- Uşeyre Gazvesi

Adsense kodları


Uşeyre Gazvesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 17 December 2009, 04:44 pm GMT +0200
Uşeyre Gazvesi


Hicretin ikinci yılında Cemaziyel-evvel ayında, Peygamber efendimiz, Kureyş kervanının Şam´a doğru yola çıktığı haberini aldı. Bu kervanı karşılamak için Medine-i Münevvere dışına çıktı. Kendisine Zatü´s-Sak denilen îbn Ezher´e ait bir ağacın altına oturdu. Orada namaz kıldı ve orası kendisinin mescidi oldu. Orada ashabıyla birlikte yemek yedi. Müşeyrep denen su dan içti. Eğri büğrü yollardan yürüyüp araştırmasını yaptı. Sonra Batn-ı Yenbü denen yere giderek Uşeyre´ye vardı. Orada Cemaziyel-evvel ayı boyunca ve Cemaziyel-ahir ayının başla rında ikamet etti. Ama kervan kendilerinden önce oradan geç miş olduğu için Peygamber efendimiz Kureyşliler´i yakalaya madı ve savaş olmadı. Fakat gönülleri İslam´a ısındırarak Me dine´ye döndü. Dönerken Müdlicoğullan ve müttefikleriyle bir likte bir anlaşma yaptı. Her ne kadar kervanı ve ondaki mallan ele geçiremediyse de, bazı kalbleri îslam´a ısmdırmıştı. Mu hammedi risaletin ilk faaliyetlerinden biri de, bu olmuştu. Bu süre içinde Peygamber efendimiz Medine-i Münevvere´de vekil olarak Ebu seleme el-Esedi´yi bırakmıştı. Gazaya çıkarken bay rağı Hamza bin Abdülmuttalib´e vermişti. îbn îshak´ın anlattı ğına göre, Peygamber efendimiz bu gazaya çıkarken Hz. Ali´ye Ebu Turab künyesini takmıştı. îbn îshak der ki: Yezid bin Hay-sem, Ammar bin Yasir´in şöyle dediğini rivayet etmiştir:

Batn-ı Yenbu´a ait bir mıntıka olan Uşeyre gazvesinde Ebu Talib oğlu Ali ile arkadaş olarak bulundum. Resulullah (s.a.v.), Uşeyre mevkiine vardıktan sonra orada bir ay müddetle ikamet etti. Müdlic oğulları ve müttefikleri olan Damure oğullarıyla saldırmazlık anlaşması yaptı. Hz. Ali bana dedi ki:

"Ey Ebu Yakzan! Şu kavmin yanına varıp pınarları ve hurmalıkları üzerinde nasıl çalışıyorlar, bir baksak olmaz mı?" Ben de "Eğer gitmek istiyorsan gidelim" dedim. Yanlarına git tik. Bir süre seyrettik bizi uyku tuttu. Neticede ben ve Ali kü çük bir hurma ağacının altına gidip yumuşak toprak üzerine uzanınca uyuya kaldık. Vallahi Resulullah (s.a.v.) yanımıza ge lip ayağıyla kımıldatmadıkça uyanamadık. Uyuduğumuz sıra da toprağa bulanmıştık. Hz. Ali´nin, uyuduğu sırada toprağa bulandığını görünce Resulullah ona: "Sana ne oldu ey Ebu Tu rab?" diye sordu. Biz de başımızdan geçenleri ona anlattık. O da: "Size en yaramaz ve bahtsız iki adamı anlatayım mı?" diye sorunca, biz buyur anlat, ey Allah´ın elçisi dedik. Cevaben bu yurdu ki: "Biri Salih peygambere verilen deveyi kesen Semud kavminin kızıl yüzlü adamıdır. Diğeri de ey Ali, seni şöylece vu racak olandır!"

Böyle dedikten sonra, elini Hz. Ali´nin tepesine koydu. Nere sine vurulup, nereye kadar kana boyanacağını sakalını tutarak işaret etti.

îbn Kesir bu rivayet üzerinde yorum yaparak şöyle demiştir:

"Bu hadis, bu bakımdan garip bir hadistir. Bunun garipliği ni ispatlayan bir başka rivayet vardır. Hz. Ali´ye Ebu Türap künyesinin verilişi, Buhari´nin Sahih´inde şöyle anlatılmakta dır:

"Hz. Ali, Hz. Fatıma´ya küserek mescide gelmiş, orada uyu muştu. Peygamber efendimiz de bir süre sonra Fatıma´nın evi ne giderek Hz. Ali´yi sormuş, Fatıma da, küserek evden çıkıp gittiğini Peygamber efendimize anlatmıştı. Bunun üzerine Peygamber efendimiz mescide gelmiş ve uyumakta olan Hz. Ali´yi uyandırarak üzerindeki toprağı kendi mübarek eliyle temizle miş, sonra da: "Kalk ey Eba Turab!" demişti.

Peygamber efendimizin Hz. Ali´ye taktığı bu şerefli künye ile ilgili olarak şöyle bir yorumda bulunmak istiyor ve diyoruz ki: Hz. Ali en çok bu künyeden hoşlanırdı. Çünkü bunu ona sevgi lisi ve koruyucusu Muhammed (s.a.v.) takmıştı. Uykudayken bedenine bulaşan toz ve toprakları mübarek eliyle sildiği esna da, Peygamber efendimiz ona bu künyeyi takmıştı. İnsanlığa getirdiği şeriat sayesinde insani hakikatler üzerindeki tozları silip giderdiği ve hakikatleri halka tebliğ ettiği gibi Hz. Ali´nin bedenindeki tozları ve toprakları da silip gidermişti.

Hafız îbn Kesir´in de anlattığı gibi, bu iki haber birbiriyle uyuşmaktadır. Çünkü bu iki rivayetten de anlaşıldığına göre, Peygamber efendimiz Hz. Ali´ye bu sevimli çağrı ile birçok yer de seslenmiştir.

İnsanlardan bir kısmı rablerinin emri dışına çıkmış ve sa pıklıkta kendilerine uyan kimseler arasında bu künyenin, Pey gamber efendimiz nezdinde "Hz. Ali´nin itibarını düşürdüğü saf satasını yaymışlardır. Böylelerinin fiilleri pis olduğu gibi, sözle ri de pis ve çirkindir.

Önce de işaret ettiğimiz gibi, bu gazvede yani Uşeyre gazve sinde Peygamber efendimiz Müdlic oğulları ve müttefikleri olan Damure oğullarıyla saldırmazlık anlaşması yapmıştı. Süheyli, "Ravz" adlı eserinde Peygamber efendimizle bu kavim arasında yapılan anlaşmanın metninin bir kısmını şöyle nakleder:

"Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla.

Resulullah Muhammed´den, Damure oğullarına:

Onlar canları ve malları bakımından emniyettedir. Onlar, Allah´ın dinine karşı çarpışmadıkça, düşmanlarının baskınına karşı yardım görecekler; deniz, bir kıl parçasını ıslatabilecek suya sahip olduğu müddetçe de Peygamber onlara yardım ede cektir. Peygamber, onları, kendisine yardıma çağırdığı zaman onlar, Peygamberin davetine icabet edeceklerdir. Bu, onlara, Allah´ın ve Resulü´nün bir ahdi ve emanıdır. Yardım, onlardan iyilik eden ve kötülükten sakınanlar içindir."