kişi, her halükârda keffâret ödemekle yükümlü olur.
Hanefîler dediler ki: Allah adına veya sıfatlarından birine yemin etmekte aslolan, caiz olmaktır. Ama fazlaca yemin etmemek evlâdır. Sonra anne-babayla bir günlüğüne veya bir aylığına konuşmamak gibi günah bir fiili işlemeye yemin etme hâlinde yemini bozmak vâcib olur. İçki içmemek gibi bir günahı terketmek için yemin edilmesi hâlinde yeminin gereğini yerine getirmek farz olur. Aynı şekilde vâcib bir fiili işlemek için yemin edilirse, yeminin gereğini yapmak vâcib olur. Vâcib bir fiili terk etmek için yemin edilirse, yemini bozmak vâcib olur, vâcib fiil de terkedilmez. Yapılmaması evlâ olan bir işi yapmaya, meselâ bu gün soğan yemeye yemin edilirse; veya yapılması evlâ olan bir işi yapmaya, meselâ bugün kuşluk namazını kılmaya yemin edilirse veyahut da yapılması ile yapılmaması şeriat nazarında aynı olan bir işi yapmaya (veya yapmamaya), meselâ ekmek yememeye (veya yemeye) yemin edilirse, bu yeminlerin gereğini yerine getirmek veya yemini bozmak hususunda ihtilâf edilerek iki görüş ileri sürülmüştür.
1- Birinci misâlde yemini bozmak evlâ olur. Yani bugün soğan yemeye yemin eden kişinin, yeminini bozup soğan yememesi daha uygundur. İkinci misâlde yeminin gereğini yerine getirmek daha uygun olur. Kuşluk namazını kılmaya yemin eden kişinin, yeminin gereğim yerine getirmesi evlâdır. Üçüncü misâlde de yeminin gereğini yerine getirmek evlâdır. Ekmek yemeye yemin edenin ekmeği yemesi, yememeye yemin edenin de yememesi evlâ olur.
2- Yüce Allah´ın: "Yeminlerinizi muhafaza edin[4] buyruğu uyarınca her halükârda yeminin gereğini yerine getirmek vâcib olur. Yemin edilen hususun vâcib veya haram oluşuna göre yemini bozmak veya bozmamak, vâcib ya da haram olur. Diğer hususlar için yapılan yeminlere gelince, gereğini yerine getirmek vâcib olur ki, bu görüş daha uygundur. Belli bir zamanla kayıtlanmaması durumunda, yeminin bozulması düşünülemez. "Şöyle yapacağım´* veya "bugün yapacağım, ya da "bu ayyapacağım" demek gibi. Böyle bir kayıt konulmadığı takdirde kişi, ancak hayatının sonunda yeminini bozmuş olur ve ölüm anında keffâret ödenmesini vasiyet eder. Üzerine yemin edilen şey bundan Önce yok olursa, yemin edene keffâret vâcib olur.
Delili:
Allah adına veya sıfatlarından birine yemin etmek meşrudur. Meşruluğunun hikmeti de, içinde Allah´ı ululama ve yüceltme olmakla birlikte ahde vefaya teşvik etmektir. Meşruluğu; Kitab, Sünnet ve İcmâ delilleriyle sabittir, kitaptaki delil, şu âyet-i kerîmedir:
"Allah, sehven ve kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Fakat bile bile yaptığınız yeminler yüzünden sizi sorumlu tutar.[5]
Sünnetteki delillere gelince, bunlar fazlasıyla mevcudtur. Ebû Dâvud tan rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki:
"Allah´a andolsun ki ben Kureyşle savaşacağım.[6] Ebu Dâvûd der ki: Peygamber (s.a.v.) bu yeminini üç kez tekrarladı. Sonunda da "inşâallah" dedi.
Buhârîve Müslim´in sahihlerinde rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.):
Hayır! kalpleri döndürene yemin olsun ki. [7]diyerek yemin ederdi. Bazan da Nefsim kudret elinde olana andolsun ki..." diyerek yemin ederdi. Ayrıca müslümanlar yeminin meşru olduğu hususunda icmâ etmişlerdir.
Tanımı:
Yemin kelimesi lügatte sağ el, güç ve and içmek anlamına gelir. Müşterek olarak bu üç anlamı ifâde eden kelime daha sonraları "and İçmek" anlamında kullanılmıştır. Zîrâ câhiliyet döneminde insanlar, and içtiklerinde birbirlerinin sağ ellerini tutarlardı. Veyahut da and içen kişi, andı ile güç kazandığı için, yemin kelimesi and içme mânâsında kullanılmıştır. Ayrıca sağ el, sol ele nisbetle daha güçlüdür.
Hükmü:
Yeminin hükmü, duruma göre değişir. Bazan, meselâ bir vacibin yapılması yemine dayalı olursa, vâcib olur. Kanı helâl olmayan, yani öldürülmesi caiz olmayan bir insanı Ölümden kurtarmak için yapılan yemin gibi. Bazan haram olur. Meselâ haram bir işi yapmaya yemin eden veya yemin edilmesi haram bir şey üzerine yemin eden kişinin yemini haramdır. Yeminin hükmü bazan bunlardan başka da olabilir. Mezheblerin buna ilişkin görüşleri aşağıya alınmıştı.
