- Üzerinde İcmâ ve İhtilaf Edilen Konu­lar

Adsense kodları


Üzerinde İcmâ ve İhtilaf Edilen Konu­lar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Mon 13 August 2012, 02:00 pm GMT +0200
4- Üzerinde İcmâ' ve İhtilaf Edilen Konu­ları Bilmek

Müctehid için üzerinde icmâ edilen konulan bilmenin şart olduğu ittifakla kabul edilmiş­tir. Kesin olarak üzerinde icmâ' edilen konu­lar, farzların esaslarıdır; çünkü bunlar üzerin­de icmâ' edildiği tevatürle sabittir. Miras esasları, Kur'ân ve Sünnet'le nikâhı haram kılınan kadınların kimler olduğu üzerinde de icmâ' edilmiştir. Sahâbîler asrından müctehid imamlar çağma ve onlardan sonra günümüze kadar ittifakla kabul edilegelen İslâmî diğer esaslar da, üzerinde icmâ' yapılan hususlara dahildir.

Üzerinde icmâ' yapılmış olan konulan bil­mekten maksat, onları her zaman anlatacak şekilde ezberlemek değildir. Müctehidin, an­cak araştırma konusu yaptığı mesele hakkın­da icmâ' veya ihtilaf bulunup bulunmadığım bilmesi kâfidir.

Müctehid, selef-i sâlihin üzerinde icmâ' yap­tığı meselelerle birlikte fakihlerin ihtilafa düştükleri konulan da bilmelidir. Bu İtibarla müctehidin, Medîne ve Irak fıkhının metod ve farklarını bilmesi gerektiği gibi, doğru olanla doğru olmayan, nass'lara yakın olanla uzak olan şeyler arasında karşılaştırma yapa­bilecek akıl, İdrak ve takdir gücüne sahip ol­ması-lazımdır. Bu konuda Şafiî şöyle demek­tedir:

"Müctehid, kendisine muhalefet edeni dinle­mekten kaçınmamalıdır; çünkü onu dinle­mekle kendisi gaflete düşmekten kurtulur ve doğru olarak inandığı şeyi tesbit gücü artar. Yalnız onun bu hususta çok çaba harcaması gerekir; tâ ki kabul ettiği şeyi neye göre ka­bul ettiğini, terkettiği şeyi neye göre terkettiğini bilsin. Aynı şekilde, o kabul ettiği şeyle muhalefet ettiği şeyden müstağni kalmamalı­dır; tâ ki kabul ettiği şeyin, terkettiği şeyden neden üstün olduğunu, Allah'ın izniyle bil­miş olsun." {er-Risale, s. 510).

Bu ifade gösteriyor ki İmam Şafiî'ye göre müctehid, kendi yönünden gaflete düşmeme­si ve doğru bulup inandığı gerçekte sağlam olması için muarızın görüşünü bilmelidir.

İmam Ebu Hanife, "İnsanların en bilgini, on­ların ihtilaflarını en iyi bilendir" derdi; çünkü birbiriyle çarpışan görüşleri araştırmak, bun­lar arasında parıldayan hakikat nurunun orta­ya çıkmasını sağlar. İmam Mâlik de, Ebu Hanîfe'nin talebeleriyle görüşünce, onlara, kendisinin inceleme yaparken karşılaştığı meseleler hakkında Ebu Hanîfe'nin ne dü­şündüğünü sorardı.

Gerçekte sahâbîler, tabiîler ve onlardan sonra yaşamış olan fakihlerin görüşlerini incele­mek, delil ve temayülleri bakımından onlar arasında karşılaştırmalarda bulunmak, kişinin tenkid, takdir ve araştırma melekesini gelişti­rir.

İmam Şafiî, fakihlerin ihtilaflarından başla­yarak araştırmalarını derinleştirmek suretiyle fıkhın ölçü ve esaslarını tesbit etmiş ve böylece fıkıh usûlünü ortaya koymuştur.

Allah'a hamd olsun ki sahâbîlerîn ve büyük şehirlerde ün salmış fakihlerin ihtilaflarını anlatan bir çok kitap vardır. Şirâzî'nin el-Mühezzeb adlı eseri ve Nevevî'nin buna yaz­dığı şerh, İbni Rüşd'ün Bidâyetu l-Müctehid ve Nihâyetü'l-Muktasıd'i, Hanbelî bilginle­rinden İbni Kudâme'nin el-Muğnfsi, İbni Teymiyye'nin Feîâvâ'sı ve Şerhu Süneni'l-Ahkâm adlı eserini burada anabiliriz. Bunlar arasında, Hanefî'lerle Şâfiîlerin ihtilaflarını anlatan Hanefî fıkhındaki hilaf kitaplarının çoğu gibi, iki mezhep arasındaki farkları açıklayan eserler de vardır.