- Yanlış Te’vilin Sakıncaları

Adsense kodları


Yanlış Te’vilin Sakıncaları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Tue 10 January 2012, 08:30 pm GMT +0200
Yanlış Te’vil’in Sakıncaları


Bunlara şöyle denilir: Sizin açtığınız bu kapı ile ve bu yolla eğer size gerçek anlamıyla ve pek az alanlarda mü’min kardeşlerinize karşı zafer kazanacağınız iddiasında iseniz şunu biliniz ki; çeşitli müşrik ve bid’atçiler önünde de asla kapatamayacağınız ve aleyhinize sonuç verecek bir kapı açmış oluyorsunuz.

Çünkü sizler şer’î herhangi bir delil olmaksızın Kur’ân-ı Kerîm’in ifadelerinden anlaşılan delâleti başka cihetine yönlendirmeyi ve başka türlü anlamayı uygun bir yol olarak seçerseniz, peki hangi nass’ın te’vil edilmesinin uygun olacağı, hangisinin uygun olmayacağı hususunu tesbitte kullanılacak ölçü ne olacaktır?

Şâyet: Aklî delilin kat’î bir şekilde imkansız olduğuna delalet ettiği şeyi te’vil ederiz. Aksi takdirde kabul ederiz; diyecek olursanız size şöyle denilir: Aklî bakımdan kat’î olanı hangi akıl ile tartacağız? Şüphesiz ki Karmatî ve Batınî olan bir kimse kat’î delillerin şeriatın zahirinden anlaşılan hükümlerin batıl olduğuna delalet ettiğini iddia eder.

Filozof kendisine göre kat’î delillerin, cesetlerin öldükten sonra diriltilmesinin batıl olduğuna delalet ettiğini iddia etmektedir.

Mutezile’ye mensup bir kimse kat’î delillerin Yüce Allah’ın görülmesinin imkansız olduğunu ortaya koyduğunu iddia ederken aynı zamanda Yüce Allah’ın zatı ile ilim, kelam ya da rahmetin kaim olmasının imkansız olduğunu da ileri sürmektedir...

Kısacası sahipleri tarafından aklî delillerin gerektirdiği te’viller olarak ileri sürdükleri te’vil çeşitleri burada sayılamayacak kadar pek çoktur.

O vakit iki büyük sakınca da kaçınılmaz olur:

1- Böyle bir şeyin aklen mümkün olup olmadığı hususunda enine boyuna oldukça uzun ve etraflı araştırmalar yapmadan önce Kitap ve Sünnetin anlamlarından hiçbir şeyi kabul etmeyeceğiz. Kitap hakkında anlaşmazlığa düşmüş herbir kesim de aklın kabul ettiği kanaatlere delâlet ettiğini iddia etmekte ve sonunda iş şaşkınlığa varmaktadır.

2- Artık kalpler Rasûlün verdiği haberlerinde hiçbir şeyi katiyetle kabul etmez bir hal alır. Çünkü maksadın zahir’den anlaşılan olduğuna güvenilmez. Te’viller ise birbiriyle çatışıp durmaktadır. O bakımdan Kitap ve Sünnetin Allah’ın kullarına haber verdiği hususlara delalet ve irşad etme özelliğinden uzaklaştırılması gerekir. Halbuki peygamberin özelliği ise haber vermektir. Kur’ân ise en büyük haberdir (en-Nebeu’l-Aziym’dir.) Bundan dolayı te’vilcilerin Kitap ve Sünnetin nass’larını dayanak almak için değil, görüşlerini desteklemek için zikrettiklerini görüyoruz. Şâyet aklın kendisine delâlet ettiğini iddia ettikleri hususa uygun düşerse bu nassları kabul ederler, eğer muhalif olursa ona göre te’vil ederler. Bu ise zındıklık ve ahkamdan sıyrılıp kurtulmanın kapısını açmaktır. Yüce Allah’tan esenlik dileriz.

"(Sıfatları)n Nefy etmekten ve teşbihten sakınmayan bir kimsenin ayağı kayar ve tenzihi isabet ettiremez."