- Useyd b. Hudayr ile Sad b. Muazın Müslüman Oluşu

Adsense kodları


Useyd b. Hudayr ile Sad b. Muazın Müslüman Oluşu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 31 January 2010, 10:13 pm GMT +0200
Useyd b. Hudayr ile Sa´d b. Muaz´ın Müslüman Oluşu ve İslamiyetin Medine´de Yayılışı


Useyd b. Hudayr,[50] Cahiliye ve İslâmiyet devrinde, babasından sonra kavminin seyyidi olup,[51] en akıllılarından ve görüş sahiplerindendi.[52]

Araplar içinde yazı yazmayı bilenler pek az bulunurken, o, yazardı. İyi yüzme bilir ve iyi ok atardı.

Kendilerinde bu hasletler bulunanlara, Cahiliye devrinde "Kâmil" denirdi. Useyd b. Hudayr´da bun ların hepsi toplanmış bulunuyordu.[53]

Es´ad b. Zürâre bir gün Mus´ab b. Umeyr´i yanına alarak Abduleşhel oğullarıyla Zafier oğullarının evlerine doğru götürdü.

Es´ad b. Zürâre, Sa´d b. Muaz´ın halasının oğlu idi.

Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr, Zafer oğullarının bostanlarından birisine girdiler. Oradaki, Mark diye anılan kuyunun başına oturdular.

Medinelilerden, Müslüman olan kimseler de, onların yanına toplandılar.

Sa´d b. Muaz ile Useyd b. Hudayr, o zaman, Abduleşhel oğulları kabilesinin seyyidleri, ulu kişileri olup, kavimlerinin dininde ve müşrik idiler.

Bunlar Es´ad b.Zürâre´nin Mus´ab b. Umeyr´i oraya getirdiğini ve başına bazı kimselerin toplandığını işitince, Sa´d b. Muaz, Useyd b. Hudayr´a:

"Sen işini iyi bilen ve kimsenin yardımına muhtaç olmayan bir adamsın!

Zayıflarımızın inançlarını bozmak için mahallemize gelmiş olan şu adamların yanına git de, kendi lerini azarla ve mahallemize gelmekten men et!

Bilirsin ki; Es´ad b. Zürâre benim akrabam olmasaydı, bu işi kendim yapmaya yeterdim!

O halamın oğlu olduğu için, üzerine varmaya yol bulamadım!" dedi.

Bunun üzerine, Useyd b. Hudayr hemen kısa mızrağını alıp onlara doğru ilerledi.

Es´ad b. Zürâre, onu görünce, Mus´ab b. Umeyr´e:

"Şu yanına gelen, kavminin seyyidi, ulu kişisidir" dedi.

Mus´ab b. Umeyr

"Oturursa, kendisiyle konuşurum!" dedi.

Useyd b. Hudayr, sövüp sayarak, gelip tepelerine dikildi ve:

"Sizi bize getiren nedir? Zayıflarımızın inançlarını mı bozacaksınız?[54]

Sen şu yabancı, kovulmuş adamı, zayıflarımızın inançlarını bâtıl ile bozmak ve onlan ona davet etmek için mi getirdin?!

Senin bundan sonra çevremizde bir daha birşey yaptığını görmeyeyim![55]

Eğer hayatınız size gerekse, hemen yanımızdan ayrılın!" dedi.

Mus´ab b. Umeyr, ona:

"Biraz oturup, söyleyeceklerimi dinlesen; beğenirsen kabul etsen, beğenmezsen, hoşuna gitmezse, dinlemekten yüz çevirsen olmaz mı?" dedi.

Useyd b. Hudayr

"Yerinde bir söz söyledin!" dedikten sonra, mızrağını yere saplayıp onlarla oturdu.

Mus´ab b. Umeyr İslâmiyet üzerine bir konuşma yaptı ve ona Kur´ân-ı Kerîm okudu.

Useyd b. Hudayr Mus´ab b. Umeyr´in sözlerini ve Kufârvı Kerîm´i dinlediği zaman, Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr

"Vallahi, o daha konuşmadan önce, kendisinin yüzünde İslâm´ın nurunun patladığını ve yumuşadığını anladık!" demişlerdir.

Useyd b. Hudayr, Kur´ân-ı Kerîm hakkında:

"Bu, ne kadar güzel, ne kadar yüce söz!

Siz bu dine girmek istediğiniz zaman ne yaparsınız?" dedi.

Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr:

"Gusledip temizlenirsin!

Altlı üstlü, elbiseni temizlersin!

Sonra, hak şehadetiyle şehadet getirirsin!

Sonra da namaz kılarsın!" dediler.

Useyd b. Hudayr kalkıp gusletti.

Elbiselerini temizledi.

Hak şehadetiyle şehadet getirdi.

