neslinur
Mon 16 August 2010, 05:04 am GMT +0200
Yalnız Cuma Ve Yalnız Cumartesi Oruç Tutmak Mekruhtur
İslâm Dini, Cenab-ı Hakk'ın insanlara en son, en kalıcı mesajı olarak seçilip belirlenince, O, bu cihanşümul ve kalıcı özelliğiyle yürürlükten kaldırılan semavi dinlerin sadece birçok hükümlerim neshetmekle kalmamış, Kitap Ehli'nin adet ve geleneklerinden, birtakım ibadetlerinden de uzak kalıp yepyeni bir ruh, bir dinamizm ve taze kan getirmiştir.
Cuma günü, mü'minlerin bir bakıma bayramı sayılır. O günü namaz ve hutbeyle değerlendirirken, cemaatleşme hikmetine yönelik bir kaynaşmaya kapı açılır ve böylece mü'minler o gün daha çok görüşme, buluşma, biraraya gelme imkanına erişir. Cuma namazından sonra ise, günlük hayata yeni bir şevk, duygu, bilgi ve düşünceyle dönülür ve daha güvenli bir ortamın vücut bulması sağlanır. O bakımdan cuma gününe ayrı bir özellik daha verip o gün oruç tutmaya özen gösterilmemesi tavsiye edilmiştir.
Cumartesi günü ise, Yahudilerin kendilerine tatil ve bayram seçtikleri gündür. Tevrat hükümlerine göre, Yahudilerin o gün alım-satımda bulunması; pazar kurması yasaklanmıştır. O bakımdan Müslümanlar'ın cumartesi gününde oruç tutmak suretiyle o güne bir özellik atfetmeleri sakıncalı görülmüş ve o günkü oruç kerahet kapsamına alınmıştır.
Pazar günü hakkında da birtakım rivayetler vardır; yeri gelince açıklanacaktır.
Konuyla İlgili Hadisler
Muhammed b. Abbad b. Cafer'den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Cabir'e (r.a.) sordum, dedim ki:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz cuma günü oruç tutmayı men'etti mi?" Hz. Cabir şu cevabı verdi: "Evet..."[303]
Ebû Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Cuma günü oruç tutmayın; ancak bir gün de evvelinden veya bir gün sonrasından oruç tutmak suretiyle iki güne çıkararak (tutabilirsiniz)."[304]
Müslim'in rivayetinde ise hadis şu sözlerle nakledilmiştir:
"Geceler arasından cuma gecesini kalkıp ibadete has kılmayın (ayırmayın); gündüzler arasından da cuma gününü oruç tutmaya ayırmayın. Ancak sizden birinizin itiyad edip tutmakta olduğu oruç o güne rastlarsa (bunda bir sakınca yoktur)."[305]
İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Yalnız cuma günü oruç tutmayın!"[306]
Cüveyriye (r.a.) dan yapılan rivayete göre:
"Adı geçenin oruçlu bulunduğu cuma gününde Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz onun yanına (hücresine) giriyor ve ona:
"Dün oruç tuttun mu?" diye soruyor. O da:
"Hayır, tutmadım" diye cevap veriyor. Peygamber (s.a.v.):
"Yarın da oruç tutacak mısın?" diye soruyor. O yine:
"Hayır, tutmayacağım" diye cevap veriyor. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ona:
"İftar et (orucunu) boz!" diye emrediyor."[307]
"Cünadet el-Ezdî (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Cuma günü Ezd Kabilesi'nden yedi kişiyle birlikte -ki bunlardan bir kısmı kadın idi- Resulüllah'ın (s.a.v.) yanına girdik. Efendimiz yemek yiyordu. Bize:
"Yemeğe geliniz" diye buyurdu. Biz O'na:
"Ya Resulallah! Doğrusu biz oruçluyuz" dedik. Bunun üzerine sordu:
"Dün oruç tuttunuz mu?" Biz de:
