hafiza aise
Mon 8 August 2011, 01:02 pm GMT +0200
YALAN SÖYLEDİM ŞİMDİ İÇİM YANIYOR
Mart 2011 66.SAYI
Ben Nurhayat, 18 yaşındayım. Almanya’da yaşıyorum ailemle. Bir kreşte çalışıyorum. Kreşe başlamadan önce doldurmam gereken kartlarda şu soru vardı: “Hiç hastanede yattın mı, ameliyat oldun mu?” O soruyu annemle babama sordum, ne yapayım diye. Çünkü çocukken benim kanserim vardı. Beni düşündükleri için, işsiz kalacağım korkusu ile yalan söylememi istediler. Ama sonradan anladım ki, doğruyu söyleseydim içim rahat olurdu. Gidip doğruyu söylemeyi çok düşündüm. “Niye önceden demedin” dediklerinde de “Annem, babam benim için korktu ondan söyleyemedim” desem ne derler acaba? Bir de beni bu yüzden işten atarlarsa, yalan söyledim diye... Belki de ömür boyu bu yalanla yaşayacağım. Allah korusun. Çok kötü bir durum, çünkü bana sorsalar “Senin çocukluğun nasıl geçti?” diye, ben sadece bir kaç şey hatırlıyorum kreşten. Ama hastane hayatımı unutamıyorum. İnsanların çocukken hasta olduğumu bilmesini çok ama çok isterim. Ve öyle çocuklarla çalışmayı… Lütfen bana yardımcı olun. Bir yalan hayatımı karartıyor.
Nurhayat/ Münih
Önce büyüklerinden daha olgun düşündüğün için teşekkür ederim. Hayattaki en önemli kişilik özelliği dürüst olmaktır. Dürüstlük kişiye o denli güç verir ki güven duygusu ile ilişki kurar bir ötekiyle. Sence böylesi bir hastalığı yenmen bile güçlü bir kişi olduğunu göstermiyor mu? Şimdi önüne bir imtihan daha çıkmış. Hadi bakalım bir kere daha o güçlü yapınla durumu düzeltmeye çalış istersen.
Kişilik yapın dürüst olduğu için bir tane yalanla duygu dünyan sarsılmış. Oysa dürüstçe önlerine çıkıp bir çocuğun yaşadığı kanser gibi kötü bir deneyimi açıkça aktarsaydın eminim Rabbim sana karşı şefkatle muamele etmelerine yardımcı olurdu. Diyelim ki böyle bir şey olmayacaktı, sana olumsuz davranacaklardı. Bu da senin için hayata dair bir bilgi kaynağı oluşturacaktı. Ama Rabbin ile ilişkin daima sağlam kalacaktı. Ben yine de güzel yüreğini kutluyorum.
Psikoloji bilimine göre hayatta yaşadığımız bir takım olumsuz olaylar veya hastalıklar zihinsel şemamızı oluştururken bizlere çok önemli tecrübeler kazandırır. Kanser gibi ölümcül hastalıklar “sınır deneyim” olarak adlandırılır. Yani bir kişinin hayatı boyunca elde edeceği tecrübelerin en köklüsünü ve en kapsamlısını kazandırır bu tür deneyimler. Eminim bu hastalığın sana kazandırdığı en önemli kişisel özellik “empati” duygusudur. Sen de bilirsin ki anaokullarında ya da kreşlerde çocuklara aktarılacak önemli duygulardan biri de şefkat ve merhamettir. Bazen bir çocuk anaokulundan aldığı şefkati ya da önemsenmeyi ailede bulamayabiliyor. Diğer önemli bir husus kanser bulaşıcı bir hastalık değil ki çocuklar için bir tehlike oluştursun. Bu tür sorularda genelde tekerrür edebilecek ya da bulaşabilecek hastalıklar (hepatit gibi) araştırılır. Senin böyle bir durumun olmadığı için kaygılanmana hiç gerek yok.
Cenabı Hak bir kapıyı kapatsa binlerce kapı açar. Kudret O’nun merhamet O’nun. Düşün ki sen o çocuk kalbinle böylesi acıları yaşayıp tahammül göstermişsin. Hem de günahsız çocukluğunla. Henüz daha bilmiyoruz Rabbim böyle bir imtihanın mükafatını hangi yollarla ve nasıl lütfedecek sana. Bana sorarsan hiç tereddüt etmeden onlarla dürüstçe ve açıkça konuş gerisini onların ve Rabbi’nin takdirine bırak. Kalbin bu yükle ağırlaşıyor; böyle bir yükü taşıma. Senden ricam eğer bu konuşmayı yaparsan lütfen beni ara. Çünkü sonucu ben de merak ediyorum. Fakat kalbim seni çok sevdi bunu bilmeni isterim. İnşallah ömrün hep dürüstlük üzere geçer.
Yasemin UÇAL ABDULLAH