saniyenur
Sat 19 May 2012, 02:24 pm GMT +0200
Verimlilik Ve Sürat
Askerî planların uygulanmasında ve askerî seferlerde, verimlilik ve sürat çok büyük öneme sahiptir. Bu hususlarda herhangi bir ihmal yalnız avantajı yitirmeye sebep olmakla kalmaz, bazan da ordu için bir felâkete sebep olabilir. Her mücadelede ve savaşta asgarî çabayla azamî avantaj kazanmak bütün İnsanların tabii bir arzusudur. Azamî verimliliğe, özellikle bir taraf, düşmanından sayıca ve maddî güççe daha zayıf olduğu zaman ihtiyaç duyulur. Bununla beraber, verimlilik, bütün askerî harekâtlarda daima anahtar rolü oynamalıdır. Bu sebeple, komutanın, askerlerinin verimliliğini etkileyen dış faktörlerle birlikte, iç faktörleri de gözönünde bulundurması hayatî önem taşır. Komutan, sıla hasreti, endişe ve diğer duygusal gerilimler gibi askerlerinin savaş alanındaki performansını ters yönde etkileyebilecek psikolojik faktörlere dikkat etmelidir. Yorgunluk, uykusuzluk, hastalık ya da ağrı gibi fizikî faktörlerin önemi de daha az değildir ve zamanında giderilmelidirler.
Rasulullah askerî harekâtlarında bu tekniğe gerekli önemi verdi ve çoğu zaman düşmanı hazırlıksız yakalayarak sürprize uğrattı. Harekâtlarında ve planlarını gerçekleştirme konusunda büyük bir sürat gösterdi. Rasulullah'ın kuvvetlerini çok süratli hareket ettirebilmesini ve çoğunlukla düşmanını en beklenmedik yerde ve zamanda yakalanmasını sağlayan onun çevre arazinin fizikî coğrafyasını iyi bilmesi ve askerî taktikler üzerindeki büyük ustalığıydı. Büyük veya küçük çıktığı her seferde süratinin müthiş gücüyle düşmanı geride bıraktı ve şaşırtıcı başarılar gerçeklerştirdi. Bedir Savaşı'nda, düşman Rasulullah @'ın kervana saldıracağı izlenimini edinmişti, bu sebeple Mekke'den büyük bir kuvvetle yola çıktılar ve kervanın önünde, kervanı korumak için bir birlik yürüdü. Rasulullah diğer taraftan başka planlar tasarlamıştı ve dağlar arasından zor bir rota izleyerek büyük bir süratle ilerledi ve Bedir vadisine düşmandan evvel ulaşarak askeri noktadan en iyi mevkiîyi işgal etti.
Uhud Savaşı'nda Rasulullah'ın sürati ve gizli hareketi düşmanı tamamen sürprize uğrattı. Kayalıklar arasından engebeli bir rota tutturdu ve onun başka bir yönden gelmesini bekleyen ve ordusunu süvari birliğiyle perişan etmeyi planlayan düşmanın karşısına beklemedikleri bir yönde ve zamanda çıkıncaya kadar süratle yol aldı. Ve yine, Hudey-biye Seferi'nde onun çok kuvvetli bir pozisyonda bulunmasını sağlayan süratidir. Rasulullah, Kureyş'in onun Umre için Kâbe-ye girmesini engellemek üzere savaş hazırlıkları yaptığını haber alınca yolunu değiştirdi ve süratle Hudeybiye'ye doğru hareket etti. Onun bu süratli hareketi, müslümanları durdurmak için gönderilmiş olan Kureyş süvari ve piyade birliklerini etkisiz kıldı. Rasulullah düşman kuvvetlerince farkedilmeden Mekke yakınlarına kadar geldi ve eğer o aklı fikri kendi şerefi için zaferler kazanmak olan alelade bir komutan olsaydı, o sıra savunmasız bulunan bu kutsal şehire muhakkak ki saldırır ve oldukça büyük miktarda kan dökerek fethederdi.
Peygamber 'ın Mekke seferi onun gerçekleştirdiği en ustaca, en büyük hücumdu ve bu iş büyük bir askerî ustalıkla ve süratle tamamlandı. Kureyş, onu ancak Kutsal Şehrin kapılarına ulaştığında farkedebildİ. Rasulullah 'ın bu müthiş süratli hareketi düşmanın silahlarını alıp karşısına çıkma kabiliyetini ve şevkini çökertti. Mekke içinde böyle bazı unsurlar kalmış olsa bile, Rasulullah 'ın sürati onlara hiçbir hazırlık fırsatı bırakmadı. Aynı şekilde, Hayber yahudilerini de tamamen hazırlıksız yakaladı. Peygamber Hayber önlerine geldiğinde çiftçiler tarlalarına gitmek için çıkıyorlardı ve onu görünce kalelerine koşarak, "Muhammed geldi! Muhammed geldi!" diye bağırmaya başladılar. Rasulullah bütün kaleleri silip süpürerek altı günde yüz millik bir mesafe ketetti. O kadar hızlı hareket etti ki, Hayberlj-lerin müttefiki Benî Ğatafan'ın yardımlarına gelmesine fırsat bırakmadı. Rasulullah 'ın süratli hareketi karşısında Hayberliler hazırlıksız yakalandılar ve kaleleri az bir direnç göstererek birer birer fetholundu. Pey. gamber 'ın Tebük seferi de çok başarılıydı. —Çünkü düşman onun bu kadar çabuk oraya varmasını beklemediği için hiçbir hazırlık yapmamıştı.— Onun yaz sıcağında çıktığı Tebük seferi, askerî harekâtlarda hareket kabiliyetinin, süratin önemine inananlar için unutulmaz bir ders olarak hafızalarda yer edecekti. Bu iş çok büyük bir süratle gerçekleşmişti ve düşman beklenmedik bir yer ve zamanda İslâm Ordusunu kapılarını çalar bulduğunda tam manasıyla bir sürprize uğramıştı.