"Hayır, tutmadık" dedik. Sonra bize:
"Peki yarın oruç tutacak mısınız?" diye sordu. Biz:
"Hayır, tutmayacağız" dedik. Resulüllab (s.a.v.) bize:
"O halde iftar edin (orucunuzu) bozun" buyurdu. Biz de O'nunla beraber oturup yemek yedik. Resulüllah (s.a.v.) dışarı çıktı (Mescid'e girdi ve) minbere çıkıp bir tas su istedi. Su getirilince kendisi minber üzerinde o suyu içti ve oradakiler de ona bakıyorlardı ve Peygamber (s.a.v.) onlara cuma günü oruç tutmadığını gösteriyordu."[308]
Abdullah b. Büsr'den, onun da kızkardeşi Samma'dan rivaye edildiğine göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Cumartesi günü oruç tutmayın; meğer ki size farz kılınmış bir oruç ola... Cumartesi gününde biriniz ancak bir üzüm sapı veya bir ağaç kabuğu bulsa onu ağzına atıp çiğnesin (oruç tutmasın)."[309]
İbn Mes'ud (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen diyor ki:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz cuma günü pek az iftar eder (o günü oruçlu geçirmez) di."[310]
Hadislerin Işığında Müctehidlerin Görüş Ve İstidlalleri
a) Hanefîlere göre: Yalnız cumartesi ve yalnız pazar gün oruç tutma konusunda ünlü fakih Şemsüleimme el-Hulvanî diyor ki:
"Bu günlere ta'zim söz konusu değilse, bir sakınca yoktur."[311]
Rivayetlerin tamamını dikkate almak suretiyle yalnız cuma günü oruç tutmak, birçok fukahaya göre müstehabdır. Pazartesi ve perşembe günleri gibi.. Nitekim Bahrirâik'de de bu husus belirtilmiştir.
Bunun gibi Haram Aylar'ında perşembe, cuma ve cumartesi günleri de oruç tutmak müstehabdır. Haram ayları dörttür: Zilkade Zilhicce, Muharrem ve Receb.[312]
Fetâvâ-yı Hindiyye'de Hanefîlerin görüşü bu şekilde belirtilirken, El-Fıkhu Alâ'l-Mezahibi'l-Arbaa adlı eserde ise, Hanefî, Şafiî ve Hanbelî mezhebleriııin bu konuyla ilgili görüş ve ictihadları şöyle nakledilmiştir:
"Mekruh olan oruçlardan biri de, yalnız cuma günü ve yalnız cumartesi günü oruç tutmaktır. Mâlikîler ise, yalnız cuma veya başka bir günü oruçlu geçirmekte kerahet yoktur demişlerdir."[313]
Bu iki ayrı tesbiti şöyle telif edebiliriz: Sırf ta'zim olsun diye belirtilen günlerde oruç tutmak mekruhtur. Ama kişinin böyle bir niyet ve itikadı yoksa, tutmasında bir sakınca yoktur.
Anlaşılan o ki, İmam Ebû Hanife ve arkadaşları yukardaki hadislerle istidlal etmemişlerdir.
b) Şafiîlere göre: Yalnız cuma günü ve yalnız cumartesi günü oruç tutmak mekruhtur. Aynı zamanda yalnız pazar günü de oruç tutmak mekruhtur. Ama bunlardan birini diğeriyle birleştirmek, yani cuma ile cumartesini veya cumartesi ile pazarı birleştirmek suretiyle oruç tutmakta kerahet yoktur.[314]
c) Hanbelîlere göre: Yalnız cumayı, yalnız cumartesini, şek gününü, Nevruz ve Mihrican günlerini oruçlu geçirmek mekruhtur. Ancak itiyad edip tutmakta olduğu oruç bu günlere tesadüf ederse, o takdirde bir sakınca söz konusu değildir.[315]
Hanbelîler de Şafiiler gibi, yukarıda konumuzu oluşturan hadislerle istidlal etmiş bulunuyorlar.
Tahliller Ve Diğer Rivayetler
20 nolu Muhammed hadisi, 21 nolu Ebû Hüreyre hadisi, 22 nolu Müslim hadisi sahihtir ve istidlale salihtir. O bakımdan muctehidlerin çoğu bunlarla istidlal etmişlerdir.
