sidretül münteha
Tue 14 December 2010, 08:35 pm GMT +0200
(637) Utanma
1312— îmran ibni Husayn demiştir ki, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu :
«Utanma ancak hayır getirir.
Bunun üzerine cübeyr ibni Kâ'b şöyle dedi :
— Hikmetli sözlerde, hayanın bir kısmı, vakardandır ve bir kısmı da kararlılıktandır, îmran da ona şu cevabı verdi :
— Ben Peygamberden, sana hadîs anlatıyorum, sen ise bana kendi sayfandan anlatıyorsun!..[1360]
Bir konuşma esnasında imron hazretlerine bazı kitaplardan hikmetli söz seçerek Büşeyr'in karşılık vermesine haklı olarak İmran kızmış ve Hz. Peygamberin sözüne hiç bir sözün mukabÜ tutulamayacağını ifade etmiştir. Utanma (Haya) konusu 271 sayılı bölümde 597-603 sayılı Hadîs-İ Şeriflerle geçmirrir, Bilgi için oraya müracaat edilsin.[1361]
1313— (380-s.) İbni Ömer. (Radiyctllahuanhümaj'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
«Gerçekten. haya ile iman bütün olarak her ikisi birbirine bağlıdır. Bunlardan biri kaldırılınca, diğeri de kalkar.»[1362]
Birinci cild 271 sayılı «Haya Utanmak» bölümüne bakılsın. Bu haber! Hakim tahrİç etmiştir : C. M, s. 693, dip not.[1363]
(638) Cefa
1314— Ebû Bekir Peygamber (Sav)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmişti):
«Haya imandandır; iman ise cennettedir. Arsızlık (yüzsüzlük) cefadandır, cefa ise Cehennemdedir,»[1364]
Utanmak İmandan bir bölüm olduğu itibarla, iman nimeti sahibini cennete götürdüğü gibi, utanma hasîeîi de insanı cennete ulaştırır.
Katı yürekliliğe, kabalık ve arsızlığa «Cefa» denir. Arsızlık ve hayasızlığa da «Bezâ» denir. Allah'dan ve insanlardan utanmayanlar kaba ve haşin kimselerdir ki, bunlar kötülükleri dolayısiyle cehennemlik olurlar. Ha-yasızlik bunların ayrılmaz bir vasfı bulunduğundan, hayasızlar da onlarla beraber cehenneme airerler.[1365]
1315— Muhammed ibni. AH (İbnil-Hanefiyye) babasından rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir :
«Peygamber (Sav) 'in. başı büyükçe idi, gözleri iri idi. Yürüdüğü zaman ayaklarım yüksek yerden iner gibi kaldırarak yürürdü. (Bir kimseye karşı) döndüğü zaman bütün vücudu ile dönerdi.»[1366]
Görünüşte bu Hadîs-i Şerifin «Cefa» ile ilgisi yoksa da, gerçekte bağ-lanhsı vardır. Peygamber (Sav) vakar ve heybetle yürürlerdi. Bir kimseye- teveccüh buyuracakları zaman da yolnız başı çevirmekle değil, butun vücudu çevirerek teveccüh eder ve iltifatta bulunurlardı. Her iki hareket, kendilerinde cefa bulunmayan, kibir ve azamet dışı güzei davranışlardır ve bunlar hayanın gereğidir. Bu bakımdan .hayayı gerektiren hal ve gidişat örnek alınmalıdır. Hayasızlık sayılan hallerden uzaklaşmalıdır.[1367]
(639) Utanmayınca Dilediğini Yap
1316— Ebû Mes'ud'dan rivayet edüdiğifre göre, demiştir ki :
— Peygamber (Sav) şöyle buyurdu:
«İlk Peygamberlik kelâmından (zamanımıza kadar gelip) insanların ulaştığı söz, utanmadığın zaman dilediğini yap, sözüdür.»[1368]
Bu Hadîs-i Şerif. Cild, 597 sayıda aynen geçmiştir. Oradaki açıklamasına bakılsın. Kaynaklan da orada gösterilmiştir.[1369]
(640) Öfke
1317— Ebû Hüreyre'den rivayet edildiğine göre; Resûlüllaah (Sav) şöyle buyürnıuştur:
«Güdü olmak. insanî arı yenmelkle değildir. Gerçekte güçlü, öfke zar mam»da nefsme- sahip olandır.»[1370]
Nefsin hoşuna gitmeyen kırıcı ve tahkir edici' ağır söz ve hareketler .karşısında nefsin kabarıp taşkınlık ve hırçınlık göstermesi haline gazap' denîr. Bu hal, hiddetin ve taşkınlığın aerecesine göre zarariar doğurur, hatta büyük cinayetlere de "sebep .olur. Böyle bir halde iken nefse bekim olup, onun taşkınlığına meydan vermemek en büyük başarı ve pehlivanlıktır. Bunun İçîn Peygamber (Sav);
«Gücü ve kuvveti ile insanları yenen kimse pehlivan değil, asıl peh-Hvan. gazap zaman arıda nefsine saihip olan ve onun taşkınlığına meydan vermeyendir.» buyurmuştur.
