sidretül münteha
Sun 13 March 2011, 02:19 pm GMT +0200
7- Vakıf Mallarının Satımı
Soru: Bir dizi hayır işleri için kurulmuş bir mülhak vakfın mütevellisiyiz. Vakfımıza çeşitli gayri menkuller bağışlanıyor. Bunları ihtiyaç duyduğumuzda satabilir miyiz? Ya da bir başkası ile değiştirebilir miyiz?
Cevap: Vakıf, kelimenin karekterinden de anlaşılacağı üzere, yararlanılabilen bir malı kişinin mülkiyetinden çıkarıp, belli bir hayır için ayırması, sabitleştirmesi yani habs ve vakfetmesi (durdurması) demektir. İslâm'da ilk vakıf sayılan Hz. Ömer'in vakfı:
"Satılmamak, hibe edilmemek, varis olunmamak... üzere..." denilerek vakfe dilmiştir. [1048] O halde vakıfta esas olan ebediliktir yani, satılmaması ve değiştirilememesidir. Buna dayanarak fıkıhçılarımız şartnamesinde satma sözü edilmeyen vakıfların zaruret olmadıkça asla satılamayacağı kanaatindedirler. Çünkü vakfedenlerin şartnameye koydukları meşru şartlar, amel, mefhum ve delalet bakımından şâriin (şeriat koyucunun) nassı gibidir. [1049] Daha açık bir ifade ile vakfın meşru şartnamesi, bağlayıcılık açısından Kur'ân-ı Kerim gibidir. Uyulması gerekir. [1050] Ne var ki vakfın şer'i şerife muvafık olmayan şartları muteber değildir, rivayet gerekmez. [1051] Sahih ve lâzım bir vakfın şartlarını, vakfeden bile değiştiremez, tahsis edemez. Çünkü vakıf artık onun mülkiyetinden çıkmıştır. [1052] Ancak şartnameye değiştirme şartı koymuşsa değiştirebilir. [1053] Bu yetki şartnamede mütevelliye de verilebilir ve o takdirde onlar da değiştirebilirler. [1054] Ancak şartname mutlaksa bir defa değiştirebilirler, "devamlı" kaydı konulmuşsa, devamlı değiştirebilirler. [1055]
Vakfın satılmasına gelince:
Satılıp, bedeliyle bir başka mal olarak onu diğerinin yerine koymaya, yani vakıf yapmaya "istibdâl" denir.
Vakfın şartlarını vakfeden (vâkıf) dahi değiştiremeyeceği için, şartnamede satabilme şartı yoksa kendisi dahi satamaz. [1056] Ancak "satabilmek" ten maksat, satıp parasıyla yerine başkasını almaktır. Yoksa vakfın, yerine başkasını almamak üzere satılması caiz olmayacağında meselâ, vakfeden kendi ya da mütevellinin satabilmesi şartıyla vakıf yaparsa vakıf batıl olur. Çünkü bu, vakfın sona ermesi demektir. [1057] Halbuki, vakıfta ebedîlik şarttır. [1058]
Ama şartnameye, satıp, başkasıyla değiştirme şartı koyarsa bu caizdir. [1059] Ancak bunun caiz olabilmesi de, şartnamede bulunmanın yanında, satın alınanın, değerde, satılandan aşağı olmamasına bağlıdır. Daha düşük değerde olursa caiz olmaz. [1060]
Keza, şartnamede İstibdâl yetkisi zikredilse, ama ne ile istibdâl edileceği zikredilmese mütevelli onu ancak değeri birinciden az olmayan bir akar ile istibdâl edebilir. [1061]
Vakfın ğabn-ı fahişle (normal insanların düşmeyeceği bir aldanma ile) satılması halinde satış geçersizdir, vakıf devam eder. [1062]
Vakfiyede mütevellinin vakfı satabilmeleri şartı olsa -şartnameyi değiştirmede olduğu gibi- bir defe satabilirler. Bedel olarak aldıklarını tekrar satamazlar. [1063] "Devamlı" kaydı olursa satabilirler. [1064]
Vakfeden birisine (mütevelliye) vakfı satma yetkisini vekalet olarak verse, vakfeden ölünce vekalet düşer. Öldükten sonrası için de izin vermişse satabilir. [1065]
Şartnamede vakfın para (nukûd) ile istibdaline izin olsa yine satılabilir. Alınan bedel, meşru bir yolla çalıştırılmak ve kân tayin edilen yöne harcanmak üzere vakıf olarak kalır. [1066] Ancak bu mes'ele tartışmalı bir mes'ele olagelmiştir. Günümüzün enflasyonist şartlarında daha da naziktir. Olsa olsa (Allah'u a'lem) değerini koruyabilecek bir para birimi ya da altın, ölçü alınarak olabilir.
Şartnamede istibdal yetkisi yoksa vakıf istibdal edilemez (satılıp, yerine bedeli vakıf yapılamaz). Ancak vakıf, şartnamede belirtilen gayesini gerçekleştiremez hale gelir ya da, yıkılır harap olursa veya geliri, masraflarını karşılamaz olursa -günümüz için- ilim ve amel ehli bir alimin uygun görmesiyle satılabilir. Ancak satışta emsaline göre fahiş fiyat farkı bulunmaması gerekir. [1067] Vakfın satılmadan, değişik gaye ile kullanılmasına "tağyir" denir. Meselâ bir evi bostan veya dersane, bir hanı hamam yapma gibi. İmdi, şartnamede mütevelli için vakfın tağyiri yetkisi konulmuşsa yapabilirler, konulmamışsa yapamazlar. [1068]
Harap olan vakıf aynı cinsten diğer bir vakfa ilhak edilebilir, ayrı cinsten bir vakfa ilhak edilemez.(52) Meselâ dersane, yurt haline getirilemez. [1069]
[1048] Şevkânî, Vl/20.
[1049] Bilmen, lV/339.
[1050] Bilmen, lV/266, 345; Ömer Hilmi, 47.
[1051] Bilmen, lV/35 1
[1052] Ö. Hilmi, 47; Bilmen, lV/352.
[1053] Bilmen, lV/353.
[1054] Ö. Hilmi, 47; Bilmen, lV/354.
[1055] Bilmen, lV/354
[1056] Bilmen, lV/352.
[1057] Hilâl er-Ra'y, 88-89-91.
[1058] Bilmen, lV/312; Vakıfın en efdali en devamlı, en faydalı ve en çok ihtiyaç duyulanıdır. (Bilmen, lV/ 300).
[1059] Hilâler-Ra'y, 9l.
[1060] Ömer Hilmi, I 15; Bilmen, lV/ 355.
[1061] Ömer Hilmi, I 15; Bilmen, lV/356; Hatemî, 78.
[1062] Hilâl er-Ra'y, 93
[1063] Hilâl er-Ra'y, 95
[1064] Bilmen, lV/356.
[1065] Hilâr er-Ra'y, 98.
[1066] Bilmen, IV/356
[1067] Bilmen, IV/355
[1068] agk.
[1069] Ö. Hilmi, 97; Bütün bu konularda daha geniş bilgi için zikredilen kaynakların yanında bk, Zuhaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletühü, VII1/I5I vd. Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 399-402.