saniyenur
Sun 11 December 2011, 11:15 pm GMT +0200
16- Yapılan Her Türlü İyiliğe “Sadaka” Adı Verilmesi
925- Huzeyfe (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Yapılan her iyilik, sadakadır.” [47]
Açıklama:
Hadis, yapılan her iyiliğin ve haynn sadaka sevabı gibi sevabı olduğunu ifade etmektedir.
Ma'ruf, münkerin zıddı olup iyilik demektir.
Sadaka:
Allah rızası için verilen her şeydir.
“Sadaka” denilince, akla ilk gelen husus, maddi bağışlar yada yardımlardır. Halbuki Resulullah (s.a.v.), iyilik sayılan her şeyin, sadaka olduğunu belirtmiştir. Yine Resulullah (s.a.v.), bunun yanı sıra teşbih, tekbir, tebessüm gibi hususlarında sadaka olduğunu söylemiştir.
O halde sadakayı, maddi yardımlar ile sınırlandırmayıp tam aksine sadakanın alanını daha da genişleterek tatlı bir söz, başkalarını rahatsız edici davranışlardan kaçınma gibi hususları da dahil etmek gerekmektedir. Böylece herkes, mutlaka bir sadaka da bulunma imkanına kavuşmuş olmaktadır. Buna göre maddi imkansızlık içinde bulunan yada muhtaç olan kimseler bile, iyilik yapmak suretiyle sadaka yapma imkanına kavuşmuş olmaktadırlar. Yalnız yapılan iyiliğin ibadet sayılabilmesi için, onun, iyi niyetle yapılmış olması gerekmektedir.
Nitekim konuyla ilgili olarak Ebu Zerr (r.a)'tan şöyle bir hadis nakledilmiştir:
“Din kardeşinin yüzüne gülümsemen, senin için bir sadakadır. İyiliği emredip kötülükten men etmen, senin için bir sadakadır. Sapıklık yurdunda bir adamı irşat etmen, senin için bir sadakadır. Yoldan taşı, dikeni ve kemiği kaldırıp yolun kenarına atman, senin için bir sadakadır. Su kovandan din kardeşinin kovasına su boşaltman, senin için bir sadakadır.” [48]
926- Ebu Zerr (r.a)'tan rivayet edilmiştir:
“Peygamber (s.a.v.)'in sahabilerinden bazı kimseler, Peygamber (s.a.v.)'e:
“Ey Allah'ın resulü! Servet sahibi kimseler sevapları alıp gittiler; bizim kıldığımız gibi namaz kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar ve mallarının fazlalarını sadaka olarak veriyorlar” dediler. Resulullah (s.a.v.):
“Allah size tasadduk edecek bîr şey vermemiş mi? Her teşbih subhanallah sözün)e karşılık bir sadaka, her tekbir “Allahu Ekber” sözüne karşılık bir sadaka, her tahmid “Elhamdülillah” sözüne karşılık bir sadaka, her tahlil Lâ “İlahe illallah” sözüne karşılık bir sadaka, emr-i bi'l-ma'ruf bir sadaka, kötülükten alıkoyma bir sadakadır. Hatta sizden birisinin (hammıyla yaptığı) cinsel ilişki de bile bir sadaka vardır” buyurdu. Sahabiler:
“Ey Allah'ın resulü! Birimiz şehvetini meşru çerçevede tatmin ederse onda da bir sevab var mıdır?” diye sordular. Resulullah (s.a.v.):
“Ne dersiniz? O kimse şehvetini haramla tatmin ederse ona günah olmayacak mı? İşte bunun gibi, helal yolla şehvetini tatmin ettiği zaman da ona sevab vardır” buyurdu. [49]
Açıklama:
Bir önceki hadiste genel anlamda sadaka üzerinde durulurken, burada nelerin sadaka grubuna gireceği belirtilmektedir. Buna göre “Subhanallah”, “Allahu Ekber”, “Elhamdulillah”, “La ilahe illallah” demek, “İyiliği emredip kötülükten men etmek”, hatta “Kişinin hanımıyla cinsel ilişkide bulunması” bile sadaka içerisinde yer almaktadır.