23 nolu İbn Abbas hadisinin isnadında Hüseyin b. Abdillah b. Ubeydillah bulunuyor ki bu zat hakkında farklı tesbitler söz konusudur: İbn Maîn onun sıka (güvenilir) olduğunu belirtirken, diğer hadis imamları onun zayıf olduğuna dikkat çekmişlerdir.[316]
Zehebî ise bu zat hakkında şu bilgileri toplamıştır: Ahmed b. Hanbel'e göre, onun hayli münker rivayeti vardır. Ebû Zür'a ve başkası onun kaviy olmadığını söylemiştir. Nesâî ise, onun metruk olduğunu belirtmiştir.[317]
25 nolu Cünadet hadisini aynı zamanda Hâkim tahric etmiş ve Nesâî, ricalinin sahih olduğunu belirtmiştir.
İmam Mâlik ile İmam Ebû Hanife bu konuda 27 nolu İbn Mes'ud hadisiyle istidlal etmişlerdir.
Yalnız cuma günü oruç tutmanın mekruh olmasının sebeplerinden biri, o günün mü'minlerin bayramı sayılmasıdır. Nitekim Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz cuma günü bayram gününüzdür. Artık siz bayram gününüzü oruç gününüz yapmayınız."[318]
26 nolu Abdullah hadisini aynı zamanda İbn Hibban, Hâkim, Beyhakî tahric etmişlerdir ve İbn Seken onu sahihlemiştir. Ebû Dâvud ise kendi süneninde, Mâlik'in şöyle dediğini nakletmiştir:
"Bu hadis yalandır, (uydurmadır)." Ayrıca hadisin muzdarip olduğunu söyleyenler var.
Hafız İbn Hacer ise, bu tesbit ve görüşlere katılmamıştır. Ebû Dâvud bu hadisin mensuh olduğunu söylemiştir.[319]
Böylece yalnız cuma ve yalnız cumartesi günleri oruç tutmanın mekruh olup olmadığı hakkında birçok rivayetler vardır. Tirmizî'nin yaptığı rivayete güre. Hz. Aişe (r.a.) bu konuda şöyle demiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz ay içinde cumartesi, pazar ve pazartesi günlerinde ve bir diğer ay içinde ise salı, çarşamba ve perşembe günleri oruç tutardı."
Ne var ki, konumuzu oluşturan hadislerde yalnız cuma ve yalnız cumartesi günü oruç tutmanın mekruh olduğu belirtilmektedir. Burada ise, hem cuma, hem de cumartesi gününü oruçlu geçirmekte bir sakınca olmadığına işaret edilmektedir. Böylece rivayetler arasını telif mümkün oluyor.
İbn Mes'ud hadisi de kuvvetli bir ihtimalle bu ikinci şıkkı yansıtmakta ve Resulüllah'ın (s.a.v.) ay içinde oruç tutarken bu iki günü pazartesiyle birlikte oruçlu geçirdiği anlaşılmaktadır.
Çıkarılan Hükümler
1- Yalnız cuma ve yalnız cumartesi günü oruç tutmak mekrûhtur. Bu, İmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'in ictihadıdır.
2- Yalnız cuma ve yalnız cumartesi veya yalnız pazar günü oruç tutmakta bir sakınca yoktur. Hanefilerin çoğu bu görüşe katılmamıştır. Ancak bu günlere ta'zim olsun diye tutulursa, o takdirde mekruhtur. Bu, İmam Ebû Hanife ile İmam Mâlik'in ictihadıdır.
3- Cuma ve cumartesi günlerini ardarda oruçlu geçirmekte bîr sakınca yoktur.
4- Cumartesi ve pazar gününü de ardarda oruçlu geçirmek mekrûh değildir.
5- Yahudiler ta'zim gösterip cumartesini dinlenme ve ibadet günü seçtikleri için onlara özenerek bir müslümanın böyle bir itikadla cumartesi günü oruç tutması tahrîmen mekruhtur.
6- Cuma günü, mü'minlerin bir bakıma haftalık bayramıdır. O bakımdan bayram gününde oruç tutmanın pek doğru olmayacağı söz konusudur.
7- İlim adamlarından bir kısmına göre: Yahudiler cumartesi, Hristiyanlar da pazar günü oruç tutmadıklarına göre, müslümanların onlara muhalefet olsun diye o günlerde oruç tutmalarında bir sakınca-söz konusu değildir.
Ama bu görüş ve yorum ağırlık kazanmamış ve ilim adamlarının çoğu buna iltifat etmemiştir.
