hafiza aise
Fri 29 April 2011, 11:38 am GMT +0200
... Ve Uhud
Akşam vakti olduğunda Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), ashabıyla birlikte Uhud'a gelmişti. Bilal'in ezanıyla birlikte akşam ve yatsı namazıarını cemaatle burada kılacaklardı.
Efendimiz, her savaşında farklı bir taktik ortaya koyuyordu.
Çünkü Mekke ordusu, Bedir'deki taktiği de kendince çözmeye çalışmış ve hazırlıklarını bu minval üzere yapmıştı. Onun için Uhud, strateji açısından Bedir'den daha farklı olacaktı. Bununla Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellern), düşmanlarının sürekli önünde yürüdüğünü gösteriyor ve böylelikle gündemi belirleyen, sürekli O oluyordu. İnsanların gönüllerine hitap ediyor ve belli ki ashabının, her yönüyle işin içinde olmasını hedefliyordu.
Ashab arasından elli süvariyi seçerek bunlardan, başlarındaki komutan Muhammed İbn Mesleme ile birlikte etrafta dolaşarak gecenin karanlığında karşılaşılabilecek tehlikelere karşı Efendimiz'in güvenliği sağlamalarını istedi.
- Bu gece Bizi kim koruyacak, sorusuna mukabil Zekoôsı İbn Abdikays öne çıkacak ve Efendimiz'in güvenliğiyle bizzat ilgilenip mübaşeret edecekti. Bu arada Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern): - Bizim öncü ve rehberlerimiz nerede? Şu tepelerin arkasını dolaşıp da onlara hissettirmeden bizi onlara kim götürecek, diye sorunca Ebu Heyseme ileri atıldı:
- Ben ya Resfılullah!
Bunun üzerine Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), Ebu Heyseme' nin rehberliğinde beraberindekilerle birlikteyola çıkıp arka taraflarda olanlardan haberdar olmak için teftişe çıkacaktı. Yolda giderken, münafıklardan gözleri görmeyen bir adamın bağından geçmek zorunda kalmışlardı. Bahçesine Resülullah ile birlikte ashabın girdiğini anlayan Mirba' İbn Kayzi, anlaşılmaz bir tepki gösteriyor ve:
- Şayet Sen Resülullah isen ben, bahçeme girdiğin için Sana hakkımı helal etmiyorum. Hem bu, Sen değil de bir başkası olsaydı onu ben mutlaka tartaklardım, diyor, diğer taraftan da üstüne başına toprak saçıyordu.
Adamın bu tavrı ashaba çok dokunmuş ve adamın üzerine yürümüşlerdi. Hatta ashabdan birisi elindeki yayla adamın kafasına bir darbe indirmişti bile ... Olacak şey değildi; bir tarafta Resfılullah'a hakaret ediliyor; diğeryanda ise bu hakareti yapanların yakınları müdaafaya geçmiş adama yardım için hazır bekliyorlardı. Ortam bir anda elektriklenivermişti. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hemen müdahale etti:
- Adama dokunmayın! Bu amanın hem kalbi hem de gözü kör!