Sonra da, iki rekat namaz kıldı, ve:

"Gerimde bir adam var ki, o size tâbi olursa, kavminden hiçbir kimse ona muhalefet etmez, ondan geri kalmaz. O, Sa´d b. Muaz´dır! Ben şimdi onu size gönderirim!" dedi.

Mızrağını alıp Sa´d b. Muaz´ın ve kavminin yanına döndü.

Onlar, bir araya toplanmış, oturuyorlardı.

Useyd b. Hudayr gelirken, Sa´d b. Muaz ona bakınca:

"Allah´a yemin ederim ki; Useyd, yanınızdan gidişinden başka bir yüzle geldi size!" dedi.

Useyd b. Hudayr toplantı yerinde durunca, Sa´d b. Muaz ona:

"Ne yaptın?" diye sordu.

Useyd b. Hudayr

"O iki adamla konuştum.

Vallahi, ben onlarda bir sakınca görmedim. Bununla birlikte, kendilerini nehiyve men ettim.

Onlarda, ´Biz senin istediğini yaparız!´ dediler.

Bana haber verildiğine göre; Harise oğulları, Es´ad b. Zürâreyi, senin halanın oğlu olduğunu bildik leri halde, sana verdikleri sözü bozup, hakaret için öldüreceklermiş!" dedi.

Sa´d b. Muaz, Harise oğullarının adı anılınca, kızgın bir halde hemen kalkıp eline mızrağını aldı ve:

"Vallahi, sende beni tatmin edecek birşey göremedim!" dedikten sonra, Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr´e doğru ilerledi.

Es´ad b. Zürâre, Mus´ab. b. Umeyr´e:

"Ey Mus´ab! Vallahi, sana gerisindeki kavminin seyyidi, ulu kişisi geliyor ki, kendisi sana tâbi olursa, onlardan iki kişi bile sana muhalefet etmez!" dedi.

Sa´d b. Muaz Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr´i sakin ve telaşsız görünce, Useyd b. Hudayhn ancak onların söyleyeceklerini kendisine dinletmek istediğini anladı. Sövüp sayarak, üzerlerine dikildi. Es´ad b. Zürare´ye

"Ey Ebu Ümâme! Vallahi, seninle aramızda akrabalık olmasaydı, bu adamı benden kurtaramazdın!

Siz bizim hoşlanmadığımız şeyi evlerimizin içine mi sokacaksınız?[56]

Sen şu yabancı, kovulmuş adamı evlerimize, zayıflanmızın inançlarını bâtıl şeylerle bozmak ve onları ona davet etmek için mi getirdin?!

Sizin bundan sonra çevremizde bir daha birşey yaptığınızı görmeyeyim" diyerek çıkıştı.[57]

Mus´ab b. Umeyr, ona:

"Biraz oturup söyleyeceklerimi dinlesen; beğenirsen kabul etsen, beğenmezsen, hoşuna gitmezse, dinlemekten yüz çevirsen olmaz mı?" dedi.

Sa´d b. Muaz:

"Yerinde bir söz söyledin!" dedi ve mızrağını yere saplayıp oturunca, Mus´ab b. Umeyr ona İslâmiyeti anlattı ve Kurân-ı Kerîm okudu.[58] Mus´ab b. Umeyr, Sa´d, b. Muaz´a Zuhruf sûresinin baş tarafından (1-8) okumuştu.[59]

Bu, Sa´d b. Muaz´ın, Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr´in yanına, tehdit etmek üzere ikinci gelişi idi.[60]

Sa´d b. Muaz Mus´ab b.Umeyr´in İslâmiyet hakkındaki sözlerini ve okuduğu Kur´ân-ı Kerîm´i dinlediği zaman, Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr:

"Vallahi, o daha konuşmadan önce, yüzünde İslâm´ın nurunun parladığını ve yumuşadığını anladık!" demişlerdir.

Sa´d b. Muaz, Kur´ân-ı Kerîm´i dinleyince:

"Ben şimdiye kadar hiç bilmediğim birşeyi dinledim!" dedi[61] ve:

"Siz bu dine girdiğiniz, Müslüman olduğunuz zaman ne yaparsınız?" diye sordu.

Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr:

"Gusleder, temizlenirsin!

Altlı üstlü, elbiseni temizlersin!

Sonra, hak şehadetiyle şehadet getirirsin!

Sonra da, iki rekat namaz kılarsın!" dediler.

Sa´d b. Muaz kalkıp gusletti.

Elbiselerini temizledi.

Hak şehadetiyle şehadet getirdi.

Sonra da, iki rekat namaz kıldı.

Mızrağını alıp, yanında Useyd b. Hudayr da bulunduğu halde, kavminin toplantı yerine doğru gitti.

Kavmi, onu gelirken görünce, birbirlerine:

"Vallahi, Sa´d yanınızdan gidişinden başka bir yüzle döndü size!" dediler.

