- Vasilerin iki kişi olması ve tasarrufları

Adsense kodları


Vasilerin iki kişi olması ve tasarrufları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 13 March 2011, 01:36 pm GMT +0200
Vasilerin İki Kişi Olması ve Tasarrufları:




İki vasîden biri, diğeri olmadan tasarrufta bulunamaz (Ebû Yûsuf): Ebû Yûsuf dedi ki; 'bunlardan her biri her işte yalnız başına tasarrufta bulunabilir.’ Çünkü vasî, vasiyyet edenin halefidir. Onun adına iş yapabilir. Bu da vasiyyet edende bulunan ehliyetin vasîde de bulunması halinde söz konusudur.

İmameyn'in bu mes'eledeki görüşlerinin gerekçesi şudur; vasiyyet etmekle ancak her iki vasinin görüşlerine uygun olarak tasarrufta bulunulmasına razı olunmuştur. Vasilerin salahiyeti ancak vasiyyet edenin salahiyetinin devrinde bulunmasıyla sabit olur. Bunun vasfın gereğine uyulması gerekir. Ki, o da ancak her iki vasinin görüş birliği etmeleriyle olur ve ancak bunda fayda vardır. Yapacakları tasarrufların geçerliliği, görüş birliği etmeleri şartıyla mukayyettir. Çünkü bu faydalı bir şarttır. İstisna edilen şeylerde ise, hüküm bunun hilâfınadır. Bu gibi şeylerde her ikisinin görüş birliği etmeleri şartı aranmaz. Çünkü bunlar yapılması zarurî olan şeylerdir. Zarurî şeylerse, müstesnadırlar. O şeyler de şunlardır: Ölüyü techiz etmek, küçüklerin yiyecek giyecek gibi ihtiyaçlarını karşılamak, dâvaları takip etmek, emanetleri ve gasbedilmiş eşyayı geri vermek, borçları ödemek, belirli bir köleyi azad etmek, belirli bir vasiyyetin gereğini yerine getirmek.

Ölüyü techiz etmek (bir iştir ki); techizi geciktirirse, ölünün cesedi bozulur. Hatta alâkadar olan yoksa, bu işi ölünün komşusu da yapar. Küçüklerin ihtiyaçlarını karşılamak da böyledir. Çünkü ihtiyaçları karşılanmazsa, aç ve çıplak kalmalarından korkulur.

Dâvalarla alâkadar olmaya gelince; her iki vasinin bu mes'elede görüş birliği etmeleri mümkün değildir. Diğer zarurî işlerde ikisinin görüş birliği edip etmemesi arasında fark yoktur. Çünkü bu işlerin yapılmasında görüşe ihtiyaç yoktur. Müşterinin fasid bir alış verişi reddetmesi, malları muhafaza etmek ve hibe kabul etmek de böyledir. Çünkü bu  işlerin geciktirilmesinde fitne korkusu vardır. Bütün zayi olan malları ve telef olmasından korkulan malları kabul etmek de böyledir.

Vasilerin biri ölünce, kadı onun yerine başkasını tayin eder: Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göre bunun gerekçesi açıktır. Çünkü bunlara göre o ikisinden biri yalnız başına tasarrufta bulunamaz. Ebû Yûsuf’a göre bir vasî her ne kadar yalnız başına tasarrufta bulunabilse de, vasiyyet eden haklarının takibinde iki kişinin kendisinin yerini almasını gaye edinmiştir. Ölen vasînin yerine başka birini tayin ederek maksadını gerçekleştirmek mümkün olduğuna göre, ölenin yerine başka bir vasî tayin edilir. Ölen vasî vesayetini ikinci vasîye devretmişse, başka biri tayin edilmiş gibi ikinci vasî yalnız başına tasarrufta bulunabilir. Çünkü vasîsinin görüşü ile, hükmen onun görüşü de bakidir. Bu sebeple hayatta iken onu ölünün malında tasarrufta bulunma hususunda vekil tayin etmesi caiz olur. Vasiyyet de böyledir.

Ebû Hanîfe'ye göre iki vasîden biri yalnız başına tasarrufta bulunamaz. Zira vasiyyet eden, onun yalnız başına tasarrufta bulunmasına razı olmamıştır. Ama birinin ölümü halinde ölen vasî vesayetini diğerine devrederse, caiz olur. Çünkü vasiyyet edenin maksadı ikili görüş ile hâsıl olmuştur.

Vasî olan bir kimse başkasını vasî tayin edince, bu ikinci vasî her ikisinin de terekesinde vasî olur: Bu iki terekeden biri ölen vasînindir, diğeri de önceki ölünündür. Ölen vasî müstakil bir salahiyetle tasarrufta bulunduğundan dolayı, dede gibi bir başkasına vesayet verebilir. Çünkü velayet evvelâ vasiyyet edenin kendisinde idi. Sonra bu velayet mal bakımından vasîye, can bakımından da dedeye intikal etti. Cana velayet hususunda dede, baba yerine geçer. Malî velayet hususunda vasî de böyledir. Zira vasiyyette bulunmak, kişinin kendi yerine başka birini geçirmesidir. Ölüm anında vasînin her iki tereke üzerinde velayeti vardı. Onun tayin ettiği veli de istihlafı tahakkuk ettirmek için böyledir.

Bir kimse kendi terekesi hususunda bir adamı vasî tayin eder de, o vasî ölmek üzere olduğunda zâhirü'r- rivâyeye göre her iki terekede de vasî olur. Çünkü kendisini vasî tayin edenin terekesi kendi terekesi hükmündedir. Zira  onun, o adamın terekesinde tasarrufta bulunma salahiyeti vardır. İmameyn'den rivayet edilen görüşe göre; onun tasarruf salahiyeti sadece kendi terekesi ile sınırlıdır. Çünkü bu açıkça bildirilmiştir. Bunun cevabı daha evvel geçmişti.

Vasînin zengin için yetimin malı ile havaleyi kabul etmesi caizdir: Havaleyi yapacak olan kişi asıl borçludan daha varlıklı veya borcunu daha rahat ve daha çabuk ödeyen biri ise, bunu yapmak caiz olur. Çünkü vasi, yetimin işlerini daha iyi idare eder. Velilik nazarîdir. Yani yetimin işlerini daha iyi idare etmeyi gerektirir. Bu sebeple vasînin, yetimin malını hiç kimsenin aldanmayacağı derecede ucuza satması veya onun parasıyla hiç kimsenin aldanmayacağı derecede pahalı fiata ona mal satın alması caiz görülmemiştir. Demek ki, bu alış verişi yaparken vasî işi iyi idare edememiştir. Az bir aldanmayla yetim için yapacağı alış veriş ise, caizdir. Çünkü bu kadarlık bir aldanmadan sakınmak mümkün değildir. Bu kadarlık az bir aldanma onun adına alış veriş yapmaya mâni sayılırsa, onun için tasarrufta bulunma kapısı tamamen kapatılmış olur. [21]




[21] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 4/339-341.