ezelinur
Fri 30 July 2010, 07:47 pm GMT +0200
ÜSTÂDIMI SEVİYORUM
"Eşrefzâde Bursavî" âlim ve velî bir zât
Gece gün insanlara ederdi hep nasîhat
Bir gün cemâatine dedi: (Bu gün insanlar
"Hayâl" olan şeylerin ardında koşuyorlar
Zîrâ dünyâ �Hayâl�dir âhirettir hakîkat
Âhirete nazaran sanki �Rüyâ� bu hayat
Meselâ dünyâdaki deniz dağ ve nehirler
Hayâlden ibârettir hakîkî değildirler
Velhâsıl her neyi ki görürsünüz bu yerde
Hepsinin asılları mevcuttur âhirette)
Bir gün de buyurdu ki: (Herkes için muhakkak
Bir islâm âlimine lâzımdır tâbi olmak
Zîrâ ehemmiyetsiz bir �Dünyâ işi� bile
Kolay hâlledilmiyor bilmiyen bir kişiyle
Eğer mevkî sâhibi olan bir �Adam�ınız
Olmazsa kolaylıkla hâllolmaz o dâvânız
Basit dünyâ işini hâlletmek için bile
Bir �Adam�a ihtiyâç duyulursa hâliyle
Sonsuz azâb çekmenin mevzû bahis olduğu
�Âhiret işleri�nde çok daha mühimdir bu
Bir sahrâda yolunu kaybeden bir kimseye
Biri yol gösterince nasıl çok sevinirse
Âhiret yolunda da bir "Allah adamı"na
Rastlıyan çok sevinip tam tâbi olur Ona
Öyle fazla sever ki bu Allah adamını
Ondan izin almadan atmaz tek adımını
Nitekim üstâdına muhabbeti çok olan
Talebenin birine sormuşlar ki bir zaman:
(Evlâdım söyle bize İmâm-ı a'zamı mı
Çok seviyorsun yoksa kendi üstâdını mı?)
Bu suâl karşısında hiç tereddüt etmeden
(Üstâdımı daha çok severim) demiş hemen
Bu cevap garibine gitmiş soran kişinin
Demiş ki: (Nasıl olur hikmeti ne bu işin?)
Arz etmiş ki: (Büyüktür evet İmâm-ı a'zam
Onun büyüklüğünü almaz benim havsalam
Onun kitaplarını yıllardır okuyordum
Lâkin câhilliğimden bir şey anlamıyordum
Ne zaman ki tanıdım çok kıymetli "Hocam"ı
Ancak anlıyabildim ben İmâm-ı a'zamı
Tanımış olmasaydım üstâdımı ben eğer
"İmâm-ı a'zam"dan da olacaktım bî-haber
Ben hocamı görmeden hiçbir şey bilmiyordum
Ebedî felâkete "Ateş"e gidiyordum
O kolumdan tutarak o çirkefin içinden
Çekip kurtardı beni "Cehennem ateşi"nden
Kendi insanlığımı öğretti bana hocam
Onun sâyesindedir şimdi ne biliyorsam
O gösterdiği için bana "Cennet yolu"nu
Hiç elimde olmadan çok severim ben Onu)
"Eşrefzâde Bursavî" âlim ve velî bir zât
Gece gün insanlara ederdi hep nasîhat
Bir gün cemâatine dedi: (Bu gün insanlar
"Hayâl" olan şeylerin ardında koşuyorlar
Zîrâ dünyâ �Hayâl�dir âhirettir hakîkat
Âhirete nazaran sanki �Rüyâ� bu hayat
Meselâ dünyâdaki deniz dağ ve nehirler
Hayâlden ibârettir hakîkî değildirler
Velhâsıl her neyi ki görürsünüz bu yerde
Hepsinin asılları mevcuttur âhirette)
Bir gün de buyurdu ki: (Herkes için muhakkak
Bir islâm âlimine lâzımdır tâbi olmak
Zîrâ ehemmiyetsiz bir �Dünyâ işi� bile
Kolay hâlledilmiyor bilmiyen bir kişiyle
Eğer mevkî sâhibi olan bir �Adam�ınız
Olmazsa kolaylıkla hâllolmaz o dâvânız
Basit dünyâ işini hâlletmek için bile
Bir �Adam�a ihtiyâç duyulursa hâliyle
Sonsuz azâb çekmenin mevzû bahis olduğu
�Âhiret işleri�nde çok daha mühimdir bu
Bir sahrâda yolunu kaybeden bir kimseye
Biri yol gösterince nasıl çok sevinirse
Âhiret yolunda da bir "Allah adamı"na
Rastlıyan çok sevinip tam tâbi olur Ona
Öyle fazla sever ki bu Allah adamını
Ondan izin almadan atmaz tek adımını
Nitekim üstâdına muhabbeti çok olan
Talebenin birine sormuşlar ki bir zaman:
(Evlâdım söyle bize İmâm-ı a'zamı mı
Çok seviyorsun yoksa kendi üstâdını mı?)
Bu suâl karşısında hiç tereddüt etmeden
(Üstâdımı daha çok severim) demiş hemen
Bu cevap garibine gitmiş soran kişinin
Demiş ki: (Nasıl olur hikmeti ne bu işin?)
Arz etmiş ki: (Büyüktür evet İmâm-ı a'zam
Onun büyüklüğünü almaz benim havsalam
Onun kitaplarını yıllardır okuyordum
Lâkin câhilliğimden bir şey anlamıyordum
Ne zaman ki tanıdım çok kıymetli "Hocam"ı
Ancak anlıyabildim ben İmâm-ı a'zamı
Tanımış olmasaydım üstâdımı ben eğer
"İmâm-ı a'zam"dan da olacaktım bî-haber
Ben hocamı görmeden hiçbir şey bilmiyordum
Ebedî felâkete "Ateş"e gidiyordum
O kolumdan tutarak o çirkefin içinden
Çekip kurtardı beni "Cehennem ateşi"nden
Kendi insanlığımı öğretti bana hocam
Onun sâyesindedir şimdi ne biliyorsam
O gösterdiği için bana "Cennet yolu"nu
Hiç elimde olmadan çok severim ben Onu)