- Üsküdar’ın Hak aşıkları

Adsense kodları


Üsküdar’ın Hak aşıkları

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 27 April 2012, 05:17 pm GMT +0200
Üsküdar’ın Hak aşıkları

Mart 2007 18.SAYI

Rivayete göre Aziz  Mahmud Hüdayi Hazretleri bir gün, Sultan Ahmed Han’la sarayda sohbet ediyordu. Bir ara abdest tazelemek istedi. İbrik ve leğen getirdiler. Padişah hocasına hürmeten ibriği eline aldı ve abdest suyunu döktü. Sultan Ahmed Han’ın annesi de kafes arkasında havluyu hazırlamıştı. Valide Sultan kalbinden; “Aziz Mahmud Hüdayi’nin bir kerametini görseydim” diye geçirmişti. Bunun üzerine Mahmud Hüdayi, Valide Sultan’ın gönlünden geçenleri anlayarak; “Hayret! Bazıları bizim kerametimizi görmek isterler, padişahın elimize su döküp, muhterem validelerinin havlu hazırlamasından daha büyük keramet mi olur?” buyurdu.

Üsküdar denilince ilk akla gelen Allah dostu Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri olsa da Hüdayi Dergahı’ndan ayrılıp yola devam ettiğinizde karşınıza belki bugüne kadar adını duymadığınız başka Hak aşıkları da çıkar. Ki onlar da tıpkı Hüdayi Hazretleri gibi ilim yoluna ömürlerini tüketmiş şimdi bizlerden birer Fatiha bekliyorlar.

Nezaketi ile meşhur Himmetzade Abdullah Efendi


Bayramiyye yolunun şeyhlerinden Himmetzade Abdullah Efendi’nin babası Himmet Efendi de Bayramiyye yolunun şeyhlerindendi. Abdullah Efendi küçük yaşta mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü. Bilhassa tefsir ve hadis ilimlerinde kendisini yetiştirdi. Bu arada Bayramiyye tarikatına intisap ederek babasına talebe oldu. Tasavvuf yolunda ilerledi. Bayrami tarikatı üzerine sülukunu tamamlayarak ondan da hilafet aldı. Uşşakilik ve Bayramilik tarikatlarının sırlarını birleştirdi. Nezaketi, zarafeti ve sohbetlerinin tatlılığı ile meşhur oldu.
Himmetzade Abdullah Efendi 1688’de hacca gitti. Hac dönüşünde Sultan Selim Camii cuma vaizliğine tayin edilince, selatin camileri kürsü şeyhleri silsilesine girmiş oldu. 1694’te Fatih Camii vaizliğine nakledildi. 1697’de Sultan İkinci Mustafa’nın Avusturya seferine ordu vaizi olarak katıldı. Allah yolunda, İslamiyet uğrunda savaşmanın fazileti hakkında vaazlar vererek askeri gayrete getirdi. Hayatının son yıllarında Beyazıd ve Süleymaniye camiileri vaizliğinde bulunan Abdullah Efendi, 1710 yılında Hakk’ın rahmetine kavuştu. İstanbul Üsküdar’daki Bezcizade Tekkesine, babası Himmet Efendi’nin yanına defnedildi.

İlim, ebedi saadete kavuşturan sağlam bir iptir

Anadolu evliyasından Ahıskalı Ahmet Efendi, 1733 senesinde Ahıska şehrinin Urpala köyünde doğdu. İlk tahsilini babasından aldı. Babasının vefatından sonra Kars’a gelerek, İsmail bin Muhammed Berküşadi’den usul-i fıkıh ve hadis ilimlerini okudu. Hocası tarafından kendisine icazet ve “Ziyaüddin” lakabı verildi. Bozcuzade Ömer Efendiden, tefsir ve aruz ile birlikte, fen ilimlerinden; hesap, hendese, astronomi ilimlerini okuyup icazet aldı.
“İlim, insanları cehaletten irfan derecesine ulaştırır. Ebedi saadete ve devlete kavuşmakta sağlam bir ip, cehenneme düşmekten kurtulmakta güvenilir bir vasıtadır” diyen Ahıskalı Abdullah Efendi, tahsilini tamamladıktan sonra, 1761 senesinde İstanbul’a geldi. Bir taraftan öğrendiği yüksek ilimleri öğretmeye, bir taraftan da kıymetli ve faydalı eserler telif etmeye başladı. 1813 senesinde Üsküdar’da vefat etti. Karacaahmed Mezarlığı’nın Söğütlüçeşme tarafında medfundur.

İlimle yükseldi sohbetlerle olgunlaştı

İstanbul velilerinden Nuri Efendi, Üsküdar’da doğdu. Önce babasından ilim ve edeb öğrenip tefsir ve hadis ilimlerini okudu. Sonra Fatih Camii’nde derslere devam etti. Şeyhülislam Müftizade Ahmed Efendi’den Fütuhat-ı Mekkiyye ve Füsusu’l Hikem‘i okudu. İlimde üstün bir dereceye yükseldi. Hat sanatındaki mahareti sebebiyle, Şeyhülislam Mekki Efendi’nin delaletiyle, Sultan Üçüncü Selim Han’ın şehzadelerinin hocalığına ve Bab-ı Ali divan-ı hümayun katipliğine tayin edildi. Yirmi iki sene kadar bu vazifeye devamla serhalife, başkatip oldu.
Zahiri ilimlerde söz sahibi olan Seyyid Nuri Efendi, asıl makam ve mevkinin bir Allah dostuna teslim olmakla ele geçtiğini görüp 1793’de Laleli’de bulunan Alaca Mescidi şeyhi Şeyh Sadık Efendi’ye talebe oldu. Hocasının vefatından sonra, onun emir ve işareti üzerine Fatih civarındaki dergahında talebe yetiştiren ve insanlara ilim öğreten Kara Sarıklı İbrahim Sabri Efendi’ye giderek, onun sohbetlerinde olgunlaştı. Tahsilini tamamlayıp, icazet aldı ve Üsküdar’da insanlara ilim ve irfan öğretti. 1855 senesinde vefat etti. Debbağlar Meydanı’ndaki Nasuh Baba Dergahı’na defnedildi.

Gülcan TEZCAN