(99) Mâlikîler dediler ki: And içme kasdı olmasa bile, Allah´ın adıyla veya sıfatlarından biriyle yapılması hâlinde yeminde aslolan caiz olmaktır. Dînî işlerden birinin şanım yüceltmek veya dinî bir işe teşvik etmek veyahut da sakıncalı bir davranıştan başkalarını sakındırmak maksadıyla yemin etmek müstehab olur. Şu da var ki; zorunluluk olmaksızın çokça yemin etmek, selef-i sâlihinden sonra icâd edilen bir bid´attır. Yemin mubah olunca, onu bozmak da mubah olur ve keffaret gerekir. Ancak yemini bozmakta hayır varsa, o takdirde yemini bozmanın hükmüne tâbi olmak gerekir. Bir vacibi terketmeye yemin etme veya bir günah işlemeye yemin etme hâlinde, yemini bozmak vâcib olur. Bir vacibi işlemeye veya bir günahı terketmeye yemin etme hâlinde hüküm, bunun tersi olur.
Hanbelîler dediler ki: Yemin, yukarıda da anıldığı gibi, bazan vâcib, bazan haram olduğu gibi, bazan de mekruh olur. Sözgelimi mekruh bir fiili işlemek veya mendub bir fiili terketmek için yemin etmek mekruhtur.
"Yemin, (ticâret) malını sarfeder. (Ama) bereketi yok eder.[1] hadîsi şerifi gereğince ahş-veriş için yemin etmek, mekruh yeminlerdendir.Kişinin,taraflardan bizzat biri olsa bile,iki hasımın arasını bulmak, bir müslümanın kalbindeki kini gidermek, ona veya başkasına gelecek bir kötülüğü bertaraf etmek gibi bir maslahat dolayısıyla yemin etmesi mendub olur. Ama bir tâati yapmaya veya bir günahı terketmeye yemin etmek mendub değildir. Mubah bir işi yapmaya veya terketmeye yemin etmek veya kişinin doğru söylediği, ya da doğru söylediğini zannettiği bir haber üzerine yemin etmesi, veyahut da bir tâati işlemeye, ya da bir günahı terketmeye yemin etmesi mubah olur.
Yemin eğer bir günah işlemek veya bir vacibi terketmek için yapılmışsa, bozulması vâcib olur. Böylesine yemin eden kişi yeminini bozar; günâhı işlemez veya vacibi terketmez. Bunun tersi olursa, meselâ zina etmemeye veya namaz kılmaya yemin ederse, yeminini bozması haram olur; yemininin gereğini yerine getirmesi vâcib olur. Vâcib olan namazını kılar veya haram olan zinayı terkeder. Aynı şekilde mendub bir işi yapmaya veya mekruh bir işi terketmeye yemin eden kişinin yemininin gereğini yapması mendub olur. Bunun tersi olursa, meselâ mendub bir İşi terketmeye veya mekruh bir işi yapmaya yemin ederse, yemininin gereğini yapması mekruh olur; bozması ise mendub olur. Ama mubah bir işi yapmaya veya yapmamaya yemin eden kişinin, yemininin gereğini yerine getirmesi veya yeminini bozması mubah olur. Ama bozmaması, bozmasından yeğdir. Çünkü yemini muhafaza etmek daha uygundur.
Şâfiîler dediler ki:
"Allah´ı yeminlerinize hedef yapmayın.[2]âyet-i kerîmesi gereğince yeminde asıl olan mekruhluktur.
Bir vacibin ona bağlı olması durumunda yemin, vâcib olur. Sayfanın üst tarafında da belirtildiği gibi, bir günah işlemek için yapılan yemin haramdır. Mekruh olmayan mubah bir iş için olursa, meselâ bir tâati işlemek
veya mekruh bir davranışı terketmek veya hâkim huzurunda görülen bir davada doğru olan bir şey için yemin etmek mubah olur. Ya da te´kîd edilmeye ihtiyacı olan bir hususu te´kîd etmek için yemin etmek mubahtır. Meselâ peygamber Efendimiz buyurmuşlar ki:
"Allah´a andolsun ki, siz usanmadıkça Allah usanmaz."
Bir işin önemini arttırmak için yemin etmek de mubah olur. Buna da Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şu hadîs-i şerifini örnek olarak gösterebiliriz:
"Allah´a andolsun ki, benim, bildiklerimi bilseydiniz elbetteki az güler, çok ağlardınız.[3]
Yemin, mendub bir fiilin İşlenmesi veya mekruh bir fiilin terkedilmesi kendisine bağlı olduğunda mendub olur.