Sa´d b. Muaz, onların yanına vanp durdu ve:

"Ey Abduleşhel oğulları! Benim, aranızdaki işimi, gidişimi nasıl bilirsiniz?" diye sordu.

Abduleşhel oğulları:

"Sen bizim seyyidimiz, ulu kişimiz ve görüşçe en üstünümüz, yönetici olarak da en uğurlumuzsun!" dediler.

Bunun üzerine, Sa´d b. Muaz:

"Siz Allah´a ve Resûlüne iman edinceye kadar, sizin erkek ve kadınlarınızla konuşmak bana haram olsun!" dedi.

Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr:

"Vallahi, akşama kadar, Abduleşhel oğulları mahallesinde, erkek kadın, Müslüman olmadık kimse kalmadı!" demişlerdir.[62]

Es´ad b. Zürâre ile Mus´ab b. Umeyr, Zafer oğullarının bostanındaki Mark kuyusunun başında Useyd b. Hudayfın ve Sa´d b. Muaz´ın Müslüman oluşundan sonra, oradan kalkıp Es´ad b. Zürâre´nin evine döndüler.

Mus´ab b. Umeyr, Es´ad b. Zürâre´nin yanında oturup, halkı İslâmiyete davete koyuldu.[63]

Sa´d b. Muaz, Müslüman olunca da, Mus´ab b. Umeyr ile Es´ad b. Zürâre´yi kendi evine götürüp İslâmiyeti yaymaya devam ettirdi.[64]

Ümeyye b. Zeyd, Hatıma, Vâil ve Vâkıf oğulları ailelerinden başka, Ensar evlerinden, içinde erkek ve kadın Müslüman olmayan bir ev kalmadı.

Ebu Kays b. Eslet, bu dört ailenin şairi, seyyidi idi.

Onlar hep Ebu Kays´ın ağzına bakarlar, ona boyun eğerler, onu dinlerlerdi.

O da, onları İslâmiyetten geri durdurdu. Hendek savaşından[65] sonra, onlarda Müslüman oldular.[66]




[50] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 87. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 91, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 111. 51

[51] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 3, s. 604.

[52] İbn Sa´d, c. 3, s. 604, İbn Abdilberr, c. 1, s. 93, İbn Esîr, c. 1, s. 112.

[53] İbn Sa´d, c. 3, s. 604.

[54] İbn İshak, İbn Hişam , c. 2, s. 77-78, Taberî, Târih, c. 2, s. 236, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 438439, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 97, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 159-160, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 294, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 152, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 170.

[55] Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 294.

[56] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 2, s. 78, Taberî, Târîh, c. 2, s. 236, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 439440, İbn Esîr, Kâm il, c. 2, s. 97, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 160, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 294-296, E bu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 152-153, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 170-172.

[57] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 307-308, Heysemî, Mean au´z-zevâid, c. 6, s. 41.

[58] İbn İshak, İbn Hisam , c. 2, s. 78-79, Taberî, c. 2, s. 237, Beyhakî, c. 2, s. 439440, İbn Esîr, c. 2, s. 97, İbn Seyyid, c. 1, s. 160, Zehebî, s. 296-297, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 153, Halebî, c. 2, s. 1 70-1 71.

[59] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 307, Zehebî, c. 295, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 153, Heysemî, Meanau´i-zevâid, c. 6, s. 41.

[60] Ebu Nuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 307, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 294, Heysemî, Mecmau´i-zevâid, c. 6, s. 41.

[61] Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 295, Heysemî, Mecmau´z-zevâid, c. 6, s. 41 .

[62] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 79-80, Taberî, Târîh, c. 2, s. 237, Ebu Nuaym, c. 1, s. 308, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 440, İ bn Esîr Kâm il, c. 2, s. 93, İtan Seyyid, Uyûnu´l -eser, c. 1, s. 1 60-1 61, Zehebî, s. 2 97, Ebu´l-F idâ, el-Bi dâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 153, Halebî, c. 2, s. 171.

[63] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 79-80, Taberî, Târîh, c. 2, s. 237, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 2, s. 437-440, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 93, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 160-161, Zehebî, Târîhu´l-islâm, s. 294-295, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 1 53, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 171.

[64] İbn Sa´d, Taba kât, c. 3, s. 420-421.

[65] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s.80, Taberî, c. 2, s. 237, Beyhakî,c. 2, s. 440, İbn Haim, Cevâmiu´s-Sîre, s. 73, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 98, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 161, Zehebî, s. 297, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s.1 53, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 1 2, Halebî, c. 2, s. 171.

[66] İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 73, İbn Seyyid, c. 1,s.161 , İbn Haldun, c. 2,ks. 2, s. 12.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/251-256.