- Vasıtasız gelen emir

Adsense kodları


Vasıtasız gelen emir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 4 May 2011, 03:06 pm GMT +0200
Vasıtasız Gelen Emir: Namaz

İşte burası, vahyin vasıtasız cereyan ettiği yerdi; en önemli vazife, böyle bir ortamda bildiriliyordu: Namaz. Ve bu namaz, her gün elli vakit kılınacak bir namazdı. Ümmetin miracı ola­cak bir formuldü bu aynı zamanda.

Derken Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) için geri dönüş vakti gelmiş ve yeniden yola koyulmuştu. Hz. Musa'nın yanı­na geldiğinde o:

- Rabbin, ümmetin için neyi farz kıldı, diye sordu. Belli ki böyle bir kurbet, beraberinde mükellefiyet getirirdi.

- Elli vakit namaz, buyurdular. İsrailoğullanyla çok acı tecrübeler yaşayan Hz. Musa:

- Rabbine müracaat et ve bu mükellefiyeti hafifletmesini iste; çünkü Senin ümmetin buna güç yetiremez! Zira ben, İs­railoğullanyla benzeri çok tecrübeler yaşadım ve bunu tecrü­beyle gördüm, dedi.

Çok geçmeden mübarek eller kalkmış şöyle yalvanyordu: - Ey Rabbim! Ümmetimden bu mükellefiyeti tahfif eyle! Bu kadar iltifatat-ı şahaneye mazhar olan bir Nazdar, ta-

lepte bulunur da ona müspet cevap verilmez miydi hiç! Gelen

mesaj, beş vaktin indirildiğini söylüyordu. Hz. Musa (aleyhis­selam), bunun da altından kalkılamayacağını ifade ediyordu. Tekrar müracaat etti ve tekrar bir beş rekat daha indirilmişti. Bundan sonra, her defasında yeni bir müracaat ve yeniden beş rekatlık bir tenzilat yaşanıyordu. Nihayet mesele, son beş rekata kadar geldi. Hz. Musa (aleyhisselam), bunu da çok bula­caktı; ama Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) rahmet kapısı­nın daha fazla zorlanmaması gerektiği kanaatindeydi. İşte bu sırada, rahmet televvünlü bir ses yankılandı:

- Ya Muhammed! Bunlar, bir gün ve gecede beş vakit ola­rak farzdır; benim katımda artık hüküm değişmez. Ancak, her bir rekat, on rekat gibidir; böylelikle toplamda elli rekat sevabı hasıl olur. Her kim, bir iyilik yapmak isteyip de onu yapamaz­sa, yine de bir sevap alır. Her kim de, iyiliğe niyet edip de onu yapmaya muvaffak olursa, en az on misli sevap kazanır. Yine her kim, ayağı kayıp da bir kötülüğe meyleder ve bunu yapa­mazsa, kötülüğün karşılığı vizir ona yazılmaz; şayet bu adam, niyet ettiği kötülüğün içine düşer ve niyetini yerine getirirse, bu durumda da ona, sadece bir kötülüğün vizri yazılır.446