sumeyye
Fri 9 July 2010, 12:39 pm GMT +0200
Yalancı Bahar
Kaç baharı gerçek sanıp kandık söylesenize
Kaçına "Nihayet" hasretle kucak açtık ve ka-çında yanıldık
Kaç kez ayaz vurmuş dallarımızda filizlerimiz sön-dü
Yine de uslanmadık
Yine geveze bir dosta sırlarımızı açar gibi açıldık yalancı bahara
Yine yanıldık Peşinden bastıran tipiyle ayıldık
Ne yapalım ki, dalında patlamayı bekleyen bir to-murcuk gibi susamıştık ilk-yaza Kaç zaman olmuştu kendimizi güneşin kollarına bırakıp, ormanda yayılan ke-kik kokularıyla sarhoş olmayalı
Tahmin ediyorduk, üze-rimize katran rengi bir kafes gibi çöken bulutların ardın-da güneşin gülümsediğini
Daha ilk ışınları deler delmez kafesi, açtık iştahla ruhumu-zun pencerelerini
Bahar öyle kolay gelmezdi as-lında; biliyorduk; yanlış baharlar-da az mı ayaz yemiştik
Kaçımız mart güneşine aldanıp açılmış ve kara kafesin ağına düşmüştü yeniden
Bahar, ilan-ı aşk mevsimiydi; astık aşklarımızı ilan panolarına, sevdalar yasakken daha
Bahar, barışın mevsimiydi; müjdeledik barışı, silahlar konu-şurken hâlâ
Söyledik, ancak yazın söylene-cekleri, güneş henüz toprağı ısıtmamışken cemreler düşmemiş-ken ilkyazın koynuna
Yalanmış meğer bahar; daha vakti değilmiş, aşkın da barışın da
Güneşe kananlar, yazı beklerken bahardan oldular; kesildi sesi soluğu, erken öten horozların
İyisi mi itirafçı olalım; biliyorduk "İşte bahar" derken, ardından gelecek ayazı
"Yalan bu çıkma" de-mişti temkinliler, tedbirli-ler, "çıkarken üstüne kalın bir şey al"anlar, "başına bir iş gelmesin"den ürkenler
Ama bahar, olanca işvesiyle sokağa çağırıyordu
Aşk, ilan panosuna asıl-mayı bekliyordu, barış bir kuş gagasında müjdelenmeyi
"Erken mi geç mi" he-sabına gelmezdi ikisi de Peşlerine düşülmeli, ilan edilmeli, müjdelenmeliydiler
Güneşi görür görmez seranada ve barış türküleri-ne başladık Vakti gelme-den açıldık, geç kalmadan davranma telaşında
Erkenmiş
Kursağımızda kaldı ba-har sevinçleri
Erken öten horozlar, erken açmış çiçekler, erken doğmuş bebekler gibi kesildik, solduk, öldük
Yine tedbirliler ulaşacak salimen yaza; biz yakalandık, zalim ayaza
* * *
Ama itirafçı olsak da pişman olmadık
Az da olsa ısındık hiç olmazsa Vakitsiz de olsa söyledik, söylenmesi gerekeni
"Bahar yalan mıymış gerçek mi" dinlemedik Güneşin ilk dokunuşuyla haber verelim dedik, ardından gelecek müjdeyi
Aşk için erkendi belki; barış henüz uzak
ama ikisi de gelecekti nasılsa sonunda
Hep bildik ki, habercisidir yalancı bahar, sahicisinin
Bazen vaat, hediyeden de kıymetlidir
Kesilmeyi göze alıp erken ötmek yeğdir çoğu zaman, susup doğru zamanı kollamaktan
Sonunda olan yalana kananlara olur, onlar müjdeledikleri şeyi göremeden giderler
Lakin çoğu buna gönüllüdür
Güneşe en erken onlar dokunmuşlardır, elbet en erken ya-nan onlar olacaktır
Belki "İkinci Bahar"ı yaşayanlar bilir kıymetlerini
ALINTI