hafiza aise
Thu 11 August 2011, 12:20 pm GMT +0200
8— Yalnız Başına ve Arkadaşlarıyla Birlikte Yürüyüşü:
Hz. Peygamber (s.a.) yürürken vücudu dik yürürdü. En hızlı, en güzel ve en sakin yürüyen insan o idi. Ebu Hureyye anlatıyor: "Allah Rasulü'-nden (s.a.) daha güzel birşey görmedim, sanki güneş yüzünde yüzerdi. Allah Rasulü (s.a.)'nden daha hızlı yürüyen bir kimse görmedim; sanki yer ayaklarının altında durulurdu. Aldırmadan yürür gider, biz ise (ona yetişe-im diye) kendimizi zorlardık". Hz. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.): "Allah Rasulü s.a.) yokuştan aşağı iniyormuşcasına vücudu dik bir vaziyette yürürdü." diyor. Yine Hz. Ali bir keresinde "Hz. Peygamber (s.a.) yürüdüğü zaman takallu ederdi" demiştir. Takallu, yokuştan inen biri gibi tamamen yerden yukarı doğrulmak demektir ki, bu yürüyüş şekli azim, himmet ve şecaat sahiplerinin yürüyüşüdür. Yine bu en mutedil, organlar için en rahat ve hafifmeşreb, zebun ve ölümsek tür yürüyüşlerden en uzak olan yürüyüş şeklidir. Zira yürüyen kimse ya yürürken ölü gibi yürür, sanki yüklenilmez odun gibi bir tek stilde gider ki bu kötü, çirkin bir yürüyüş şeklidir; ya densiz deve gibi bir o yana bir bu yana çalkanarak yürür, bu da kötü bir yürüyüş şeklidir; ya da ağırbaşlı yürür. Bu son yürüyüş şekli, Kitab'ın-da anlattığı üzere, Rahman'm (has) kullarının yürüyüş şeklidir. Allah (c.c.) buyuyor ki: "Rahman'm kulları yeryüzünde ağırbaşlı yürürler. "[311] Seleften pekçoğu bu âyeti tefsir sadedinde "Onlar kibirli ve ölümsek değil, seki-netle vakarla yükselir. Bu Allah Rasulünün (s.a.) yürüyüşüdür" diyor. Bu şekil yürümekle birlikte yine de Hz. Peygamber (s.a.), sanki yokuştan aşağı iniyormuş ve âdeta yer ayaklarının altında dürülüyormuşcasma bir haldedir; hatta öyle ki onunla beraber yürüyen kişi kendisini zorlar. Allah Rasulü (s.a.) ise aldırmazdı. Bu da iki şeyi gösterir. Hz. Peygamber'in (s.a.) yürüyüşü ne ölümsekti, ne de zebundu. Aksine onunki en mutedil yürüyüştü.
Yürüyüş on türlüdür: Üçü yukarıda geçenler.
4. Koşma (sa'y)
5. Remel: Kısa adımlı ve en hızlı yürüyüştür. Buna "habeb" de denir. Sahih'de Ibn Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber (s.a.) tavaf ederken üç kere remel yapar, dört kere yürürdü.[312]
6. Neselan: Yürüyen kişiyi yormayacak şekilde hafif koşmak. Müs-ned'lerden birinde rivayet edildiğine göre yayalar, Veda haccı sırasında Allah Rasulüne (s.a.) yürümekten yakındılar. Hz.Peygamber (s.a.) de: "Ne-selândan yardım isteyin" buyurdu.[313]
7. Havzelâ: Salını salını yüiümek. Bu yürüyüşte, kırıtma ve züppelik vardır, deniliyor.
8. Kahkara: Arka arka yürümek.
9. Cemeza: Yürüyen kimsenin (kurt gibi) sıçraya sıçraya gitmesi.
10. Çalımlı yürümek (tebahtür): Kendini beğenmiş, kibirli kimselerin yürüyüşüdür. İşte Allah (c.c), bu şekilde kendini beğenmiş, çalım satarak yürüyen kimseyi yerin altına geçirmişti. Şimdi o, Kıyamet gününe kadar yerin dibine geçmektedir.[314]
Bu yürüyüş şekillerinin en mutedili, vakarla ve vücudu dik rünen şeklidir.