Ayrıca, Rasulullah 'ın yahudilere karşı giriştiği bütün seferleri de çok tesirli ve süratli oldu ve çoğunlukla düşman sürprize uğratıldı. Peygamber çok küçük kuvvetlerle verimli gazveler gerçekleştirdi ve tatmin edici sonuçlar elde etti. Aynı verimlilik ve sürat çeşitli Arap kabilelerine karşı zaman zaman düzenlenen küçük gazve ve seriyyelerde de gösterildi.
Rasulullah , Bedir'den önce sırasıyla 70, 200, 150 ve 313 sahabeyle çok başarılı dört gazve düzenledi. Bunların ilki bir Arap kabilesine karşı ve diğer üçü de Kureyş'in soygun çetelerine karşı yapıldı. Peygamber bu çetelere süratle müdahale etti ve onlar çarpış-maksızın kaçtılar. Bedir'den sonra, Rasulullah Ebu Süfyan'ın, Benî Ğatafan'ın ve Benî Süleym'in bir soygun çetesine karşı 200 kişilik bir kuvvetle yürüdü ve onun müdahalesiyle düşmanın planlan bozuldu. Medine1 ye saldırmayı planlayan Benî Muharib ve Benî Sa'lebe'ye karşı da 450 kişilik bir kuvvete komuta etti; fakat aniden onların üzerine yürüyünce hepsi kaçtı. Uhud'dah sonra Rasulullah Ebu Süfyan'a, Sa'lebe, Dumate'l Cendel ve Benî Mustalik kabilelerine karşı 4 sefere gitti. Ve yine onun sürati ve tesirli müdahalesi düşmanın planlarını bozdu ve hepsi çarpışmadan kaçıp gittiler. Benî Mus-talik'e karşı yapılan gazve, küçük bir kuvvetle verimlilik ve sürat unsurlarını kullanarak icra edilen kusursuz bir askerî harekât örneğiydi. Rasulullah kesintisiz ve sıkı bir yürüyüşle kısa bir süre zarfında düşmanın toplantı yerine vardı ve onlara güçlerini toparlamak fırsatı tanımadı. Daha sonra da Benî Lihyan ve el-Gâbe'ye küçük seferler düzenledi ve onları hazırlıksız yakaladı, onlar da kaçtılar.
Aynı şekilde, Rasulullah , Arap yahudile-rine karşı çok başarılı seferler düzenledi. Bu kabile insanları çok güçlü ve kibirli insanlardı ve çoğunlukla Peygamber ve ashabına nefretle davranırlar ve diğer Arap kabilelerini de onlara karşı kışkırtırlardı. Bu kabileler Rasulullah 'la olan antlaşmalarını bozdular ve O'nu kendileriyle savaşmaya ittiler. Peygamber bu kabilelerin her birine karşı uygun zamanlarda gerekli müdahalelerde bulundu; üzerlerine süratle yürüdü ve tesirli bir biçimde onlarla uğraştı.
Sahabeler tarafından komuta edilen, çeşitli kabilelere karşı yapılmış diğer seferler de büyük müessiriyet ve süratle gerçekleştiri!di.Bu şeriyyelerde düşmana savaş için hazırlanma fırsatı tanınmadı. Çoğu olayda, düşman, müsiümanlarm yaklaştığını görünce canını kurtarmak için korku ve panik içinde kaçtı. Tamamı, 50 seriyye, zaman zaman kabilelerin düşmanca faaliyetleriyle uğraşmak üzere Arap Yarımadası'nın çeşitli bölgelerine Rasulullah 'ın sahabeleri komutası altında gönderildi. Bu seriyyelerin hepsi iyi örgütlenmiş, iyi planlanmış, verimli, süratli bir biçimde uygulanmış ve tatmin edici askerî sonuçlar elde edilmiş seferlerdi. Bu seriyyelerin 39'unda müslümanlar operasyonları büyük bir süratle ve müessiriyetle gerçekleştirdiler ve düşman hazırlıksız yakalandı. Bunların 17'sinde sahabeler, düşmana hiç bir şans tanımayan olağanüstü bir hareket kabiliyeti gösterdiler. Bu seriyyeler şunlardır: Katan seriyyesi, el-Kuretâ, Ukkaşe b. Muh-san el-Esedî, Hüsmâ, Ümmü Kirfe, Fedek,
Ömer b. Hattab, Ğalib b. Abdullah el-Leysî, el-Meyfe, Beşir b. Sa'd el-Ensarî, Suca b. Vehb el-Esedî, Ebû Katade b. Rib'i el-Ensarî, Uyeyne b. Hisn, Kutbe b. Âmir, Ali b. Ebî Talip, Abdullah b. Huzafe el-Karşî seriyye-leri.