Gerçekten nefsi yenmek ve onun fenalıklarına engel olmak pehlivanlıktan daha zordur ve çok daha faydalıdır. Buna muvaffak olan kimse, fenalıklardan ve musibetlerden kurtulmuş olur.
Metinde geçen kelime ismi fail sığası olup, mübalâğa mânâsı taşır. Kuvvet ve gücü İle çok insanları yenen kimseye denir. İşte asıl güçlü, bu adam değil, nefsine sahîp olan ve onu yenendir. Bu İtibarla Cenab-ı Hak, Kur'ân-ı Kerîm'de cennete girecek olan takva sahiplerini şöyle vasıfiıyor:
«(Cennete girecek takva sahipleri), bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını bağışlayanlardır.» (Âl-i îmran Sûresi. Âyet: 134).
Nefse hakim olup, öfkeyi yutmanın mükâfatı cennet olduğundan bundan daha büyük pehlivanlık düşünülemez.
İnsan öfkelendiği zaman bu halini- gidermek için ya susmalı, ya da meclisi değiştirip başka bir işle uğraşmalı, abdest alıp bir ibâdete koyulmalıdır. Şeytanın şerrinden Allah'a sığınmalıdır.[1371]
1318— (381-s.) İbni Ömer (R.anhüma) 'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir":
«Allah rızasını dileyerek öfke yudumunu yutan bir kulun yudumundan sevabca daha büyük (ve daha. faziletli) bir yudum Allah katında yoktur.»[1372]
Bundan önceki Hadîs-ı Şerif münasebetiyle öfkesini yutanların mükâfatı cennet olduğu Allah kelâmı deîi! gösterilerek kaydedilmişti. Karşılığı cennet olan bîr İşin ne kadar önemli olduğu meydandadır. .Bu .fazilete erişebilmek için öfkeli anlarda çok uyanık ve tedbirli olmakla cenner fırsatını
bu haberi İmam A h m e d merfü' hadîs olarak tahrİç etmiştir. Fad-lu'llah: C. II, s. 696, dip not.[1373]
[1360] Buhâri: KitabÜ'I-Edeb, (77.) Bab. Müslim : Kitabü'1-İman, Hadîs : 61. Fadlu'llah: C. İL s. 690-692.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/658.
[1361] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/658.
[1362] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/658-659.
[1363] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/659.
[1364] Tirmizl: Kitabti'l-Birri, Hadîs : 1314. İbni Mace: Kitabü'z-Zülıd, Hadîs : 4184. FaâU'llah: C. ÎI, s0 693, 694.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/659.
[1365] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/659.
[1366] Tîrmizî: Kitabü'l-Menakıb, Hadis : 3641. Cllah: C. H, s. 694.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/659-660.
[1367] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/660.
[1368] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/660.
[1369] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/660.
[1370] Buharı: Kİtabü'1-Edeb, C76.J Bab. Müslim: Kitabü'l-Birri, Hadîs : 107. Ebû Davud: Kitabü'1-Edeb, Hatfîs.; 4779. Fadlu'îlah ; C, II, s. 695.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/661.
[1371] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/661-662.
[1372] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/662.
[1373] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/662.