sidretül münteha
Tue 15 February 2011, 02:59 pm GMT +0200
174. Yaralamadan Doğan Diyetler
Diyeti gerektiren şeyler, öldürme cinayeti dışında -yaralama ve organ sakatlama cinayetleri olmak üzere- iki şeydir. Biz burada, yaralamadan konuşmaya başlayacağız.
Bu baba dair konuşmamız "Diyet hangi yaralamalarda lazım gelir? Ne kadar lazım gelir? Kime lazım gelir? Ne zaman lazım gelir? fonler için lazım gelir?" konuları hakkındadır.
Yaralama; Lugatta da, fıkıhta da on çeşit olup birincisine DÂMÎYE, ikincisine HÂRÎSA, üçüncüsüne BÂDIA, dördüncüsüne MÜTELÂHİME, beşincisine SİMHÂK, altıncısına MÛDIHA, yedincisine HÂŞÎME, sekizincisine MÜNAKKILE, dokuzuncusuna ME'MUME, onuncusuna da CÂİFE denilir.
DAMIYE: Derinin hafifçe sıyrılması, HARİSE: Derinin yırtılması, BÂDIA: Etin yarılması, MÜTELÂHİME: Yaranın ete işlemesi, SİMHÂK: Et ile kemik arasındaki ince zara kadar inmesi, MUDIHA: Etin kemik üzerinden kalkıp kemiğin görünmesi, HÂŞİME: Kemiğin kırılması, MUHAK-KILE: Kemiğin yerinden uçurulması, ME'MUME: Yaranın beyine işlemesi, CÂİFE de: Yaranın boşluğa kadar inmesi demektir.
Bütün ulema müttefiktirler ki MÛDIHA'dan hafif olan yaralamalarda diyet yoktur, ancak HÜKÜMET vardır. Yani yaranın zararına değer biçilir. Kimisi de «MÛDIHA'dan hafif olan yaralamalarda sadece tedavi masrafı lazım gelir» demiştir. Ancak Hz. Ömer ile Hz. Osman'ın, SİMHÂK'da, MÛDIHA'da lazım gelen diyetin yansı lazım gelir, diye hükmettikleri rivayet olunmuştur. Zeyd b. Sâbit'den de «DÂMİYE'de bir deve, BÂDIA'da iki deve, MÜTELÂHÎME'de üç deve, SÎMHÂK'da dört deve lazım gelir» dediği rivayet olunmuştur. Fakat cumhur -dediğimiz gibi MÛDIHA'dan hafif olan yaralamalarda diyet lazım gelmediği görüşündedir. Çünkü her yaralamada asıl -eğer şeriatça ona belli bir diyet tayin edilmemiş ise- bilirkişiler tarafından değer biçimidir. İmam Mâlik'e göre bir yaraya değer biçilebiîmesi için, yaranın iyileştikten sonra yerinde çirkin bir iz kalması gerekir. îmam Mâlik dışında olan diğer fukaha ise «Yaraya -ister iz bıraksın, ister bırakmasın- diğer biçilebilir» demişlerdir. İşte MÛDIHA'dan hafif olan yaralamalann hükmü budur.