İslâm Dini, Cenab-ı Hakk'ın insanlara en son, en kalıcı mesajı olarak seçilip belirlenince, O, bu cihanşümul ve kalıcı özelliğiyle yürürlükten kaldırılan semavi dinlerin sadece birçok hükümlerim neshetmekle kalmamış, Kitap Ehli'nin adet ve geleneklerinden, birtakım ibadetlerinden de uzak kalıp yepyeni bir ruh, bir dinamizm ve taze kan getirmiştir.
Cuma günü, mü'minlerin bir bakıma bayramı sayılır. O günü namaz ve hutbeyle değerlendirirken, cemaatleşme hikmetine yönelik bir kaynaşmaya kapı açılır ve böylece mü'minler o gün daha çok görüşme, buluşma, biraraya gelme imkanına erişir. Cuma namazından sonra ise, günlük hayata yeni bir şevk, duygu, bilgi ve düşünceyle dönülür ve daha güvenli bir ortamın vücut bulması sağlanır. O bakımdan cuma gününe ayrı bir özellik daha verip o gün oruç tutmaya özen gösterilmemesi tavsiye edilmiştir.
Cumartesi günü ise, Yahudilerin kendilerine tatil ve bayram seçtikleri gündür. Tevrat hükümlerine göre, Yahudilerin o gün alım-satımda bulunması; pazar kurması yasaklanmıştır. O bakımdan Müslümanlar'ın cumartesi gününde oruç tutmak suretiyle o güne bir özellik atfetmeleri sakıncalı görülmüş ve o günkü oruç kerahet kapsamına alınmıştır.
Pazar günü hakkında da birtakım rivayetler vardır; yeri gelince açıklanacaktır.
Konuyla İlgili Hadisler
Muhammed b. Abbad b. Cafer'den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Cabir'e (r.a.) sordum, dedim ki:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz cuma günü oruç tutmayı men'etti mi?" Hz. Cabir şu cevabı verdi: "Evet..."[303]
Ebû Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Cuma günü oruç tutmayın; ancak bir gün de evvelinden veya bir gün sonrasından oruç tutmak suretiyle iki güne çıkararak (tutabilirsiniz)."[304]
Müslim'in rivayetinde ise hadis şu sözlerle nakledilmiştir:
"Geceler arasından cuma gecesini kalkıp ibadete has kılmayın (ayırmayın); gündüzler arasından da cuma gününü oruç tutmaya ayırmayın. Ancak sizden birinizin itiyad edip tutmakta olduğu oruç o güne rastlarsa (bunda bir sakınca yoktur)."[305]
İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Yalnız cuma günü oruç tutmayın!"[306]
Cüveyriye (r.a.) dan yapılan rivayete göre:
"Adı geçenin oruçlu bulunduğu cuma gününde Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz onun yanına (hücresine) giriyor ve ona:
"Dün oruç tuttun mu?" diye soruyor. O da:
"Hayır, tutmadım" diye cevap veriyor. Peygamber (s.a.v.):
"Yarın da oruç tutacak mısın?" diye soruyor. O yine:
"Hayır, tutmayacağım" diye cevap veriyor. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) ona:
"İftar et (orucunu) boz!" diye emrediyor."[307]
"Cünadet el-Ezdî (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:
"Cuma günü Ezd Kabilesi'nden yedi kişiyle birlikte -ki bunlardan bir kısmı kadın idi- Resulüllah'ın (s.a.v.) yanına girdik. Efendimiz yemek yiyordu. Bize:
"Yemeğe geliniz" diye buyurdu. Biz O'na:
"Ya Resulallah! Doğrusu biz oruçluyuz" dedik. Bunun üzerine sordu:
"Dün oruç tuttunuz mu?" Biz de:
"Hayır, tutmadık" dedik. Sonra bize:
"Peki yarın oruç tutacak mısınız?" diye sordu. Biz:
"Hayır, tutmayacağız" dedik. Resulüllab (s.a.v.) bize:
"O halde iftar edin (orucunuzu) bozun" buyurdu. Biz de O'nunla beraber oturup yemek yedik. Resulüllah (s.a.v.) dışarı çıktı (Mescid'e girdi ve) minbere çıkıp bir tas su istedi. Su getirilince kendisi minber üzerinde o suyu içti ve oradakiler de ona bakıyorlardı ve Peygamber (s.a.v.) onlara cuma günü oruç tutmadığını gösteriyordu."[308]
Abdullah b. Büsr'den, onun da kızkardeşi Samma'dan rivaye edildiğine göre, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Cumartesi günü oruç tutmayın; meğer ki size farz kılınmış bir oruç ola... Cumartesi gününde biriniz ancak bir üzüm sapı veya bir ağaç kabuğu bulsa onu ağzına atıp çiğnesin (oruç tutmasın)."[309]
İbn Mes'ud (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen diyor ki:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz cuma günü pek az iftar eder (o günü oruçlu geçirmez) di."[310]
Hadislerin Işığında Müctehidlerin Görüş Ve İstidlalleri
a) Hanefîlere göre: Yalnız cumartesi ve yalnız pazar gün oruç tutma konusunda ünlü fakih Şemsüleimme el-Hulvanî diyor ki:
"Bu günlere ta'zim söz konusu değilse, bir sakınca yoktur."[311]
Rivayetlerin tamamını dikkate almak suretiyle yalnız cuma günü oruç tutmak, birçok fukahaya göre müstehabdır. Pazartesi ve perşembe günleri gibi.. Nitekim Bahrirâik'de de bu husus belirtilmiştir.
Bunun gibi Haram Aylar'ında perşembe, cuma ve cumartesi günleri de oruç tutmak müstehabdır. Haram ayları dörttür: Zilkade Zilhicce, Muharrem ve Receb.[312]
Fetâvâ-yı Hindiyye'de Hanefîlerin görüşü bu şekilde belirtilirken, El-Fıkhu Alâ'l-Mezahibi'l-Arbaa adlı eserde ise, Hanefî, Şafiî ve Hanbelî mezhebleriııin bu konuyla ilgili görüş ve ictihadları şöyle nakledilmiştir:
"Mekruh olan oruçlardan biri de, yalnız cuma günü ve yalnız cumartesi günü oruç tutmaktır. Mâlikîler ise, yalnız cuma veya başka bir günü oruçlu geçirmekte kerahet yoktur demişlerdir."[313]
Bu iki ayrı tesbiti şöyle telif edebiliriz: Sırf ta'zim olsun diye belirtilen günlerde oruç tutmak mekruhtur. Ama kişinin böyle bir niyet ve itikadı yoksa, tutmasında bir sakınca yoktur.
Anlaşılan o ki, İmam Ebû Hanife ve arkadaşları yukardaki hadislerle istidlal etmemişlerdir.
b) Şafiîlere göre: Yalnız cuma günü ve yalnız cumartesi günü oruç tutmak mekruhtur. Aynı zamanda yalnız pazar günü de oruç tutmak mekruhtur. Ama bunlardan birini diğeriyle birleştirmek, yani cuma ile cumartesini veya cumartesi ile pazarı birleştirmek suretiyle oruç tutmakta kerahet yoktur.[314]
c) Hanbelîlere göre: Yalnız cumayı, yalnız cumartesini, şek gününü, Nevruz ve Mihrican günlerini oruçlu geçirmek mekruhtur. Ancak itiyad edip tutmakta olduğu oruç bu günlere tesadüf ederse, o takdirde bir sakınca söz konusu değildir.[315]
Hanbelîler de Şafiiler gibi, yukarıda konumuzu oluşturan hadislerle istidlal etmiş bulunuyorlar.
Tahliller Ve Diğer Rivayetler
20 nolu Muhammed hadisi, 21 nolu Ebû Hüreyre hadisi, 22 nolu Müslim hadisi sahihtir ve istidlale salihtir. O bakımdan muctehidlerin çoğu bunlarla istidlal etmişlerdir.