Arkadaşlarıyla birlikte yürüyüşüne gelince; kendisi arkada yürür, arkadaşları ise önünde giderlerdi. "Arkamı meleklere bırakın" derdi.[315] Bu yüzden bir hadiste "Arkadaşlarını sevkederdi" denilmektedir. Kâh yalınayak, kâh ayakkabılı yürürdü. Yürürken arkadaşlarıyla tek tek ve toplu yürürdü. Bir keresinde yaptığı savaşlardan birinde yürürken parmağı kanadı ve parmağından kan aktı. Bunun üzerine şu beyti söyledi:
"Sen yalnız kanayan bir parmak değil misin? Allah yolunda gelmiştir başına gelen."[316]
Seferde arkadaşlarının gerisinden gider, güçsüz kişiyi alır, terkine bindirir ve onlara dua ederdi. Bu rivayeti Ebu Davud nakletmiştir.[317]
[311] Furkân, 25/63. ,
[312] Buharı, 25/80, 25/63; Müslim, 1261; Nesâî, 5/230.
[313] Hâkim (1/443): "Neselân tarzında yürüyün" metniyle rivayet edip sahîh söylemiş ve Zehebî de ona katılmıştır.
[314] Buharı ve Müslim'de Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir hadisde Hz. Peygamber (s.a.) buyuruyor ki: "Bir kimse günlerden birinde güzet elbise içinde kurularak yürüyordu. Başını taramış, kendi kendine gururlanıyor, çalım satıyordu. Derken Allah onu yerin altına geçirdi. Şimdi o, kıyamet gününe kadar yerin dibine geçmektedir."
[315] Ahmed, 3/332; Ibn Mâce, 246. Câbir (r.a.) diyor ki: "Hz. Peygamber (s.a.) yürürken arkadaşları O'nun önünde giderler, sırtını meleklere bırakırlardı." Senedi kuvvetlidir. Hâkim sahih saymış, Zehebî de ona katılmıştır.
[316] koyup yere oturdu. Adiy "Anladım ki o kral değil" dedi.
Buharî, 56/9; Müslim, 1796.
[317] Ebu Davud, 2639. isnadı sahîhtir.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/154-156.
Hz. Peygamber (s.a.) yürürken vücudu dik yürürdü. En hızlı, en güzel ve en sakin yürüyen insan o idi. Ebu Hureyye anlatıyor: "Allah Rasulü'-nden (s.a.) daha güzel birşey görmedim, sanki güneş yüzünde yüzerdi. Allah Rasulü (s.a.)'nden daha hızlı yürüyen bir kimse görmedim; sanki yer ayaklarının altında durulurdu. Aldırmadan yürür gider, biz ise (ona yetişe-im diye) kendimizi zorlardık". Hz. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.): "Allah Rasulü s.a.) yokuştan aşağı iniyormuşcasına vücudu dik bir vaziyette yürürdü." diyor. Yine Hz. Ali bir keresinde "Hz. Peygamber (s.a.) yürüdüğü zaman takallu ederdi" demiştir. Takallu, yokuştan inen biri gibi tamamen yerden yukarı doğrulmak demektir ki, bu yürüyüş şekli azim, himmet ve şecaat sahiplerinin yürüyüşüdür. Yine bu en mutedil, organlar için en rahat ve hafifmeşreb, zebun ve ölümsek tür yürüyüşlerden en uzak olan yürüyüş şeklidir. Zira yürüyen kimse ya yürürken ölü gibi yürür, sanki yüklenilmez odun gibi bir tek stilde gider ki bu kötü, çirkin bir yürüyüş şeklidir; ya densiz deve gibi bir o yana bir bu yana çalkanarak yürür, bu da kötü bir yürüyüş şeklidir; ya da ağırbaşlı yürür. Bu son yürüyüş şekli, Kitab'ın-da anlattığı üzere, Rahman'm (has) kullarının yürüyüş şeklidir. Allah (c.c.) buyuyor ki: "Rahman'm kulları yeryüzünde ağırbaşlı yürürler. "[311] Seleften pekçoğu bu âyeti tefsir sadedinde "Onlar kibirli ve ölümsek değil, seki-netle vakarla yükselir. Bu Allah Rasulünün (s.a.) yürüyüşüdür" diyor. Bu şekil yürümekle birlikte yine de Hz. Peygamber (s.a.), sanki yokuştan aşağı iniyormuş ve âdeta yer ayaklarının altında dürülüyormuşcasma bir haldedir; hatta öyle ki onunla beraber yürüyen kişi kendisini zorlar. Allah Rasulü (s.a.) ise aldırmazdı. Bu da iki şeyi gösterir. Hz. Peygamber'in (s.a.) yürüyüşü ne ölümsekti, ne de zebundu. Aksine onunki en mutedil yürüyüştü.