MÛDIHA'ya gelince: Bütün fukaha müttefiktirler ki, MÛDIHA denilen yaralama, yanlışlıkla işlendiği zaman ona diyet olarak beş deve lazım gelir. Zira Peygamber Efendimiz'in Amr b. Hazm'a gönderdiği mektubunda,
«MÛDIHA'da beş tane deve lazım gelir» diye yazdığı, sabittir. Ulema -söylediğimiz üzere- Mûdıha'nm kasten işlendiği zaman kısası, yanlışlıkla işlendiği zaman da diyeti gerektirdiğinde müttefik iseler de, yara vücudun neresinde olursa MÛDIHA olur diye ihtilaf etmişlerdir, îmam Mâlik, «MÛDIHA ancak baş, alın, yanaklar ve yukarı çenede olur. Burun veyahut aşağı çenede olduğu zaman, MÛDIHA değildir. Çünkü aşağı çene boyundan sayılır» demiştir. îmam Şafiî ile îmam Ebû Hanife'ye göre ise, MÛDIHA baş ile yüzün her yerinde olur. Cumhur da MÛDIHA'mn, ancak bas ile yüzün sınırlan içinde olduğu görüşündedir. Leys b. Sa'd ile bir cemaat da «MÛDIHA yanlarda da olabilir» demişlerdir. Evzaî de «Mûdıha, baş ile yüzün sınırlan dışında olduğu zaman, baş ile yüzün sınırlan içinde olduğu zamanki diyetinin yarısı lazım gelir» demiştir. Hz. Ömer'den de «Mûdıha, baş ile yüzün dışında, hangi organda olursa, o organın diyetinin ondabiri lazım gelir» dediği rivayet olunmuştur. Kimisi de «Mûdıha yüzde olduğu zaman eğer iyileştikten sonra iz bırakırsa, diyetinin yansı diyetine ilave olunur» demiştir. İmam Mâlik bu görüşü Süleyman b. Yesar'dan da nakletmiştir. Kendisi ise, bu hususta değişik görüşlerde bulunmuştur. Bir kez Süleyman b. Yesar gibi, bir kez de «Bİr şey ilave olunmaz» demiştir, ki cumhur da bu görüştedir. Kimisi de îmam Mâlik'ten, «Mûdıha yüzde iz bıraktığı zaman, ize değer biçilir» dediğini rivayet etmiştir. îmam Mâlik bu sözü ile «Eğer yaralanan kimse köle olsaydı, yüzünde kalan iz onun değerini ne kadar eksiltecek idi ise, o kadar lazım gelir» demek istemiştir.
HÂŞÎME'ye gelince: Cumhura göre HÂŞÎME'de, öldürme diyetinin ondabiri lazım gelir. Cumhurun bu görüşünün, Zeydb. Sabit tarafından da söylendiği ve ashâbtan hiçbirinin ona itiraz etmediği, rivayet olunmuştur. Kimisi de şâz bir görüşte bulunarak, HÂŞÎME'de MUNAKKILE diyetinin lazım geldiğini söylemiştir.
MÜNAKKILE'ye gelince: Bu yaralamanın yanlışlıkla işlendiği zaman, öldürme diyetinin ondabiri ile ondabirinin yansı lazım geldiğinde ihtilaf yoktur. Kasten işlendiği zaman ise -kısas almakta Ölüm tehlikesi bulunduğu için- cumhura göre kısası gerektirmez. Bununla beraber Abdullah b. Zü-beyr'in gerek MUNAKKILE ve gerek ME'MÛME'nin kısası gerektirdiğini söylediği rivayet olunmuştur HAŞÎME ise, Ibnu'l-Kasım, imam Mâlik'ten
«Kasten işlendiği zaman kısası gerektirmez» dediğini rivayet etmiştir. MÜ-NAKKILE'nin kısası gerektirdiğini söyleyenler, HÂŞIME'nin, kısası gerektirdiğini evleviyetle söylemelidirler.
ME'MÛME'ye gelince: Bu yaralamanın kısası gerektirmediğinde -yukanda geçtiği üzere- İbn Zübeyr'den gelen rivayet dışında, ihtilaf yoktur.
CAİFE'ye gelince: Ulema bu yaranın, başın değil, vücudun diğer yerlerinin yaralanndan olup, öldürme diyetinin üçtebirini gerektirdiğinde ve kişinin sıra ile karnında olduğu zaman CÂIFE olduğunda müttefik iseler de, bir başka organda olup da o organın boşluğuna kadar işlediği zaman CÂÎFE olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. İmam Mâlik, Said b. el-Müseyyeb'den «Hangi organda olursa olsun, yara organın boşluğuna kadar indiği zaman, öldürme diyetinin üçtebiri lazım gelir» dediğini rivayet etmiştir. îbn Şihâb ise, Said b. el-Müseyyeb'in bu görüşte olmadığını nakletmiştir. İmam Mâlik de bunu benimsemiştir. Çünkü İmam Mâlik'e göre diyet konusunda kıyas caiz değildir. Said b. el-Müseyyeb ise -yukanda geçtiği üzere- Hz. Ömer'in, vücudun diğer organlarındaki MÛDIHA'yı, baş ile yüzün sınırlan içindeki MÛDIHA'ya kıyas ettiği gibi, bunu da sırt ve kanndaki CAÎFE'ye kıyas etmiştir.
Vücudun diğer yerlerindeki yaralamalarda ise -yanlışlıkla işlendikleri zaman- bilirkişiler tarafından değer biçiminden başka bir şey yoktur." [23]
[23] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/263-265.