Yemini bozmaya gelince; bunun için beş hüküm sözkonusu olur. Yemini bozmak bazan vâcib olur. Sözgelimi bir günahı işlemeye veya bir vacibi terketmeye yemin etme hâlinde, yemini bozmak vâcibtir. Söz gelimi, içki içmeye veya namaz kılmamaya yemin eden kişinin, yeminini bozması ve kef-fâret ödemesi farz olur. Yemini bozmak bazan haram olur. Yukarıdaki örneğin tersine, namaz kılmaya veya zina etmemeye yemin eden kişinin, bu yeminin gereğini yerine getirmesi farz olur. Yeminini bozması ise haramdır. Yemini bozmak bazan mendub olur. Meselâ mendub bir fiili terketmeye veya mekruh bir fiili işlemeye yemin eden kişinin, yeminini bozması mendub olur. Yemini bozmak bazan mekruh olur. Meselâ mekruh bir fiili terketmeye veya mendub bir fiili işlemeye yemin eden kişinin yeminini bozması mekruh olur. Yeme-içme gibi mubah bir işi yapmaya veya yapmamaya yemin eden kişinin yeminini bozması, evlâ olan hükme ters düşer. Bu kişinin, Allah admın saygınlığını korumak için yemininin gereğini yerine getirmesi daha uygundur. Yeminini bozan kişi, her halükârda keffâret ödemekle yükümlü olur.
Hanefîler dediler ki: Allah adına veya sıfatlarından birine yemin etmekte aslolan, caiz olmaktır. Ama fazlaca yemin etmemek evlâdır. Sonra anne-babayla bir günlüğüne veya bir aylığına konuşmamak gibi günah bir fiili işlemeye yemin etme hâlinde yemini bozmak vâcib olur. İçki içmemek gibi bir günahı terketmek için yemin edilmesi hâlinde yeminin gereğini yerine getirmek farz olur. Aynı şekilde vâcib bir fiili işlemek için yemin edilirse, yeminin gereğini yapmak vâcib olur. Vâcib bir fiili terk etmek için yemin edilirse, yemini bozmak vâcib olur, vâcib fiil de terkedilmez. Yapılmaması evlâ olan bir işi yapmaya, meselâ bu gün soğan yemeye yemin edilirse; veya yapılması evlâ olan bir işi yapmaya, meselâ bugün kuşluk namazını kılmaya yemin edilirse veyahut da yapılması ile yapılmaması şeriat nazarında aynı olan bir işi yapmaya (veya yapmamaya), meselâ ekmek yememeye (veya yemeye) yemin edilirse, bu yeminlerin gereğini yerine getirmek veya yemini bozmak hususunda ihtilâf edilerek iki görüş ileri sürülmüştür.
1- Birinci misâlde yemini bozmak evlâ olur. Yani bugün soğan yemeye yemin eden kişinin, yeminini bozup soğan yememesi daha uygundur. İkinci misâlde yeminin gereğini yerine getirmek daha uygun olur. Kuşluk namazını kılmaya yemin eden kişinin, yeminin gereğim yerine getirmesi evlâdır. Üçüncü misâlde de yeminin gereğini yerine getirmek evlâdır. Ekmek yemeye yemin edenin ekmeği yemesi, yememeye yemin edenin de yememesi evlâ olur.
2- Yüce Allah´ın: "Yeminlerinizi muhafaza edin[4] buyruğu uyarınca her halükârda yeminin gereğini yerine getirmek vâcib olur. Yemin edilen hususun vâcib veya haram oluşuna göre yemini bozmak veya bozmamak, vâcib ya da haram olur. Diğer hususlar için yapılan yeminlere gelince, gereğini yerine getirmek vâcib olur ki, bu görüş daha uygundur. Belli bir zamanla kayıtlanmaması durumunda, yeminin bozulması düşünülemez. "Şöyle yapacağım´* veya "bugün yapacağım, ya da "bu ayyapacağım" demek gibi. Böyle bir kayıt konulmadığı takdirde kişi, ancak hayatının sonunda yeminini bozmuş olur ve ölüm anında keffâret ödenmesini vasiyet eder. Üzerine yemin edilen şey bundan Önce yok olursa, yemin edene keffâret vâcib olur.
Delili:
Allah adına veya sıfatlarından birine yemin etmek meşrudur. Meşruluğunun hikmeti de, içinde Allah´ı ululama ve yüceltme olmakla birlikte ahde vefaya teşvik etmektir. Meşruluğu; Kitab, Sünnet ve İcmâ delilleriyle sabittir, kitaptaki delil, şu âyet-i kerîmedir:
"Allah, sehven ve kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz. Fakat bile bile yaptığınız yeminler yüzünden sizi sorumlu tutar.[5]
Sünnetteki delillere gelince, bunlar fazlasıyla mevcudtur. Ebû Dâvud tan rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki:
"Allah´a andolsun ki ben Kureyşle savaşacağım.[6] Ebu Dâvûd der ki: Peygamber (s.a.v.) bu yeminini üç kez tekrarladı. Sonunda da "inşâallah" dedi.
Buhârîve Müslim´in sahihlerinde rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.):
Hayır! kalpleri döndürene yemin olsun ki. [7]diyerek yemin ederdi. Bazan da Nefsim kudret elinde olana andolsun ki..." diyerek yemin ederdi. Ayrıca müslümanlar yeminin meşru olduğu hususunda icmâ etmişlerdir.