- Umutluydular

Adsense kodları


Umutluydular

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 28 July 2010, 02:56 pm GMT +0200
UMUTLUYDULAR



*Karanlıklara inat; Umudun mavi gözlerine mülteci bir kuş olup uçanlara ithaf

Kırılmadılar hayata,
Kızmadılar kaderlerine,
Küsmediler yaratıcılarına,
Kaybetmediler umutlarını…
Yılmadılar, yıkılmadılar…
Umudu bir bebek gibi büyüttüler sinelerinde
Tutundular hayata…
Boş durmadılar, çalıştılar, çabaladılar…
Aradılar
Bir çıkış yolu var dediler…
Yarınlara umut ektiler…
Direndiler,
Beklediler,
Sabrettiler,
Sevdiler,
Ve kazandılar
Biliyorlardı
Hayattaki renk ve ahenk’in umutla yakalanacağını,
Umut ettikçe mutlu olunacağını,
Sarsıntı yaşanan zamanlarda tek tutamak ve dayanak olduğunu,
Ancak ruha umutla kan pompalanacağını ve ruhun onunla besleneceğini…
Biliyorlardı…
Sürekli karanlık olmayacağını,
Sürekli çile ve hüzünlerin olmayacağını,
Sürekli hastalığın olmayacağını,
Ama umudun sürekli olması gerektiğini de biliyorlardı…
Onlar
Hayalleri arada bir kırılsa da;
Hayatlarını kırmadılar
Her hayal kırıklığını yepyeni hayallerin basamağı yaptılar
Bir sevdayı uğurladıklarında, yüreklerine; diğer bir sevda fidanı diktiler
Hayatta ağır kan kayıpları yaşadılar
Ayakları arada bir acılara takıldı…
Ama Umutlarını karanlıklara terk etmediler
Yaralı baharlar düşlemediler
Yaşanan hüzünleri olgunlaşma vesilesi gördüler
Hayatın kendilerine oynadığı bazı oyunları kaybettiler,
Paralarını kaybettiler,
Sağlığını kaybettiler,
Sevdiklerini kaybettiler,
Ama umutlarını kaybetmediler…
Kaybedilenlerin tekrar umutla kazanılabileceğini biliyorlardı
Karamsarlığın altındaki sandalyeye tekmeler savurdular
Umutlarının kurumasına izin vermediler gerektiğinde gözyaşları ile suladılar

Biliyorlardı
Şuanda dünyanın çeşitli yerlerinde kendilerinden her açıdan
daha kötü durumda olanların olduğunu
En imkânsız denen anda imkânsızı aydınlatacak tek ışığın umut olduğunu,
Çaresizlik kuşatmaya başladığı an: umudun filizlendiği an olduğunu,
Yarınları beklemenin anlamının umut da saklı olduğunu,
En sancılı anların mutlu bir doğuma en yakın anlar olduğunu,
Hep yokuş çıkılmayacağını ve her yokuşun muhakkak bir inişi olduğunu,
Kırılsa da kanatlarının bir teki
Bir gün ama bir gün gökten bir elin yardım edeceğini ve
Masmavi vatanlarında tekrar özgürce ve sınırsızca uçacaklarını biliyorlardı…
Görüyorlardı
Kışın açan çiçekleri,
Karanlık kozada bekleyen tırtılın bir gün karanlıkları kırıp kelebek olup uçtuğunu,
Hayatın umulmadık bir anda güzel sürprizler yaptığını,
Güneşin her sabah yeniden doğduğunu,
Her doğan yeni günün yepyeni başlangıçlar olduğunu,
Ve her sabah pencereden içeriye giren gün ışıklarının umutlarını tazelediğini,
Yarınlar güzel günlerin habercisinin de olabileceğini,
Kendilerinden ve çevrelerinde yaşayanlardan görüyorlardı
Ve Onlar
Hayat yangınlarına karşı umudun üstüne
“yangından kurtarılacak ilk eşya” olarak yazdılar
Heybelerinde taşan bunca günahlarına rağmen yaratıcıdan umut kesmediler
Onun şefkatinin kanatları altına sığındılar ve cenneti düşlediler
Yaşanan acıların mahşerde kendi lehine olduğundan haberdardılar
Düşlerini düşürseler de yepyeni düşler kurmasını becerebildiler
Acılara yumruk yumruğa var olabilme kavgasını verdiler
Yenilmediler
Pamuk ipliğine bağlamadılar umutlarını,
Veda türküleri hiç söylemediler
Umudun yeşilliğinde çocuklar gibi yuvarlanmasını bildiler
Ve onlar sevdalarına kavuşamasa da;
Başkasının umudu oldular

Zaten onlar Umuda çocukluktan aşina idiler…
Geçmişte annelerinden zümrüd-ü anka kuşunun hikâyesini de dinlemişlerdi
Anka kuşu her yanıp kül olduğunda küllerinden yeniden doğuyordu
Onlarda her yandıklarında küllerinden yeniden doğabileceklerini biliyorlardı…

Yüzü cama dayalı bir çocuğun babasının gelmesini umut ettiği gibi;
Onlarda yarınları aynı umutla beklediler
Hayatı umuda iliklediler
Onlar cesur yüreklere sahiptiler…
Çünkü onlar umutluydular…
Ve onlar mutluydular…



Mehmet Orhan DURDU