sidretül münteha
Sat 19 March 2011, 09:01 pm GMT +0200
ab- Yahudi Ve Hristiyanları Taklit Perspektifi
Konumuzun fıkıhla alâkasına geçmezden önce, bazı âyet-i kerîme ve hadîs-i şeriflere değinmek, konunun daha başka boyutlarını da gösterme açısından yararlı olabilir.
Kurıân-ı Kerîm, uslanmaz ruhun temsilcisi ve her türlü değeri maddeye feda eden bir millet olarak yahudilerden sık sık söz eder ve ibret unsuru olarak, özellikle maddeperestliklerini gözler önüne serer. Bu açıdan onlarla beraber hıristiyanlardan da söz eden bir âyet-i kerîmede şöyle denir:
"Ey iman edenler, şu muhakkak ki,(yahudi) bilginlerinin ve (hıristiyan) rahiplerinin birçoğu batıl (yollar)la insanların mallarını yerler, onları Allah'ın yolundan men ederler. Altını ve gümüşü yığıp ve biriktirip de, onları Allah yolunda harcamayanlar (yok mu?) İşte bunlara pek acıklı bir azabı muştula!" [118]
Burada dikkati çeken bazı noktalar vardır:
Batıl yollarla insanların mallarını yiyenler, din bilginlerinin bazılarıdır ve bu iş için bu vasıflarından yararlanmaktadırlar. Bu yollarla insanların mallarını yemeleri, onları aynı zamanda Allah'ın yolundan da uzaklaştırmaktadır. Yani bu yolla malını kaybeden insan yolunu da sapıtmaktadır. Din adamlarının bu yola girmelerine sebep, maddî ihtiraslarıdır, altın ve gümüş yani para biriktirme arzularıdır.
"Bu âyet-i kerîmenin ve açıklaması olarak söylediklerimizin konumuzla olan ilişkisinin, şu hadîs-i şerîfle'daha net olarak anlaşılacağı kanaatindeyim:
"Sizden öncekilerin yollarına karış karış, arşın arşın uyacaksınız. Hatta onlar bir keler deliğine girseler, siz de onların arkasından gireceksiniz. Biz, 'Ya Rasûlullah, yahudilerle Hıristiyanlara mı?' dedik. 'Ya kime (olacak)!' buyurdular." [119]
Nevevî bu hadisin şerhinde bu izlemenin, küfür derecesine varmayan günahlar ve muhalefetlerde olduğunu söyler ve "Bu Rasûlullah'ın (sav) açık bir mucizesidir; haber verdiği gibi çıkmıştır" [120] der.
Bu takip, Allah'ın kitabını kazanç konusu yapmada olduğuna göre, yahudiler şu âyet-i kerîmelere yegâne muhatap olmaktan çıkmış olmalıdırlar. Hitap aynı anda, takibi karış karış sürdüren müslümanlaradır da:
"Yanimzdakini (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak indirdiğim (Kur'ân'a) iman edin; onu inkâr edenlerin ilki siz olmayın. Âyetlerimizi az bir paha ile (semen-i kafîl) değişmeyin. Ancak Benden korkun."
"Kendinizi bilip dururken hakkı batıla karıştırıp da gerçeği gizlemeyin.
"Dosdoğru namaz kılın, zekât verin, rükû eden (mü'min)lerle beraber rukü edin."
"(Ey yahudi bilginleri) Siz, insanlara iyiliği (gerçeği ve peygamberlere iman etmeyi) emredersiniz de kendinizi unutur musunuz?" [121]
Âyetleri az bir paha (semen-i kalîl) karşılığında satmak... Hakkı batıla karıştırmak... Gerçekleri gizlemek... Dosdoğru namaz kılmamak... Zekâtı vermemek (paraya harîs olmak)... Başkasına doğruyu emrettiği halde, kendini (kendi çıkarı için) unutmak... Ve bunların hepsini Kitab'ı okuyup dururken yapmak... da sözkonusu takibin tamamlayıcılarından sayılabilir mi? [122]
[118] Tevbe: 9/34
[119] Müslim, İlm,. 6; Buhari, Enbiyâ, 50; İ'tisâm, 1 4; İbn Mâce, Fîten, 17; Ahmed b. Hanbel, 11/325, 327, 336; 111/83, 89, 94.
[120] Nevevî, Şerh'u Müslîm, (Kastalânî kenarında) Beyrut ty, X/102; Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim terceme ve şerhi, X/6603.
[121] Bakara: 2/41-47
[122] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 64-65.