927- Hz. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Doğrusu Adem oğullarından her insan 360 mafsal/eklemle yaratılmıştır. Buna göre kim bu 360 eklem sayısınca Allah'a tekbir getirir, hamd eder, tehlil ile teşbih eyler ve istiğfarda bulunur, insanların yolundan bir taşı yada dikeni veya kemiği kenara atar, bir iyiliği emreder veya bir kötülükten alı oyarsa gerçekten, o gün kendini cehennemden uzaklaştırmış olarak hareket der.” [50]
928- Ebu Musa (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Peygamber (s.a.v.):
“Her müslümana sadaka vermek vaciptir” buyurdu. Bunun üzerine ona:
“Ya sadaka verecek bir şey bulamazsa, o zaman ne dersin?” denildi. Peygamber (s.a.v.):
“İki eliyle çalışır, böylece hem kendisine yarar sağlar ve hem de sadaka verir” buyurdu. Ona:
“Ya buna gücü yetmezse, o zaman ne dersin?” denildi. Peygamber (s.a.v.):
“Sıkıntıda olan ihtiyaç sahibi kimseye yardım eder” buyurdu. Yine ona:
“Ya buna da gücü yetmezse, o zaman ne dersin?” denildi. Peygamber (s.a.v.):
“İyiliği yada hayrı emreder” buyurdu. Soru soranlardan birisi:
“Eğer buna da gücü yetmezse, o zaman ne buyurursun?” diye sordu. Peygamber (s.a.v.):
“Kötülüğü yapmaktan kendini tutar. Çünkü bu da, bir sadakadır” buyurdu. [51]
Burada herhalükarda sadaka vermeye teşvik edilmektedir. Yani durumum kötü diye sadaka vermekten kurtulunamayacağı belirtilmektedir. Hatta maddi durumu kötü olan bir kişinin kötülüğe engel olması bile, vermesi gereken sadaka gibi olduğu vurgulanarak kişi maddi olarak sadaka vermenin yanısıra manevi olarak da sadaka verebileceğine dikkat çekilmektedir.
929- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“İçinde güneş doğan her günde, eklemi için vermesi gereken bir sadaka vardır. Örneğin, iki kişinin arasında adaletle hükmen, bir sadakadır. Hayvanına binmek isteyen bir kimseye yardım ederek hayvanına bindirmen yada eşyasını hayvanına yüklemen, bir sadakadır. Güzel bir söz, sadakadır. Namaza giderken attığın her adım, bir sadakadır. Yoldan eziyet verici şeyleri gidermen, bir sadakadır.” [52]
Açıklama:
Bu hadise göre; kemikler, insanın vücûdunda esâs olan organlardır. Zira insanın hareket ve hareketsiz olma hali ancak onlarla mümkün olur. Dolayısıyla kemikler, Allah Teâlâ'nın insana bahşettiği en büyük nimetlerdendir. Her kemik nimetine karşılık bir sadaka vacip kılmak suretiyle onlann şükrünü istemek, Allah Teâlâ'nın hakkıdır. Lâkin Yüce Allah, lütfu merhamet buyurarak bunu istememiş, insanlar arasında adalete riâyet ve yoldan insanlara eza verecek şeyleri atmak gibi fiilleri sadaka kabul ederek kullarının şükür borcunu hafifletmiştir. Bu doğrultuda namaza giderken. atılan her adım dahî sadaka sayılmıştır. Bundan maksat; her adım karşılığında bir derece yükseltmek ve bir günâh affetmektir. Onun içindir ki, Resulullah (s.a.v.) camiye giderken çok adım atmayı teşvik etmiş, koşarak gitmeyi yasaklamıştır. [53]
[47] Buhari, Edebü'l-Müsned, 233; Ebu Dâvud, Edeb 60, 4947; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/383, 397, 405.
[48] Tirmizî, Birr 36.
[49] Ebu Dâuud, Salatu't-Tatavvu' 12, 1285, 1286, Edeb 159-160, 5243, 5244; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/167, 168.
[50] Nesâî, Amelu'1-Yevm ve'1-Leyl, 837.
[51] Buharı, Zekât 30, Edeb 33; Nesâî, Zekat 56; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/395, 411.
[52] Buhârî, Sulh 11, Cihad 128; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/312, 316.
[53] B.k.z: A. Davudoğlu, Müslim Şerhi, 5/374.