23 nolu İbn Abbas hadisinin isnadında Hüseyin b. Abdillah b. Ubeydillah bulunuyor ki bu zat hakkında farklı tesbitler söz konusudur: İbn Maîn onun sıka (güvenilir) olduğunu belirtirken, diğer hadis imamları onun zayıf olduğuna dikkat çekmişlerdir.[316]
Zehebî ise bu zat hakkında şu bilgileri toplamıştır: Ahmed b. Hanbel'e göre, onun hayli münker rivayeti vardır. Ebû Zür'a ve başkası onun kaviy olmadığını söylemiştir. Nesâî ise, onun metruk olduğunu belirtmiştir.[317]
25 nolu Cünadet hadisini aynı zamanda Hâkim tahric etmiş ve Nesâî, ricalinin sahih olduğunu belirtmiştir.
İmam Mâlik ile İmam Ebû Hanife bu konuda 27 nolu İbn Mes'ud hadisiyle istidlal etmişlerdir.
Yalnız cuma günü oruç tutmanın mekruh olmasının sebeplerinden biri, o günün mü'minlerin bayramı sayılmasıdır. Nitekim Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz cuma günü bayram gününüzdür. Artık siz bayram gününüzü oruç gününüz yapmayınız."[318]
26 nolu Abdullah hadisini aynı zamanda İbn Hibban, Hâkim, Beyhakî tahric etmişlerdir ve İbn Seken onu sahihlemiştir. Ebû Dâvud ise kendi süneninde, Mâlik'in şöyle dediğini nakletmiştir:
"Bu hadis yalandır, (uydurmadır)." Ayrıca hadisin muzdarip olduğunu söyleyenler var.
Hafız İbn Hacer ise, bu tesbit ve görüşlere katılmamıştır. Ebû Dâvud bu hadisin mensuh olduğunu söylemiştir.[319]
Böylece yalnız cuma ve yalnız cumartesi günleri oruç tutmanın mekruh olup olmadığı hakkında birçok rivayetler vardır. Tirmizî'nin yaptığı rivayete güre. Hz. Aişe (r.a.) bu konuda şöyle demiştir:
"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz ay içinde cumartesi, pazar ve pazartesi günlerinde ve bir diğer ay içinde ise salı, çarşamba ve perşembe günleri oruç tutardı."
Ne var ki, konumuzu oluşturan hadislerde yalnız cuma ve yalnız cumartesi günü oruç tutmanın mekruh olduğu belirtilmektedir. Burada ise, hem cuma, hem de cumartesi gününü oruçlu geçirmekte bir sakınca olmadığına işaret edilmektedir. Böylece rivayetler arasını telif mümkün oluyor.
İbn Mes'ud hadisi de kuvvetli bir ihtimalle bu ikinci şıkkı yansıtmakta ve Resulüllah'ın (s.a.v.) ay içinde oruç tutarken bu iki günü pazartesiyle birlikte oruçlu geçirdiği anlaşılmaktadır.
Çıkarılan Hükümler
1- Yalnız cuma ve yalnız cumartesi günü oruç tutmak mekrûhtur. Bu, İmam Şafiî ve Ahmed b. Hanbel'in ictihadıdır.
2- Yalnız cuma ve yalnız cumartesi veya yalnız pazar günü oruç tutmakta bir sakınca yoktur. Hanefilerin çoğu bu görüşe katılmamıştır. Ancak bu günlere ta'zim olsun diye tutulursa, o takdirde mekruhtur. Bu, İmam Ebû Hanife ile İmam Mâlik'in ictihadıdır.
3- Cuma ve cumartesi günlerini ardarda oruçlu geçirmekte bîr sakınca yoktur.
4- Cumartesi ve pazar gününü de ardarda oruçlu geçirmek mekrûh değildir.
5- Yahudiler ta'zim gösterip cumartesini dinlenme ve ibadet günü seçtikleri için onlara özenerek bir müslümanın böyle bir itikadla cumartesi günü oruç tutması tahrîmen mekruhtur.
6- Cuma günü, mü'minlerin bir bakıma haftalık bayramıdır. O bakımdan bayram gününde oruç tutmanın pek doğru olmayacağı söz konusudur.
7- İlim adamlarından bir kısmına göre: Yahudiler cumartesi, Hristiyanlar da pazar günü oruç tutmadıklarına göre, müslümanların onlara muhalefet olsun diye o günlerde oruç tutmalarında bir sakınca-söz konusu değildir.
Ama bu görüş ve yorum ağırlık kazanmamış ve ilim adamlarının çoğu buna iltifat etmemiştir.