sumeyye
Sat 1 September 2012, 01:36 pm GMT +0200
2- Vacip Oruçlar
Adak Orucu: [621]
Adak Orucu: [621]
Sevindirici bir olayla karşılaşan veya önemli bir tehlikeyi atlatan kimsenin tutmayı adadığı oruç, Hanefî Mezhebine göre vacip, ÜM’e göre farz hükmünü taşır. Bu oruçların, gün belirtildiyse o günde, belirtilmediyse istenildiği gün tutulması gerekir:
a) Herhangi bir vakte kadar tutulacağı adanan orucun o vaktin gelmesinden önce tutulması Ebu Hanife ve Ebu Yusuf a göre caizdir; eş-Şeybani’ye göre caiz değildir. Recep ayında tutulması adanan orucu, Rebiulevvel ayında tutmak bunun örneğidir.
b) “Bir sene oruç tutayım” şeklinde, mutlak olarak yapılan bir adaktan dolayı hilallere göre tam bir sene oruç tutmak gerekir. Aralıksız tutulacağı belirtilmemişse, çeşitli zamanlarda tutulabilir. Aralıksız tutulursa, otuz beş günün kazası gerekir. Bu otuzbeş günün otuzu Ramazan’a, beşi de bayramlara aittir. Böyle bir adakta bulunan kadın, ayrıca âdet günlerine ait oruçları da kaza eder.
Bir sene aralıksız oruç tutulması adanmışsa, Ramazan günlerinin kazası gerekmez, zira seneler, hiçbir zaman Ramazan’sız olmaz.
c) Belli bir ayda oruç tutacağını adayan kimse, herhangi bir sebeple bu orucunu tutamazsa, Ramazan orucunda olduğu gibi, daha sonra bunu kaza eder.
d) Aralıklı tutulacağı adanan oruç, aralıksız olarak tutulabilir. Fakat aralıksız tutulacağı belirtilen oruç böylece tutulur. Ahmed b. Hanbel’e göre, mazeretsiz olarak bozulursa, gününe gün kaza edilir ve yemin keffareti ödenir. [622]
e) “Üzerime oruç vacip olsun” diye adakta bulunan kimseye, yalnız bir gün oruç tutmak gerekir. Miktarını belirtmeksizin, “Birçok günler oruç tutayım” şeklinde adakta bulunan kimsenin, Ebu Hanife’ye göre on, Ebu Yusuf ve eş-Şeybani’ye göre yedi gün oruç tutması gerekir.
f) “Allah Teala için şu gün, msl. perşembe günü oruç tutayım” şeklinde yapılan adak, en yakın perşembe gününe ait kabul edilir. Bu sebeple, yalnız o gün oruç tutulur, her perşembe oruç tutmak gerekmez.
g) Oruç tutmak üzere yaptığı adaktan dolayı kendisine kaza gerekli mükellef, bu kazayı geciktirip, düşkün bir şekilde yaşlanarak veya ağır işçilik sebebiyle tutamazsa, her gün için fidye öder. Fakirliğinden dolayı buna gücü yetmezse, Allah Teala’dan af ve mağfiret diler.
h) Adanan günlerden birinde oruç tutulmazsa, bu orucun kazası gerekir.
i) “Bir ay oruç tutayım” veya “İ’tikaf yapayım” şeklinde adakta bulunan kimse, henüz bir gün geçmeden vefat ederse yukarıdaki hükümler aynen uygulanır. Fidye verilmesini vasiyet etmesi gerekir.
Fakat, hasta olduğu halde böyle bir adakta bulunan kimse, iyileşmeden vefat etse, kendisine herhangi bir şey gerekmez. Arada bir gün olsun iyileşirse, Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre bir aylık, Muhammed eş-Şeybani’ye göre yalnızca iyileştiği günler kadar fidye verilmesini vasiyet etmesi gerekir.
[621] Şeybânî, Asl, c. II, s. 206 208, 257-260, 284-288; Şeybânî, el-Camiu'l-Kebîr, s. 14-15; Şeybânî, el-Camiu's-Sagir, s. 141-143.
[622] Ahmed, Mesâil, s. 193, 721.