- Vekaletle kıyılan nikah

Adsense kodları


Vekaletle kıyılan nikah

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 1 June 2011, 03:36 pm GMT +0200
3— Tefviz (Vekâletle Kıyılan) Nikâhı Hakkındaki Hükmü:

 

Bir adam bir kadınla evlenmiş, fakat ona mehirden hiç söz etmemişti. Zifaf olmamış, adam ölmüştü. Hz. Peygamber (s.a.) kadına, ne az ne çok, emsal mehir gerektiğine, mirasçı olacağına ve üzerine dört ay on gün (ölüm) iddeti beklemesi gerektiğine hükmetti.[575]

Ebu Davud'un Sünen'inde anlatılır: Hz. Peygamber (s.a.) bir erkeğe "Seni falanca kadınla evlendirmeme razı mısın?" buyurdu. Adam da: "Evet." de­di. Kadına: "Seni falan adamla evlendirmeme razı olur musun?" diye sor­du. Kadın da: "Evet." deyince, onları birbiriyle evlendirdi. Adam gerdeğe girdi, ona mehirden söz etmedi. Bir şey de vermedi. Öldüğü sırada, mehrine karşılık olmak üzere Hayber'de kendisine ait bir payı kadına verdi.[576]

Bu hadisler şu hükümleri içerir:

1— Mehir amlmaksizın yapılan nikâh caizdir.

2—  Mehrin belirlenmesinden önce zifaf caizdir.

3—  Zifaf olmasa bile ölümle emsal mehir Ödemek kesinlik kazanır.

4— Ölümle —zifaf vuku bulmasa bile— vefat iddeti gerekir. İbn Mes'-ûd, Irak fukahası ve hadis âlimleri bu görüştedirler. İmam Ahmed ve bir kav­linde İmam Şafiî de onlardandır.

Hz. Ali ile Zeyd b. Sabit ise; "Kadına mehir gerekmez." demişlerdir. Medine âlimleri, Mâlik ve diğer bir görüşünde İmam Şafiî de bu görüşü be­nimsemişlerdir.[577]

5— Yine bu hadisler bir adamın, akdin her iki tarafını da üstlenebilece­ğini gösterir. Bu şu şekillerde olabilir: Her iki tarafın da vekili ya da velisidir, yahut kendisi velidir aynı zamanda koca kendisini vekil yapmıştır veya ken­disi kocadır (asıl), veli kendisine vekâlet vermiştir. Bu durumlarda sadece "Ben Falan'ı, Falan'la evlendirdim." veya "Ben falanla evlendim." demesi yeter­lidir. İmam Ahmed'in mezhebinde zahir olan görüş budur. Onun, ikinci bir görüşü daha bulunmaktadır. Buna göre bu, ancak icbar hakkına sahip /veli için sözkonusu (caiz) olabilir. Bir kimsenin icbar velayetini haiz cariyesi veya (küçük) kızı ile kölesini evlendirmesi durumunda olduğu gibi. Bu görüş» her iki tarafın da rızasına itibar edilmediği esasına dayanmaktadır.

İmam Ahmed'in üçüncü bir görüşü şöyledir: Bu, ancak koca için caiz olabilir. Çünkü kocanın, hükümleri birbirlerine zıt olduğu için iki tarafın da yetkisini üstlenmesi sahih değildir. [578]


[575] Ahmed, 4099, 4100, 4276; Ebu Davud, 2114-2116; Nesâî, 6/121, 123; Tirmizî, 1145; İbn Mâce, 1891. îbn Mes'ûd'dan rivayet ederler: ibn Mes'ûd'a, mehirden söz etmeden evle­nip zifafa girmeden ölen bir kadın hakkında sorarlar. O da: "Kadına ne az ne de çok, emsal mehri gerekir. İddet bekler, mirastan da hakkı vardır." der. Ma'kıl b. Sinan: "Hz. Peyamber, (s.a.) bizden bir kadın olan Berve bt. Vâşık hakkında aynen senin hükmettiğin

gibi hükmetti." deyince, İbn Mes'ûd buna çok sevinir. İsnadı sahihtir. Tirmizî, İbn Hib­bân (1263, 1264), Hâkim (2/180) ve Zehebî hadisi sahih bulmuşlardır. Hâkim, bu hadisin akabinde Harmele b. Yahya'dan şunu naklediyor: İmam Şafiî'yi şöyle derken işittim: "Eğer Berve bt. Vâşık hadisi sahih olsa, onunla amel ederdim." Hâkim, devamla şöyle diyor: Hocam Hafız Ebu Abdillah Muhammed b. Yakub'u şöyle deYken işittim: Eğer Şafiî'nin yanında olsaydım, ashabı huzurunda kalkar ve: "Hadis sahihtir, onunla amel et." der­dim. Hattâbî: "Bu hadiste, hakkında nas bulunmayan konularda ictihad etmenin cevazı­na delil vardır..." der.

[576] Ebu Davud, 2117. Senedi hasendir.

[577] Bunların delilleri, Muvaita (2/527)'deki sahih senedle rivayet edilen hadistir şöyle ki: Ubey-dullah b. Ömer'in kızı —ki annesi Zeyd b. el-Hattâb'ın kızıdır—, Abdullah b. Ömer'in bir oğlunun nikâhı altında idi. Kocası öldü. Zifafa girmemiş, mehir de söylemişti. Annesi mehrini istedi. Abdullah b. ömer: "Onun mehir hakkı yoktur, eğer olsaydı vermemezlik edip de ona zulmetmezdik." dedi. Kadın onun bu sözünü kabule yanaşmadı ve aralarında Zeyd b. Sâbit'i hakem kıldılar. O da: "Mehirde hakkı yoktur, fakat mirasçıdır." diye hükmetti.

[578] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/210-212.