Yürüyüş on türlüdür: Üçü yukarıda geçenler.
4. Koşma (sa'y)
5. Remel: Kısa adımlı ve en hızlı yürüyüştür. Buna "habeb" de denir. Sahih'de Ibn Ömer'den rivayet edildiğine göre Hz.Peygamber (s.a.) tavaf ederken üç kere remel yapar, dört kere yürürdü.[312]
6. Neselan: Yürüyen kişiyi yormayacak şekilde hafif koşmak. Müs-ned'lerden birinde rivayet edildiğine göre yayalar, Veda haccı sırasında Allah Rasulüne (s.a.) yürümekten yakındılar. Hz.Peygamber (s.a.) de: "Ne-selândan yardım isteyin" buyurdu.[313]
7. Havzelâ: Salını salını yüiümek. Bu yürüyüşte, kırıtma ve züppelik vardır, deniliyor.
8. Kahkara: Arka arka yürümek.
9. Cemeza: Yürüyen kimsenin (kurt gibi) sıçraya sıçraya gitmesi.
10. Çalımlı yürümek (tebahtür): Kendini beğenmiş, kibirli kimselerin yürüyüşüdür. İşte Allah (c.c), bu şekilde kendini beğenmiş, çalım satarak yürüyen kimseyi yerin altına geçirmişti. Şimdi o, Kıyamet gününe kadar yerin dibine geçmektedir.[314]
Bu yürüyüş şekillerinin en mutedili, vakarla ve vücudu dik rünen şeklidir.
Arkadaşlarıyla birlikte yürüyüşüne gelince; kendisi arkada yürür, arkadaşları ise önünde giderlerdi. "Arkamı meleklere bırakın" derdi.[315] Bu yüzden bir hadiste "Arkadaşlarını sevkederdi" denilmektedir. Kâh yalınayak, kâh ayakkabılı yürürdü. Yürürken arkadaşlarıyla tek tek ve toplu yürürdü. Bir keresinde yaptığı savaşlardan birinde yürürken parmağı kanadı ve parmağından kan aktı. Bunun üzerine şu beyti söyledi:
"Sen yalnız kanayan bir parmak değil misin? Allah yolunda gelmiştir başına gelen."[316]
Seferde arkadaşlarının gerisinden gider, güçsüz kişiyi alır, terkine bindirir ve onlara dua ederdi. Bu rivayeti Ebu Davud nakletmiştir.[317]
[311] Furkân, 25/63. ,
[312] Buharı, 25/80, 25/63; Müslim, 1261; Nesâî, 5/230.
[313] Hâkim (1/443): "Neselân tarzında yürüyün" metniyle rivayet edip sahîh söylemiş ve Zehebî de ona katılmıştır.
[314] Buharı ve Müslim'de Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir hadisde Hz. Peygamber (s.a.) buyuruyor ki: "Bir kimse günlerden birinde güzet elbise içinde kurularak yürüyordu. Başını taramış, kendi kendine gururlanıyor, çalım satıyordu. Derken Allah onu yerin altına geçirdi. Şimdi o, kıyamet gününe kadar yerin dibine geçmektedir."
[315] Ahmed, 3/332; Ibn Mâce, 246. Câbir (r.a.) diyor ki: "Hz. Peygamber (s.a.) yürürken arkadaşları O'nun önünde giderler, sırtını meleklere bırakırlardı." Senedi kuvvetlidir. Hâkim sahih saymış, Zehebî de ona katılmıştır.
[316] koyup yere oturdu. Adiy "Anladım ki o kral değil" dedi.
Buharî, 56/9; Müslim, 1796.
[317] Ebu Davud, 2639. isnadı sahîhtir.
İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 1/154-156.