sumeyye
Tue 13 July 2010, 04:54 pm GMT +0200
Vesile-i Aşk
Aşk ne zaman, ne de mekân arar İlle de mekân derseniz kalbim derim Zaman ise; geldiği andır O gelmeden hissettirir kendini, olaylarla belli eder geleceğini Sanki geleceğini bilir gibi beklerim onu Bir hassasiyet bir durgunluk başlar yüreğimde, fırtına öncesindeki sessizlik gibi bir sükûn kaplar etrafımı Sanki bir şeyleri hisseder ama ne olduğunu kestiremem bir türlü İşte o an aşk kapıdadır, içeri girmek için davet bekler benden
Ben aşkı bilsem de O’nun kadar aşkı hiç kimse bilemez O sevenlerin en sevenidir, çünkü aşkı yaratan O’dur O aşkın ta kendisidirSevmeseydi zaten yaratmazdı beni O, istenmeyi istemeseydi, istemeyi içime vermezdi O sevilmeyi ister, o istenmeyi bekler Ve yine insanla ayna tutar insana
Aslında aynada o dur, sevgide o dur, aşk da odur O benim kapıma gelen deli sevdamdır
“İnsan benim sırrımdır Ben insanın sırrıyım ”der
Sır nedir? Aslında aşktır kâinattaki en büyük sır
Sev der, çok sev ama en çok beni sev Sevdirir birleştirmez, gösterir yaklaştırmaz, özletir hasret bırakır, âşık eder kavuşturmazZaten kavuşsa adı aşk olmaz Yan ama tutuşma der, tutuşacaksan sadece benim için tutuş
Bir baş eğmezliktir insanın hayata karşı hırçınlığı Ve kendini bildiği andan itibaren aşkı arar Kâinattaki her şey onu arayıştır aslında, onu keşfetmek üzere programlanmıştır hayat
Her şeye rağmen AŞK tektir
Gecelerce yıldızların parıltısını seyredersiniz, ne güzel, ne ulaşılmazdır onların ışığı Ama onlarda güneşten alırlar parlaklıklarınıGüneşi seyredemezsiniz gözleriniz kamaşır
Gaye-i ışıktır güneş, vesile-i ışıktır yıldızlar, güneşi yansıtırlarVesile-i aşktır insan, gaye-i aşktır ALLAH
Ve perde-i aşktır insanı sevmek İnsanla perdeler kendini hasret bırakır, özletir, göstermez
Aşk-ı dünyevidir insan ve Aşk-ı uhrevidir ALLAH
O kulunun kalbine nazar etmeye görsün, kıvılcımı yaktı mı artık hiç kurtuluşunuz yoktur O yarattığı kulunu sevdirerek yaklaştırır kendine Sevgilinin zatında aslında kendi nuru vardır Seven O’nu sever, isteyen O’nu ister, özleyen O’nu özler Peşinden koştuğumuz da O, kavuşmak istediğimizde O, sarılmak istediğimizde O’dur
AŞK; tekdir Aslında en büyük lütuftur bu kulunun kalbine koyduğu ateş
“Her göz etmez fark, İşitmez her kulak,
Saklı olmaz birbirinden CAN ve TEN
Canı görmek için izin yok ki bil ki sen
Bir ateştir, yel değildir ney sesi;
Kim ki ateşsizdir; Yok olsun böylesi ” der Mevlana
İşte bu yangınla gelir kul O’na Mucibince amel ederse dünyevi aşktan uhrevi aşka geçiverir Aslında Mecnun’a Leyla’dan tecelli eden de O’nun aşkının nurudur Ama O kalbe kendi sevgisinden daha şiddetli bir sevginin girmesine müsaade eder mi hiç? Kulunu kullanır, gönlüne lezzet tat verir Güllerin kokusunu gül kokusuyla duyurur, bülbüllerin sesini dinletir, şakayıkların renklerini gösterir, fark ettirir hayatı, aldığı soluğu hissettirir Sonsuz sevgi pınarından su içirir Sevmeyi böyle öğretir kuluna Sevince İlkbahar olur Sonbaharlar âşıklara Ve aşkı insana insanla efsane eder ve aşığı aşka müptela eder
Leylalar Mecnunlar, Yusuflar Züleyhalar, Ferhatlar Şirinler ve daha nice efsaneler bu aşkla ona erdiler Anne sevgisi, eş sevgisi, kardeş sevgisi, evlat sevgisi, sevgili sevgisi hepsi birdir Hepsi tek pınardan beslenir
Çünkü sevgi tektir Bilmeden Allah’ı sevmektir âşık olmak, işte budur aşka mecaz katmak O zatını kulunda gizler görünmez, ama O kulunu görür O bilir, o çok sevdiği kulunun bir gün kendine âşık olacağını da bilir
Bu aşkla Mahmut Hüdai-ye kadılığı bıraktırır İbrahim Ethem’i atlas yorganından çıkartır Bişr-i Hafî’ye bütün varlığını tükettirirNiyazi-i Mısri’ye mum yaptırıp sattırır Ferhat’a dağları deldirir, aşığa acı çektirir
Âşık sadece sever, o sevmeyi sever ve “Seni seviyorum” demeyi sever Âşık aşka âşıktır, âşık aslında Sana âşıktır
Aşk tektir, bende tek Seni sevdim kulun zatında
ALINTI