sumeyye
Thu 22 July 2010, 12:42 pm GMT +0200
Yaz Yağmurunun Mırıldandığı Şiir
Bir anda şehrin üzerine yağmaya başlar yaz yağmuru Kalabalık şehrin gürültüsü, yağmurlu bir şarkıya bırakır yerini Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, tatlı bir kaçışmayı da beraberinde getirir
Evler, arabalar, caddeler, parklar ve kaldırımdan karşıya geçmeye çalışan küçük kedi her şey ama herşey ıslanır Sıcaktan kavrulan ağaçlar, susuz kalan yapraklar ve susuzluktan çatlayan toprak suya kanar
Yaz yağmurunu pencere kenarından usulca izlerken, tuhaf bir duyguya kaptırıyorsunuz benliğinizi:
“Yağmur nasıl oluyor da hiçbir ayrım yapmaksızın herşeyin üzerine yağabiliyor Nasıl bu kadar cömert davranabiliyor?” diye soruyorsunuz kendi kendinize
Hayata “kuru kuruya” bağlı olanlar için önemsenmeyecek bir konu belki ama, hayatın kalp atışlarını yüreğinde hissedenler için hayati bir mevzu
Keza; dünyanın en değerli varlığı olan insanlar olarak birbirimizde kusur bulmakta inanılmaz hünerler sergileyip, karşımızdakini kırıp dökmek için fırsat kollarken, yağmurun verdiği bu ders asla görmezlikten gelinemez
Yağmur; çirkin güzel, küçük büyük, zengin fakir, yaşlı genç, doğulu batılı, siyah beyaz, canlı cansız hiç ama hiçbir hesap yapmadan kendini herkese sunuyor Belki bu yüzden seviliyor Belki de bu yüzden insanlar yağmura “berekettir–rahmettir” diye methiyeler diziyor
Yaz yağmuru için, yağdığı yerin önemli yoktur O ayrım yapmaz Herkesin ve herşeyin üzerine aynı güzellikte, aynı ritimle yağar Ve bundan dolayı herkes onu sever Kimsecikler şikayet etmez ondan
Bu sabah yine yaz yağmuru yağdı şehrin üzerine Her damla sanki dudağında bir şiir mırıldanır gibiydi Bir şiir insanda rahatlık hissi uyandıran ayrımcılık yapmamayı öğütleyen, küçük görmeyi yasaklayan ve herkese kucak açmayı öğreten bir şiir
Sizce kaçımız yağmur kadar vefalı, yağmur kadar cömert yaşabiliyor hayatı?
Maalesef dostlar maalesef, acı ama gerçek ki; dünyanın en değerli varlığı olan insanlar olarak, bir yağmur damlası bile etmiyoruz çoğu kez!
Ve kaybediyoruz, kazanmamız gerekenleri Bir bir dökülüyoruz bu yolda
Ve yağmur kazanıyor, kazanmamız gerekenleri
Bu yüzden hep havada özgürce dans eden o oluyor Öyle bir dans ki; görenleri kendine hayran bırakıyor Bizse başımız eğik sadece seyretmekle yetiniyoruz bu güzelliği
Gökyüzünden salınarak yere inen yağmuru birazdan bir çift ayak çiğnemeye başlıyor Ama yağmur buna da aldırış etmiyor Çünkü; yeri geldiğinde ezilmenin de kendisine birşeyler katabileceğini, acılardan da dersler çıkarılması gerektiğini iyi hesap ediyor Yani kaybettiğinde de kazanmasını biliyor
Ve mutluluğu, asla mutsuzluğun kollarına terk etmiyor Ve sonunda kazanan yine o oluyor
Ne olurdu, bizlerde yağmur kadar tertemiz yaşayabilseydik hayatı Kirletmeseydik tertemiz duygularımızı Ne kaybederdik ayıplarımızı birbirimizin yüzüne vurmak yerine, örtmeyi deneseydik Karşımızdakileri yaralamak ne kazandırdı ki bizlere bugüne dek Ne geçti ki elimize sanki?
Ne olurdu yaz yağmuru kadar vefakar olabilseydik!
Biz nasıl yaşarsak yaşayalım; yağmur yağmaya devam ediyor şehrin üstüne, herşeyin üstüne
Kadir ÇAÇA