sumeyye
Sat 12 February 2011, 02:54 pm GMT +0200
Yaratılıştan Şeytanlığa Yatkın Olanlar:
Üçüncü sınıftan olan insanların tam tersine bir grup vardır ki, bunlar şeytanlara çok yakındırlar. Bu yatkınlık:
a) Ya yaratılıştan olur. Zira bunların karakterleri bozuktur; hakka zıt görüşler, re’y-i külliye uygun düşmeyen ve güzel ahlâk ilkelerinden son derece uzak olan davranışlar gösterirler.
b) Ya da kesbî olur; sürekli aşağılık hallerde bulunurlar, sapık fikirler edinirler ve şeytanların iğvalanna kendilerini kaptırırlar, bunun sonucunda her taraflarını lanet kuşatır. Bu hal üzere ölünce de, şeytanlara katılırlar, zulmetten bir elbise giydirilirler. Dünyada iken şehvetlerini giderdikleri hasis davranışları gözlerinin önünde surete büründürülür. Birinci sınıftan olanlar kendi nefislerinde meydana gelen bir sevinç ve huzur ile nimetlenirken, bu ikinci gruptan olanlar, sıkıntı ve keder ile azap görürler. Meselâ kadın tabiatlı (muhannes) kişi, kadın olmayan birinin kadın gibi davranmasının en kötü bir şey olduğunu bilir; ancak kendisini kadın gibi davranmaktan bir türlü alıkoyamaz.
4. Sınıf: Hayvani gücü kuvvetli, melekî gücü zayıf olanlar:
Bunlar ehl-i ıstılah [247] olup, hayvanı güçleri kuvvetli, melekî güçleri zayıftır. İnsanların büyük çoğunluğunu bunlar oluşturur. Bunlar çoğu halde bedende tasarruf yetkisine sahip olarak yaratılan ve ona iyice girmiş bulunan hayvânî surete tabi olurlar. Ölüm, bunların nefisleri için bedenden tümüyle ayrılma olmaz. Aksine nefis, tedbir olarak ayrılır; vehim plânında ayrılmaz. Öyle ki ondan, kendisinin cesedin aynı olamayacağı düşüncesi asla geçmez. Hatta öyle ki şayet ceset tepelense, ya da kesilse, bunun kesin olarak kendisine yapıldığına inanır. Bunların alameti, kalplerinin derinliklerinden “ruhlarının bedenlerinin aynı olduğunu” ya da “ruhların, beden üzerinde ortaya çıkan bir araz olduğunu” söylemeleridir. Her ne kadar dilleri taklit ya da kural (resim) için başka şeyler söylese de bu böyledir. Bunlar öldükleri zaman, üzerlerine zayıf bir ışık çakar ve burada riyazete çekilenler için gözüktüğü gibi hafif bir hayal gözükür ve her şey bir defasında hayalî bir defasında da hariçte misalî olarak -aynen riyazete çekilenlere gözüktüğü gibi- suretlere bürünür. Eğer dünyada melekî ameller işlemiş ise, bu uygunluk ilmi güzel yüzlü melekler şekline sokulur; bunların ellerinde ipek olur, yumuşakça konuşurlar ve iyi davranırlar, cennete bir kapı açılır ve oradan cennetin kokusu gelir. Eğer melekîliğe aykırı düşen ya da laneti mucip olan ameller işlemişse, o zaman bunun ilmi, kara yüzlü melekler şekline sokulur; bunlar çok serttirler, korkunç bir hitap ve davranış şekline sahip olurlar. Bu, aynen öfkenin yırtıcı hayvan, korkaklığın da tavşan suretinde görünmesi gibidir.
İstidatları Melekî Olan Nefisler Vardır:
Öyle melekî nefisler de vardır ki, bunların sahip oldukları kabiliyetler, bu gibi yerlerde onların müvekkel kılınmasını gerektirir ve azap etmek ya da nimetlendirmekle emrolunur. Mübtelâ olan, onları -her ne kadar dünya ehli olanlar aşikâre görmeseler de- açıktan görür.
Kabir Âlemi:
Bil ki: Kabir âlemi, bu âlemin bir uzantısından başka bir şey değildir. Orada bilgiler, perde arkasından iner. Orada sadece herkes kendi nefsine ait hükümleri müşahade eder. Haşr âleminde ise böyle değildir. Orada bireysel hükümler ortadan kalkacak, bütün insanlar toplu olarak kül halinde hükümlerinin ne olduğunu göreceklerdir.
[247] Yani melekî güçleri ile hayvani güçleri anlaşmalı olan kimselerdir. (Ç)